Köroğlu, bîr gölün civarında şahit olduğu olağanüstü bir olayı babasına anlatır. O da, gördüğü gölün hayat suyu ile dolu olduğunu söyler. Daha sonra o gölden içmek üzere giderse de bulamaz, çünkü göl bin parçaya bölünmüş, ve hayat suyunu saklayanı hangi göldür, bir türlü bulamaz. Hatta gölü ilk görüşlerinde Köroğlu’nun atının bu sudan içtiği için ölmezliğe kavuştuğu söylenir. Hâlâ da bu atın hayatta olduğu halk arasında, bilhassa hikâye anlatıcıları arasında söylenip durur.
Bingöl ile Köroğlü arasında şöyle bîr bağıntı daha vardır. Yolu Bingöl’e düşen Köroğlu, orada akıp giden bir ırmakta üç köpük görür. Bunları içer ve şu özelliğe sahip olur: ölümsüzlük, yiğitlik, şâirlik.
Bingöl’e adını verdiren efsaneye gelince… Onun da güzel bir hikâyesi vardır.
Bu bölgede savaşmakta olan iki ordudan birinde su sıkıntısı başlar. Savaşın nisbeten hafiflediği bir sırada su sıkıntısı çekmekte olan ordunun bir kolu, su bulmak için dağlara çıkar. Nitekim güzel bir su bulur ve içerler, Diğer arkadaşları için de bîr miktar yedeklerine alıp yola çıkarlar. Fakat, bir dahaki sefere kolay bulunması için de suyun yanına bezden bir işaret koyarlar.
Birliklerine dönen askerlerin yerine diğer bir kol su içmek için dağlara’ tırmanmaya başlar, başındaki komutan bir tepeye çıkıp da yüzlerce gölü aynı anda görünce hayretini şöyle ifade eder;
Burası bir göl değil, bin göl.
Ve böylece o savaşın yapıldığı bölgedeki şehrin adı
Bingöl olarak söylenmeye başlar.
efsaneler.net