- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
Vücudumuzdaki bazı spesifik bölgelerin daha fazla yağlanması yani bölgesel olarak daha fazla şişmanlama nedeni bu bölgelerde yağ hücre sayısı ve hücre büyüklüğünün daha fazla olmasıdır. Kadın ve erkeklerde bu tür bölgesel yağlanmalar farklı bölgelerde yerleşir.
Erkeklerde Bölgesel Yağlanma
1. Gıdı ve ense bölgesi
2. Meme bölgesi (pseudojinekomasti)
3. Karın Bölgesi
4. Bel Bölgesi şeklindedir
Kadınlarda Bölgesel Yağlanma
1. Karın bölgesi
2. Bel bölgesi
3. Basen Bölgesi
a. Popo
b. İç uyluk
c. Dış uyluk
4. Diz içi
5. Üst kol
Her iki cinsde de vücut ağırlığı arttıkça diğer bölgelerde de yağlanma fazlalığı görülebilir ve bu bir süre sonra bölgesel yağlanma olmaktan çıkıp generalize yağlanmaya ve daha da ileri dönemde obeziteye dönüşür. Genel yağlanma ve obezite durumları tamamen farklı konular olup bu durumlar plastik cerrahlardan çok metabolizma uzmanlarını ilgilendirir. Bu durumdaki hastalar öncelikle diyet ve/veya spor ile aşırı kilolarının bir kısmını verdikten sonra kalan kısmı için plastik cerrahlara başvurabilirler (geride kalan bölgesel fazlalıklar ve deride olan sarkmalar için). Bölgesel yağ fazlalığı ise tamamen ayrı bir durumdur. 45 kg lık bir bayan hastada da bölgesel yağ fazlalığı olup basenlerinden şikayeti olabilirken 60 kg bir bayanda vücut oranları çok iyiyse hiç bir işlem yapmaya gerek kalmayabilir. Bölgesel fazlalıklar:
1. Diyet ve sporla bir miktar azalsa bile sıklıkla tam olarak kaybolmaları mümkün değildir.
2. Bu şikayeti olan hastalar sıklıkla çok kilolu değildir. (Çünkü kilo arttıkça genel olarak yağlanma başlayacağı için bölgesel fazlalıklar görünmez olur. Hastanın konturları da kaybolur)
3. Hastalar en sık olarak giyisilerinin yakışmadığından şikayet ederler. Yani hala eskiden giydikleri kıyafetleri giyebilseler bile artık eskisi kadar güzel durmadığını ifade ederler.
Bu tür bölgesel yağ fazlalıklarına yaklaşım kademeli bir şekilde olmalıdır. Tabii ki en doğal yaklaşım diyet ve spordur. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu hastalar diyete sıklıkla cevap vermezler. Hasta diyet sayesinde kilo verse bile karın, bel, basen gibi bölgelerdeki fazlalıklar yine de göze çarpabilir. Spor bu tür problemlerde oldukça iyi bir alternatiftir. Ancak bu spor çok ciddi bir şekilde örneğin haftada minimum 4 gün, en az 2 saat ve deneyimli antrenörler tarafından yapıldığı zaman genellikle 2 ay içinde etkisini göstermeye başlar ve hayat boyunca yapılmalıdır. Yani gazetelerin magazin eklerinde gördüğünüz “10 dk da işyerinizde yapacağınız 10 hareketle incecik popo sahibi” olmak sadece boş bir hayaldir. Bu şekilde bölgesel fazlalıklardan kurtulamazsınız. Spor çok ciddi bir şekilde ve antrenörlerin size uygulatacağı hareketleri defalarca tekrarlamanızla işe yarar. Spor ile incelmek en sağlıklı yöntem olmasına karşın herkes için uygun olmayabilir. Kişinin iş yaşantısı böyle bir aktiviteye izin vermeyebilir. Spor yapmayı önleyecek ciddi sağlık problemleri olabilir. Yaşı uygun olmayabilir. Ayrıca demin de bahsettiğim gibi spor ile incelme çok yavaş olan ve uzun döneme yayılması gereken bir işlem olduğu için hastalar sıklıkla sıkılıp spor yapmayı bırakırlar veya istedikleri sonucu elde edince spor yapmayı bırakırlar ve ardından tekrar eski durumlarına gelirler.
Diyet ve sporla bölgesel fazlalıkları gitmeyen/gidemeyen hastalarda ikinci adım ne olmalıdır? İşte bu ikinci adım yani ameliyatsız teknikler, hem ilaç ve kozmetik firmaları hem de medikal estetisyenler tarafından hastalara en iyi çözüm yolu olarak gösterilen yöntemlerdir. Peki bunlar işe yarar mı? Maalesef her zaman işe yaramayabilirler.
Öncelikle çeşitli ilaç ve kremlerden bahsedelim. Sıklıkla hastalar bu kremleri sürdükten sonra bazen sürdükleri bölgede hafif bir yanma bazen bir gerginlik hissi duyarlar. Bu ilaçların uzun süre kullanımından sonra hastalar bir miktar değişim farkedebilirler de. Ancak bu fark, eğer hasta ek olarak diyet ve spor desteği de almıyorsa, beden ölçüsünde azalma şeklinde olmaz. Bu ilaçların da olan az etkisini göstermesi için uzun süreli kullanıma ve daha sonra da bu kullanımın devam etmesine ihtiyaç vardır. İlaçların avantajı canınızın acımaması ve erken dönemde çok fazla para harcamamanızdır. Dezavantajı ise sıklıkla bu tür ilaçlara umut bağlayan hastaların işe yaramaması sonucu morallerinin bozulmasıdır. Ayrıca bu tür kremler bazı hassas bünyelerde allerjik reaksiyonlar, kontakt dermatit gibi problemler oluşturur ve kullanımı imkansız kılar.
İkinci tür ameliyatsız teknikler genellikle medikal estetisyenler ve bazı estetik merkezlerinde kullanılan ve hergün bir yenisi çıkan yöntemlerdir. Bunlar da iki türlü olur:
1. Çeşitli cihazlara bağlanarak belli aralıklarla ve belli seanslarla yapılan ameliyatsız incelme yöntemleri
2. İğne ile yapılan incelme yöntemleri.
Burada bunların hepsinden ayrı ayrı bahsetmek mümkün değil. Sayıca o kadar çok çeşitli cihaz var ki update etmek imkansız. Sıklıkla Amerika'dan ve bazen Avrupa'dan ülkemize getirilen bu cihazların üretici firmalarının söylediklerine inanacak olursak bu cihazların hepsi birbirinden yetenekli. “Bugün başlayın 14 seans sonra 2 beden ince olacaksınız” Her yeni çıkan cihaz beden incelme miktarını ve bununla doğru orantılı olarak cihazın seans ücretini biraz arttırır. Peki sonuçlar gerçekten güzel midir? Aslında cihazlar genellikle az ya da çok işe yarar. Bu cihazların kullanılması esnasında da sıklıkla diyet önerilir. Ancak hastaların beklentileri yüksek tutulduğu için bunu yaptıranlar genellikle memnun kalmazlar. Çünkü bu tür cihazlarla aynı özelliklere sahip iki hastadan birisi bir miktar sonuç alırken diğeri işlem sonunda herhangi bir fark görmeyebilir. Sonuç görecelidir. Özellikle bu cihazlar bölgesel yağ fazlalıkları için değil de genel şişmanlık veya obezite için kullanılıyorsa hemen hiçbir etki göstermezler. Bu nedenle hastalar sıklıkla seansları tamamlamayıp yarıda keserler. Plastik cerrahide bu tür cihazlar sıklıkla bölgesel yağ fazlalıklarına liposelection operasyonu uygulandıktan sonra masaj yapmak amacıyla kullanılır ve böyle durumlarda cihazların etkisi çok daha fazladır. Bu cihazların operasyon sonrasında kullanılma sebebi de operasyonlara bağlı ortaya çıkabilecek sertlik ve şişlikleri azaltmaktır. Hastalar operasyon sonrası dönemde daha çabuk normal yaşantılarına dönerler.
İğne ile yapılan işlemler genel olarak mesoterapi ve lipoliz olarak adlandırılmaktadır. Mezoterapi deri içine çeşitli kimyasal ve/veya biyolojik maddelerin enjekte edilmesidir. Bu maddelerin enjeksiyonu teorik olarak collagen formasyonunu arttırarak derinin gerginleştirilmesi ve gençleştirilmesi amacını taşırlar. Bu makalede mezoterapi mitlerinden hiç bahsedilmeyecektir. Ancak şunu bilmeniz gerekir ki deri içine yapılan enjeksiyon (yaklaşık1 mm) hiç bir şekilde derinin 2-8 cm altındaki yağlar üzerinde azaltıcı etki göstermez. Mezoterapi, eğer işe yararsa, etkisini deride gösterir ve bu kesinlikle bölgesel fazlalıkların giderilmesi değildir. Deride hafif bir gerginlik yapması için de bu tekniği gerçekten çok iyi bilen birilerinin yapması gerekmektedir.
Lipoliz ise yağların eritilmesi için kullanılan enjeksiyon yöntemleridir. Gerçek anlamıyla lipolizde asıl kullanılan ilaç fosfatidil kolin içeren bir ilaçtır. Bunun serum fizyolojik ve B vitaminleriyle uygun oranlarda karıştırılması sonucu elde edilen solüsyon deri altına (mezoterapide olduğu gibi deri içine değil) yaklaşık 6-12 mm lik bir derinliğe enjekte edilir. Yöntemin injeksiyon bölgesinde ağrı, hafif kızarıklık ve yanma hissinden başka sık görülen yan tesirleri yoktur. Gebelerde, süt verenlerde ve sistemik hastalığı olanlarda uygulanamaz. Bu yöntem diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında biraz daha ümit verici sonuçları vardır. Ancak bu etkide çok sınırlı ve belli belirsizdir. İnjeksiyon derinliğine bakılacak olursa (6-12 mm) sadece bu alandaki yağların erimesini stimüle eder ancak daha derin yerleşimli yağ dokuları üzerinde etkisi yoktur. Hemen hiçbir zaman tek seansta sonuç elde edilemez. En az 4-6 seans gerekir ve bu seansların arasının 2 ay olması gerekmektedir. Bu uygulamanın 15 günde bir yapılmasının hiçbir yararı olmadığı (ilacın metabolizması bilindiği takdirde) açıktır. Ancak çevremizde sık sık bu tür uygulamalarla karşılaşmaktayız. Lipoliz uygulaması yaptıracak olanlarında sertifikalı bir dermatolog veya plastik cerraha başvurması ancak bu yöntemin de diğerleri gibi mucize bir yöntem olmadığını bilmesi gerekir. Ayrıca bu tür bir teadviye başvuran hasta ameliyat olmak istemediği halde en az 8-10 seans vücuduna yüzlerce iğne vurulacağını ve her işlem sonrası en az 2-3 gün yeni liposuction yaptırmış bir hasta gibi şiş ve ağrılı dolaşacağını bilmelidir. Eğer injeksiyon sonrası şişlik veya ağrı olmuyorsa bu durumda zaten yapılan işlem fosfatidilkolin ile yapılan gerçek bir lipoliz değildir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi ameliyatsız yöntemlerin çok az bir kısmından bahsedebildik. Burada bahsetme ihtiyacı duymadığım Karboksiterapi, Oksijen Terapi vb yöntemlerin zorlama bilimsel açıklamalar dışında pratikte yararları neredeyse hiç yoktur. Çeşitli firmaların bir çok modelde getirdiği ameliyatsız zayıflama yöntemleri işlemin ameliyatsız, ağrısız, şişsiz olması ve relatif olarak erken dönemde daha ucuz olması nedeniyle pek çok doktor ve hasta tarafından tercih edildiğini biliyoruz. Ancak bir hasta olarak işlem sonucu elde edebileceğiniz en iyi ve en kötü sonuçları doktorunuzla çok ayrıntılı bir şekilde konuşmalısınız. Genel olarak bu yöntemlerin çoğu hiçbir işe yaramaz, bazen eskisinden daha kötü sonuçlar verir, iyi sonuç alsanız bile bu muhtemelen beklentinizin çok altında olacaktır.
Bölgesel Yağ fazlalıklarından nasıl kurtulamayacağımızı bu yazının birinci bölümünde gördük. Peki nasıl kurtulabilinir? Bu sorunun cevabını bölge bölge ve her bölgedeki fazlalık miktarına ve yağ fazlalığına ek olarak derideki sarkıklık miktarına göre vermek gerekir. En alttan başlayacak olursak:
1. Ayak bilekleri ve bacaklar(diz altı): Bu bölge fazlalıklarından özellikle kadınlar rahatsız olur ve bu amaçla doktora başvururlar. Maalesef bu bölge estetik anlamda düzeltme açısından vücuttaki en zor bölgelerden birisidir. Özellikle ayak bileği çevresi ve bacaklara yapılan bir liposuction işlemi bölgede uzunca bir süre ödeme ve dolayısıyla ağrı ve yürüme zorluklarına sebep olur. Bazı plastik cerrahlar bu bölgelere liposuction yapmaktan kaçınırlar ve bu doğru bşir davranış sayılabilir. Diz altı bölgesinde özellikle bir de varis mevcutsa hastada iyileşme çok uzun sürer ve sonuçlar yüz güldürücü olmaktan uzaktır. Bu bölgelerin şişman olması şikayeti ile gelen hastalarda öncelikle gerçek bir şişmanlık mı yoksa ödem veya özellikle bacak arka kısmında (baldır) kas hipertrofisi mi olduğu incelenmelidir. Ödem ve kas hipertrofisi durumlarında yapılan bir cerrahi girişimin faydası olmayacaktır. Ancak çok iyi seçilmiş vakalarda bu bölgelere liposuction yapılabilir ki böyle bir durumda da hastanın baştan iyileşmenin çok uzun süreceğini kabul etmesi gerekmektedir. Herşey uygunsa ince kanüllerle yapılacak bir liposuction iyi bir sonuç verebilir. Ancak genel olarak çok umutlanılmaması gereken bir bölgedir.
2. Diz içleri: Bacaklarında kalınlık şikayeti ile gelen kadınların hemen hepsinde diz içleri ve dizin üst kısmında yağ fazlalıkları vardır. Diz iç kısmına yapılacak bir liposcution işlemi oldukça iyi sonuç verir. En önemli riskleri aşırı yapıldığında çirkin görünen çukurlara neden olur ve travmatik bir girişim genellikle o bölgedeki bağları zedeleyerek hastada uzun süreli diz ağrıları yapar. Üst kısımdaki fazlalık genellikle uyluk ön yüz derisinin sarkmasıyla ilintili olup relatif olarak daha yaşlı hastalarda görülür. Liposuction bu bölge şikayetlerini azaltabilir.
3. Basen bölgesi: Türk kadınlarının “korkulu rüya” bölgesidir. Özellikle basenler yani trokanterik bölge civarı kadınların daha çok şikayet ettikleri bölgedir. Basenlerde en iyi bölgesel inceltme işlemi liposuction'dır. Liposuction nasıl yapılırsa yapılsın (Ultrasonik, laser, VASER, suction-assisted, enjektörle çekme) bu bölgeden alınan sonuçların iyi olmaması çok zordur. Bu bölgede yağ derin ve yüzeyel yağ tabakası olarak ikiye ayrılır ve inceltme derin bölgeden daha büyük kanüllerle alınarak yapılırken, daha ince kanüllerle yüzeyel tabakadan alınan yağ ise deride bir gerginleşmeye neden olur. Özellikle ince ve açık renk derili, yağ dokusu gevşek olan ve sellülitleri olan hastalarda operasyon sonrası 3. günden itibaren lenfatik masaj, 5-7 günde US masaj ve 2-3 haftadan itibaren LPG uygulaması önerilir. Her ne kadar LPG uygulaması bölgesel incelmeye neden olmasa da sellülit mikarında azalma ve deride gerginleşme sağlar.
4. Uyluk posterior (arka) ve popo kısmı: Uyluk posterioru genellikle hastalarda sellülit şikayetine en fazla neden olan yerlerdendir (devamlı oturmanın da bunun üzerinde etkisi vardır). Bacağın popo ile birleştiği yerde muz kıvrımı oluşuyorsa bu bölgeye liposuction yapılabilir. Genellikle bizim ırkımızda popo üst dış kısmında çukurluk vardır ve kontur deformitesini düzeltmek için buraya yağ enjeksiyonu yapılır. Popo kısmına liposuction ile müdahele etmek çok sık uygulanılan bir yöntem değildir.
5. İç uyluk: İç uyluk 3 kısımda incelenmelidir.
a. Diz içi
b. Orta 1/3
c. Üst 1/3
Üst 1/3: Derinin daha ince olduğu ve sarkıklıkların daha fazla olduğu çok hassas bir bölgedir. Çok ince kanüllerle ne çok derine girerek ne de çok yüzeyden olmak üzere orta tabakasından yağ alınabilir. Sarkıklık çok ise ve hasta aşırı kilo verdikten sonra başvurmuşsa uyluk germe hastanın opsiyonlarından biridir. Teknik olarak basit olan bu ameliyatın zorluğu hastanın postoperatif dönemidir. İyileşme esnasında hastanın bu bölgenin temizliğine dikkat etmesi ve çok aktif bir yaşamdan uzak durması gerekir. Aksi takdirde dikişler açılabilir. İşlem sırasında bir miktar deri çıkartıldığı için iyi bir gerginlik sağlar. Ancak bu gerginlik ömür boyu sürmez. Zamanla hem şişmanlama hem de yerçekimi etkisyle deride tekrar sarkma başlayabilir. Bu sarkma esnasında tercihan bikini bölgesinde saklanmış yara izleri de sarkmanın etkisiyle aşağı doğru inmeye başlar. Bu da yara izinin bikini bölgesi dışında yani oldukça kötü bir şekilde göründüğü bacak ile kasık birleşme noktasının altına inmesine neden olur. Pekçok Plastik Cerrah bu ameliyatları bariyatrik cerrahi (aşırı kilo vererek vücudu sarkmış hastalar) hastalarında veya yaşlı hastalarda uygulamaktadır.
Orta 1/3: Hastalar doktora başvurduklarında genellikle bu bölgenin de yağlarının alınmasını ister. Ancak pek çok hastada bu bölge konturunu düzeltmek için yağ almak değil yağ vermek gerekir. Liposculpturing deyimi de burdan gelir çünkü bu bölge de amaç yağ almak değil konturu düzeltmektir.
Alt 1/3: Demin bahsettiğimiz diz içi bölgesi olup bu bölgede en iyi sonucu liposuction verir ve buradan ve üst 1/3 ten alınan yağlar orta 1/3'e verilir.
6. Pubis: Pubis bölgesindeki aşırı yağlanma kadınlarda da erkeklerde de görülür ve her iki cinste de özellikle seksüel performans yönünden rahatsızlık uyandırır. Liposuction bu bölgede uygulanabilecek bir işlemdir. Bölgenin hassasiyetinden dolayı ağrılı ve oldukça şiş ve morluk olan bir postoperatif dönem geçirir hastalar. Aşırı miktarda yağ alıp bölgesel çukurlar oluşturmamaya dikkat edilmelidir. Özellikle erkeklerde zaman zaman penis küçüklüğü ile gelen vakalarda problem penisin küçük olması değil pubisin aşırı yağlı olması ve penisin bu yağ dokusu içinde kaybolmasıdır. Pubis bölgesi kadınlarda sarkıklık tarzındaysa bu vajina estetiğini de bozacağı için pubis germe ameliyatı yapılabilir. Özellikle genç kadınlar da uygun vakalarda çok güzel sonuç alınır. Germe işleminin izi sezeryan izine benzer.
7. Bel ve Karın: Hem kadın hem de erkeklerde en sık görülen kontur bozukluğu deformitesi bel ve karın bölgesindedir. Erkeklerde sebep daha çok bölgenin yağ hücrelerinin aşırı büyümesiyken kadınlarda ek olarak hamileliğin verdiği sorunlar da vardır. Karın bölgesini alt ve üst karın olarak bel bölgesini ise ön ve arka olarak ayırabiliriz. Bu bölgede yapılabilecek cerrahi işlemler
a. Liposuction
b. Abdominoplasti
c. Ters abdominoplasti
d. Mini abdominoplasti
e. Circumferensiyal abdominoplasti
f. Kombine tedavi yöntemleri (örneğin mini abdominoplasty ile bele liposuction.
Şikayetlerin en fazla olduğu gibi yapılan işlemlerin de en fazla olduğu bu bölgedeki germe ameliyatları hasta için zahmetlidir. Postoperatif dönem çok hafif geçmez ve hastaların birkaç gün hastanede kalması gerekebilir.Kullanılan tekniğe göre yeni göbek deliği oluşturulabilir. Sadece liposuction daha çok çok şişman olmayan, yeterince deri sarkıklığı bulunmayan relatif olarak daha genç hastalara yapılır. Hastalarda sadece bel ya da sadece karın liposuction olarak düşünmek yanlıştır. Bu bölge bir bütün olarak değerlendirilmeli ve yaklaşım ona göre olmalıdır. Göbek üstü karın derisinde sarkıklık olan hastalarda revers (ters abdominoplasti) yapılırken genellikle alt bölgede görülen fazlalıklar için klasik abdominoplasti yapılır. Mini abdominoplasti değişen derecelerde daha hafif bir işlem olup mini abdominoplasti sırasında tam abdominoplasti de yapıldığı gibi kas plikasyonu (kaslardaki gevşekliği azaltmak için yapılan bir dikiş tekniği) yapılabilir ancak göbek deliğinin yeri değiştirilmez veya göbek deliği serbestleştirilebilir. Eğer karın ve bel bölgesinden çepeçevre sarkık olan doku alınacak olursa, yapılan kesi tüm vücudu sarar. Bu işleme circumferencial abdominoplasty adı verilir. Hasta için ağır, hekim için uzun süren bir ameliyattır. Çok güzel sonuçlarla birlikte riskleri de beraberinde getirir.
Bu arada bahsedilmesi gereken en önemli konulardan birisi liposuction işleminin yağ embolisine sebep olup olmayacağı sorusudur. Yağ embolisi, damar içine yağ globüllerinin girmesi ve dolaşıma katılması sonrasında ortaya çıkan ciddi bir problemdir ve ölümle sonuçlanabilir. Yağ embolisi medya tarafından sıklıkla liposuction işlemiyle ilişkilendirilmekle birlikte örneğin en sık görüldüğü durum büyük kemik kırıklarıdır. Yine multi travmalar, yanıklar, karın içi cerrahi girişimlerde yağ embolisi görülme olasılığı çok daha fazladır. Liposuction'ın yağ embolisi oluşturmadaki sıralaması, Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre, tüm sebepler arasında 17. sıradadır. Tabii ki plastik cerrahlar yine de bu korkutucu komplikasyona dikkatli yaklaşırlar. Liposuction ile abdominoplastinin birlikte uygulanması bu komplikasyonun oluşma riskini artırmakla birlikte yine de risk pekçok işlemden daha azdır.
Karın germe operasyonunda bayanların dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır:
• Bu işlem sadece doğum sonrası oluşan çatlaklıklardan kurtulmak amacıyla yapılamayabilir. Özellikle çok kilolu olmayan ve karnında belirgin sarkıklıklar bulunmayan hastalarda karın germe işlemi yapılamaz. Liposuction gibi bir yöntem de çatlaklıkları azaltmaz. Mini abdominoplasti de şikayetlerin tümünü gidermekte etkisizdir. Doğum sonrası çatlaklıkları gidermek için çeşitli medikal ve cerrahi yöntemler ve kremlar ileri sürülmüşse de hiçbirisi ideal bir çözüm değildir. Dolayısıyla çatlakları gidermenin en güzel yolu onların oluşmasını önlemek olacaktır. Bu konuda gebelik öncesi dönemde bir plastik cerraha veya kadın doğum uzmanına başvurmanız doğru olacaktır.
• Karın germe operasyonu kontur deformitesini düzeltmekle birlikte oluşturduğu skarlar (izler) rahatsız edici olabilir. Mini abdominoplasti dışında kesiler genellikle sezeryan kesisinden çok daha fazla uzundur. Kesi miktarı hastanın beli kalınlaştıkça artar ve hatta sirkumferensiyal abdominoplastide tüm bel ve karın bölgesini kuşak gibi sarar. İzler sezeryan izinden sadece uzunluk olarak değil renk ve kalite olarak da farklıdır. Sezeryan kesisi çok genişlemiş bir karından bebeğin çıkışını takiben kesilen aynı yerlerin birbirine çok gevşek dikilmesi nedeniyle güzel iyileşir. Abdominoplasti de ise aradan parça çıktığı için kesilen iki farlı yer birbirine dikilir ve aynı zamanda kesi hatları oldukça gergindir. Bu gerginlik ve farklı dokuların uyumsuzluğu abdominoplasti izlerinin daha zor iyileşmesine ve sezeryan izine göre daha kötü görünmesine neden olur.
• Çok şişman hastalarda önce karındaki yağ fazlalığını azaltacak bir liposuction işleminden 3-6 ay sonra abdominoplasti yapılması daha akıllıca bir yaklaşım olabilir. Bu çıkarılacak derinin daha az olmasını ve dolayısıyla oluşacak komplikasyonların da daha az olmasını sağlar.
8. Sırt bölgesi: Bu bölge yağ fazlalıkları da daha çok kadınlar tarafından şikayet edilir ve en uygun yaklaşım liposuction işlemidir. Bu bölge liposuctionlarından sonra doku altında seroma (sıvı birikimi) olması doğaldır ve bu sıvı birikiminin operasyon sonrası dönemde birkaç kez boşaltılması gerekebilir.
9. Kollar: Erkek ve kadınlarda şikayet konusu olabilir. Özellikle çok kilo vermiş genç hastalarda veya kas tonusu azalmış yaşlı hastalarda görülen bir durumdur. Birinci ve 2. derec üst kol sarıklıklarında liposuction uygulanabilirken. 3. derecede sarkıklıklarda kol germe işleminin uygulanması gerekebilir.
10. Meme. Erkeklerde jinekomasti ve pseudojinekomasti ayrı bir makalede anlatılacaktır. Kadınlarda memelerin büyük olduğu durumlarda meme küçültme işlemi yapılır ve bu da ayrı bir makale konusudur. Memeye sadece liposuction yapılarak küçültme yapılabilir ancak bu genellikle tek başına tercih edilen bir yöntem değildir. Erkek pseudojinekomasti de ise en çok kullanılan yöntem liposuction işlemidir.
11. Boyun altı: Gıdı bölgesi genç yaşlı ve her iki cinsde de görülebilecek bir problemdir. Problemin derecesine göre liposuction veya çeşitli submental kesilerden girişim yapılarak bu bölgedeki yağların alınması ve platysmanın plikasyonu yapılabilir.
Erkeklerde Bölgesel Yağlanma
1. Gıdı ve ense bölgesi
2. Meme bölgesi (pseudojinekomasti)
3. Karın Bölgesi
4. Bel Bölgesi şeklindedir
Kadınlarda Bölgesel Yağlanma
1. Karın bölgesi
2. Bel bölgesi
3. Basen Bölgesi
a. Popo
b. İç uyluk
c. Dış uyluk
4. Diz içi
5. Üst kol
Her iki cinsde de vücut ağırlığı arttıkça diğer bölgelerde de yağlanma fazlalığı görülebilir ve bu bir süre sonra bölgesel yağlanma olmaktan çıkıp generalize yağlanmaya ve daha da ileri dönemde obeziteye dönüşür. Genel yağlanma ve obezite durumları tamamen farklı konular olup bu durumlar plastik cerrahlardan çok metabolizma uzmanlarını ilgilendirir. Bu durumdaki hastalar öncelikle diyet ve/veya spor ile aşırı kilolarının bir kısmını verdikten sonra kalan kısmı için plastik cerrahlara başvurabilirler (geride kalan bölgesel fazlalıklar ve deride olan sarkmalar için). Bölgesel yağ fazlalığı ise tamamen ayrı bir durumdur. 45 kg lık bir bayan hastada da bölgesel yağ fazlalığı olup basenlerinden şikayeti olabilirken 60 kg bir bayanda vücut oranları çok iyiyse hiç bir işlem yapmaya gerek kalmayabilir. Bölgesel fazlalıklar:
1. Diyet ve sporla bir miktar azalsa bile sıklıkla tam olarak kaybolmaları mümkün değildir.
2. Bu şikayeti olan hastalar sıklıkla çok kilolu değildir. (Çünkü kilo arttıkça genel olarak yağlanma başlayacağı için bölgesel fazlalıklar görünmez olur. Hastanın konturları da kaybolur)
3. Hastalar en sık olarak giyisilerinin yakışmadığından şikayet ederler. Yani hala eskiden giydikleri kıyafetleri giyebilseler bile artık eskisi kadar güzel durmadığını ifade ederler.
Bu tür bölgesel yağ fazlalıklarına yaklaşım kademeli bir şekilde olmalıdır. Tabii ki en doğal yaklaşım diyet ve spordur. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu hastalar diyete sıklıkla cevap vermezler. Hasta diyet sayesinde kilo verse bile karın, bel, basen gibi bölgelerdeki fazlalıklar yine de göze çarpabilir. Spor bu tür problemlerde oldukça iyi bir alternatiftir. Ancak bu spor çok ciddi bir şekilde örneğin haftada minimum 4 gün, en az 2 saat ve deneyimli antrenörler tarafından yapıldığı zaman genellikle 2 ay içinde etkisini göstermeye başlar ve hayat boyunca yapılmalıdır. Yani gazetelerin magazin eklerinde gördüğünüz “10 dk da işyerinizde yapacağınız 10 hareketle incecik popo sahibi” olmak sadece boş bir hayaldir. Bu şekilde bölgesel fazlalıklardan kurtulamazsınız. Spor çok ciddi bir şekilde ve antrenörlerin size uygulatacağı hareketleri defalarca tekrarlamanızla işe yarar. Spor ile incelmek en sağlıklı yöntem olmasına karşın herkes için uygun olmayabilir. Kişinin iş yaşantısı böyle bir aktiviteye izin vermeyebilir. Spor yapmayı önleyecek ciddi sağlık problemleri olabilir. Yaşı uygun olmayabilir. Ayrıca demin de bahsettiğim gibi spor ile incelme çok yavaş olan ve uzun döneme yayılması gereken bir işlem olduğu için hastalar sıklıkla sıkılıp spor yapmayı bırakırlar veya istedikleri sonucu elde edince spor yapmayı bırakırlar ve ardından tekrar eski durumlarına gelirler.
Diyet ve sporla bölgesel fazlalıkları gitmeyen/gidemeyen hastalarda ikinci adım ne olmalıdır? İşte bu ikinci adım yani ameliyatsız teknikler, hem ilaç ve kozmetik firmaları hem de medikal estetisyenler tarafından hastalara en iyi çözüm yolu olarak gösterilen yöntemlerdir. Peki bunlar işe yarar mı? Maalesef her zaman işe yaramayabilirler.
Öncelikle çeşitli ilaç ve kremlerden bahsedelim. Sıklıkla hastalar bu kremleri sürdükten sonra bazen sürdükleri bölgede hafif bir yanma bazen bir gerginlik hissi duyarlar. Bu ilaçların uzun süre kullanımından sonra hastalar bir miktar değişim farkedebilirler de. Ancak bu fark, eğer hasta ek olarak diyet ve spor desteği de almıyorsa, beden ölçüsünde azalma şeklinde olmaz. Bu ilaçların da olan az etkisini göstermesi için uzun süreli kullanıma ve daha sonra da bu kullanımın devam etmesine ihtiyaç vardır. İlaçların avantajı canınızın acımaması ve erken dönemde çok fazla para harcamamanızdır. Dezavantajı ise sıklıkla bu tür ilaçlara umut bağlayan hastaların işe yaramaması sonucu morallerinin bozulmasıdır. Ayrıca bu tür kremler bazı hassas bünyelerde allerjik reaksiyonlar, kontakt dermatit gibi problemler oluşturur ve kullanımı imkansız kılar.
İkinci tür ameliyatsız teknikler genellikle medikal estetisyenler ve bazı estetik merkezlerinde kullanılan ve hergün bir yenisi çıkan yöntemlerdir. Bunlar da iki türlü olur:
1. Çeşitli cihazlara bağlanarak belli aralıklarla ve belli seanslarla yapılan ameliyatsız incelme yöntemleri
2. İğne ile yapılan incelme yöntemleri.
Burada bunların hepsinden ayrı ayrı bahsetmek mümkün değil. Sayıca o kadar çok çeşitli cihaz var ki update etmek imkansız. Sıklıkla Amerika'dan ve bazen Avrupa'dan ülkemize getirilen bu cihazların üretici firmalarının söylediklerine inanacak olursak bu cihazların hepsi birbirinden yetenekli. “Bugün başlayın 14 seans sonra 2 beden ince olacaksınız” Her yeni çıkan cihaz beden incelme miktarını ve bununla doğru orantılı olarak cihazın seans ücretini biraz arttırır. Peki sonuçlar gerçekten güzel midir? Aslında cihazlar genellikle az ya da çok işe yarar. Bu cihazların kullanılması esnasında da sıklıkla diyet önerilir. Ancak hastaların beklentileri yüksek tutulduğu için bunu yaptıranlar genellikle memnun kalmazlar. Çünkü bu tür cihazlarla aynı özelliklere sahip iki hastadan birisi bir miktar sonuç alırken diğeri işlem sonunda herhangi bir fark görmeyebilir. Sonuç görecelidir. Özellikle bu cihazlar bölgesel yağ fazlalıkları için değil de genel şişmanlık veya obezite için kullanılıyorsa hemen hiçbir etki göstermezler. Bu nedenle hastalar sıklıkla seansları tamamlamayıp yarıda keserler. Plastik cerrahide bu tür cihazlar sıklıkla bölgesel yağ fazlalıklarına liposelection operasyonu uygulandıktan sonra masaj yapmak amacıyla kullanılır ve böyle durumlarda cihazların etkisi çok daha fazladır. Bu cihazların operasyon sonrasında kullanılma sebebi de operasyonlara bağlı ortaya çıkabilecek sertlik ve şişlikleri azaltmaktır. Hastalar operasyon sonrası dönemde daha çabuk normal yaşantılarına dönerler.
İğne ile yapılan işlemler genel olarak mesoterapi ve lipoliz olarak adlandırılmaktadır. Mezoterapi deri içine çeşitli kimyasal ve/veya biyolojik maddelerin enjekte edilmesidir. Bu maddelerin enjeksiyonu teorik olarak collagen formasyonunu arttırarak derinin gerginleştirilmesi ve gençleştirilmesi amacını taşırlar. Bu makalede mezoterapi mitlerinden hiç bahsedilmeyecektir. Ancak şunu bilmeniz gerekir ki deri içine yapılan enjeksiyon (yaklaşık1 mm) hiç bir şekilde derinin 2-8 cm altındaki yağlar üzerinde azaltıcı etki göstermez. Mezoterapi, eğer işe yararsa, etkisini deride gösterir ve bu kesinlikle bölgesel fazlalıkların giderilmesi değildir. Deride hafif bir gerginlik yapması için de bu tekniği gerçekten çok iyi bilen birilerinin yapması gerekmektedir.
Lipoliz ise yağların eritilmesi için kullanılan enjeksiyon yöntemleridir. Gerçek anlamıyla lipolizde asıl kullanılan ilaç fosfatidil kolin içeren bir ilaçtır. Bunun serum fizyolojik ve B vitaminleriyle uygun oranlarda karıştırılması sonucu elde edilen solüsyon deri altına (mezoterapide olduğu gibi deri içine değil) yaklaşık 6-12 mm lik bir derinliğe enjekte edilir. Yöntemin injeksiyon bölgesinde ağrı, hafif kızarıklık ve yanma hissinden başka sık görülen yan tesirleri yoktur. Gebelerde, süt verenlerde ve sistemik hastalığı olanlarda uygulanamaz. Bu yöntem diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında biraz daha ümit verici sonuçları vardır. Ancak bu etkide çok sınırlı ve belli belirsizdir. İnjeksiyon derinliğine bakılacak olursa (6-12 mm) sadece bu alandaki yağların erimesini stimüle eder ancak daha derin yerleşimli yağ dokuları üzerinde etkisi yoktur. Hemen hiçbir zaman tek seansta sonuç elde edilemez. En az 4-6 seans gerekir ve bu seansların arasının 2 ay olması gerekmektedir. Bu uygulamanın 15 günde bir yapılmasının hiçbir yararı olmadığı (ilacın metabolizması bilindiği takdirde) açıktır. Ancak çevremizde sık sık bu tür uygulamalarla karşılaşmaktayız. Lipoliz uygulaması yaptıracak olanlarında sertifikalı bir dermatolog veya plastik cerraha başvurması ancak bu yöntemin de diğerleri gibi mucize bir yöntem olmadığını bilmesi gerekir. Ayrıca bu tür bir teadviye başvuran hasta ameliyat olmak istemediği halde en az 8-10 seans vücuduna yüzlerce iğne vurulacağını ve her işlem sonrası en az 2-3 gün yeni liposuction yaptırmış bir hasta gibi şiş ve ağrılı dolaşacağını bilmelidir. Eğer injeksiyon sonrası şişlik veya ağrı olmuyorsa bu durumda zaten yapılan işlem fosfatidilkolin ile yapılan gerçek bir lipoliz değildir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi ameliyatsız yöntemlerin çok az bir kısmından bahsedebildik. Burada bahsetme ihtiyacı duymadığım Karboksiterapi, Oksijen Terapi vb yöntemlerin zorlama bilimsel açıklamalar dışında pratikte yararları neredeyse hiç yoktur. Çeşitli firmaların bir çok modelde getirdiği ameliyatsız zayıflama yöntemleri işlemin ameliyatsız, ağrısız, şişsiz olması ve relatif olarak erken dönemde daha ucuz olması nedeniyle pek çok doktor ve hasta tarafından tercih edildiğini biliyoruz. Ancak bir hasta olarak işlem sonucu elde edebileceğiniz en iyi ve en kötü sonuçları doktorunuzla çok ayrıntılı bir şekilde konuşmalısınız. Genel olarak bu yöntemlerin çoğu hiçbir işe yaramaz, bazen eskisinden daha kötü sonuçlar verir, iyi sonuç alsanız bile bu muhtemelen beklentinizin çok altında olacaktır.
Bölgesel Yağ fazlalıklarından nasıl kurtulamayacağımızı bu yazının birinci bölümünde gördük. Peki nasıl kurtulabilinir? Bu sorunun cevabını bölge bölge ve her bölgedeki fazlalık miktarına ve yağ fazlalığına ek olarak derideki sarkıklık miktarına göre vermek gerekir. En alttan başlayacak olursak:
1. Ayak bilekleri ve bacaklar(diz altı): Bu bölge fazlalıklarından özellikle kadınlar rahatsız olur ve bu amaçla doktora başvururlar. Maalesef bu bölge estetik anlamda düzeltme açısından vücuttaki en zor bölgelerden birisidir. Özellikle ayak bileği çevresi ve bacaklara yapılan bir liposuction işlemi bölgede uzunca bir süre ödeme ve dolayısıyla ağrı ve yürüme zorluklarına sebep olur. Bazı plastik cerrahlar bu bölgelere liposuction yapmaktan kaçınırlar ve bu doğru bşir davranış sayılabilir. Diz altı bölgesinde özellikle bir de varis mevcutsa hastada iyileşme çok uzun sürer ve sonuçlar yüz güldürücü olmaktan uzaktır. Bu bölgelerin şişman olması şikayeti ile gelen hastalarda öncelikle gerçek bir şişmanlık mı yoksa ödem veya özellikle bacak arka kısmında (baldır) kas hipertrofisi mi olduğu incelenmelidir. Ödem ve kas hipertrofisi durumlarında yapılan bir cerrahi girişimin faydası olmayacaktır. Ancak çok iyi seçilmiş vakalarda bu bölgelere liposuction yapılabilir ki böyle bir durumda da hastanın baştan iyileşmenin çok uzun süreceğini kabul etmesi gerekmektedir. Herşey uygunsa ince kanüllerle yapılacak bir liposuction iyi bir sonuç verebilir. Ancak genel olarak çok umutlanılmaması gereken bir bölgedir.
2. Diz içleri: Bacaklarında kalınlık şikayeti ile gelen kadınların hemen hepsinde diz içleri ve dizin üst kısmında yağ fazlalıkları vardır. Diz iç kısmına yapılacak bir liposcution işlemi oldukça iyi sonuç verir. En önemli riskleri aşırı yapıldığında çirkin görünen çukurlara neden olur ve travmatik bir girişim genellikle o bölgedeki bağları zedeleyerek hastada uzun süreli diz ağrıları yapar. Üst kısımdaki fazlalık genellikle uyluk ön yüz derisinin sarkmasıyla ilintili olup relatif olarak daha yaşlı hastalarda görülür. Liposuction bu bölge şikayetlerini azaltabilir.
3. Basen bölgesi: Türk kadınlarının “korkulu rüya” bölgesidir. Özellikle basenler yani trokanterik bölge civarı kadınların daha çok şikayet ettikleri bölgedir. Basenlerde en iyi bölgesel inceltme işlemi liposuction'dır. Liposuction nasıl yapılırsa yapılsın (Ultrasonik, laser, VASER, suction-assisted, enjektörle çekme) bu bölgeden alınan sonuçların iyi olmaması çok zordur. Bu bölgede yağ derin ve yüzeyel yağ tabakası olarak ikiye ayrılır ve inceltme derin bölgeden daha büyük kanüllerle alınarak yapılırken, daha ince kanüllerle yüzeyel tabakadan alınan yağ ise deride bir gerginleşmeye neden olur. Özellikle ince ve açık renk derili, yağ dokusu gevşek olan ve sellülitleri olan hastalarda operasyon sonrası 3. günden itibaren lenfatik masaj, 5-7 günde US masaj ve 2-3 haftadan itibaren LPG uygulaması önerilir. Her ne kadar LPG uygulaması bölgesel incelmeye neden olmasa da sellülit mikarında azalma ve deride gerginleşme sağlar.
4. Uyluk posterior (arka) ve popo kısmı: Uyluk posterioru genellikle hastalarda sellülit şikayetine en fazla neden olan yerlerdendir (devamlı oturmanın da bunun üzerinde etkisi vardır). Bacağın popo ile birleştiği yerde muz kıvrımı oluşuyorsa bu bölgeye liposuction yapılabilir. Genellikle bizim ırkımızda popo üst dış kısmında çukurluk vardır ve kontur deformitesini düzeltmek için buraya yağ enjeksiyonu yapılır. Popo kısmına liposuction ile müdahele etmek çok sık uygulanılan bir yöntem değildir.
5. İç uyluk: İç uyluk 3 kısımda incelenmelidir.
a. Diz içi
b. Orta 1/3
c. Üst 1/3
Üst 1/3: Derinin daha ince olduğu ve sarkıklıkların daha fazla olduğu çok hassas bir bölgedir. Çok ince kanüllerle ne çok derine girerek ne de çok yüzeyden olmak üzere orta tabakasından yağ alınabilir. Sarkıklık çok ise ve hasta aşırı kilo verdikten sonra başvurmuşsa uyluk germe hastanın opsiyonlarından biridir. Teknik olarak basit olan bu ameliyatın zorluğu hastanın postoperatif dönemidir. İyileşme esnasında hastanın bu bölgenin temizliğine dikkat etmesi ve çok aktif bir yaşamdan uzak durması gerekir. Aksi takdirde dikişler açılabilir. İşlem sırasında bir miktar deri çıkartıldığı için iyi bir gerginlik sağlar. Ancak bu gerginlik ömür boyu sürmez. Zamanla hem şişmanlama hem de yerçekimi etkisyle deride tekrar sarkma başlayabilir. Bu sarkma esnasında tercihan bikini bölgesinde saklanmış yara izleri de sarkmanın etkisiyle aşağı doğru inmeye başlar. Bu da yara izinin bikini bölgesi dışında yani oldukça kötü bir şekilde göründüğü bacak ile kasık birleşme noktasının altına inmesine neden olur. Pekçok Plastik Cerrah bu ameliyatları bariyatrik cerrahi (aşırı kilo vererek vücudu sarkmış hastalar) hastalarında veya yaşlı hastalarda uygulamaktadır.
Orta 1/3: Hastalar doktora başvurduklarında genellikle bu bölgenin de yağlarının alınmasını ister. Ancak pek çok hastada bu bölge konturunu düzeltmek için yağ almak değil yağ vermek gerekir. Liposculpturing deyimi de burdan gelir çünkü bu bölge de amaç yağ almak değil konturu düzeltmektir.
Alt 1/3: Demin bahsettiğimiz diz içi bölgesi olup bu bölgede en iyi sonucu liposuction verir ve buradan ve üst 1/3 ten alınan yağlar orta 1/3'e verilir.
6. Pubis: Pubis bölgesindeki aşırı yağlanma kadınlarda da erkeklerde de görülür ve her iki cinste de özellikle seksüel performans yönünden rahatsızlık uyandırır. Liposuction bu bölgede uygulanabilecek bir işlemdir. Bölgenin hassasiyetinden dolayı ağrılı ve oldukça şiş ve morluk olan bir postoperatif dönem geçirir hastalar. Aşırı miktarda yağ alıp bölgesel çukurlar oluşturmamaya dikkat edilmelidir. Özellikle erkeklerde zaman zaman penis küçüklüğü ile gelen vakalarda problem penisin küçük olması değil pubisin aşırı yağlı olması ve penisin bu yağ dokusu içinde kaybolmasıdır. Pubis bölgesi kadınlarda sarkıklık tarzındaysa bu vajina estetiğini de bozacağı için pubis germe ameliyatı yapılabilir. Özellikle genç kadınlar da uygun vakalarda çok güzel sonuç alınır. Germe işleminin izi sezeryan izine benzer.
7. Bel ve Karın: Hem kadın hem de erkeklerde en sık görülen kontur bozukluğu deformitesi bel ve karın bölgesindedir. Erkeklerde sebep daha çok bölgenin yağ hücrelerinin aşırı büyümesiyken kadınlarda ek olarak hamileliğin verdiği sorunlar da vardır. Karın bölgesini alt ve üst karın olarak bel bölgesini ise ön ve arka olarak ayırabiliriz. Bu bölgede yapılabilecek cerrahi işlemler
a. Liposuction
b. Abdominoplasti
c. Ters abdominoplasti
d. Mini abdominoplasti
e. Circumferensiyal abdominoplasti
f. Kombine tedavi yöntemleri (örneğin mini abdominoplasty ile bele liposuction.
Şikayetlerin en fazla olduğu gibi yapılan işlemlerin de en fazla olduğu bu bölgedeki germe ameliyatları hasta için zahmetlidir. Postoperatif dönem çok hafif geçmez ve hastaların birkaç gün hastanede kalması gerekebilir.Kullanılan tekniğe göre yeni göbek deliği oluşturulabilir. Sadece liposuction daha çok çok şişman olmayan, yeterince deri sarkıklığı bulunmayan relatif olarak daha genç hastalara yapılır. Hastalarda sadece bel ya da sadece karın liposuction olarak düşünmek yanlıştır. Bu bölge bir bütün olarak değerlendirilmeli ve yaklaşım ona göre olmalıdır. Göbek üstü karın derisinde sarkıklık olan hastalarda revers (ters abdominoplasti) yapılırken genellikle alt bölgede görülen fazlalıklar için klasik abdominoplasti yapılır. Mini abdominoplasti değişen derecelerde daha hafif bir işlem olup mini abdominoplasti sırasında tam abdominoplasti de yapıldığı gibi kas plikasyonu (kaslardaki gevşekliği azaltmak için yapılan bir dikiş tekniği) yapılabilir ancak göbek deliğinin yeri değiştirilmez veya göbek deliği serbestleştirilebilir. Eğer karın ve bel bölgesinden çepeçevre sarkık olan doku alınacak olursa, yapılan kesi tüm vücudu sarar. Bu işleme circumferencial abdominoplasty adı verilir. Hasta için ağır, hekim için uzun süren bir ameliyattır. Çok güzel sonuçlarla birlikte riskleri de beraberinde getirir.
Bu arada bahsedilmesi gereken en önemli konulardan birisi liposuction işleminin yağ embolisine sebep olup olmayacağı sorusudur. Yağ embolisi, damar içine yağ globüllerinin girmesi ve dolaşıma katılması sonrasında ortaya çıkan ciddi bir problemdir ve ölümle sonuçlanabilir. Yağ embolisi medya tarafından sıklıkla liposuction işlemiyle ilişkilendirilmekle birlikte örneğin en sık görüldüğü durum büyük kemik kırıklarıdır. Yine multi travmalar, yanıklar, karın içi cerrahi girişimlerde yağ embolisi görülme olasılığı çok daha fazladır. Liposuction'ın yağ embolisi oluşturmadaki sıralaması, Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre, tüm sebepler arasında 17. sıradadır. Tabii ki plastik cerrahlar yine de bu korkutucu komplikasyona dikkatli yaklaşırlar. Liposuction ile abdominoplastinin birlikte uygulanması bu komplikasyonun oluşma riskini artırmakla birlikte yine de risk pekçok işlemden daha azdır.
Karın germe operasyonunda bayanların dikkat etmesi gereken bazı hususlar vardır:
• Bu işlem sadece doğum sonrası oluşan çatlaklıklardan kurtulmak amacıyla yapılamayabilir. Özellikle çok kilolu olmayan ve karnında belirgin sarkıklıklar bulunmayan hastalarda karın germe işlemi yapılamaz. Liposuction gibi bir yöntem de çatlaklıkları azaltmaz. Mini abdominoplasti de şikayetlerin tümünü gidermekte etkisizdir. Doğum sonrası çatlaklıkları gidermek için çeşitli medikal ve cerrahi yöntemler ve kremlar ileri sürülmüşse de hiçbirisi ideal bir çözüm değildir. Dolayısıyla çatlakları gidermenin en güzel yolu onların oluşmasını önlemek olacaktır. Bu konuda gebelik öncesi dönemde bir plastik cerraha veya kadın doğum uzmanına başvurmanız doğru olacaktır.
• Karın germe operasyonu kontur deformitesini düzeltmekle birlikte oluşturduğu skarlar (izler) rahatsız edici olabilir. Mini abdominoplasti dışında kesiler genellikle sezeryan kesisinden çok daha fazla uzundur. Kesi miktarı hastanın beli kalınlaştıkça artar ve hatta sirkumferensiyal abdominoplastide tüm bel ve karın bölgesini kuşak gibi sarar. İzler sezeryan izinden sadece uzunluk olarak değil renk ve kalite olarak da farklıdır. Sezeryan kesisi çok genişlemiş bir karından bebeğin çıkışını takiben kesilen aynı yerlerin birbirine çok gevşek dikilmesi nedeniyle güzel iyileşir. Abdominoplasti de ise aradan parça çıktığı için kesilen iki farlı yer birbirine dikilir ve aynı zamanda kesi hatları oldukça gergindir. Bu gerginlik ve farklı dokuların uyumsuzluğu abdominoplasti izlerinin daha zor iyileşmesine ve sezeryan izine göre daha kötü görünmesine neden olur.
• Çok şişman hastalarda önce karındaki yağ fazlalığını azaltacak bir liposuction işleminden 3-6 ay sonra abdominoplasti yapılması daha akıllıca bir yaklaşım olabilir. Bu çıkarılacak derinin daha az olmasını ve dolayısıyla oluşacak komplikasyonların da daha az olmasını sağlar.
8. Sırt bölgesi: Bu bölge yağ fazlalıkları da daha çok kadınlar tarafından şikayet edilir ve en uygun yaklaşım liposuction işlemidir. Bu bölge liposuctionlarından sonra doku altında seroma (sıvı birikimi) olması doğaldır ve bu sıvı birikiminin operasyon sonrası dönemde birkaç kez boşaltılması gerekebilir.
9. Kollar: Erkek ve kadınlarda şikayet konusu olabilir. Özellikle çok kilo vermiş genç hastalarda veya kas tonusu azalmış yaşlı hastalarda görülen bir durumdur. Birinci ve 2. derec üst kol sarıklıklarında liposuction uygulanabilirken. 3. derecede sarkıklıklarda kol germe işleminin uygulanması gerekebilir.
10. Meme. Erkeklerde jinekomasti ve pseudojinekomasti ayrı bir makalede anlatılacaktır. Kadınlarda memelerin büyük olduğu durumlarda meme küçültme işlemi yapılır ve bu da ayrı bir makale konusudur. Memeye sadece liposuction yapılarak küçültme yapılabilir ancak bu genellikle tek başına tercih edilen bir yöntem değildir. Erkek pseudojinekomasti de ise en çok kullanılan yöntem liposuction işlemidir.
11. Boyun altı: Gıdı bölgesi genç yaşlı ve her iki cinsde de görülebilecek bir problemdir. Problemin derecesine göre liposuction veya çeşitli submental kesilerden girişim yapılarak bu bölgedeki yağların alınması ve platysmanın plikasyonu yapılabilir.