İnsanlar binlerce yıldır sorular sormakta, bu sorulara cevaplar bulmakta, sorunlarını çözecek pratik yollar bulmakta... Bilim insanları çağ kapatıp yeni çağlar açan, hayatımızı kolaytıran bazen de zorlaştıran buluş ve keşifleriyle hayatımıza yön vermeye devam etmekteler. Geçmişten günümüze bilim insanları...
M.Ö.5000 - M.Ö. 2000 ESKİ MISIRLILAR M.Ö. 5000'lerden M.Ö. 2000'lere kadar yaklaşık 3000 yıl, Mezopotamyadaki Sümerlerle birlikte dünyanın en önemli uygarlığı olan Mısırlılar, rahip-gökbilimcileriyle Ay'ın ve yıldızların konumlarını çok iyi belirlediler. Bu şekilde dini bayramların zamanlarını bilebiliyorlardı daha da önemlisi Nil'in ne zaman taşacağını artık kestirebiliyorlardı.
M.Ö. 2650 İMHOTEP Mısırlı doktor, mimar ve yüksek rahiptir.
M.Ö. 4000 - M.Ö. 600 MEZOPOTAMYALILAR Fırat ve Dicle arasındaki verimli topraklarda yükselen Sümer ve Babil uygarlıkları Mısırlılarla birlikte dünyanın en önemli uygarlıklarıydı. Sümerler de Mısırlılar gibi gökyüzü hakkında bir çok bilgiye sahiptiler ve matematik alanında katkıda bulunuyorlardı. Ama belki de dünya medeniyetine en önemli katkıları çivi yazısını bulmaları olmalarıdır. Çivi yazısı daha sonra Mısırlılar tarafından hiyeroglife çevrilecekti. Sümerler ayrıca 10'luk ve 60'lık olmak üzere iki sayı sistemi kullanıyorlardı.
Babilliler gökyüzünü yakından incelediler ve Yunanlılara ilham verecek, Yunan astrolojisininin temelini oluşturacak takımyıldızlarını keşfettiler. Babillilere göre dünya denizler üzerinde yüzen bir diskti.
M.Ö. 300 - M.S. 1500 MAYALAR, AZTEKLER Meksika ve Orta Amerikadaki Maya uygarlığına (M.Ö. 300 - M.S. 900) göre göldeki timsahın sırtıydı. Mayalar ve Aztekler de dini günleri daha iyi belirleyebilirmek için gökyüzünü araştırdılar takvimler oluşturdular.
M.Ö. 700 HİNTLİ DOKTORLAR Hindistan'daki doktorlar M.Ö. 700 yıllarında bütün dünyada bilinen, "Ayurveda" adlı derleme kitabı yazmışlardır. Bu kitapta Hintli doktorların sindirim sindirimi çok iyi bildikleri ve cerahi tedavilerin geliştiği görülmektedir. Onlar hastalığın vücutta bulunan maddelerin dengesizliği olarak görmektedirler.
M.Ö. 624 - M.Ö. 546 MİLETLİ THALES Türkiye'deki Milet kentinde doğan Thales her şeyin sudan oluştuğunu ileri sürüyordu ve doğadaki olayları açıklamak için Yunan tanrılarını değil aklını kullanıyordu. Örneğin depremi kızgın tanrıların değil denizlerdeki sıcak su püskürmelerinin sebep olduğunu söyleerek açıklama getirmeye çalışıyordu.
M.Ö. 560 - 480 PİTAGORAS Ege'deki Susam adasında doğan filozof Pitagoras (Pythagoras) genç yaşlarında yaptığı Mısır ve Mezopotamya'daki Babil gezilerinde oralardaki bilgi birikimi çok iyi özümsemiş. Pitagoras evrendeki her şeyin bir düzen içinde olduğunu düşünüyordu bu yüzden de dünya ve gö cisimlerinin küre ve harekelerinin dairesel olduğunu ileri sürüyordu.
Pitagoras, çanların büyüklükleriyle çıkardıkları sesler arasındaki ilişkiyi buldu.
M.Ö. 551 - M.Ö. 479 KONFÜÇYÜS Konfüçyüs evrenin "ying" ve "yang" olarak adlandırılan iki karşıt güç tarafından yönlendirildiğini söylüyordu. "Ying" olumsuz gücü, "yang" ise olumlu gücü temsil etmektedir. Konfüçyüs'e göre bu iki güç vücudumuzda ruh ve sıvı olarak dolaşmaktadır. "Akapunktur" olarak günümüzde de uygulanan ağrıların ve bazı hastalıkların iğnelerle tedavi edilmesi bu iki ruhun vücuttaki uygun akışına yönlendirilmesi olarak görülür.
M.Ö. 450 - 370 HİPPOKRATES Kos (İstanköy) Adası'nda yaşamış olan Hippokrates, tedavilerde uygulanan yöntemlerin sadece başarılı olanları değil, başarısız olanların da kayıt alınması gerektiği görüşündeydi. Bu şekilde tutğu kayıtlar Yunanlı doktorlar tarafında bir araya getilimiş ve 19. yüzyıl sonlarına kadar Avrupa'daki bir çok tıb okulunda okutulmuştur.
Hippokrates doğal yollarla yapılan tedavinin en güzel tedavi olduğuna inanıyordu bu yüzden Pamukkale'deki sıcak su tedavilerini uyguluyordu. Halen doktorların mesleğe başlarken ettikleri yemin "Hippokrat Yemini" olarak adlandırılır.
M.Ö. 427 - M.Ö. 347 PLATON Sokrates'in öğrencisi Platon "Batı Felsefesi"nin kurucusu olarak kabul edilir. Atina'da doğan Platon genç yaşlarında bir çok ülkeyi gezdi, oralardaki diğer filozoflarla tanışma fırsatı buldu. M.Ö. 388 yılında Atina'da "Academia" adlı meşhur okulunu kurdu ve bu okul M.S. 529 yılında Roma İmparatoru Justinianus tarafından kapatılana kadar 900 yıl bir çok filozof yetiştirdi.
Platon'un İdealar Öğretisi, din ve felsefeyi birleştirmektedir. Platon'a göre beş duyumuzla gözlemdiğimiz şeylerin arkasında sadece akılla ulaşılabilecek başka bilgiler vardır. Günümüzde kuramsal bilgiyi desteklemek için yapılan deneyler Platon'a göre gerçek bilgiye giden yolu karmaşıklaştırmaktadır. Matematiği her türlü bilginin anahtarı olarak kabul eder ama matematiğin günlük hayatımıza kattıklarıyla ilgilenmez.
M.Ö. 384 - M.Ö. 322 ARİSTOTELES Makedonya'da doğan Aristoteles çok küçük yaşta anne babasının ölümüyle Platon'un Akademia'sına gönderildi. Platon'un ölümüyle oradan ayrıldı ve Andolu'da dolaştı. Büyük İskender'in öğretmeni olarak Makadenya'ya geri döndü.
Aristoteles'e göre herhangi bir şey yer değiştiğinde yeryüzündeki diğer her şey de yer değiştiriyordu. Aristoteles canlı cansız bütün valıkları sınıflandırmıştı ve insanları hayvanların üstünde yer vermişti; tanrılarsa her şeyin yöneticisiydi. Aristoteles'e göre dünya ve evren iç içe geçmiş kürelerden oluşmaktaydı.
Dikkatli gözlem ve sınıflandırmaya verdiği önem bilim alanındaki en büyük katkısını oluşturur.
M.S. 129 - M.S. 200 GALENOS Anadolu'da Pergamon'da (Türkiye'deki Bergama) doğan Galenos bütün doktorluk hayatını Roma'da geçirmiştir. Roma'da insan kadavlarını incelemek yasak olduğundan hayvan ölüleriyle çalışmış ve bu yüzden de bir çok hata yapmıştır. Bununla birlikte insan vücudunun fiziksel yapısı ve işlevleriyle ilgili yaptığı bu çalışmalar uzun yıllar kullanılmıştır.
M.S. 370 - 415 İSKENDERİYELİ HYPATİA İskenderiyeli Hypatia Mısır'da İskenderiye'de doğdu. Bilim Kadını olarak matematik ve felfese üzerine çalışmalar yaptı ve dersler verdi. Mekanik ve teknolojiyle de ilgilenen Hypatia, "Usturlap"ı tasarlamıştır bu mekanik alet yıldızların, ayın ve güzeşin konumunu belirlemek için kullanılıyordu.
M.S. 980 - 1037 İBN SİNA Buhara doğumlu İbn Sina, tıp, matematik, felsefe, fizik ve daha bir çok alanda yaklaşık 270 kitap yazmıştır. Tıp alanında yazdığı "Kanun" adlı kitap 17. yüzyıla kadar Avruğa'daki en etkili kitaplardan biriydi. Ayrıca "Şifa" adlı kitabı bir çok alanda çalışma yapan İbn Sina'nın en ünlü kitaplarından biridir.
M.S. 854 - M.S. 935 EBUBEKİR RAZİ İran'ın Rey kentinde doğan Ebubekir Razi, döneminde simya olarak adlandırılan ve bazen büyüyle eşgörülen tılsımları kabul etmedi. O daha bilimsel olarak maddelerin birbiriyle olan etkileşimlerini inceledi. Damıtmayı (sıvının gaz haline getirilip tekrar soğurularak sıvı hale getirilmesi ve bu şekilde ayrıştırmayı) çok iyi bir şekilde kitabında anlattı. Bir laboratuvarın nasıl kurulması gerektiği ve içindeki olması gereken alet ve adevatı açık bir şekilde yazdı.
Tıp alanında yazdığı "El-Havi" Yunan, Hint ve Çin tıp kitaplarının hemen hepsini bir araya topluyordu. Resimde Ebubekir Razi'nin bir çocuğun gözüne ışık tuttuğunda çocuğun gözünün merceğinin büyüyüp küçülmesini incelerken tasvir edilmiş. Ebubekir Razi Avrupa'da Rhazes olarak bilinir.
M.S. 973 - M.S. 1050 EBU REYHAN EL-BİRUNİ Türk gök bilimcisi Biruni, Harezm'de doğdu ve daha 17 yaşında güneşi gözlemlemek için ilk teleskobunu yaptı. Ay ve yıldızları gözlemlemek için aletler geliştirdi. Biruni sadece astronomiyle değil coğrafya, tıp, değerli taşlar, optik ve kimya ile de ilgilendi. 140 üzerinde kitap yazdı bunların içinde büyük bir kitap olan "Değerli Taşlar" adlı kitabı da vardır.
M.S. 965 - 1040 İBNÜLHEYSEM Irak'ta Basra kentinde doğdu ve optik, gökbilim ve matematik üzerine yazdığı kitaplar uzun yıllar Avrupa Üniversitelerinde ders kitabı olarak okutuldu.
Optik konusunda yaptığı çalışmalar çok değerliydi: Yunanlılardan beri kabul edilen gözün baktığı nesneye ışık gönderdiği, gözümüzün bu şekilde nesneleri gördüğü fikri yerine artık çok iyi bildiğimiz; ışık ışınlarının bakılan nesneden göze geldiğini söyledi. Merceklerle birlikte karanlık Kutuyu ilk geliştiren kişidir. Günüş tutulmasını izlemek için duvardaki bir deliği kullanmıştır.
Optik konusundaki çok değerli bilgilerininden biri de ışık ışınlarının farklı ortamlarda farklı hızlarda hareket ettiği sonucuna ulaşmasıdır. Bu fikirler Descartes ve Kepler tarafından kullanılmıştır.
Yukarıdaki resimde onun hakkında yazılan bir kitabın ilk sayfasına Arşimet'in Roma Ordusuna karşı kullandığı optik sistem tasvir edilmiş.
1452 - 1519 LEONARDO DA VINCI İtalya'da Floransa yakınlarında dünyaya geldi. Döneminde önem kazanan "Evrensel İnsan"a inanıyordu ve kendisini bir çok konuda geliştirmişti. Fazla resim yapmamasına rağmen dünyanın en bilinen ressamlarından biri olmuştur.
Bir çok makine tasarladı ve bu tasarımların bir çoğu çağdaşları tarafından anlaşılamadı. Fakat bilime olan katkısı genel anlamda fazla olmamıştır. O ona kadar yapılanları özümsemiş ve çağının ötesinde icatlar yapmıştır.
1473 - 1543 NİKOLAS KOPERNİK ( COPERNICUS) Polonyalı keşiş Kopernik, İtalya ve Polanya'da tıp, matematik ve hukuk eğitimi gördü ve Fraunberg Katedralinde rahip oldu. O zamana kadar dünyanın merkezde, güneş ve diğer yıldızların dünyanın çevresinde döndüğü bir evren modeli kabul ediliyordu. Kopernik dünyanın everenin merkezinde olmadığını, güneşin çevresinde dairesel yörüngede dolandığı fikrini ortaya koydu. Fakar kilisenin korkusundan bu kuramını açıklayamadı. Bu kuramı anlattığı kitabının kendisi öldükten sonra basılmasını istedi.
1564 - 1642 GALİLEO GALİLEİ İtalya'da Pisa'da dünyaya geldi. Yaptığı deneyler ve çıkarımlarla çağının bilimine yön verdi. Zamanı ölçmek için sarkaçlardan faydalanmanın yolunu buldu.
Kopernik'in Güneş'i Everinin merkezine koyan kuramını desteklemesiyle bu kuram kabul görmeye başladı. Hollanda'da teleskopun bulunmasıyla birlikte Galileo da kendi teleskopunu yaptı. Gökyüzündeki gözlemlerinden oluşan çıkarımlarını "İki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog" adlı kitapta yayımladı. Dünya'nın Güzeş'in çevresinde döndüğünü söylüyordu kitabında ve Kilise tarafaından mahkemeye çıkarıldı. Sapkınlıkla suçlanan Galileo, ölümden kurtulmak için mahkemede yazdıklarını doğru olmadığını kabul etti fakat mahkemeden çıkarken "Gene de Dünya Güneş'in çevresinde dönüyor" dediği rivayet edilir.
1546 - 1601 TYCHO BRAHE Burnunu bir düelloda kaybeden Tycho Brahe takma burun kullanıyordu. Gökbilimine olan ilgisi nedeniyle, DAnimarka Kralı'nın kendisine verdiği Hven Adası'nda gözlemevi kurdu. Burada yaptığı kuyruklu yıldız gözleminde, o zamana kadar Ay ve Dünya arasında hareket ettiği düşünülen gök cisimlerin Ay'ın ötesinde olduğunu farketti.
Tycho Brahe çok iyi bir gözlemciydi ve gözlemevinde gökyüzündeki bir çok cismin hareketlerini inceledi fakat bütün bu gözlemlerin bir araya getirilip evren modelinin oluşturulması gerekiyordu. Bu iş için en iyi aday iyi br matematikçi olan Kepler'di.
1571 - 1630 JOHANNES KEPLER Almanya'da doğan Kepler, Avusturya ve Graz'da matemetik dersleri verirken Tycho Brahe'nin öğrencisi oldu. Tycho Brahe ile birlikte yaptıkları çalışmalarda ortaya koyduğu evren kuramı daha önceki çalışmalarla uyuşmuyordu. Tycho Brahe öldükten sonra bütün gözlemlerle uyan kuramını ortaya koydu. Dünya güneşin çevresinde elips bir yörüngede dolanıyordu. Sadece Dünya değil diğer gezegenlerde Güneş'in çevresinde elips bir yörüngede dolaşıyor, ayrıca güneşe yaklaştıkça hızlanıyor, Güneş'ten uzaklaştıkça yavaşlıyorlardı.
Johannes Kepler çalışmalarını "Yeni Gökbilim" ve "Copernicus Gökbilimin Özü" adlı kitaplarında anlattı. Newton dahil bir çok bilim insanı Kepler Yasaları'ndan faydalandı.
1578 - 1657 WILLIAM HARVEY İngiltere'de, Folkestone'da doğdu; Cambridge'de sanat ve tıp eğitimi aldı. Hocası Fabricius toplardamar kapakçıklarını saptamıştı; Harvey de b ukapakçıkların kanın tek bir yönde ilerlemesini sağladını keşfetti. Kalbin pompa görevi gördüğünü ve kan dolaşımını anlattığı "Kalbin ve Kanın Hareketleri Üzerine "adlı kitabını yazdı.
1596 - 1650 RENE DESCARTES Fransa'da, Bretagne'da dünyada geldi; babası avukattı. Matematik ve felsefe alanında dünyayı etkileyen Descartes protestan kilisesinin yeni fikirlere daha açık olmasından dolayı Hollanda'ya yerleşti ve ömrünün sonuna kadar bu ülkede yaşadı.Descartes'in en önemli fikri tartışılmayan hiç bir şeye inanmamaktır. Ona göre her şeye şüpheyle bakmalıydı. Tek emin olduğu şey kendi varlığıydı: "Düşünüyorum, öyleyse varım".
Descartes, evrenin çeşitli büyüklükteki, hareket halindeki parçacıklarla açıklanabileceğini ileri sürüyordu. Descartes'in matematiğe koordinat sistemi kavramını getirdi.
1627 - 1691 ROBERT BOYLE İrlanda Cork Kontunun 14. çocuğu olarak dünyaya geldi. Oxford'tan mezun oldu. Vakum üzerine yaptığı araştırmaları destekleyebilmek için Robert Hook ile birlikte cam kürenin içindeki havayı boşaltacak pompayı icat etti. Deneyleri sayesinde gazların hacmiyle basınçları arasındaki ilişkiyi keşfetti. Bu keşfinde sıcaklığı sabit tutulan küre içineki gazın basıncı iki katına çıkarıldığında gazın hacminin yarıya düştüğünü keşfetti.
1661 yılında "Kuşkucu Kimya" adlı kitabını yayımladı. Bu kitabında atom ve molekülleri anlatmaya çalışıyordu. Dalton tarafından bu bilgiler kullanılarak atom ve moleküllere ulaşılacaktı.
1631 - 1679 ANNE CONWAY Londra'da soylu bir ailenin kızı olarak doğdu. Kent dışındaki malikanesi bilim insanlarının toplanma yeriydi. Felseyle ilgilenen Anne Conway'in "En Eski ve Modern Felsefenin İlkeleri" adlı eseri ölümünden 11 yıl sonra basıldı.
1635- 1703 ROBERT HOOK İngiltere'nin Wright Adası'nda doğdu. Oxford'ta Robert Boyle'un asistanı oldu. Onunla birlikte vakum pompasını icat etti daha sonraları kendi icadı olan mikroskop ile küçük canlıları inceledi.
1642 - 1727 ISAAC NEWTON İngiltere'de, Lincolnshire'de dünyaya geldi. Bir çiftçinin oğluydu; Cambridge'te okudu. Dünya ile nesnelerin birbirini çektiğini keşfetti. Matematiksel dehasıyla bu çekim gücünü açıklayabilecek kuramı ortaya koydu. Kepler'in gözlemlerine göre Dünya ve diğer gezegenler Güneş'in etrafında elips şeklinde bir rota izliyorlardı; Newton bu gözlemleri matematiksel olarak ispatlamanın yolunu buldu.
Newton'un optik alanında yaptığı deneylerde cam prizmadan geçen ışığın mordan kırmızıya farklı renlere ayrıldığını keşfetti. Bu keşfiyle Güneş ışığının beyaz renginin aslında diğer renklerin birleşmesinden oluştuğunu da bulmuş oldu.
1656 - 1742 EDMOND HALLEY Londra'lı bir işadamının oğlu olarak dğnyaya geldi. Newton'un keşiflerini yakından takip etti ve onun matematiksel kuramlarını kuramları kullanarak Güneş Sisteminin etrafında dolanan gezegenlerden başka gök cisimlerinin de varlığını keşfetti. Kuyruklu yıldız olarak bilinen bu cisimlerin gezegenler gibi belli yörüngeleri olduğunu buldu. Halley kuyruklu yıldızı onun adıyla anılmaktadır.
1516 - 1565 KONRAD GESNER İlk doğabilimci olarak kabul edilmektedir; İsviçrede doğdu. "Hayvanlar Tarihi" adındaki beş ciltlik kitabında her bir hayvanı alfabetik sıraya göre anlattı.
1627 - 1705 JOHN RAY İngiltere'de Essex'te doğdu. Bitkilerin sınıflandırılmasına önemli katkılarda bulundu. "Bitkilerin Genel Dökümü" adlı kitabında 17.000 bitkiye yer verdi. Bu kitabında bitkileri meyveleri, çiçekleri ve yapraklarına göre sınıflandırıyordu. Yaptığı sınıflandırma bitkilerin akrabalıkları konusunda açık bir fikir veriyordu.
1707 - 1778 LINNAEUS İsveçli bitki bilimci Linnaeus (Karl von Linne), bitki sınıflandırmasında hala kullanılan "ikiterimli adlandırma" yöntemini geliştirdi. Bu yöntemde; ilk ad bitkinin bağlı olduğu cinsi, ikinci adı ise daha dar türü ifade ediyordu.
Linnaeus, bitkilerin Tanrı'nın onları yarattığından beri değişmediğine inanıyordu.
1707 - 1788 GEORGES DE BUFFON Fransa'da Dijon yakınlarında dünyaya gelen Buffon, Linnaeus'tan farklı olarak bitkilerin yaratıldıkları andan itibaren aynı kalmadıklarını düşünyordu. Fosilleri araştırdı ve bazı fosillerin artık bulunmadığı bazılarının da değiştiğini gözlemledi. Matematik, astronomi ve fizik alanındaki denemelerini içeren "Memoires" adlı eseri ve 36 ciltlik "Doğa Tarihi" adlı kitabı vardır. Bu kitap aslında bir Dünya Tarihi kitabıydı.
1749 - 1817 ABRAHAM WERNER Almanya'da dünyaya geldi; aile mesleği olarak üniversitede madencilik ve mineralbilim okudu. Kaya ve toprak çeşitlerini sınıflandıran sistemi buldu. Abraham Werner'in bilime en önemli katkısı "Neptün Kuramı" olarak bilinen düşünceleridir. O zamana kadar dünyaya şekil veren olayların yanardağlar ve depremler olduğu kabul ediliyordu. Abraham Werner ise aslında Dünya'nın tufanda anlatıldığı gibi sular altında kaldığı ve sular çekildeğinde kıtaların oluştuğuu ileri sürüyordu. Aslında buradaki en önemli kısım bu oluşumun bir milyon kadar sürede gerçekleştiğini ileri sürmesiydi ve daha sonraki araştırmacılar için farklı bir bakış açısı sağlamıştır.
1726 - 1796 JAMES HUTTON İskoçya'da dünyaya gelen James Hutton, dünyanın oluşumuyla ilgili olarak Abraham Werner'den farklı bir tez ileri sürdü. Ona göre Dünya Büyük Tufanla değil daha uzun bir sürede yerkabuğunun yanardağlar, depremler, rüzgar ve suyla aşındırılmasından meydana geldi. James Hutton'a göre bu değişim hala devam etmektedir ve edecektir.
1750 - 1848 CAROLINE HERSCHEL Almanya'da müzisyen bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. İngiltere'ye kardeşinin yanına taşındıktan sonra kendisini astronomi konusunda yetiştirdi ve İngiltere'de "Saray Gökbilimcisi" oldu. Bir çok kuyruklu yıldız keşfetti.
1780 - 1872 MARY SOMERVILLE İskoçya'da doğdu. "Çok Kırılgan Güneş Işınlarının Mıknatıslama Gücü Üzerine" adlı ilk bilimsel yazısı kadınların "Kraliyet Derneği"ne katılması yasak olduğundan kocası tarafından sunuldu. 1831 yılında "Gökcisimlerinin İşleyişi" adlı kitabını yayımladı, ileri matematik eğitimde yaygın olarak kullanılan bir kitap oldu.
1797 - 1875 CHARLES LYELL İskoçya'da doğan Charles Lyell, Oxford'ta okudu. Dünya'nın oluşumuyla ilgili olarak Hutton'la aynı fikirleri paylaşıyordu ve Hutton'ın fikirlerini daha iyi bir şekilde açıkladı. Doğanın belirli durumlarda aynı şekilde değiştiğini ileri sürmektedir.
1815 - 1852 LOVELACE KONTESİ ADA Şair Lord Byron'un kızı olarak dünyaya geldi. İngiliz matemetikçi Charles Babbage'in yanında ilk hesap makisinin yapımına yardım etti. Bu makinedeki ilk programları yazdı. Bu makineyle ilgili fikirlerini yazdığı kitabı, o dönemde kadınların kitap yazması uygungörülmediğinden yazar olarak sadece baş harfleri yazılarak bastırabildi.
1850 - 1891 SOPHIA KRUKOVSKY Rusya'da doğan Sophia Krukovsky evlendikten sonra Almanya'ya yerleşti. Matemetikte bir çok ödül aldığı halde kadınların üniversitede çalışmasını uygun görmeyen yönetim tarafından üniversiye alınmadı. Bunun üzerine İsveç'te yeni kurulan Stockholm Üniversitesi'nde ilk kadın profesör oldu. Bu sırada Fransa'da da Fransız Bilimsel Akademisi'nin en yüksel ödülünü kazandı fakat yine Fransa'da çalışabileceği bir üniversite bulamadı. Çok genç yaşta vefat etti.
1880 - 1930 ALFRED WEGENER Almanya'da doğan Alfred Wegener, kıtaların aslında tek bir süper kıtadan meydana geldiğini zamanla süer kıtanın ayrıştığını ve şimdiki kıtaların oluştuğunu ileri sürdü. Bu kurama göre kıtaların şekilleri aslında birbirini tamamlıyordu; Afrikanın batı kıyıları ve Güney Amerika'nın doğu kıyıları gibi.
1744 - 1829 LAMARCK ŞÖVALYESİ (JEAN-BAPTISTE DE MONET) Fransa'da, soylu ama yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Parasızlık nedeniyle tıp alanında kariyer edinmek istediği halde bankada çalışmak zorunda kaldı. Daha sonraları boş zamanlarında bitkiler konusunda eğitim aldı kendisini bu alanda geliştirdi.
Lamarck çalışmalarında fosilleri incelerken hayvanların ve bitkilerin yaşadıkları ortama uyum sağlayabilmek için değişimler gösterdiklerini ve bunu zamanla genlerine aktardıkları ileri sürdü. Örneğin zürafanın boyunun uzaması ağaç yapraklarına ulaşabilmek içindi. Bu kuramı, 50 yıl sonra Darwin'in Evrim kuramında faydalanılacaktı. Bugün Larmarck'ın kuramının doğru olmadığı düşünülmektedir.
1809 - 1882 CHARLES DARWIN İngiltere'de Shrewsbury'de bir doktorun çocuğu olarak dünyaya geldi.Edinburg'ta tıp eğitimi almaya başladı ama tıpı sevmedi; babası tarafından papazlık eğitimi iin Cambridge'e gönderildi ve burada papaz oldu. Fakat bitkiler ve böceklere olan ilgisi onu farklı bir alanda çalışma yapmasına sebep oldu. Bu çalışmaları sayesinde 1831'de profesör John Henslow'un Güney Amerika'ya yapacağı keşif gezisine katılma şansı yakaladı. Keşif gezisi Brezilya, Arjantin, Şili, Peru ve Pasifik Okyanusu'nda Galapagos Adaları'nı içeriyordu.
Darwin, 5 yıl süren bu keşif gezisinden dönüşte 20 yıl boyunca çalışarak ve topladığı bilgileri kullanarak Evrim Teorisini ortaya koydu. Darwin, "Doğal Seçilimde" canlı varlıkların yaşayabilmek için birbirleriyle yarış içinde olduklarını ve ortama uyum sağlayabilenlerin yaşama şansının daha fazla olduğunu ileri sürüyordu. Bu şekilde dayanıksız olan genlerle doğanlar yok olurken güçlü olanlar sonraki nesillerle türlerinin devamını sağlıyorlardı.
1743 - 1794 ANTOINE LAVOISIER Fransa'da doğmuştur ve Fransız devriminde idam edilmiştir. Modern Kimyanın kurucusu olarak kabul edilir. Yaptığı deneylerde yanma sırasında yanan maddenin havadan bir gazı aldığını keşfetti çünkü yanan maddenin ağırlığı artmaktaydı. Bu madde oksijendi. Bütün yanma olaylarında oksijen kullanılıyordu.
1789 yılında yayınladığı "Kimyasal Adlandırma Yöntemi" adlı kitabında maddelerin daha da ayrıştırılamayan temel elementlerden oluştuğunu ileri sürüyordu ve 33 elementlik bir liste yayınlıyordu. Bu elementlerin nasıl bir aray gelerek başka bileşik element meydana getirdikleri kitapta anlatılıyordu.
1766 - 1844 JOHN DALTON İngiltere'de küçük bir köyde dünyaya geldi ve kendisini bilim alanında geliştirdi. Modern "atom kuramı" nı ortaya koydu. John Dalton, bütün elementlerin "atom" denilen ve daha fazla parçalamayan çok küçük parçacıklardan meydana geldiğini söylüyordu. Ayrıca bütün kümyasal tepkimeler atomların bir araya gelmesinin ya da ayrılmasının sonucuydu.
1834 - 1907 DIMITRIY MENDELEYEV Rusya'da Sibiryada 14 çocuklu bir ailenin oğluydu. Petersbur Üniversitesinde bilim eğitimi aldı. Elementler arasındaki ilişkiyi incelerken atom ağırlıklarında ilişki buldu. En küçük ağırlıklı Hidrojen Atom'una göre diğer elementleri sınıfladı ve "Periyodik Çizelgeéyi yayımladı. Bu çizelgede elementler arasındaki ilişki de gösterilmekteydi. Periyodik Çizelge'yi oluştururken o zmanlar bilinmeyen ama muhtemelen olması gereken atomların yerlerini boş bıraktı ve haklıydı da; bu boş alanlar zamanla doldu ve toplam element sayısı 100'ü geçti.
1706 - 1790 BENJAMIN FRANKLIN Amerika Birleşik Devletlerin'de Boston'da 17 çocuklu bir ailenin oğlu olarak doğdu. Matbaacılıkta, yayıncılıkta ve politikada başarılı oldu. 40 yaşından sonra elektrikle ilgilenmeye başladı.
1752'de metal anahtar bağlanmış uçurtmayı yıldırımlı bir günde uçurdu ve anahtarlardan kıvılcım çıktığını gördü bu şekilde yıldırımın elektriğin bir biçimi olduğunu, bulutların durgun elektrikle yüklü olduğunu gösterdi. Evinin çatısına ilk paratoneri yerleştirdi.
1745 - 1827 ALESSANDRO VOLTA Islak bir ortamdaki ik metalin arasında elektriğin oluştuğunu keşfetti. 1799 yılında "Volta Pili" olarak bilinen; aralarında ıslak kartonlar bulunan gümüş ve çinko parçalarından oluşan ilk pili üretti.
Elektirik ölçüsü olarak, Volta'nın anısına "Volt" kullanılmaktadır.
1781 - 1867 MICHAEL FARADAY Londra'da bir demircinin çocuğu olarak doğdu. Deneysel fizikçilerin en büyüğü olarak kabul edilir. Bilimi halka indirerek, herkes tarafından sevilmesini sağlayaya çalışmıştır. Kraliyet Enstitüsünde ilk kez çocuklara bilim konusunda dersler verdi ve bu İngiltere'de, gelenek halinde, halen devam etmektedir.
Faraday, telden geçen elektirik manyetik alan yaratıyorsa manyetik alandaki bir telden de akım geçmesi gerektiğini keşfetti. Bu keşfin sonucunda dinamo icat edildi. Bu buluş elektirik motorlarının icadını ve daha da önemlisi elektriğin evlerimize girmesini sağladı.
1749 - 1823 EDWARD JENNER İngiltere'de Gloucesershire'da doğdu. Doktorluğa başladığı dönemlerde en tehlikeli hastalıklardan biri çiçek hastalığıydı. Edward Jenner, daha önceden tehlikesiz bir hastalık olan "inek çiçeği" hastalığına yakalananları çiçek hastalığına yakalanmadıklarını duydu. Küçük bir çocuğa derisini çizerek "inek çiçeği hastalığı" bulaştırdı. Daha sonra da aynı şekilde asıl çiçek hastalığını bulaştırdı ve çocuğun hasta olmadığını gördü. Yaptığı bu aşı sayesinde tıp alanında aşının kullanımını başlatmış oldu.
1822 - 1895 LOUISE PASTEUR Fransa'da doğan Louise Pasteur, Kimya profesörü olduğunda şarap ve bira gibi alkollü içeceklerin sirkeleşmesinin nedenini bulması istendi. O da bunun nedeninin bakteri olduğunu keşfetti; ısıtılan şarap ve biraların tekrar soğutulduklarında özelliklerini kaybetmedikleri fakat bir daha sirkeleşmedikleri görüldü. Pastörizasyon olarak adlarılan bu yöntem halen sütlerde kullanılmaktadır.
Kuduz olan bir hayvan tarafından ısırılan kişide yaklaşık bir hafta sonra kuduz belirtileri görülür ve geri dönüşü olmayan hastalık o kişiyi öldürür. Pasteur kuduz köpek tarafından ısırılan bir çocuğa her gün az miktarlarda kuduz aşısı verdi. Çocuk bu aşıya tepki gösterek ateşi arttı çünkü vücut her gün vücuda giren az miktardaki kuduz mikrobuyla savaşıyordu. Bir hafta sonra çocukta görülmesi beklenen kuduz belirtileri ortaya çıkmadı. Bu şekilde "Kuduz Aşısı" da bulunmuş oldu.
1827 - 1912 JOSEPH LISTER O zamanlar ameliyat sonrasında ameliyat yaralarını enfeksiyon kapıp hastanın ölmesi çok olmaktaydı. İngiliz Joseph Lister, Pasteur'un bakterilerle ilgili çalışmalarından yola çıkarak yaralarda enfeksiyona sebep olabilecek bakterileri öldürmek için "antiseptik" kullanmayı keşfetti. Antiseptik maddelerin amaliyathanelere girmesi cerrahi müdahale sonrası enfeksiyondan ölen bir çok hastanın hayatını kurtardı.
1881 - 1955 ALEXANDER FLEMING İskoçya'da doğan Alexander Fleming, kan zehirlenmesine yol açan bakteri inceliyordu. Bakteri üretimi için kullandığı bir tabakta "Penicillium notatum" denilen bir madde oluştuğunu ve bu maddenin olduğu bölgedeki bakterilerin öldüğünü gördü. Böylece bir çok hastalığa karşı kullandığımız antibiyotiklerin ilki olan "penisilin" bulumuş oldu.
1831 - 1879 JAMES MAXWELL James Maxwell İskoçya'da doğdu. Matematikçi ve fizikçi olarak o zaman kadar oluşturulan elektromanyetik alanlar kuramına matematiksel olarak açıklayan denklerimi keşfetti. Bugün elektromanyetik alanları "Maxwell Denklemleri"yle açıklayabilmekteyiz.
1857 - 1894 HEINRICH HERTZ Almanya'da doğdu. Oluşturulan manyetik dalgaların tel halka üzerinde etkisi olduğunu farketti ve bu dalgalara radyo dalgaları dendi. Ayrıca, bu dalgaların belli bir bölgeye yansıtılabildiğini keşfetti. Elektomanyatik dalgalrın frekansı "Herztz" birimiyle ölçülmektedir.
1845 - 1923 WILHELM RÖNTGEN Almanya'da doğdu. Laboratuvarında katot ışınlarını incelerken, havası alınmış cama her ışın vurduğunda parladığını farketti. Cam tüpü kartonla kapladı fakat karton hala aydınlanıyordu. Röntgen, bir çok maddeden geçebilen bir ışınım bulmuştu ve bu ışınımın kaynağını bulamadığı için bunlara "X-şınları" adını verdi. Daha sonra bu ışınların kemiklerden geçemediğini farketti. Elinin üzerine tutulan bu ışınların oluşturduğu resimde elin kemikleri görülebiliryordu. Tıp dünyasında kullanılan Röntgen bu şekilde bulunmuş oldu.
1852 - 1908 ANTOINE BECQUEREL Paris'te doğdu. Flurosan maddelerin sıradan ışık yaydıkları gibi X-ışınları da yayıp yaymadıklarını araştırıyordu. İncelediği madde "uranyum"du. Uranyumun X-Işınları yaydığını keşfeden Antoine Becqerel "Atom Çağını" da başlatmış oldu.
1867 - 1934 MARIE CURIE Polanya'da Varşova'da dünyaya geldi. 1894 yılında kendisi gibi kimyacı olan Pierre Curie ile evlendi. Curie'ler Uranyum'dan daha radyoaktif olan Radyum'u keşfettiler ve 1903 yılında fizik dalında Nobel kazanadılar. Pierre Curie 1906 yılında araba kazasında öldükten sonra Marie Curie 1911 yılında ikinci defa Nobel Ödülü kazandı ve iki defa Nobel ödülü kazanan ilk kişi oldu. Uzun yılla rradyoaktis maddelerle çalışması olmasından dolayı kan kanserinden (lösemi) öldü.
1822 - 1884 GREGOR MENDEL Avusturya'da doğdu. 1847 yılında Brno Manastırnda başrahip oldu. Bezelyelerle yaptığı deneylerde bitkilerin boy ve biçim gibi özelliklerin anne ve babadan geçtiğini tespit etti. 1. Mendel Yasası olarak bilinen bu yasada: "bireydeki her bir özelliğin anne ve babadan alınan bir çift özellik tarafından belirlenmektedir." Bugün bu özelliği oluşturan birime "gen" diyoruz.
Mendel ayrıca bazı özelliklerin diğerlerinden daha baskın olduğunu keşfetti.
1866 - 1945 THOMAS MORGAN ABD'de, Kentucky'de doğdu. Mendel Yasası'nı eleştiriken sirkesinekleriyle yaptığı deneylerden sonra Mendel Yasası'nın en iyi savunucularından biri haline geldi. Bitkilerde olduğu gibi hayvanlarda da özelliklerin anne ve babdan geldiğini ispatladı.
Thomas Morgan ve ekibi bu özelliklerin nereden geldiğini araştırdılar ve kromozomları oluşturan ve her bir ayrı özelliği içinde barındıran bu birimlere "gen" adını verdiler. "Gen" Yunancada "doğum" anlamına gelir.
1900'ler FRANCIS CRICK, JAMES WATSON, MAURICE WILKINS ve ROSALIND FRANKLIN Londra doğumlu (1916) Francis Crick ve Amerikalı doğumlu (1928) James Watson DNA yapısı ile araştırmalar yaptılar. Bu araştırmalar Maurice Wilkins (1916 doğumlu) ve Rosalinda Franklin (1920-1958) tarafından hazırlanan DNA'nın X-Işını fotoğraflarıyla desteklendi.
Bir çok bilim adamı tarafı tarafından 20. yüzyılın en büyük buluşu olarak kabul edilen DNA Yapısını keşfi için Francis Crick, James Watson ve Maurice Wilkins 1962 yılında Nobel Ödülü aldılar. Rosalind Franklin geçn yaşta ölmeseydi o da Nobel Ödülünü bu üç bilim adamıyla paylaşacaktı.
1858 - 1947 MAX PLANCK Almaya'da Kiel'de doğdu. 1900 yılında yayımladığı makalede "kuantumlanan enerji" kuramını ortaya çıkardı. Einstein'ın çalışmalarının önemli bir parçasını oluşturan "E=hv" denklemi "Plank Sabitini, h" ı içermektedir. Kuantum mekaniği, Newton mekaniğinden farklı olarak, maddenin ya dalga ya da parçacık gibi davranabileceği düşüncesine dayanır. Max Planck, kuantum fiziğinin doğmasındaki en önemli kişilerden biridir.
1879 - 1955 ALBERT EINSTEIN Almanya'da, Ulm'da dünyaya geldi. Zürih Politaknik Okulu'nda Fizik okudu ama akademik başarılı olamayınca patent enstitüsünde memur olarak çalışmaya başladı.
Memur olarak çalışırken, arta kalan zamanlarda yaptığı çalışmaları, 1905 yılında üç makale olarak yayımladı. Dört yıl sonra 1909'da Zürih Üniversitesi'nde profesör oldu. Albert Einstein atomun ve atomsal küçük parçacıkların hareketleri ile ilgili çalışmalar yaptı.
Görelik Kuramı'nda bütün hareketleri göreli olduğunu, ölçebildiğimiz hızların, ölçtüğümüz nesnelere göre ne kadar hızlı hareket ettiğimizi gösterdiğini belirtti. Hareket eden nesnelerin hızı ile enerji arasındaki ilişki olduğunu ve nenesin enerjisinin o nesnenin kütlesi ile ışık hızının çarpımının karesi olduğunu söylediği aşağıdaki denklemi bilim dünyasına sundu:
"E = m x c2"
Einstein, 1915 yılında ikinci önemli kuramını "Genel Görelilik Kuramı"nı yayımladı. Bu kuramda ışığın bir kütlesi olduğu ve ışık hareket ederken başka nesneneler tarafından çekildiğini söylüyordu. Örneğin Güneş ışınları Dünya yakınından geçerken Dünya'nın çekiminden etkileniyorlardı. 1919 yılındaki bir "Güneş Tutulması"nda gerçektende iki yıldızdan gelen ışığın kütle çekimiyle büküldüğü ispatlandı.
1871 - 1937 ERNEST RUTHERFORD Yeni Zelanda'lı bir çiftçinin oğluydu. Burs kazanınca İngiltere'ye Cambridge Üniversitesi'ne geldi. Atom üzerine yaptığı çalışmalarda asıl kütlenin çekirdekte toplandığını, daha hafif olanların yani elektronların ise çekirdeğin çevresinde gezegen gibi döndüğü atom modelini oluşturdu.
1885 - 1962 NIELS BOHR Danimarka'da doğdu, babası fizyoloji profesörüydü. Kopenhag'da doktora derecesi aldıktan sonra 1911 yılnda Ruthfprd'un yanında çalışmak üzere Manchester'a gitti.
Atomun davraniş biçimiyle ilgili araştırmalar yaptı; kuantum mekaniğinin yeni kuramlarının geliştirilmesine katkıda bulundu.1922 yılında fizik dalında Nobel Ödülü aldı.
1889 - 1953 EDWIN HUBBLE ABD'de doğdu. Meslek hayatına avukat olarak başladı ama bi süre sonra astronomiyle ilgilenmeye başladı ve Wilson Dağı'ndaki gözlem evinde çalışmaya başladı. O zaman kadar sadece Samanyolu gökadası biliniyordu. Edwin Hubble, yaptığı gözlemlerde Samanyolu'ndan ötesinde başka birisini Andromeda gökadasını keşfetti. Daha sonraki yıllarda başka gökadalarda bulundu.
Yıldızlardan ışığın kızıla yakın olduğu görülür çünkü yıldızlar uzaklaltıkça dalga boyları büyümektedir. Edwin Hubble, kızıla kaymanın olabilmesi için yıldızların bizden uzaklaşması gerektiğini düşündü. Ayrıca bizden daha uzak gökadalarından ışınların dalaga boyunun daha büyük olduğunu farketti. Bu da şunu gösteriyordu evrendeki yıldızlar birbirinden uzaklaşıyordu; yani evren genişliyordu. Uzaktaki yıldızların daha hızlı olması yasasına "Hubble Yasası" denmektedir.
1894 - 1966 GEORGES LEMAITRE Belçika'da doğdu. Einstein'ın "Genel Görelilik Kuramı"nı kullanarak evrenin hala genişlediğini belirtti. Ayrıca "Büyük Patlama Kuramı" olarak bilinen everenin ilk başta çok bir noktaya sıkıştığını, büyük patlama ile parçalandığı ve her yana sıcak gazlar halinde yayıldığını belirten kuramı ortaya koydu.
Daha sonra gelen bilim adamları Roger Penrose (Doğum, 1931) ve Stephen Hawking (Doğum, 1942) "Büyük Patlama Kuramı"nı geliştirdiler.
Büyük Patlama Kuramı'ndan yola çıkılarak oluşturulan bir başka kuram ise "Salınımlı Evren" kuramıdır. Bu kuramda, evrenin sırasıyla bir genişleyip bir büzüldüğünü yana yani everenin sürekli genişleyip tekrar büzüldüğü belirtilir. Büzülmenin sonunda tekrar büyük patlama ile her şey yeniden başlamaktadır.