- 29 Nisan 2007
- 6.172
- 6
Kafadan geçen her düşüncenin Allah katında bir talep olduğuna
inanıyorum iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle
gelir ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da
çağırırsınız.
Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz
korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif
enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz
kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba
kullanmayın…
Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler
olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını
bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz –onu kollayıp korumasam hep başına
olumsuz şeyler geliyor – Neden acaba ? Bu tıpkı yumurtamı tavuktan
çıkar yoksa tavuk mu'yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir
araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın
dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet
etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz,
hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da
sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.Hep para olmadığından yakınıyoruz
sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi.Aynen devam edin, neyi
YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa
olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu
kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark
edeceksiniz. Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin
şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup ,çağırıyorsanız size onu
getirir.
Sürekli param yok deyen insanlar paralarının bereketini öyle
kaçırırlar ki bir gün gelir bir de bakarlar gerçekten paraları bitmiş
ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir,
sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.Allah zaten verilen
nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet
sonra almaya başlar.Çevrenize bakın örneklerini çok göreceksiniz.
Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe
başlayın…….
Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman
bulamıyoruz. Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa
sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi
duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu
pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun
mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi
başka hiçbir şeyde bulamazsınız.
Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir
kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu
çıplak tenine deydirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir
bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif
bir ortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza
almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin.
Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilinki çok
çabuk büyüyorlar. Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri
halde bunu ifade edemez ve gösteremezler. Neden ? Ne zaman
göstereceksiniz? Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel
şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?
Beyin öyle bir güçtür ki , insan beyin gücünü kullanarak isterse
kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir.
Yeter ki beynini şartlandırabilsin. Beynimizde yaklaşık 13 milyar
civarında sinir hücresi vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo
voltluk enerji açığa çıkarır. Pratikte mümkün değil ama teorikte
beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını
varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki
bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce
sahiptir.
Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum, et taşımaya
yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor.
İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu
temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan
kilitliyor. Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et
almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı
açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki,
vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı
kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen
donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek
vücudunu buna uyduruyor. Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .
Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam 1-2 sene daha
yaşarım diye konuşup sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta
bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım ,eğer bunu
inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir
kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler. Bu yüzden kaç
yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun
yaşayabilesiniz. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir
laf değil mi?
Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.Yarın, hiç bilmiyoruz,
iyi şeylerde olabilir kötü de .Ama şu anımı biliyorum,ayağım kırık bu
yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden
dünyanın en mutlu kadınıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en
iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm. Bilmediğim bir
geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem. Siz de böyle yapın ve
hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün. Dün,
bugün,yarın diye…
Biz ani stresleri çok severiz. Çünki ani streste vücutta
Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji
süper olur. Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır. Ama
siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde
kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri
gider. Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren,
mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon
iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk,
hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış
olursunuz.
Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli. Eğer büyük bir strese
girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın başka
işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi azalsın ve
sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın. Bunları da
yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki
onların pozitiflenmesini sağlar. Ben evde yemek yaparken bile hep dua
ederim (yiyenler şifa bulsun, mutlu olsun , bereket artsın ) diye.
Prof. Yıldız Batırbaygil
inanıyorum iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle
gelir ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da
çağırırsınız.
Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz
korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif
enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz
kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba
kullanmayın…
Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler
olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını
bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz –onu kollayıp korumasam hep başına
olumsuz şeyler geliyor – Neden acaba ? Bu tıpkı yumurtamı tavuktan
çıkar yoksa tavuk mu'yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir
araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın
dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet
etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz,
hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da
sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.Hep para olmadığından yakınıyoruz
sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi.Aynen devam edin, neyi
YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa
olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu
kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark
edeceksiniz. Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin
şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup ,çağırıyorsanız size onu
getirir.
Sürekli param yok deyen insanlar paralarının bereketini öyle
kaçırırlar ki bir gün gelir bir de bakarlar gerçekten paraları bitmiş
ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir,
sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.Allah zaten verilen
nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet
sonra almaya başlar.Çevrenize bakın örneklerini çok göreceksiniz.
Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe
başlayın…….
Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman
bulamıyoruz. Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa
sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi
duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu
pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun
mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi
başka hiçbir şeyde bulamazsınız.
Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir
kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu
çıplak tenine deydirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir
bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif
bir ortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza
almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin.
Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilinki çok
çabuk büyüyorlar. Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri
halde bunu ifade edemez ve gösteremezler. Neden ? Ne zaman
göstereceksiniz? Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel
şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?
Beyin öyle bir güçtür ki , insan beyin gücünü kullanarak isterse
kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir.
Yeter ki beynini şartlandırabilsin. Beynimizde yaklaşık 13 milyar
civarında sinir hücresi vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo
voltluk enerji açığa çıkarır. Pratikte mümkün değil ama teorikte
beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını
varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki
bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce
sahiptir.
Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum, et taşımaya
yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor.
İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu
temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan
kilitliyor. Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et
almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı
açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki,
vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı
kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen
donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek
vücudunu buna uyduruyor. Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .
Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam 1-2 sene daha
yaşarım diye konuşup sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta
bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım ,eğer bunu
inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir
kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler. Bu yüzden kaç
yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun
yaşayabilesiniz. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir
laf değil mi?
Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.Yarın, hiç bilmiyoruz,
iyi şeylerde olabilir kötü de .Ama şu anımı biliyorum,ayağım kırık bu
yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden
dünyanın en mutlu kadınıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en
iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm. Bilmediğim bir
geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem. Siz de böyle yapın ve
hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün. Dün,
bugün,yarın diye…
Biz ani stresleri çok severiz. Çünki ani streste vücutta
Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji
süper olur. Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır. Ama
siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde
kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri
gider. Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren,
mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon
iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk,
hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış
olursunuz.
Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli. Eğer büyük bir strese
girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın başka
işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi azalsın ve
sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın. Bunları da
yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki
onların pozitiflenmesini sağlar. Ben evde yemek yaparken bile hep dua
ederim (yiyenler şifa bulsun, mutlu olsun , bereket artsın ) diye.
Prof. Yıldız Batırbaygil