Bilim insanları yıllardır her konuda uyarılarla moralimizi bozup duruyorlar!

katikula

Guru
Kayıtlı Üye
15 Eylül 2008
34.740
12.323
298
İstanbul
Pozitif bilimleri çok negatif buluyorum!
Yeni Türkiye’de bilime de bir el atmak lazım. Bilim insanları yıllardır her konuda uyarılarla moralimizi bozup duruyorlar. Böyle ‘pozitif’ bilim mi olur? Bilimi siyasetçilere bırakmak lazım kanımca. Melih başkanımın suyu içerek sağlığa zararsız olduğunu ispat etmesi, yeni bir aydınlanma çağıdır!
Gülse BİRSEL
14 Eylül 2014



Ankara’nın şebeke sularının içmek için ideal olduğu net olarak kanıtlandı. Zira Melih Gökçek bir bardak içti, bir şey olmadı, turp gibi. Sizi bilmem, benim için tamamdır. Yıllar önce de dönemin sanayi bakanı tarafından kameralar karşısında “Bakınız nasıl içiyorum, hüüüp” diye bir bardak çay içilmişti, hatırlarsınız. O zaman da çaylarda zinhar radyasyon olmadığına kafamda en küçük bir şüpheye yer olmaksızın inanmıştım. Bence Çernobil faciası o dönemki hükümete muhalif olanların uydurduğu bir şehir efsanesiydi ve Karadeniz’deki yüzlerce vatandaşımız stresten filan kanser oldu. Hayır, çünkü o bakan o çayı içti abi, ben gözümle gördüm! Gözüme mi inanayım tanımadığım etmediğim bilim adamlarına mı?!

2014 itibariyle pozitif bilimlerle ilişkimiz bu merkezde. Yeni Türkiye yepyeni bir ‘Aydınlanma!’ çağı içinde. ‘Aydınlanma’yı negatif emir kipi olarak tonlamadım, iftira atmayın!

İçinde olduğumuz şu dönemde ‘bilimsel ispat yöntemleri’ de değişti tabii! Melih başkanımın yaptığı gibi, daha pratik, anlaşılır, tek örnekle kanıtlayan teknikler revaçta. Bence harika. Bu dönemde misal, artık tıbba gerek yok. Bence yok. Diyelim ki, göğsünüz sıkışıyor, sırtınıza sancı saplanıyor. Hiç kalp krizi filan diye test yaptırmaya, eko çektirmeye doktora taşınmayın. Bana sorun! Bilgisayar başında fazla oturmaktandır, sıcak havlu koyacaksınız. Bakın ben kaç kere öyle yaptım geçti. Canlı kanıt var burada diyorum arkadaş, gerekirse kameralar önüne de çıkar ve sırtıma sıcak havlu koyarak ağrımı geçiririm!

MADEN MÜHENDİSİ O KADAR BİLSE O BAŞBAKAN OLURDU!

Maden faciasında ölmek de işin fıtratında vardır, doğrudur. Bir kere eski Başbakanımız öyle söylemiştir. Adamın bir bildiği vardır herhalde değil mi? Maden mühendisleri daha iyi bilseydi onlar başbakan olurdu. Bakış açım bu! Yok “İçerideki gazın yoğunluğu yüksekti”, efendim “İşçilere eğitim verilmedi, kömürün artan derecesi ölçülmedi”, fasa fiso. Kadere kim karşı gelebilir? Ben bu lafları Türkiye’nin ilerlemesine karşı olan bazı mihrakların yaygarası olarak görüyorum!

Al mesela en son asansör kazasını. Meğer Türkiye’deki asansörlerin yüzde 70’i zaten ‘kullanılamaz’ durumdaymış. E peki neden Mecidiyeköy’deki düştü de ötekiler düşmedi? Hadi bilim açıklasın? Hadi? Arkadaş o asansörün düşeceği varmış! Tabii. Bazı şeyler alınyazısı.

Mesela devletin fen liseleri yerine imam hatipleri çoğaltması kararını da alkışla karşılıyorum. İnsanlar, Türkiye hızla gelişirken fıtraten kitleler halinde ölüyor ve bize daha çok imam lazım! Fen lisesi ne işe yarayacak ki? Aman illa çocuklar mühendis olsun, doktor olsun. Yav Allahaşkına şu ülkede bilim adamlarının ne faydasını gördük? Hep moral bozma, hep kötü haber. Bak işte: “Asansörlerin yüzde yetmişi tehlikeli”, “En geç 30 yıla büyük deprem geliyor, binalar çürük”, “Yeşil alan kalmadı, oksijen bitiyor”, “Gıdalar kötü, organik yiyin, check up yaptırın”, “Ankara’nın suları sağlıksız!” Bi çıkın hayatımızdan ya, zehir ettiniz. Hani ‘pozitif bilimler’di? Bu kadar negatif olunmaz. Bilim insanları, bıktım sizden!

Gâvur bilimi, teknolojiyi çözüyor zaten, biz niye tekrar uğraşıp bilim adamı yetiştirelim? Bize bilim olarak, yurtdışından ithal arabalar, akıllı telefon ve tabletler yeter. Başka bilim istemiyoruz, AVM istiyoruz!

YENİ TÜRKİYE'DE BİLİM POZİTİF ELEKTRİK VERSİN!

Olur da kafamıza başka bir bilimsel soru takılırsa, o kadar siyasetçimiz var. Çıkarlar televizyona, uygulamalı olarak anlatırlar. Hava kirliliği varsa, ilgili bakan çıkar, “Ohhh bakın ne güzel nefes alıyorum, hani hava kirliliği vardı?” der. Deprem olsa “Bakın ben sandalyemi böyle böyle sallıyorum, aha bir şey olmuyor, demek ölenlerinki kaderdi” der, içimizi ferahlatır. Ve bu örneklerin hiçbiri de kamera karşısında çay ve su içip sağlığa zararsız olduklarının kanıtlanması kadar komik olmadı, onun da farkındayım sevgili okur. Hahaha, siz var ya siz. İroniden anlayanların alnından şapır şupur öperim.

Ben kendi adıma reyting sisteminin de kalkmasını talep ediyorum. Ölç biç, hep israf. Melih başkanımın yolunu izleyeceğim. Kameraları çağırıp, ‘Yalan Dünya’yı açıp, oturup “Ahahahaayt” diye güleceğim ve “Bakın nasıl gülüyorum, demek ki harikulade bir dizi ve bence reytinglerde birinci” diyeceğim. Kim karşı çıkabilir ki? Ondan sonra yarım saatte çarpık çurpuk yazarım diziyi. Hiç gecelerce ter dökmeye gerek yok, hayat kısa balım! Ben gülüyor muyum, gülüyorum. O zaman bilimsel olarak ispatlandı ki, komik.

Bu fikir bana çok pozitif elektrik verdi şu an. Ve Yeni Türkiye’nin pozitif ilimleri bence böyle olmalı. Yakışır.
 
Yazıyı okursanız nasıl çirkin bir üsluptur bu.
'Kevgir olmak' ile neyi kastettiği, 'artistliğe devam et' demeler, bu şekilde cevap vermeler...
Gerçekten bu millet kimlerin eline kalmış dedirtiyor.
 
Gülse Birsel'in yazısı genel aslında, geçmişten beri kamera karşısına geçip birşeyleri kanıtlamaya çalışan devlet adamlarına yazmış yazacağını.
Hadi Gülse'nin yazısında başkanın adı geçmiş o da cevap vermiş fakat başkanın cevabında niye Nazlıaka'nın adı geçmiş.
Ne çektin kadınlardan başkan

Herkes kendi işini yapmalı, ben senin oyunculuğuna birşey diyor muyum demişte ishal vakalarında sudandır diyen doktorlara niye laf ediyorsunuz başkan? Siz doktor musunuz
 

Kesinlikle, bir de Gökçek'in Nazlıaka'nınmağdur işçilerle olan fotoğrafını kırpıp bak benim açıklamamdan sonra yüzün çöktü bu fotoğrafta ne hale gelmişsin diye saçma sapan bir tweet atmış.
Fotoğrafın aslını görmesem dediğine inancam o derece.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…