• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Bu çetede yok yok

DatluCadu

5 dakkaya hazırım
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
22.576
772
413
45
Bu çetede yok yok
Emniyetin iki yıldır sürdürdüğü çalışma sonucunda büyük bir çete ortaya çıkarıldı. Hakim ve savcıların da bulunduğu çetenin, tecavüz davalarından gayrimenkul anlaşmazlıklarına kadar her davaya el attığı belirtiliyor.

Yaklaşık 2 yıllık çalışma sonucu büyük gizlilik içerisinde bir suç örgütünü takip eden emniyet birimleri hakim, savcı, polis, gazeteci ve siyasetçiler adının da karıştığı çeteyi ortaya çıkardı. Açılan soruşturma sonucu Savaş Düzener, Şeref Çolak ve M.Salih Karahan gibi isimlerin liderlik ettiği suç örgütünün Yargıtay ve çeşitli adliyelerde görevli hakim ve savcılar aracılığıyla davalara müdahale ettiği tespit edildi. Müdahale edilen dosyaların arasında tecavüz suçunun yer aldığı davaların bile olduğu telefon görüşmelerine yansıdı. Dosyada elliyi aşkın davaya müdahale edildiği detaylarıyla anlatıldı. Tutuksuz 77 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması ise 22 Ekim’de görülecek. Hakim, savcı, yazıişleri müdürleri ve katiplerle ilgili soruşturma ise HSYK tarafından yürütülüyor. Soruşturma dosyasında çetenin etki alanı ile ilgili olarak şu tespite de yer veriliyor: “Suç örgütünün ‘ Anadolu yakasında nüfuz edemeyeceği adliye yoktur’ intibaı bırakacak seviyeye geldiği anlaşılmıştır.”

İstanbul Organize Suçlarla Mücadele şubesi, 2010 yılından bu yana çeşitli adliyeler ve Yargıtay’da görülen davalara müdahale eden bir çete ile ilgili soruşturma başlattı. Yaklaşık iki yıl süren ve büyük bir gizlilik içerisinde yürütülen soruşturma kapsamında çeteye Adalet Komisyonu Başkanı, başsavcı, savcı ve hakimlerin de yer aldığı bir çok yargı mensubu ile davalara müdahale ettiği tespit edildi. Hatta dönemin Adalet Komisyonu Başkanı A.N.A’nın çeteye ait bir kumarhaneye operasyon olup olmayacağını dahi takip ettiğinin telefon trafiğine takıldığı belirtiliyor: “Açılan bu kumarhanede Hakim A.N.A., hakim N.T, hakim L.Y., Savcısı A.A, Başsavcı Y.U., eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı H.B. gibi isimleri ağırladıkları, bu isimlerden bazılarının bu mekanda çeşitli oyunlar oynadıkları yapılan iletişim tespit çalışmaları ile tespit edilmiştir.”

Soruşturma dosyasında açılan kumarhanenin ‘Dernek’ adı altında faaliyet gösterdiği belirtilerek kumarhanenin açılmasında, dernek ruhsatı çıkarmak için Belediye, Emniyet Müdürlüğü ve Kaymakamlık gibi kurumları irtibatta oldukları hakim ve savcıları aratarak baskı oluşturdukları belirtildi. Kumarhane hakkında herhangi bir ihbar veya polis takibi olup olmadığı da yine bu hakim ve savcılar aracılığı ile araştırılıyordu. Çetenin baskı oluşturmak için ‘Kürt İdris’ lakaplı İdris Özbir’in yeğeni Nihat Özbir ve adamları devreye soktukları, bunun karşılığında ise bu şahısların adliyelerde devam eden dosyalarına müdahale ettikleri bilgisine de yer verildi.
 
TAPELER…
Fatih Belediye Başkan yardımcısı M.Ç. ile görüşen Mehmet Salih Karahan, Sultanahmet’te ki dükkanın önüne dondurma tezgahı açmak için belediye başkanı ile görüştüğünü ve belediyede görevli İzzettin adlı şahsın başkanın izin verdiğini ifade ettiğini, ancak aylık 15 bin lira talep ettiğini belirtiyor. Görüşmenin devamında Karahan’ın sitem ettiği, küfür ve hakaret ettiği tespit ediliyor. Karahan ve Belediye Başkan yardımcısı M.Ç. arasında geçen diğer görüşmeler ise şöyle:

M.Salih Karahan(MSK): “Abi benim bu karşıdaki yeri biliyorsun ..., O anıtlar kuruluna bir takım ... vermiş bu ne çıktı bundan haberiniz var mı sizin ...”
MÇ: “Abi ben o kurulun toplantıda değil olmadığım için hiçbir bi bilgim yok ama ögrenebilirim Yücel Vakfı ile ilglili”
MSK: “Yücel Vakfı ile ilgili ne çıkmış nasıl ögreniriz,…, Yücel Vakfının şuan aldığı imar nedir ne yapılabilir ne edebilir bana lazım ...”
MÇ: “Abi notumu alıyorum sana da bilgi veriyorum”

BAŞKANA HEDİYE
MSK: “Yolladın mı beyfendinin”
MÇ: “Ya daha yollamadım çünkü burada yok kendisi dışarıda”
MSK: “Aynen ona de ki helalin hoş olsun”
MÇ: “Salih seni seviyormuş diyeceğim ona, Salih bey seni seviyormuş, Ve sevgisine binaen bu hediyeyi gönderdi diyeceğim”

Bu görüşmenin ardından Karahan, hediyeyle ilgili M.Ç.’yi tekrar arıyor:

MSK: “Gelmedi mi bu”
MÇ: “Verdim,verdim, Dedim ki yahu nerden çıktı bayram değil seyran değil, dedim ki Sultanahmete yayalaştırılmasına tebrik ve takdir etmek için size gönderdi dedim,…, Ve sizi çok sevdiğini başkan beni pek sevmez ama ben onu seviyorum, selamları var size dedim. Teşekkür etti üstad haberin olsun”
MSK: “Başkan beni sevmez dediğinde ne diyor doğru demiyor mu”
MÇ: “Aynen onu söyledim ya doğrusun sen. Dedi ki ‘seviyorum onu’ dedi inşallah dedim ben de, Talip’le bu gün görüşemedim, Talip bugün yoktu. ben Talip’i ayarlar sana getiririm ya merak etme”

“MAHKEME BAŞKANINI KUMARHANEYE GÖTÜRELİM KIBRIS’A”
Şeref Çolak ile E.A. arasında geçen bir görüşmede ise bir ağır ceza mahkemesi başkanının Kıbrıs’ta bulunan bir kumarhaneye götürüleceği de dinlemeye takıldı:

E.A: “Yav şimdi bizim bi benim çok sevdiğim bir ağır ceza reisi var bu Bakırköy ağır ceza reisi İ.., Bayramdan sonra bi Kıbrıs a gitmemiz lazım Ben Yusufa da söyledim de,.., Tamam dedi o, ben götürürüm dedi ama ben sana da söylüyorum dedi yani,.., Ona göre”
Ş.Ç: “Ben o zaman Yusuf abiyle bi program yapalım,.., Sen de geleceksin, sende geleceksin değil mi abi”
E.A: “Geleceğim mecbur geleceğim bu reisi bi Kıbrıs a götürelim 2-3 gün işte o kumarhaneyi falan filan göster..”

KÖŞE YAZARININ ÇETE İLİŞKİSİ: ‘BAŞSAVCIYI DA YAZAYIM MI?
Ulusal bir gazetede köşe yazarlığı yapan gazeteci İ.Ç., yazacağı köşe yazısıyla ilgili Şeref Çolak ile görüşüyor:

İ.Ç.: “Başsavcı o sonra, öteki gitti sen geldiğin de, başsavcıyla beraber kalktılar birisi daha vardı”
Ş.Ç: “evet, ha”
İ.Ç.: “Onun ismini yazmayacağım hatırlamıyorum da başsavcının ismini yazsam bi sakıncası olur mu?”
Ş.Ç: “zaten o, onu niye yazacaksın ki yani”
İ.Ç: “şey hani masada hukukla ilgili konuşurken çıktı filan gibi bir senin adını yazdım nuriyi de yazdım da hani bilinmesini istemiyorsanız o zaman pas geçeceğim”
Ş.Ç.: “Başsavcıyı bence hiç karıştırma başsavcıyı”
İ.Ç.: “karıştırmayalım niye çünkü diyalogda olduğumuz belli de olmasın yani”
Erkan Kolcuoğlu ve Şeref Çolak arasında geçen bir başka görüşme ise şöyle:
E.K: “Abi suçu var da biz davaları takip edeceğiz yeterince takip edersek bu zaten tutuklanır abi bu şunda kaç tane mağdur var abi resmi ortada”
Ş.Ç: “Yav hepsi şey sen o Fikret (İnan- Fi-Yapı sahibi) beraber üçümüz bir oturalım tamam mı kardeş” E.K: “He he tamam abi”
Ş.Ç: “Yani o artık Hâkimler de Savcılarda Polislerde Müdürlerde bunun ne mal olduğunu öğrendi”
E.K: “Öğrendi öğrendi abi”
Ş.Ç.: “Bazı müdürler avantayı aldı bu”
E.K: “O Hacı zaten bütün bunların arkasında illegal o zaten onu zaten o biliyorsun Savcıya mavcıya yakalandı onu görevden atıyorlar dı zaten ya”

‘YARGIYI ÇÖKERTTİM’
Savaş Düzener ve L.Y. arasında oynanan oyun hakkında geçen bir telefon görüşmesi:
S.Ç: “Yargıyı çökerttim biliyorsun Yargı çöktü”
L.Y: “Evet evet”
S.Ç: “1 haftadır Yargı çöküyor he”
L.Y: “Doğru doğru diyorsun ne”
S.Ç: “..sende kaldı öbürü kimde kaldı Ali Kemalde”
L.Y: “Ali Kemal de kaldı”
S.Ç: “Evet geçen kimde kaldı Reiste ondan önce .. ondan sonra Savcı onun için abi Yargı çökmüş durumda görüşürüz”
 
Back