- 7 Mayıs 2008
- 4.916
- 3
- 49
- Konu Sahibi canayakxixn
- #1
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim bilgisayarcı olmaktan,
Ve teknik servis çantamda MS-DOS disketleriydi duran.
Ben seninle bir gün teknik serviste
Yazıcı tamir edebilme ihtimalini sevdim.
Lehim ve havya kokan lise yıllarında,
6502' li programlamalar yaşanıyordu laboratuarda
ve bu programlar öyle uzun sürdü ki
adam gibi bilgisayarları özlemeye başladık.
Bizim Memik Yanik’ ımız vardı
Bir de MS-DOS promptuna DIR yazma imkanı
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda
Programcılık oynamaya başladık.
Ben programcı oluyordum, sen analist.
Geri kalanlar aptal kullanıcı.
Komut satırlarına umut harfleriyle komutlar yazılıyordu,
Türkçe karakterlere inat bir Türkçe ile.
Abilerimizden öğrendik ALT tuşuyla birlikte rakamlara basarak ASCII karakterler türetmeyi.
CPU’ ların çalışma hızları usul usul artıyordu.
Ve fanlarla çalıştırmayı öneriyordu Intel yetkilileri.
Oysa disiplin kurulunda tartışılacak bir virüs bulaştırma olayım olmadı benim.
(sınıfça oynadığımız araba yarışlarını saymazsak)
laboratuara usul usul yeni bilgisayarlar geliyordu
ve belli bir saatten sonra bilgisayar kullandırmıyordu atölye öğretmenleri.
Oysa hiç yeni bir bilgisayarım olmadı benim.
Ve hiç bir 386sx25' in hard diskinde geçmedi adım.
8086 IBM’ lerde sevimli bir QBASIC programıydım sadece.
Sana şiirler biriktiriyordum PW’ nin DATA dizininde ama, sen yoktun.
Ben senin bilgisayarcı olma ihtimalini seviyordum
Ben senin benimle bir bilgisayarcıya gidebilme ihtimalini seviyordum.
Kasaların keskin kenarları batıyordu, elimin kesilmeye hazır nazır yerlerine
Sonra kablolar çekiyordum , kopup duran bağlantıların iyice yavaş olmalarında.
Ne yana baksam ethernet ve orman sanıyordum anakartların yalancı yeşilliğini.
Networkler kuruyordum, Workgrouplar yapıyordum
Dosyalar kopyalıyordum bir bilgisayardan, bir iç bilgisayara
Hard Disk’ in sesini başına koyuyordum, sevdiğim şarkıların listesinin.
Sonra çıkıyordum Windows’tan
Ve MS-DOS’ tan UNIX’ e giden
Ömrümün en hızlı
Ömrümün en yavaş
Ömrümün en basit
Ömrümün en sağlam işletim sistemini çalıştırıyordum.
Çünkü sonunda server oluyordun.
Master Disk kokuyordun sonunda.
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim bilgisayarcı olmaktan
Ve teknik servis çantamda MS-DOS disketleriydi duran
Ben seninle bir gün
IBM’ in Ar-Ge departmanında
Ben seninle sadece bilmek zorunda olanların bildiği bir son kullanıcı bayisinde.
Ben seninle Ağrı Dağının Van Gölüne bakan yüzündeki herhangi bir bilgisayar dükkanında
Ben seninle bir anakartın, karmaşık coğrafyasında kaybolabilme ihtimalini sevdim.
Ben senin BILGISAYARCI olabilme ihtimalini sevdim.
Ve teknik servis çantamda MS-DOS disketleriydi duran.
Ben seninle bir gün teknik serviste
Yazıcı tamir edebilme ihtimalini sevdim.
Lehim ve havya kokan lise yıllarında,
6502' li programlamalar yaşanıyordu laboratuarda
ve bu programlar öyle uzun sürdü ki
adam gibi bilgisayarları özlemeye başladık.
Bizim Memik Yanik’ ımız vardı
Bir de MS-DOS promptuna DIR yazma imkanı
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda
Programcılık oynamaya başladık.
Ben programcı oluyordum, sen analist.
Geri kalanlar aptal kullanıcı.
Komut satırlarına umut harfleriyle komutlar yazılıyordu,
Türkçe karakterlere inat bir Türkçe ile.
Abilerimizden öğrendik ALT tuşuyla birlikte rakamlara basarak ASCII karakterler türetmeyi.
CPU’ ların çalışma hızları usul usul artıyordu.
Ve fanlarla çalıştırmayı öneriyordu Intel yetkilileri.
Oysa disiplin kurulunda tartışılacak bir virüs bulaştırma olayım olmadı benim.
(sınıfça oynadığımız araba yarışlarını saymazsak)
laboratuara usul usul yeni bilgisayarlar geliyordu
ve belli bir saatten sonra bilgisayar kullandırmıyordu atölye öğretmenleri.
Oysa hiç yeni bir bilgisayarım olmadı benim.
Ve hiç bir 386sx25' in hard diskinde geçmedi adım.
8086 IBM’ lerde sevimli bir QBASIC programıydım sadece.
Sana şiirler biriktiriyordum PW’ nin DATA dizininde ama, sen yoktun.
Ben senin bilgisayarcı olma ihtimalini seviyordum
Ben senin benimle bir bilgisayarcıya gidebilme ihtimalini seviyordum.
Kasaların keskin kenarları batıyordu, elimin kesilmeye hazır nazır yerlerine
Sonra kablolar çekiyordum , kopup duran bağlantıların iyice yavaş olmalarında.
Ne yana baksam ethernet ve orman sanıyordum anakartların yalancı yeşilliğini.
Networkler kuruyordum, Workgrouplar yapıyordum
Dosyalar kopyalıyordum bir bilgisayardan, bir iç bilgisayara
Hard Disk’ in sesini başına koyuyordum, sevdiğim şarkıların listesinin.
Sonra çıkıyordum Windows’tan
Ve MS-DOS’ tan UNIX’ e giden
Ömrümün en hızlı
Ömrümün en yavaş
Ömrümün en basit
Ömrümün en sağlam işletim sistemini çalıştırıyordum.
Çünkü sonunda server oluyordun.
Master Disk kokuyordun sonunda.
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim bilgisayarcı olmaktan
Ve teknik servis çantamda MS-DOS disketleriydi duran
Ben seninle bir gün
IBM’ in Ar-Ge departmanında
Ben seninle sadece bilmek zorunda olanların bildiği bir son kullanıcı bayisinde.
Ben seninle Ağrı Dağının Van Gölüne bakan yüzündeki herhangi bir bilgisayar dükkanında
Ben seninle bir anakartın, karmaşık coğrafyasında kaybolabilme ihtimalini sevdim.
Ben senin BILGISAYARCI olabilme ihtimalini sevdim.