Bu Tarz Benim yarışması olaylı bir final yaptı. Show TV ile davalı olarak TV8’e transfer oldu ancak…
Bu transfer her kanala bir “Bu Tarz Benim” kampanyası başlattı. E malumunuz bir kanalda tutan tür diğer kanallara da sirayet ediyor.
Şimdi Star TV bu minvalde çalışmalarda. Show TV kendi formatını oluşturma çabasında. TV8 de muhakkak yenilikler getirecektir. Bakalım diğer kanalların sürpriz yumurtalarından neler çıkacak, çünkü kanalların kıvrandığı dizilerin tutmadığı bir sezonun acı çığlıklarının bizzat içindeyiz.
Kanalların kendi kampanyasını bir kenara bırakalım efendim, asıl mevzu şu: “Bu Tarz Benim"de yarışan, popüler olan Nur Bozar ve Özlem Özden’in atv’de başlayacak bir şarkı yarışmasında birininsunucu diğerinin jüri üyesi olarak yer alacak olması. Bunun sonrasında iletişimciler bu duruma tepki olarak asıl olan, bir imza kampanyası başlatmışlar.
Kampanya başlatılalı 3-5 gün oldu da ben dün Star TV’de Dandinista’da öteki yarışmacılardan Ayşenur Balcı’yı konuk olarak görünce tepem atarak yazmaya başladım. Tabii şovlarda gayet doğal ya da artık doğallaştırıldı. Şov dünyasında bu tür konuklar mutlaka yer alıyor. Armağan Çağlayan da öncesinde Özlem Özden ile bence keşke yapmasaydı dediğim bir röportaj yaptı.
İletişimcilerin böyle sert bir tepki vermesini gayet iyi anlıyorum, çünkü ben de iletişim fakültesi mezunuyum. Ancaaaak sektöre bir girmeyegörün, istanbul’a bir gelmeyegörün olaylar okulda düşlediğiniz gibi akmıyor. Tıp ya da mühendislik eğitimi de almadık sonuçta. Bilimsel verilerle oynamıyoruz ama tabii eğitimli olmanın da bir avantajı olsun bir takdiri olsun istiyor insan başlarda. Ben iletişim fakültesinden mezun olup üstüne iş tecrübelerim de olduktan sonra bile sigortasız sadece yol, yemek ile çalıştığım zamanlar oldu. Sektör oturmuş bir sektör değil ki zaten. Hadi sektöre hiç girmediniz okumaya devam ediyorsunuz, daha önce televizyonda yer alan nicelerine şahit olduk. Televizyonu gözünüzde çok büyütmeyin, tabii insan o kadar iletişim kuramı sistemi vb üzerine okuyunca neden diyor, yine anlıyorum.
Gelelim televizyona çıkma, medyada iş yapma meselesine ehil olan herkes yapabilir elbette. İllaki iletişim fakültesi mezunu olmak zorunda değil kimse. Ancak yarışmadan çıkan isimlerin kullandığı kısa yol, onca yıl çile çekmiş iletişimcinin zoruna gidiyor biliyorum. Ben de yaşadım.
Artık röportajlarda son yıllarda konsept içerikten önemli, röportaj yapılanın değil de yapanların müstehcen poz verdikleri dönemlerdeyiz, ne desek boş… O yüzden sadece işiyle gündeme gelebilen olmak zor vesselam.
Bugün koskoca futbol yorumcuları, ki kendi alanlarında ehiller, yıllardır ekrandalar ama yapmadıkları kalmıyor ekranda izlenebilmek için, noel baba kılığına gireni mi ararsın, küreden fal bakanını mı?
Ben nelere şahit oldum, gerçek gibi sunulan kurmacalar, çakmatelefon bağlantıları… çakma yarışmacılar, cast ajanslarından toparlanmış…… ve dahası…
Bu durumlar için de yapacak bir şeyimiz yok maalesef arkadaşlar, televizyon izlenenin ve izletenin yer aldığı bir araç, çoğu zaman da bir eğlence aracı. Ve tanımı da şu: iki reklamarasına program dizi vb yapılan bir araç. Bu durum diğer araçlar gazete ve dergilere de sirayet etti. Konuşulmak ve sıyrılmak için göstermek ve sivri dilli olmak esas oldu, ehil ve iyi olmak değil.
O nedenle maalesef teoride kalıp pratikte takılıyoruz gösteri çağında, üzücü ama gerçek, değişir mi hayır.
İstisnalarımız olur mu, var mı, elbette.
Çağnur Öztürk
http://t24.com.tr/yazarlar/cagnur-ozturk/bu-tarz-hepinizsiniz,10973
Bu transfer her kanala bir “Bu Tarz Benim” kampanyası başlattı. E malumunuz bir kanalda tutan tür diğer kanallara da sirayet ediyor.
Şimdi Star TV bu minvalde çalışmalarda. Show TV kendi formatını oluşturma çabasında. TV8 de muhakkak yenilikler getirecektir. Bakalım diğer kanalların sürpriz yumurtalarından neler çıkacak, çünkü kanalların kıvrandığı dizilerin tutmadığı bir sezonun acı çığlıklarının bizzat içindeyiz.
Kanalların kendi kampanyasını bir kenara bırakalım efendim, asıl mevzu şu: “Bu Tarz Benim"de yarışan, popüler olan Nur Bozar ve Özlem Özden’in atv’de başlayacak bir şarkı yarışmasında birininsunucu diğerinin jüri üyesi olarak yer alacak olması. Bunun sonrasında iletişimciler bu duruma tepki olarak asıl olan, bir imza kampanyası başlatmışlar.
Kampanya başlatılalı 3-5 gün oldu da ben dün Star TV’de Dandinista’da öteki yarışmacılardan Ayşenur Balcı’yı konuk olarak görünce tepem atarak yazmaya başladım. Tabii şovlarda gayet doğal ya da artık doğallaştırıldı. Şov dünyasında bu tür konuklar mutlaka yer alıyor. Armağan Çağlayan da öncesinde Özlem Özden ile bence keşke yapmasaydı dediğim bir röportaj yaptı.
İletişimcilerin böyle sert bir tepki vermesini gayet iyi anlıyorum, çünkü ben de iletişim fakültesi mezunuyum. Ancaaaak sektöre bir girmeyegörün, istanbul’a bir gelmeyegörün olaylar okulda düşlediğiniz gibi akmıyor. Tıp ya da mühendislik eğitimi de almadık sonuçta. Bilimsel verilerle oynamıyoruz ama tabii eğitimli olmanın da bir avantajı olsun bir takdiri olsun istiyor insan başlarda. Ben iletişim fakültesinden mezun olup üstüne iş tecrübelerim de olduktan sonra bile sigortasız sadece yol, yemek ile çalıştığım zamanlar oldu. Sektör oturmuş bir sektör değil ki zaten. Hadi sektöre hiç girmediniz okumaya devam ediyorsunuz, daha önce televizyonda yer alan nicelerine şahit olduk. Televizyonu gözünüzde çok büyütmeyin, tabii insan o kadar iletişim kuramı sistemi vb üzerine okuyunca neden diyor, yine anlıyorum.
Gelelim televizyona çıkma, medyada iş yapma meselesine ehil olan herkes yapabilir elbette. İllaki iletişim fakültesi mezunu olmak zorunda değil kimse. Ancak yarışmadan çıkan isimlerin kullandığı kısa yol, onca yıl çile çekmiş iletişimcinin zoruna gidiyor biliyorum. Ben de yaşadım.
Artık röportajlarda son yıllarda konsept içerikten önemli, röportaj yapılanın değil de yapanların müstehcen poz verdikleri dönemlerdeyiz, ne desek boş… O yüzden sadece işiyle gündeme gelebilen olmak zor vesselam.
Bugün koskoca futbol yorumcuları, ki kendi alanlarında ehiller, yıllardır ekrandalar ama yapmadıkları kalmıyor ekranda izlenebilmek için, noel baba kılığına gireni mi ararsın, küreden fal bakanını mı?
Ben nelere şahit oldum, gerçek gibi sunulan kurmacalar, çakmatelefon bağlantıları… çakma yarışmacılar, cast ajanslarından toparlanmış…… ve dahası…
Bu durumlar için de yapacak bir şeyimiz yok maalesef arkadaşlar, televizyon izlenenin ve izletenin yer aldığı bir araç, çoğu zaman da bir eğlence aracı. Ve tanımı da şu: iki reklamarasına program dizi vb yapılan bir araç. Bu durum diğer araçlar gazete ve dergilere de sirayet etti. Konuşulmak ve sıyrılmak için göstermek ve sivri dilli olmak esas oldu, ehil ve iyi olmak değil.
O nedenle maalesef teoride kalıp pratikte takılıyoruz gösteri çağında, üzücü ama gerçek, değişir mi hayır.
İstisnalarımız olur mu, var mı, elbette.
Çağnur Öztürk
http://t24.com.tr/yazarlar/cagnur-ozturk/bu-tarz-hepinizsiniz,10973