benim gözümde İSTANBULLL <3

başka şehirlerde olan, yurt dışında olan kişilere İstanbul'u tanıtacağım

şimdi size aşık olduğum, doğup büyüdüğüm ve yaşadığım şehri İstanbul'umu resimlerle anlatmak istiyorum ve artık ben değilde resimler konuşacak


bir zamanlar İSTANBUL


1 mayıs 2012 taksim meydanına doğru


başlayalım gezimize :)

beyoğlu ve taksim sokaklarıı


kendimizi denizlere atalım mı ne dersiniz ? :)

istanbul boğazı ve fsm. köprüsü


kız kulesi ve kız kulesinden bakış


Hadi baharat çarşısı ve kapalı çarşıya gidelim:)


vee kadıköyy :)

kadıköyün arka mahallesi :)


inebolu pazarı

“Pazar günleri Kasımpaşa’da kurulan İnebolu pazarını çok geç keşfettim ancak kısa sürede en iyi müdavimlerinden biri olacağım gibi görünüyor. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinden geliyormuş pazardaki bu taptaze sebze-meyveler ve diğer ürünler.

Sabah erkenden düşüp yollara gittim. Piyale Paşa Bulvarı’ndan Kasımpaşa’ya girerken solda kuruluyor.

Pazarı girdiğim ilk andan çıkışa kadar heyecan içinde ve dikkatle gezdim. Önce tüm tezgahları teker teker dolaştım. Nefis kahvaltılıklar satan bir tezgahla başlıyor pazar. Kuşburnu marmelatından kızılcığa, türlü ekşilerden peynirlere, kaymağa, tereyağına ve süzme yoğurda kadar her şey var.


hadi bi lokantaya gidip yemek yiyelim :)

molka :)


oturduğum yere eyübe gidelimmm :)
feshane


Haliç'te tarihi surların hemen bittiği yerdeki Feshane'yi hepimiz Haliç
köprüsünden aşşağı bakınca görmüşüzdür.

IBB web sitesindeki bilgilerden alıntı :


Feshane İstanbul Eyüp ilçesinin Defterdar semtinde 1835 yılında
Osmanlı'nın önemli sanayi ürünleri olan çuha ve feshin temini için
kurulmuş yapı üretimi özelliğiyle de türünün ilk prefabrik çelik
konstrüksiyon tekstil fabrikasıdır, Kolonlar Belçika'da döküm olarak imal
edilerek getirilmiştir. Bina bu özelliğiyle de büyük önem taşımaktadır.

Osmanlı ordusu 19. yüzyıl ortalarına doğru kıyafetlerinde değişikliğe
gitmiş, yeni kıyafetlerin temininde Feshane Dokuma Fabrikasının rolü
büyük olmuştur.


kalamış


kozyatağı


fetih paşa

Üsküdar'ın kuzeyinden başlayarak bütün sırt ve yamaçları kapsadıktan sonra Kuzguncuk tepesinde son bulan koru adını 2. Mahmut (1808-1839) ve Abdülmecid (1839-1861) döneminde Tophane Müşiri olan Damat Fethi Ahmet Paşadan almıştır. Korunun son sahibi paşanın torunlarından Avukat Şevket Mocan'dır.Yazar Cemil Meriç de bu koru içindeki evde epey bir müddet ikamet etmiştir.
Koruda en çok görülen ağaç türleri; kermes meşesi, defne, akça kesme, sakız ağacı, erguvan ve gümüşi ıhlamurdur. Korunun Yukarı kısmında sıralar halinde dikilmiş Kızıl Çamlar, Fıstık Çamları, Sedirler ve Sakız ağacı büyük çap ve boyutlara ulaşmış anıtsal nitelikte ağaçlardır. Ayrıca; at kestanesi, saplı meşe, akdut, trabzon hurması, yalancı akasya, dişbudak, porsuk, yeşil kartopu, japon taflanı ve japon kadife çamı bulunmaktadır.


emirgana gitmezsek ayıp olur
17.yy, da IV. Murat'ın Roma seferinde beraberinde getirdiği işret arkadaşı İranlı Prens Emir Güne Han' a hediye etmesiyle tarih sahnesine çıkan bu yeşillik Feridun Bey Bahçeleri adıyla, yüzyıllar boyu birkaç kez el değiştirdikten sonra 1860' lar sonunda Mısır Valisi iken payitahttan " Hıdivlik ünvanını koparan İsmail Paşa nın eline geçmiş ve onun kıvıya yaptırdığı büyük ahşap sarayının arka bahçesi olarak kullanılmıştır.

Hıdiv, in İngiltere. Fransa tarafından indirilmesinden sonra, daha bir süre aile elinde kalan park,1930, larda Satvet Lütfıi TOZAN tarafından satış alınmış, Tozan, ın bir davetine icabet eden Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi KIRDAR'ın ilk kez gördüğü çevresine bakınıp " bir kişiye bu kadar yer çok " demesi ile,1940' lar başında kamulaştırılıp şehrin mülkiyetine geçirilmiştir. Koruluktaki üç köşkü de İsmail Paşa yaptırmıştır

akmerkez avm


metrocity avm


galleria avm (ilk göz ağrımız)


ayasofya


ve artık gelelim sokaktaki minik hayatlara...




bazı resimlerde araya 2 tane falan başka resimler yüklenmiş yanlıklıkla..

benim gözümde İSTANBUL böyle aslında daha çok tanıtacaktım, daha güzel yerler var aslında sadece bu kdar değill ama çok yoruldum :)

umarım resimlere bakarken keyif alırsınız :)

Canım ellerine sağlık uzun zamandır istanbulundan ayrı olan biri için harika bir gezinti oldu..Burnumda tütüyor istanbulum..neyseki 31 mayısta oradayım inşaallah..
Ben de doğma büyüme istanbullu biri olarak bu resimlerdeki her yeri avucumun içi gibi bilirim desem yalan olmaz..
En çokta şu pazara bayıldım ama orayı bilmiyordum bende senin gibi..Tahranda bulamadığım kahvaltılıklardan bahsetmişsin birde içim gitti..Damak tadı farklı birşey..ilk fırsatta gidicem o pazara..
Teşekkürler..

Hımm bir de çayın yanına simit almayı unutmuşsun..

ne demk sevindim hoşunuza gittiyse :) simitim varr okula gidicem şimdi geldiğimde eklicem söz :)

simitimi ekleyemiyorummm onuda buradan ekliyim

aşk tesadüfleri sever filminde istanbul başkasının çocuğuna benzetilmişti ben buna çok içerledim tam tersine istanbul benim çocuğum gibidir beni mutlu da etse mutsuz da sevsem de ama zaman kızsam da bırakıp bi yere gidemem:)

Doğrudur..Bırakılmazz :)