- 31 Temmuz 2020
- 22
- 36
- Konu Sahibi layla35layla35
- #1
Bir buruk hikaye düştü gönlüme...
Bahane arayın ! Bahane arayın ! diye başlamıştı kulağımdaki kadife ses, ne muazzam bir sesti o…
işte o sesin diliyle anlatayım size bu kıssa-i âzimi …
İstanbul da bir Zeynep Kamil Hastanesi vardır bilirsiniz. Haydarpaşa’da.
Zeynep Sultan tarafından yapılmıştır.
Orayı yaptıran mübârek padişahın vâlide-yi muhteremeleridir
Bu kadıncağız, hacca gitmiş bir iki defa.
Küçüklüğünden beri namazını da bırakmamıştır,bu mübârek kadın.
Bir gün Şeyhü’l İslam’ı saraya davet etmiş.
Gelmiş Şeyhü’l İslam : “Buyurun Sultanım!” demiş.
“Hocaefendi sana bir şey soracağım.”
“Buyurun Sultanım” demiş.
“Ben hacca gittim hiç namazımı bırakmadım. Borcum yok. Orucum yok. Şu fani dünyada hep İyilik yapmaya çalışıyorum ama bir derdim vardır.
Dünya gözüyle bana bir anahtar usulü öğret de Rasûlullah’ı rüyamda göreyim”
Şeyhü’l İslam: “Sultanım! Üsküdar kısmında bir hastane yok, oraya emredin de bir hastane yaptırsınlar” demiş.
Emrediyor, yüce gönüllü valide,ve Zeynep Kamil Hastanesi yapılıyor.
Bir doğum hastanesi.
Her şey yapılmış.
Aradan bir iki ay geçmiş.
Hastane işliyor.
Binlerce kadın gelip doğum yapıp gördükleri hoş muameleden ötürü dua edip gidiyorlar.
Şeyhü’l İslam’a haber göndermiş Valide sultan demiş ki : “Dediğinizi yaptım halâ göremiyorum efendim !”
Şeyhü’l İslam da “Sultanım bir defa ziyaret buyurun hastaneye.” demiş.
Kalkmış saraydan. Haydarpaşa’ya gitmiş.
Doğru hastaneye.
Gezmiş hastaları.
Girmiş bir koğuşa : “Nasılsınız” hepsi Sultanı tanıyor.
“İyiyiz Sultanım Allah ömür versin” demiş.
“Bir arzunuz var mı?” demiş.
“Yok Sultanım çok iyi bakıyorlar” demişler.
“Başka bir arzunuz var mı” demiş.
“Söyleyin yiyeceklerinizden, içeceklerinizden şundan bundan.”
“Yok Sultanım, Allah senden razı Olsun! Hepimize bakıyorlar” demiş.
Orayı, burayı bütün hastaneyi gezmiş.
Doğumhâneye gelmiş ki bir kadın bağırıyor ..
“Niye bağırıyor orda” demiş.
“Sultanım bir ermeni kadıncağızı var genç kadın o doğuruyor Doğum sancıları çekiyor ” demişler.
Doğumdan sonra onu bir göreyim demiş
Girmiş ki güzel bir ermeni kızcağızı.
Yeni doğurmuş.
Çocuğunu da ebe yıkıyor.
“Nasılsın kızım” demiş. Kızcağızın başını okşayarak…
“İyiyim Sultanım”
“Geçmiş olsun Allah bir evlat verdi sana , Bir arzun var mı yavrum yapıyım?” demiş.
“Yok Sultanım Allah razı olsun senden.
“Söyle yavrum demiş bir şeyin?”
Yok demiş Sultanım…
Bitmiş hastanedeki ziyareti.
Binmiş kayığa saraya gelmiş.
O gece Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem rüyasına giriyor.
“Ya Zeynep!” diyor. “Hastaneyi yaptırdın diye senin rüyana girmedim!”
“ O doğuran ermeni kadınının yüzünü okşadın, onu ziyaret ettin. Onun için rüyana girdim!” diyor.
Ne muazzam bir hadisedir her dinlediğimde gözlerim istemsizce buğulanır,
ve hikayenin sonunda o kadife ses devam eder…
“ Bahane arayın aziz müslümanlar.
Bahane de, Allah’ın rahmeti, Rasûlullah’ın şefaat-i uzması gizlidir.
Hiç kimseyi hor görmeyin!
Dua edelim efendim! “
Madem buraya kadar okudunuz, sizlere bu sabrınızdan ötürü birde hediye bırakıvereyim,
O kadife ses Opr. Dr. Münir Derman’dır…
Ah Münir Derman Hocam ah …
O hem bir Tıp doktoru idi, hem de bir tasavvuf…
Bahane arayın ! Bahane arayın ! diye başlamıştı kulağımdaki kadife ses, ne muazzam bir sesti o…
işte o sesin diliyle anlatayım size bu kıssa-i âzimi …
İstanbul da bir Zeynep Kamil Hastanesi vardır bilirsiniz. Haydarpaşa’da.
Zeynep Sultan tarafından yapılmıştır.
Orayı yaptıran mübârek padişahın vâlide-yi muhteremeleridir
Bu kadıncağız, hacca gitmiş bir iki defa.
Küçüklüğünden beri namazını da bırakmamıştır,bu mübârek kadın.
Bir gün Şeyhü’l İslam’ı saraya davet etmiş.
Gelmiş Şeyhü’l İslam : “Buyurun Sultanım!” demiş.
“Hocaefendi sana bir şey soracağım.”
“Buyurun Sultanım” demiş.
“Ben hacca gittim hiç namazımı bırakmadım. Borcum yok. Orucum yok. Şu fani dünyada hep İyilik yapmaya çalışıyorum ama bir derdim vardır.
Dünya gözüyle bana bir anahtar usulü öğret de Rasûlullah’ı rüyamda göreyim”
Şeyhü’l İslam: “Sultanım! Üsküdar kısmında bir hastane yok, oraya emredin de bir hastane yaptırsınlar” demiş.
Emrediyor, yüce gönüllü valide,ve Zeynep Kamil Hastanesi yapılıyor.
Bir doğum hastanesi.
Her şey yapılmış.
Aradan bir iki ay geçmiş.
Hastane işliyor.
Binlerce kadın gelip doğum yapıp gördükleri hoş muameleden ötürü dua edip gidiyorlar.
Şeyhü’l İslam’a haber göndermiş Valide sultan demiş ki : “Dediğinizi yaptım halâ göremiyorum efendim !”
Şeyhü’l İslam da “Sultanım bir defa ziyaret buyurun hastaneye.” demiş.
Kalkmış saraydan. Haydarpaşa’ya gitmiş.
Doğru hastaneye.
Gezmiş hastaları.
Girmiş bir koğuşa : “Nasılsınız” hepsi Sultanı tanıyor.
“İyiyiz Sultanım Allah ömür versin” demiş.
“Bir arzunuz var mı?” demiş.
“Yok Sultanım çok iyi bakıyorlar” demişler.
“Başka bir arzunuz var mı” demiş.
“Söyleyin yiyeceklerinizden, içeceklerinizden şundan bundan.”
“Yok Sultanım, Allah senden razı Olsun! Hepimize bakıyorlar” demiş.
Orayı, burayı bütün hastaneyi gezmiş.
Doğumhâneye gelmiş ki bir kadın bağırıyor ..
“Niye bağırıyor orda” demiş.
“Sultanım bir ermeni kadıncağızı var genç kadın o doğuruyor Doğum sancıları çekiyor ” demişler.
Doğumdan sonra onu bir göreyim demiş
Girmiş ki güzel bir ermeni kızcağızı.
Yeni doğurmuş.
Çocuğunu da ebe yıkıyor.
“Nasılsın kızım” demiş. Kızcağızın başını okşayarak…
“İyiyim Sultanım”
“Geçmiş olsun Allah bir evlat verdi sana , Bir arzun var mı yavrum yapıyım?” demiş.
“Yok Sultanım Allah razı olsun senden.
“Söyle yavrum demiş bir şeyin?”
Yok demiş Sultanım…
Bitmiş hastanedeki ziyareti.
Binmiş kayığa saraya gelmiş.
O gece Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem rüyasına giriyor.
“Ya Zeynep!” diyor. “Hastaneyi yaptırdın diye senin rüyana girmedim!”
“ O doğuran ermeni kadınının yüzünü okşadın, onu ziyaret ettin. Onun için rüyana girdim!” diyor.
Ne muazzam bir hadisedir her dinlediğimde gözlerim istemsizce buğulanır,
ve hikayenin sonunda o kadife ses devam eder…
“ Bahane arayın aziz müslümanlar.
Bahane de, Allah’ın rahmeti, Rasûlullah’ın şefaat-i uzması gizlidir.
Hiç kimseyi hor görmeyin!
Dua edelim efendim! “
Madem buraya kadar okudunuz, sizlere bu sabrınızdan ötürü birde hediye bırakıvereyim,
O kadife ses Opr. Dr. Münir Derman’dır…
Ah Münir Derman Hocam ah …
O hem bir Tıp doktoru idi, hem de bir tasavvuf…