• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

BIZLER NE TEKNOLOJI ALETIYIZ NE DE KÜLKEDISI!

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.146
18.314
823
www.cinsomedya.org/bizler-ne-teknoloji-aletiyiz-ne-de-kulkedisi/
BIZLER NE TEKNOLOJI ALETIYIZ NE DE
KÜLKEDISI!
Hep biz yazacak değiliz ya. Misafir
yazarımız Gizem Aslan‘ın Teknosa
reklamını ele aldığı yazısına kulak
verin. Hemen öncesinde reklama bir
bakalım isterseniz, tıklayınız:
Bizler ne Teknoloji Aletiyiz ne de
Külkedisi!
Anneler gününün yaklaştığı şu
günlerde, bir reklam dolandı sosyal
medyada. Aslında bu geçen senenin
reklamı, en azından ben öyle
tahmin ediyorum. Teknosa’nın Son
Teknoloji Anneler temalı Anneler
günü reklamından bahsediyorum.
Tüm tekdüze kalıplarla işlenmiş,
“erkek” çocuğunun dizinde
pervane, ona ‘hizmet etmek’ için
teknoloji ürünleri kalitesinde (!)
varını yoğunu oğlunun huzuruna
seren, anne olmasından başka bir
kimliğinin olmadığı, kadınların
ücretsiz ev işi gücünün son
teknoloji kalitesi güzellemesiyle
kotarıldığı bu ‘kadın’ temsili; erkek
tahakkümü ve toplumsal cinsiyetin
kadınların hayatlarını nasıl da çepe
çevre sardığını, kapitalizmin ve
reklam endüstrisinin bundan nasıl
beslendiğini ve daha da vahimi;
bunu bizim nasıl özümseyip de bu
reklama ‘yaratıcı’ sıfatını
koyduğumuzu göstermektedir.
Yaratıcılıktan kastımızı, annelerin
aslında ‘işe yaramaz’ ev işi
güçlerine teknolojik özellikle eş
değer biçmekse durum daha da
sorunlu bir yere geliyor hiç
kuşkusuz.
Toplumun anne’ye olan bakışı, bu
patriyarkal ve cinsiyetçi düzenin ne
kadar iki yüzlü olduğunu gösteren
yegâne örneklerden biri. Etnik
kökenden, yaşadığımız şehre ya da
ülkeye kadar belirli seviyelerde
değişiklik gösterebilen erkeklerin
kadınlara uyguladığı tahakküm,
tabii ki aslında birbirinden farksız
ama kadınları, farklı şekillerde
erkek egemen sisteme karşı
savunmasız durumda bırakan
sömürü biçimleri olarak karşımıza
çıksa da her kadının önüne set
olarak çekilen bekâret ve evlilik
kodları kadınların hayatını çalarken
‘Anne’ temsili, kadınları
tanrıçasallaştıran ve yüceleştiren bir
bakış açısına hizmet eder.
Ailenin kutsallığından hareketle
biçimlenen ‘Anne’ temsili, kadına ev
içinde erkek elince görev ve
sorumluluklar yükler. Ev
temizliğinden çocuk bakımına,
yemek yapmaktan kocasına ve
çocuklarına hizmet etmeye varan
türlü işlerle uğraşarak eve kapanan
ve köle statüsüne indirgenen
‘Anne’, verdiği hizmet ve kendisini
feda etmeyi göze alması sebebiyle
toplumda yeri güvence altına alınır
ve sağlamlaştırılır. Artık biz ne o
kadının cinselliğinden, ne
arzusundan ne de taleplerinden
bahsederiz. Onun varı yoğu sevgili
eşi ve çocuklarıdır. Bedeni, kendisini
keşfetmeye ve bütünlüğünü
sağlamaya yönelik bir kimlik
olmaktan çıkarak kadını hiçleştiren
ve köleleştiren bir üniformaya
dönüşür.
Reklam, erkek çocuğunun geç bir
saatte gelmesiyle, tabii ki sabahtan
akşama kadar evde olan ve sosyal
hayatı söz konusu olmayan,
çocuğunu beklerken uyuyakalan bir
‘anne’nin, çocuğu eve ayak bastığı
anda uyanmasıyla başlar.
Teknosa’nın bu cinsiyetçi icraatı, bu
tek düze annelik temsillerini, bir
ürünün teknolojik özelliklerine
benzeterek zaten emrimize amade
kullandığımız ‘mal’larımızla bir
tutmuş olup ‘annelik’ statüsünün
kadınları ataerkil toplum elince
köleleştirmesini meşrulaştırmış
olur.
Tabii ki hayatımızda annelerimizle
birebir yaşadığımız durumların,
teknoloji diliyle resmedilmesi bize
çok farklı ve sıra dışı geliyor. Bu
yüzden annemize “Yemek ne
zaman hazır olur?” diye
sorduğumuzda annemizin anında
lafı yapıştırarak “Pişince” diye
cevap vermesinin ‘3MS Tepki Süresi’
ile tanıtılması ya da kendi
eşyalarından ve ev düzeninden bir
haber olan erkek çocuğunun
arkasını toplamakla görevli
annenin ‘Optik Zoom’ ya da ‘Sesli
Navigasyon Sistemi’ özelliği
sayesinde çocuğunun elini sıcak
sudan soğuk suya sokmaması bize
çok yaratıcı gibi görünüyor. Ama
sorun şu ki; bu reklam toplumsal
cinsiyetin ve cinsiyetçiliğin toplum
mekanizmalarına ne denli
işlediğinin göstergesidir. Ve bunu
daha çok erkeklerin beğenip takdir
etmesi tesadüf değildir.
Zaten dikkatinizi çekmek isterim;
reklamdaki kişiler anne ve erkek
çocuğu. Baba diye birisi yok zaten;
büyük ihtimalle iştedir, anne evde
yemek hazırlarken ya da anne
çocuğunu beklerken baba ertesi
gün işe gideceği için çoktan
yatmıştır. Yani evde bir kadın,
‘hayalet’ kocasına ve erkek
çocuğuna hizmet etmekle yükümlü
bedensiz ve kimliksiz biri olarak
gösteriliyor ve otonom bir birey
değil, “Anne” olarak tanımlanıyor.
Çocuğunun erkek olması da tesadüf
değil, çünkü bir anne, aynı
zamanda potansiyel anne olan
kızına ev işlerini öğretmekle
mükelleftir. Bir kadın temsili olan
anneyi eve kapatan, erkekleri de
sokak ve özgürlükle özdeşleştiren
bu düzenden çıkmış bir fikirle
huzurumuza serilen ve annelere
zaten feministlerin bilerek isyan
ettiği ‘Köle’ sıfatını tekrar
yakıştırmayı borç bilen bir reklam
nasıl yaratıcı olabilir ve nasıl
‘olabilir’?
 
Back