- 8 Haziran 2011
- 44
- 0
- Konu Sahibi enttipmerkezi
- #1
Sık karşılaşılan şikayetlerden biri olan boğaz ağrısı tek başına ya da ateş, öksürük, yutma güçlüğü ile de ortaya çıkabilir. Ağrının nedeni bazen basit bir enfeksiyon bazen de ciddi bir hastalık olabilir. ENT Tıp Merkezi K.B.B uzmanı Op. Dr. orhan Altıntaş konu hakkında bilgi verdi.
Bunlar Ne?
1. Enfeksiyonlar (Viral, Bakteriyel, Mantar Enfeksiyonları)
2. Alerji
3.İrritasyon
4.Travma
5.Reflü
6.Tümörler
Virüslerle Oluşan Boğaz Enfeksiyonları
Burun tıkanıklığı, hapşırma, genel halsizlik, boğaz ağrısı, boğaz ve genizde kuruma, ateş, kas ve eklem ağrıları virüs enfeksiyonlarının üst solunum yolunda oluşturdukları hastalıkların genel belirtileridir. Soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklar virüslerle oluşur ve özellikle sonbahar-kış aylarında salgınlara neden olur. Kızamık, su çiçeği, boğmaca gibi virüslerin yol açtığı hastalıklarda da boğaz ağrısı ve ateş belirtileri görülür.
Viral enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde yatak istirahatı, bol sıvı alma ve ateş düşürücü, ağrı kesici kullanılması yeterlidir. Genellikle viral üst solunum yolu enfeksiyonları 1 haftada geçerler. Enfeksiyon daha uzun sürerse mutlaka bir doktora gidilmelidir. Antibiyotikler etkisizdir. Bazı ağır durumlarda virüslere etkili antiviral ilaçlar kullanılabilir.
‘’Öpücük Hastalığı Ergenlikte Tehlikelidir’’
Boğazda da bulgu veren bir diğer virüs enfeksiyonu, "enfeksiyöz mononükleoz"dur. Lenf bezleri tutulur, bademcikte büyüme olur ve üzerini beyaz bir zar kaplar. Boyun, koltukaltı ve kasıktaki lenf bezlerinde şişme görülür. Bazen boğaz ağrısı solumayı bile zorlaştırır, karaciğeri etkileyerek sarılığa sebep olabilir. Aşırı halsizliğe yol açar, altı hafta veya daha uzun sürebilir. Bu hastalık yetişkin ve buluğ çağında daha ağırdır, çocukluk döneminde ise daha hafif geçer. Tükürük ile geçtiği için "Öpücük Hastalığı" da denir. Ağızdan ele, oradan tekrar ağza geçerek de bulaşabilir. Bu nedenle hastalık döneminde aynı havlu ve yemek kaplarının kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Hastalık muayene ve laboratuvar testleriyle teşhis edilebilir. Tedavi mutlak yatak istirahatı, vitaminler, ateş düşürücü ve ağrı kesicilerle yapılır.
Bakterilerle Gelişen Boğaz Enfeksiyonları:
Üst solunum yollarında enfeksiyona neden olan birçok bakteri türü vardır (streptokoklar, stafilokoklar, pnömokoklar ve diğerleri). Bu bakteriyel enfeksiyonlardan beta hemolitik streptokoklarla oluşan boğaz enfeksiyonu ayrı bir öneme sahiptir. Tedavi ihmal edilirse kalpte, böbreklerde ve eklemlerde ciddi hastalıklara neden olur. Hastalık belirtileri şiddetli boğaz ağrısı, ateş, halsizlik, eklem ağrıları şeklinde ortaya çıkar. Bademciklerin üstünde beyaz bir tabaka oluşumu, boğazın çok kızarık olması ve boyunda ele gelen lenf bezeleri beta enfeksiyonundan şüphelenmemize neden olur. Tanıyı doğrulamak için kısa sürede sonuç veren strep A testi veya 48-72 saatte sonuç veren boğaz kültürü yapılabilir.
Tedavi 7-10 günlük antibiyotik (penisilin veya penisilin türevleri ile) verilerek yapılır. Diğer bakteriyel boğaz enfeksiyonlarında tedavi de antibiyotiklerle 5-7 gün kullanılır.
Reflü İle Olan Boğaz Rahatsızlıkları:
Boğaz ağrısı, yanma, yutma güçlüğü, kronik öksürük, mide sıvısı ve midedeki besinlerin boğazımıza gelmesi reflü hastalığının belirtileridir. Nedeni beslenme alışkanlığına ve sindirim sistemi hastalıklarına bağlıdır. Hastaların büyük bir çoğunluğu KBB uzmanlarına başvurur. Tecrübeli bir hekim öykü ve detaylı KBB muayenesi ile tanı koyabilir. Daha ileri durumlarda bir gastroenteroloji uzmanına yönlendirilmelidir. Tanıyı desteklemek için PH monitörizasyonu, endoskopik muayene, radyolojik görüntüleme, sintigrafi yapılabilir.
Reflü hastalarının uyması gereken kurallar:
Sigara, alkol bırakılmalı, çay ve kahve azaltılmalı, asitli, gazlı içecekler içilmemelidir. Uykudan önceki 3 saat besin alınmamalı, baş yüksekte yatılmalı, doktorun tavsiye ettiği ilaçlar kullanılmalıdır. Çok ileri vakalarda cerrahi tedavi uygulanabilir.
Alerjik Ve İrritan Maddelerle Oluşan Boğaz Rahatsızlıkları:
Saman nezlesi ve mevsimsel alerjisi olan kişilerde burun akıntısı-kaşıntı-tıkanıklık, hapşırık, geniz akıntısı gibi şikâyetler, ağız ve boğazın kuruması sonucu boğaz ağrısı olabilir.
Alerjik hastalarda sık gelişen sinüzitler, geniz arkası akıntılara, boğazda tahrişe, ağrıya yol açabilir.
Hava kirliliği, duman, sigara, kuru hava, aşırı sıcak ya da soğuk havanın tahrişiyle oluşan burun tıkanıklığı nedeniyle ağız solunumu yapan kişilerde sabahları daha çok hissedilen boğaz ağrısı olabilir.
Kışın evlerin ısıtılması sonucu oluşan kuru havanın etkisi odanın nemlendirilmesi ve sıvı alımıyla önlenebilir. Sigara, alkol kullanan, hava kirliliği olan işyerlerinde çalışan kişilerde de tahrişe bağlı olarak boğaz ağrısı oluşur. Bir müsabakada veya aşırı bağıran kişilerde boyun kaslarının yorgunluğu ve boğaz tahrişinden dolayı boğaz ağrısı görülür.
İyi eğitilmiş spiker ve şarkıcılar, boğazlarını nasıl koruyacaklarını bilir. Derin nefes alarak, boğaz kasları yerine göğüs ile karın kaslarını kullanarak, yüksek ses çıkarabilirler. Profesyonel olarak sesini kullanan kişiler bol su içmeli, sigara ve alkolden uzak durmalıdır.
Tümörlerde boğaz rahatsızlıkları:
Boğaz, dil, nefes borusunun tümörlerinde kulaklara da yansıyan boğaz ağrısı ve yutma güçlüğü sık görülür. Boğaz ağrısı, çoğunlukla uzun sürelidir. Diğer önemli şikâyetler; ses bozukluğu, boyunda şişlik, açıklanamayan zayıflama, tükürük veya balgamda kan olmasıdır.
Tanı; kulak, burun, boğaz hekimince konur. Endoskopik aletler ile muayene edilir. İki haftadan daha uzun süren ses kısıklığı, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü şikâyetleri ciddiye alınmalıdır. Çoğunlukla uzun süreli sigara ve alkol kullanımı bu bölgede tümör oluşunda önemli bir faktördür.
Boğaz Ağrısında Neler Yapılabilir?
Soğuk algınlığı veya nezlenin yol açtığı boğaz ağrısı bazı uygulamalarla biraz azaltılabilir;
• Aşırı sıcak ve soğuk olmamak koşuluyla sıvı alınımı artırılmalı
• Özellikle yatak odası kuru olmamalı, gerekirse nemlendirici buhar yapılmalı
• Yatak istirahatı yapılmalı
• 1 bardak suya 1 çay kaşığı tuz ile hazırlanan tuzlu su ile günde birçok kez boğaz gargarası yapılmalı
• Hafif ağrı kesiciler, pastil ve gargaralar kullanılabilir ancak bazı grip ve soğuk algınlığı için üretilmiş ilaçlar tansiyon, kalp, prostat büyümesi ve göz tansiyonu olan hastalar için ciddi yan etkiler yapabilir. Bu nedenle kullanılacak ilaçlar mutlaka doktora danışarak alınmalıdır.
Doktora Ne Zaman Gidilmelidir?
Boğaz ağrısı; basit bir soğuk algınlığına bağlı değilse, başka bir enfeksiyon hastalığı, alerji veya tahriş edici madde bulunmuyorsa ve 10 günden daha uzun sürüyorsa önemli olabilir.
Şiddetli ve uzun süren boğaz ağrısı ile birlikte aşağıdaki şikâyetler varsa doktora gidilmelidir.
• Nefes almada güçlük
• Yutmada güçlük
• Ağız açmada güçlük
• Eklem ağrıları
• Kulak ağrısı
• Yüzde, gövdede, kol ve bacaklarda döküntüler.
• 38 derecenin üzerinde ateş
• Boyunda şişlik
Ne Zaman Antibiyotik Alınmalıdır?
Antibiyotikler; bakterilerin üremesini durduran veya onları öldüren ilaçlardır, virüslere etkileri yoktur.
Boğaz enfeksiyonlarının %75’ i virüs hastalıklarıdır. Fakat virüslerin direnci zayıflatması sonucu ve bazı olgularda bakterileri de hastalığa katılabilirler. Bu durumlarda da antibiyotikler gerekli olabilir.
Antibiyotiklerde en önemlisi hekimin tavsiye ettiği şekilde tam olarak kullanılmasıdır. Yetersiz ve kısa süre antibiyotik kullanmak mikroplarda direnç oluşturur. Hastalık yeniden alevlenir. Ülkemizde düzensiz antibiyotik kullanımı mikroplarda direnç gelişimine neden olmuş ve bu yüzden birçok antibiyotik artık etki etmez hale gelmiştir.
Sık boğaz iltihabına yol açan halk arasında beta mikrobu olarak bilinen "streptokok" türü bakterilere penisilin, eritromisin, azitromisin, amoksisilin içeren antibiyotikler tercih edilir. Diğer bakteri türlerinde başka antibiyotik gruplarını kullanmak gerekebilir.
Boğaz Enfeksiyonlarında Ailenin Diğer Fertlerine Ne Yapılmalı?
Boğazda sık görülen kalp, eklem ve böbreklerde romatizma yapabilen beta hemolitik streptokok mikrobu varlığında, mikrobun bulaşıcılığı ve bazı kişilerin hastalanmasa bile taşıyıcı hatta mikrobun kaynağı olabileceği dikkate alınarak diğer aile fertleri de değerlendirilmeli, birlikte tedavi edilmelidir. Aile fertleri arasında temas azaltılmalı, havlu, tabak ve bardak gibi malzemeleri beraber kullanılmamalıdır. Eller sık sık yıkanmalıdır.