Beraber harcadık biz bu yollarda

Evet Sezer da diğer cumhurbaşkanları da sınırlarını bilmezdi:
Bilmediği için gemicikler dizmediler.
Bilmedikleri için Cumhurbaşkanlığı dışında aynı anda Başbakanlık hem de belediye başkanlıkları yapmaya çalışmadılar.
Bilmedikleri için çoluk çocuklarını devlet makamlarında zirveye oturtamadılar.
Ne Sezer ne diğerleri sınırlarını bilmediler...
Bilselerdi, bu ülkenin %50'sinin görmeyi arzuladığı padişahımsı cumhurbaşkanlığı görevini yerine getirirlerdi.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Sezer sinirlarini pek bilmiyordu bence. Bilse anayasa kitabini firlatip ülkeyi kaosa suruklemezdi
Şu siyasete bulaşmayacağım diyorum ama okuyunca dayanamıyor insan;geçmiş sayfalarda arkadaşlar o kadar mantıklı şeyler yazmış siz hala takmışsınız anayasa kitabının fırlatılmasına...Kaç yaşındasınız?ülke hiç bu kadar kaosa sürüklenmemişti...
 
Benim kimseye aşk falan duyduğum yok ama sizin kime nefret beslediğiniz belli.
Rusya neden hava sahasını ihlal etti?
İsrailin,Suriyenin amacını bilmeyen yok.Fransa desen saldırılardan Türkiyeyi sorumlu tutuyor.Siyaset yapmayı sevmiyorum ama bu kadar RTEye yüklenilmesine de kayıtsız kalamadım.Yorumlarda,haberlerde karalama yapıyorsunuz devamlı.Aksi yorum yazana da tahammül edemiyorsunuz,sayenizde bende bu gidişle buradan çıkamayacak gibi duruyorum.Amacım siyaset değil doğruluk.
 

Kamusal alan olayı vardı hatırlatırım..

onı biz yaparız canım. biz objektif insanlarız. . ama başkalarından bunu bekleme. beyaza beyaz demezler siyah derler inadına. o yüzden yaw he he de geç

Biz öyle yapmıyoruz ama,olumsuz oldumu yerin dibinede sokuyoruz tuttğumuz partiyi körü körüne bağlanmıyoruz..
 
Sezer sinirlarini pek bilmiyordu bence. Bilse anayasa kitabini firlatip ülkeyi kaosa suruklemezdi
nickim peki seçimde zafer kazanmadi diye ülkeyi savaşa sürüklemek sonra da 400 milletvekili verin bu iş huzurla bitsin demek Sezer'in yaptığı şeyden daha kötü değil mi? o bir anayasa fırlattı ekonomik kriz oldu diyelim şimdi ülke dört tarafı düşmanla çevrili her an savaşa hazır bir yer haline geldi. bunları sadece muhalefet mi görüyor?
 
faydaya zarara bakıyorsunuz madem cumhurbaşkanında veridiği zararlara neden bakmıyorsunuz
 
Kamusal alan olayı vardı hatırlatırım..



Biz öyle yapmıyoruz ama,olumsuz oldumu yerin dibinede sokuyoruz tuttğumuz partiyi körü körüne bağlanmıyoruz..
farkımız bu onlardan.
bak chpliyim,kaç kere yanlışlarını dile getirdim,
kaç kere yanlış yaptıkları şeylerle alakalı konular açtım. bir çok kere.
ama bu kişiler bilselerde toz kondurmamak için yanlışa doğru derler.
alıştık artık bunlara,
o yüzden ,
hee hee o dediğinden saksıda yetişir de geç.
 

Sonra da Brütüs gelip onu hancerledi. Sezar kim kız
 
Bir ülkeyi krize ve kaosa sürüklemek için teröristbaşına sayın Demekten, onun fikirleri ile çözüm haritası çizmekten, teröristleri sınır kapısında davul ve zurnayla karşılamaktan daha büyük bir neden söyleyebilir misiniz?
Bunların yanında anayasayı fırlatmak devede kulaktır.
Kimse kimseyi kandırmayacak!
 

Evet vardi malesef. Ama adam koskten ceketini alip çıktı. Zaten sol görüşlü siyasetcilerin dine bakış açısı yüzünden ortalik din bezirganlarina kaldi ya.
 

Aradaki fark bu işte,doğruru ve yanlışı ayırabilmek.

Gittigin yerde ayarlanan arabada bomba mi var zehir mi anlayamazsin değil mi?

Yapma lütfen adam arabaya direk binmiyor herhalde demi mutlaka araba inceleniyordur.
 
zaten zırhlı aracıda kullanmamış.
Erdoğan askeri uçakla Peru'ya götürdüğü zırhlı aracını kullanmadı
Paylaş
Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan Şili, Ekvador ve Peru'yu kapsayan Güney Amerika ziyaretinde


Üç ülkeyi kapsayan Güney Amerika ziyareti için zırhlı aracını da askeri kargo uçağıyla beraberinde götüren CumhurbaşkanıTayyip Erdoğan, Peru ziyaretinde Devlet Başkanı Ollanta Humala'nın kendisi için tahsis ettiği makam arabasını tercih etti.

Şili, Ekvador ve Peru'yu kapsayan ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Peru Devlet Başkanı Humala tarafından Başkanlık Sarayı'nda resmi törenle karşılandı.

Ziyaret sırasında Güney Amerika'daki temasları için Türkiye'den götürdüğü 2015 model Mercedes S600 marka makam aracı yerine, Peru Devlet Başkanı Humala'nın kendisi için tahsis ettiği Mercedes E55 model aracı tercih eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Başkanlık Sarayı'na gelişinde atlı tören birliği de eşlik etti.

Erdoğan ve Humala, düzenledikleri ortak basın toplantısının ardından akşam yemeğine geçti. Başkanlık Sarayı'nda basına kapalı gerçekleştirilen yemekte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan da eşlik etti. Ziyaretin ardından Peru Devlet Başkanı Humala ve eşi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ı kaldıkları otele uğurladı.

Peru'ya götürüldü ama kullanılmadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Güney Amerika ziyaretinde kullandığı Mercedes S600 marka zırhlı makam aracı, Kayseri Hava Üssü'nden kalkan C-130 tipi askeri kargo uçağı ile bölgeye götürülmüştü.

Askeri nakliye uçağı yaklaşık 14 bin kilometrelik yolu, Senegal ve Brezilya’da yakıt ikmali yaptıktan sonra yaklaşık 20 saatte alarak Şili’ye ulaşmış, buradaki programın ardından da Peru'ya götürülmüştü.

Cumhurbaşkanlığı koruma ekibinin, Peru ve Ekvador’da istenilen düzeyde zırhlı araç olmaması ihtimali nedeniyle Türkiye’deki makam aracının götürülmesini uygun bulduğu, ancak Peru Devlet Başkanı Humala'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan için tahsis ettiği aracın istenen güvenlik seviyesini karşılaması nedeniyle kabul edildiği öğrenildi.

S600 530 beygir gücünde
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'de kullandığı makam aracı, 2015 model Mercedes S600. Zırhlı araç, 6 litrelik 12 silindirli motoru ile 530 beygir gücünde. 2005-2010 yılları arasında üretilen Mercedes E55 model araç ise zırhlı olmasına rağmen 8 silindirli ve 388 beygir gücünde.
 
Allahaşkına çok gülüyorum burada 2001 krizinin sadece anayasa kitapçığı fırlatma nedeniyle ortaya çıktığını savunanlar var, makroekonomi, uluslararası iktisat gibi dersler aldınız mı ya da okudunuz mu bu konu hakkında? Gayet güzel bir blog yazısı buldum 2001 krizini basit bir dille anlatıyor. Bakalım 2001 krizine zemin hazırlayan diğer nedenler nelerdi? Sinestezi E dergiden alıntıdır:

Ecevit hükümeti,yılbaşından itibaren kamu harcamalarını kısmak ve tasarrufa gitmek için tüm kamu personelinin atamalarını durdurmuştu.

Ayrıca Kamu Kuruluşları ancak Hazine Müsteşarlığının onayı ile dış kredi alabileceklerdi.

2000 yılında meydana gelen mali krizden dolayı Hazineye ve ekonomiye dış ülkeler tarafından ve yatırımcılar tarafından güvensizlik vardı.

Kamu bankaları kaynak kıtlığı çekiyordu.

Hazine bu kıtlığı aşmak için 6,750 milyon dolar civarında ocak ayında tahvil sattı.

Ülkedeki istikrar politikaları ve daralan iç talep nedeniyle enflasyon oranı %30’un altına indi.(Tefe) Bu durum hükümete moral vermişti.

Ancak 1990 ve 200 yılından kalma krizin etkileri sürüyordu.

Hala döviz sıkıntısı yüksek miktarlardaydı.Dış açık ve cari açık artmıştı.

Ödenmesi gereken günü gelmiş borçlar vardı.

Ekonomi ip üstündeydi.Ülkede ekonomiye güven kalmamıştı ve kriz havası vardı.

STAND-BY anlaşmasının ardından 2000 yılında devreye giren istikrar programı büyük çöküşün baş sorumlusuydu.

Türkiye döviz kurunun çapaya bağlanmasıyla çıkmaz sokağa girdi.

Cari işlemler açığı giderek büyüdü ve yıl sonunda 9.8 milyar dolara çıkarak tarihi bir rekor kırdı.

Toplam kısa vadeli borçlar 28.9 milyar, toplam dış borç stoku da 114.3 milyar dolara çıktı.

Yabancı bankalar vadesi gelmemiş kredilerini geri çekmeye başlayınca gecelik faizler göklere tırmandı ve tarihe “Kara Çarşamba” olarak geçen 22 Kasım 2000’de para krizi patladı.

Ödeme güçlüğüne düşen bankaların vadesi dolmayan kredileri geri çağırması, iç pazarın daralması bunda büyük rol oynadı.

3.5 milyar dolarlık net sermaye çıkışıyla döviz fiyatları ve faizler tırmanışa geçti.

Kriz öncesi 670 bin TL olan dolar 1 milyonu aştı. IMF programı çökmüştü.

Nihayet 19 Şubat 2001’de yöneticilerin tecrübesizliği nedeniyle köşkte yapılan MGK toplantısında Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında geçen tartışmanın basına açıklanmasıyla ekonomi alt üst oldu.

Tabii bu krizin görünen sebebiydi.

Ancak kriz gecesi Merkez Bankasından,Merkez Bankası başkanı bile döviz çekmişti.

TL’den kaçış vardı. Ertesi sabah IMKB endeksi %14,6 oranında düştü.

TCMB’den çekilen dövizler nedeniyle,döviz 5,3 milyar dolar azaldı ve 22,6 milyar dolar kaldı.

Para piyasalarında gecelik faiz oranı %7,500’e çıkarken,Hazine %144 oranında borçlandı.

Bu yüksek faiz denge sağladı ve TL’den kaçışı durdurdu.

Medya hükümete yoğun eleştirilerde bulunuyordu.

TCMB, IMF onayıyla dövizde dalgalı kura geçti.

Bu uygulamayla TL’nin değeri %40 civarında düştü.Devletin borcuda 29 katrilyon TL arttı.

Kriz günü 685.500 TL olan ABD Doları 3 gün sonra 920.000 TL oldu.

Ülkede dövizle borçlanan vatandaş büyük sıkıntıya girdi.Esnaflar battı,işsizlik arttı.

Hükümet krizi çözmesi için Dr. Kemal Derviş’i ekonominin başına geçirdi.

Derviş,ekonominin başına geçer geçmez ekonomi yönetimindeki kurmaylarını değiştirdi.

14 Mart 2001 tarihinde 3 aşamalı kurtuluş planını açıkladı.Buna göre;

Bankacılık sektörüne yönelik önlemler alınacak,Döviz kuru ve faize istikrar kazandırılacak,
Ekonomi dengeleri yeniden planlanacak ve ikinci yarıda büyümeye geçilecekti.

Derviş,bankacılık sektörünün güçlendirilmesiyle enflasyonunda düşürüleceğini savunuyordu.
Vakit geçirilmeden IMF’ye niyet mektubu verildi.

Bu mektupta iktisadi etkinliği sağlayıcı yasal reformların yapılacağı,enflasyonla mücadelenin gerçekleştirileceği,gelir dağılımı ile ilgili adaletsizlik ortamının ortadan kaldırılacağı ve sürdürülebilir büyüme ortamının oluşturulacağı taahhüt ediliyordu.

Ardından T.B.M.M’den 15 adet Derviş Kanunu diye adlandırılan,ekonomi ile ilgili kanunlar geçirildi.

En önemlileri;Şeker Kanunu,Telekom Kanunu olarak adlandırılan kanun,Bankalar kanunu,Vergi Kanunları,Elektrik Piyasası Kanunu,Türk Sivil Havacılık Kanunu,Sendikalar Kanunu,Hazine arazileriyle ilgili kanunlardı.

Bu kanunların temel özellikleri,özelleştirme ve rekabetin artırılması ile ilgili olmalarıydı.

Bu kanunların çıkması aşamasında ve uygulanması aşamasında bir çok bakan istifa etti.

Ancak,Kemal Derviş’in planı ülkede ekonomik istikrar oluşturdu.2001 yılının ilk altı ayında ihracat %13 arttı.

Ithalatta ise %16 oraninda daralma oldu.Turizm gelirleri artti,dis ticaret açiginda ve cari açikta azalmalar oldu.

Ülkede uygun ve olumlu bir ortam oluştu.

Ancak bunlara rağmen,medyanın hükümetin üzerine hala gitmesi,Irak Savaşının öncesinde hükümetin ABD’ye destek vermemesi,hükümet içindeki hükümeti yıkma planları bir erken genel seçime neden oldu.
 
Aradaki fark bu işte,doğruru ve yanlışı ayırabilmek.



Yapma lütfen adam arabaya direk binmiyor herhalde demi mutlaka araba inceleniyordur.

aynen canım. önemli olanda budur.

ve bir ek..

birilerini yok sayıyorum.
geçenlerde karar aldım. hiçbir mesajına, alıntısına cevap vermeyeceğim.
 
Bu ulkenin basina gelmis en buyuk felaketi bir nimet gibi göstermek icin nasil bir dusunce yapısı lazım? Aslinda merak etmiyorum

Bir sirket düşünun siz de patronusunuz. Ceosu yaptiklariyla sirketi hep zor duruma düşürüyor , is guvenligine onem vermeyip işçilerin ölümüne sebep oluyor, calisanlarin yarisiyla kavgali , yaptigi hatalar sirketi iflasi esigine getirmis ama sirketteki masalari bilgisayarlari yenilemis falan fisman . Patron olarak "ahh ceo'cum bu sirket cok.guclu bu gucu de senden aliyor "mu dersiniz yoksa "Kovirem ulan seni " mi?
 
onı biz yaparız canım. biz objektif insanlarız. . ama başkalarından bunu bekleme. beyaza beyaz demezler siyah derler inadına. o yüzden yaw he he de geç
senmisin objektif gene bir gülme geldi bana ve o zırhlı arabalar olacak tabi babamın çocuğu değil Cumhur başkanı o öldürmeyi isteyen ne dış ne iç mihraklar var ..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…