- 12 Temmuz 2006
- 687
- 23
- 52
Belki de mahşeri kalabalığa okunan bu şiirin hangi hislerle
yazıldığını
tahmin bile edemezsiniz? Bilinen gerçekleri arda, arda sıralamak
sizleri
aydınlatabilir. Dilenirse şairimiz hakkında kısaca bilgi vererek
konuya
girmek istiyorum.
Şöyle ki; şiirimizin yazarı Sezai Karakoç ilk, ortaokulu ve liseyi
Diyarbakır, Gaziantep, K.Maraş'ta tamamladıktan sonra Ankara
Üniversitesi
Siyasal bilimler fakültesini kazanır. Ve gider, gider ama başına
geleceklerden veya başına getireceği olaylardan habersizdir.
Neden sonra başlar okula dersler devam ederken şairimim gönlünü
kaptırır bir
muhacir kızına ve işte bütün mesele başlar, başlar ki ne
başlar. Sonu
olmayan bir başlangıçtır. Kısa bir süreden sonra dayanamaz ve
kendini o kıza
açmaya karar verir. Uzun bir tasavvurdan sonra İstediği gibi yapar
ve
gönlünde biriktirdiği aşkı artık kaldıramaz olmuştur.teklifine
ret cevabı
alma riski yüksek olduğu halde bırakır kendini uçsuz bir
ummana.istediğicevabı alamamıştır,bu samimi Anadolu çocuğu
kırılmıştır
işte o an. Lakin bu
kırgınlık uzun sürmez (çünkü uzunu daha başlamamıştır.)
azimle tekrar
deneyecektir.lakin istediği gibi hiç olmayacaktır.Ve bu hep böyle
sürer
gider. Ta ki gelir ,gelir ve bir yerde tıkanır işte bu tıkandığı
yer 4.
sınıf olur.ama o samimi delikanlı hiç pes etmemiştir.tam dört
yıl hep
istemiştir onu ,kendinden. Ama istediği hiç olmamıştır.belkide
bir gün
olacaktır.! Artık okul bitmek üzeredir.tam dört yıl geçmiştir
.Geçmiştir ,ya
delmişte geçmiştir kimi sineleri.
Mezuniyet merasimi düzenlenmektedir Ankara üniversitesinde
öğrenciler 4
yılın yorgunluğunu ,bitirmenin sevinciyle bu merasimde
birleştirecektir.lakin birleştiremeyenlerde vardır o mahşeri
kalabalıkta
onlar gerçekle yapışmış yüreklerini koyacaklardır ortaya. İşte
burada Sezai
Karakoç onların hepsine tercüman olacaktır o mükemmel ve emsalsiz
sevgisiyle
.
Bu program da Sezai Karakoç yazdığı şiiriyle yerini almıştır.ve
de işte o
beklenen an gelir çatar. O yılların gerçekleri bir şamar gibi
patlar ortada
ve sesi yankılanır Ankara sokaklarında.
Sezai Karakoç anons edilir. Yazdığı şiiri okumak üzere. Ankara
siyasalın önü
ana baba günü gibidir herkes ordadır bütün hocalar öğrenciler ve
hatta
misafirler lebalep dolup taşmıştır.merasim alanı.Sezai Karakoç
şöyle bir
kalabalığa bakar o buğulu gözlerle ,gönlünde yer alamadığı
insanı
aramaktadır mahşeri kalabalık içinde ve şiirini okumaya başlar.
Mona roza siyah güler ak güller
Geyve'nin gülleri beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah senin yüzünden kana batacak
Mona roza siyah güller ak güller
Şiir bitene kadar kalabalıktan hiç ses gelmez olur, ta ki son
kıtayı okuyana
dek ve kalabalıkta müthiş bir uğultu patlar. Herkes bir birine bir
şeyler
sormaktadır ama sadece bilinen bir gerçek var ki herkes bu şiirden
çok
etkilenmiştir hele biri var ki gönlünde fırtınalar kopmuştur tam
dört yıl
sonra geçte olsa anlamıştır ve işte o uğultunun arasından bir
kız öğrenci
sıyrılır kürsüye yaklaşır dört yılı harabeden ve sonrasını
da edecek olan
kişidir O,O MUAZZEZ AKKAYA' dır.Ağlayarak ve yalvarmalı bir sesiyle
-ben seni kabul ediyorum der.
Ama çok geçtir artık çünkü bu samimi genciz bu ağır aşka
dayanacak takati
kalmamıştır kürsüye dönerek - şimdi de ben kabul etmiyorum der
ne derece yürekten gelerek söylediği tartışılır ama beklide bir
intikamdır
,beklide ilk defa gururu aşkının önüne geçmiştir delikanlının
Ve bir daha
Muazzez Akaya'yı hiç kimse görmemiştir çünkü o ret cevabının
ardında intihar
etmiştir. Doğruyu geç bulup erken kaybetmek buna denir galiba
Şimdi Sezai karakoç 65-70 yaşlarında ve hiç evlenmemiş hiç
gönlüdeki o
muazzam yere dokunmamıştır.size şimdi bir sır veriyorum Mona Rosa
şiirinin
kıtalarının ilk harfleri onun ismini veriyor.
(bence bir aşk bukadar yaşanır ve halen daha AŞK da gurur olmaz
diyenlere
çok güzel
bir cevaptır gurusuz hiçbir aşk olmaz olmamalıda Sezai karakoç un
bu olaydan
sonra hiç evlenmemeside ilginçtir aşk ın bir kereye mahsus
yaşanan bir duygu
olduğunun göstergesidir
bencede insan yüzlerce kez hoşlanabilir hayatında birkaç kez
sevdiğini
sanabilir ama aşk birkez yaşanır bir kez yaşanırsa böyle ebedi
bir aşk olur
düşününce şöyle bir sevdiği kadının intihar edeceğini
bilseydi sezai karakoç
onu kabul ederdi sanırım belki samimyetine inanmadı belkide
4yıllık bekleyiş
onu içinde öldürdü farklı düşünler aşağıda yorum
yazabilirler untmadan
muzzez akkaya şiirdede geçer Geyve'nin gülleri diye geyve ye
döner(sakaryanın ilçesi)orta intihar eder şaiir nede güzel
demiş benim
aşkım uymaz öyle her saza)...
yazıldığını
tahmin bile edemezsiniz? Bilinen gerçekleri arda, arda sıralamak
sizleri
aydınlatabilir. Dilenirse şairimiz hakkında kısaca bilgi vererek
konuya
girmek istiyorum.
Şöyle ki; şiirimizin yazarı Sezai Karakoç ilk, ortaokulu ve liseyi
Diyarbakır, Gaziantep, K.Maraş'ta tamamladıktan sonra Ankara
Üniversitesi
Siyasal bilimler fakültesini kazanır. Ve gider, gider ama başına
geleceklerden veya başına getireceği olaylardan habersizdir.
Neden sonra başlar okula dersler devam ederken şairimim gönlünü
kaptırır bir
muhacir kızına ve işte bütün mesele başlar, başlar ki ne
başlar. Sonu
olmayan bir başlangıçtır. Kısa bir süreden sonra dayanamaz ve
kendini o kıza
açmaya karar verir. Uzun bir tasavvurdan sonra İstediği gibi yapar
ve
gönlünde biriktirdiği aşkı artık kaldıramaz olmuştur.teklifine
ret cevabı
alma riski yüksek olduğu halde bırakır kendini uçsuz bir
ummana.istediğicevabı alamamıştır,bu samimi Anadolu çocuğu
kırılmıştır
işte o an. Lakin bu
kırgınlık uzun sürmez (çünkü uzunu daha başlamamıştır.)
azimle tekrar
deneyecektir.lakin istediği gibi hiç olmayacaktır.Ve bu hep böyle
sürer
gider. Ta ki gelir ,gelir ve bir yerde tıkanır işte bu tıkandığı
yer 4.
sınıf olur.ama o samimi delikanlı hiç pes etmemiştir.tam dört
yıl hep
istemiştir onu ,kendinden. Ama istediği hiç olmamıştır.belkide
bir gün
olacaktır.! Artık okul bitmek üzeredir.tam dört yıl geçmiştir
.Geçmiştir ,ya
delmişte geçmiştir kimi sineleri.
Mezuniyet merasimi düzenlenmektedir Ankara üniversitesinde
öğrenciler 4
yılın yorgunluğunu ,bitirmenin sevinciyle bu merasimde
birleştirecektir.lakin birleştiremeyenlerde vardır o mahşeri
kalabalıkta
onlar gerçekle yapışmış yüreklerini koyacaklardır ortaya. İşte
burada Sezai
Karakoç onların hepsine tercüman olacaktır o mükemmel ve emsalsiz
sevgisiyle
.
Bu program da Sezai Karakoç yazdığı şiiriyle yerini almıştır.ve
de işte o
beklenen an gelir çatar. O yılların gerçekleri bir şamar gibi
patlar ortada
ve sesi yankılanır Ankara sokaklarında.
Sezai Karakoç anons edilir. Yazdığı şiiri okumak üzere. Ankara
siyasalın önü
ana baba günü gibidir herkes ordadır bütün hocalar öğrenciler ve
hatta
misafirler lebalep dolup taşmıştır.merasim alanı.Sezai Karakoç
şöyle bir
kalabalığa bakar o buğulu gözlerle ,gönlünde yer alamadığı
insanı
aramaktadır mahşeri kalabalık içinde ve şiirini okumaya başlar.
Mona roza siyah güler ak güller
Geyve'nin gülleri beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah senin yüzünden kana batacak
Mona roza siyah güller ak güller
Şiir bitene kadar kalabalıktan hiç ses gelmez olur, ta ki son
kıtayı okuyana
dek ve kalabalıkta müthiş bir uğultu patlar. Herkes bir birine bir
şeyler
sormaktadır ama sadece bilinen bir gerçek var ki herkes bu şiirden
çok
etkilenmiştir hele biri var ki gönlünde fırtınalar kopmuştur tam
dört yıl
sonra geçte olsa anlamıştır ve işte o uğultunun arasından bir
kız öğrenci
sıyrılır kürsüye yaklaşır dört yılı harabeden ve sonrasını
da edecek olan
kişidir O,O MUAZZEZ AKKAYA' dır.Ağlayarak ve yalvarmalı bir sesiyle
-ben seni kabul ediyorum der.
Ama çok geçtir artık çünkü bu samimi genciz bu ağır aşka
dayanacak takati
kalmamıştır kürsüye dönerek - şimdi de ben kabul etmiyorum der
ne derece yürekten gelerek söylediği tartışılır ama beklide bir
intikamdır
,beklide ilk defa gururu aşkının önüne geçmiştir delikanlının
Ve bir daha
Muazzez Akaya'yı hiç kimse görmemiştir çünkü o ret cevabının
ardında intihar
etmiştir. Doğruyu geç bulup erken kaybetmek buna denir galiba
Şimdi Sezai karakoç 65-70 yaşlarında ve hiç evlenmemiş hiç
gönlüdeki o
muazzam yere dokunmamıştır.size şimdi bir sır veriyorum Mona Rosa
şiirinin
kıtalarının ilk harfleri onun ismini veriyor.
(bence bir aşk bukadar yaşanır ve halen daha AŞK da gurur olmaz
diyenlere
çok güzel
bir cevaptır gurusuz hiçbir aşk olmaz olmamalıda Sezai karakoç un
bu olaydan
sonra hiç evlenmemeside ilginçtir aşk ın bir kereye mahsus
yaşanan bir duygu
olduğunun göstergesidir
bencede insan yüzlerce kez hoşlanabilir hayatında birkaç kez
sevdiğini
sanabilir ama aşk birkez yaşanır bir kez yaşanırsa böyle ebedi
bir aşk olur
düşününce şöyle bir sevdiği kadının intihar edeceğini
bilseydi sezai karakoç
onu kabul ederdi sanırım belki samimyetine inanmadı belkide
4yıllık bekleyiş
onu içinde öldürdü farklı düşünler aşağıda yorum
yazabilirler untmadan
muzzez akkaya şiirdede geçer Geyve'nin gülleri diye geyve ye
döner(sakaryanın ilçesi)orta intihar eder
demiş benim
aşkım uymaz öyle her saza)...