- Konu Sahibi BenOzgurce
- #1
7. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali; yıllarca sesiyle Yeşilçam’ın şarkılı filmlerine “perde arkasından” can veren, üç yüze yakın filmde dönemin ünlü yıldızlarının söyler gibi yaptığı şarkıları seslendiren, sinemamızın gizli sesi, “görünmeyen kadın sanatçısı” Belkıs Özener’i “Bilge Olgaç Başarı Ödülü”ne değer bulmuştur.
Şarkılı “Türk filmleri”nin unutulmaz sesi Belkıs Özener, 1955 yılında katıldığı bir ses yarışmasında birinci oldu. O yılların ünlü gazinosu Beyaz Park’ta yapılan bir törende ödülünü alırken herkes onun ileride büyük bir sanatçı olacağını düşünüyordu. Bu başarısı üzerine, ilk kez 16 yaşındayken Tepebaşı Gazinosu’nda yuttu sahnenin tozunu.
Özener’in bir yarışmayla başlayan müzik yolculuğu, dönemin müzik üstatları Zeki Duygulu, Radife Erten ve Alaeddin Yavaşça’dan aldığı Türk Sanat Müziği dersleriyle sürdü. Bir süre sahnelerde söyledi şarkılarını. O dönemde, ablası Gönül Yazar da sahnelerdeydi. Belkıs Özener bir süre sonra şarkıcılıktan elini eteğini çekti ve yalnızca “film şarkılarını” seslendirmeye başladı.
Çok geçmeden şarkılı filmlerin aranan “sesi” oldu Belkıs Özener. Türkiye sinemasında 60’lı yıllardan başlayarak çekilmiş yüzlerce filmde şarkıların çoğunu “perde arkasından” seslendirdi. Kendi deyişiyle “sesinin en çok yakıştığı” Türkan Şoray başta olmak üzere Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Belgin Doruk gibi yıldızların söyler gibi yaptığı şarkıları seslendiren oydu. Fosforlu Cevriye, Dünyanın En Güzel Kadını, Güllü Geliyor Güllü, Buruk Acı, Boş Kalan Çerçeve ve daha pek çok filme “dublaj şarkıcısı” olarak emek verdi. Ama hiç “görünmedi”. Adı film jeneriklerinde kısacık geçiverdi yalnızca.
70’li yılların sonuna doğru Yeşilçam’da seks filmleri furyası başladı. O zamana kadar üç yüze yakın filme şarkılarıyla hayat veren, Türk filmlerinin aranan sesi Belkıs Özener’in sinemadan uzaklaşmasını beraberinde getirdi bu furya. Seks filmlerinde şarkı söylemenin aile yaşamına ters düştüğünü söyleyerek, starlara emanet ettiği sesini geri aldı: “Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak adlı filmde Mine Mutlu’yu seslendirmiştim. Fakat bunun bir seks filmi olduğunu bilmiyordum. Ve o günden sonra bir daha sesimi kimseye vermedim.”
Belkıs Özener, ablası Gönül Yazar gibi sahne ışıkları altında değil, seslendirme odalarında şarkı söylemeyi seçti. Filmleri gazinolardan daha çok sevdi. Nihayetinde, herkesin bildiği bir “ses”, ama pek kimselerin görmediği bir “yüz” oldu. Ama hep gizli bir star olarak kaldı belleklerde, o güzel sesiyle...
Müzik yazarı Naim Dilmener’in dediği gibi; “Türkiye sinemasının bu sessiz ve isimsiz kahramanı; yaptıklarının, katkılarının çok az karşılığını gördü her zaman. Şaşaadan uzak kalmak, sanatçının kendi seçimiydi. Bizzat Belkıs Özener’in kendisi; sinema ve müzik arasında kurduğu o mükemmel denge ile yetinmiş, bunun kendisine verdiği ruhi tatminin dışında pek fazla şeyle ilgilenmemişti. Bu da, özellikle görmezden gelmeyi marifet bilen Yeşilçam çevrelerinin işini daha fazla kolaylaştırmış, Belkıs Özener’i unutmak –unutturmak konusunda fazladan bir gayret harcanmasına da gerek kalmamıştı.”
Belkıs Özener, bugün 64 yaşında ve İstanbul’da yaşıyor. Benek, Bengü ve Barkın adında üç çocuğu var.