• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

befin / Kendi Şiirleri

befin

Guru
Kayıtlı Üye
24 Mart 2007
74
0
296
48
Ankara
Helezonik duvarların gölgesinde,
Geometrisini hesaplarken hayatın,
Ağaçların karekökünde,
Yağmurdur yalnızlığım,
Flu silüetleri grileşirken kaldırımların,
Mektuplarda yakılırken aşk,
Balıklar küserken okyanuslara,
Ve kafiyesi bol şiirlere düşerken tanımsızlığım,
En uzun seferde yitirilen bir donanmanın,
Arayışlarını jenerik yaparak uyanır sabırsızlığım,
Yitik zamanların siyam kedisi,
Yağmurda üşüyen ölüm,
Dağılan kalabalıktır,
Kendi içinde çözülen düğüm,
Yargısız sabahlar,
Sualsiz gelen akşamlar,
Ve paylaşamadığım aşk,
Vurdumduymazlığım....
 
Hep anımsatır bana seni
Çözümlenmemiş yergilerde mahzun gülüşlerin
Kronik bağlamlarda okuduğun siyasal şiirlerin
Zora koşulan bir anlatı gibi kolay olmasa da düşüncelerin
İnan hep anımsatır bana,
Genişliği reddeden kuantum ötesi fikirlerin
Sanki felsefeyi Nietschze'ye yeniden öğretişin
Kuramlarına boğuk günlerini unutup gidişin
Hep anımsatır bana seni,
Yağmurları benden önce özleyişin,
Sanatı sanata karşı anlamsızca reddedişin
Apartman merdivenlerinde öpüşmek isteyişin,
Nedense hep anımsatır bana seni,
Ve bitirilmemiş bir gecede çekip gidişine ağlayan
Mağrur Gözlerin..
 
Yalın ve biçimsel bir şiirin,
Aynalara yazılmasını anlatıyor aşk,
Bakıldıkça betonlardan gökyüzüne,
Sonsuzluğu tarıyor zamansızlık,
Saçların savruluyor,
Gözlerin gülüyor,
Aşk,
Seni benden iyi tanıyor,
Cümlesi düşük teoriler basıyor uykularımı,
Kurgusu yapılmamış tasarımlar,
Yüreği elinde çocuklar kaçıyor uzaklarda,
Yıldızlar birer birer siyaha boyanıyor,
Aşk unutulmuş bir aşk gibi,
Sevdalısını arıyor,
Gece yolculuklarına çıkarıyor hasret,
Yollarda barikat üstüne barikat,
Defolu bir gençlik elde kalan,
Semt pazarında üç kuruşa satılıyor,
Aşk,
Susuzluk çektiren bir çöl gibi,
Yağmayan yağmur,
Esmeyen rüzgar gibi,
Gününü gün ediyor,
Düşük banket ve anlaşılmadan hız sınırı,
Aşk,
Bizde asla yavaşlamıyor,
Aşkta unutulmuş aşk,
Seni asla unutturmuyor.....
 
Yüzümü suskunlukla yıkadığım bir zamandı yüreğimi pusuya düşüren yalnızlık. Bir mermi vızıltısı gibi gün biterdi, başlamadan tükenip giderdi aşk’a zamansızlık. Yağmurlu bir sabahın ağırlığında kurgu teorilerine saplanan masum uyanışlar kaplardı havayı. Ve özlem ne anlaşılmaz kalırdı bakamadığım aynaların avuçlarında.

Kendimden habersiz bir sevda türküsü sarardı duygularımı. Yalnızlık hep böyle acıtırmı be sevdiğim, kanatırmı içten içe suskunluklarımı. Seher yelinde hayal kovalardım,şiirlerden tutardım ellerini. Ya o gözlerin yokmu,kömür karası,benliğimin hiç durmadan kanayan yarası. Nasıl vazgeçebilirim senden. Nasıl terkedilirim sevdaya düşüren sözlerinden..
Yazarsın ama söyleyemezsin bilirim.

Ağıt yakılan diyarlarda sana hasret büyütür yüreğim. Asmışım kendimi bembeyaz bir bulutun sessizliğine. Gökyüzü gecelerime hançerli sevdiğim. Nasılda özlerim seni bir bilsen,nasılda ağlamak gelir şimdi içimden.
Yıldızlar çizerim bomboş kağıtlara,belki bir hüzün tadında yağmurlara karışırım. Alışırım belki sevdiğim,belkide toprak olur renginde sonbahara seni getiren mevsimlerle yarışırım. Alışırım dedim ya sensizliğe,inan ki çok zor.
Her masala bir kahraman gerekir diye düşünürüm. Aşk’ın kahramanı olur mu sevdiğim.

Yerde gökyüzü,dolunayda çığlık atan bir geceydi kendime ezberlettiğim. Olmayınca olan,hiçbirşeyde neye yarar,kendime kalan herşey. Anlamsız değilmi..Hayat gibi,sanki bir anda doğupta sevdaya bir anda çekip gidecek gibi kanadı kırık kuşların çektiği acılarıyla.
Sesimi duyan olmaz ki,yalnızlığı okuyan her şiir kendi sessizliğinde dün kalıyor. Kesif bir zaman bırakılıyor içime aşkın tılsımı. Bazen seni seviyorum demek bile bana yetmiyor.

Bu coğrafyada tutunduğum her geceyi suskunluk sayacağım,ben şair değilim belki,belkide ben hiç adam olmayacağım. Yazmayacağım,okumayacağım belkide,ama sevdiğim,zamanı keman tınısında anlatan bir aşk var yüreğimde.
Sensiz yapamayacağım.
Nehirleri izliyorum,ne ben uyuyabiliyorum artık ,nede düşlerime çentik atan saatler. Geçip gidiyorum karabasanlar baskısı gecelerimin tam orta yerinden. Bir ömürde tüketiyorum siyahın anlamını. Gözlerinin gözlerime her bakışında donup kalıyorum. Bu benmiyim diyorum kendime.
Aynalar cevap vermiyor sevdiğim. Ben her gün daha çok sendeki aşk oluyorum.
Beni düşündüğünü biliyorum. Bende düşünüyorum. Düşündükçe gerçek bir aşkı yaşıyorum. Daha ne olsun sevdiğim.
Rengarenk kitapları diziyorum odamın geometrik desenli halısının üzerine.

Kapıları kapatıyorum. Pencereleri açıyorum gökyüzüme. Seni çağırıyorum. Ben yaşadığım her zamana senin için parmak izi bırakıyorum.Bu sevda kendi çıplaklığından türevini alıyor yalnızlığımın. Uzatıyorum ellerimi.Sen tuttuğun anda ben yalnızlığımda kayboluyorum.

Gülüyorum,güldükçe bir bilsen nasılda çocuklar gibi seviniyorum.
Düşün diyorsun ya bana,düşünüyorum,bir sessizliği kalıyor geriye caddelerimin, ağaçların yaprakları Eylül.Nedensiz bir heyecan kaplıyor içimi. Sabaha bulutlarla yanına geliyorum.
 
Bu ülkenin şiire önem vermeyen insanlarının inadına, bu ülkenin yüreğindeki milyonlarca sevdalısının hatırına,aşk şiiri yazıpta okuyan bir yüreğin nasıl yitip gittiği zamanlarına hasret bilenmek uğruna, hasret tüketip,hasret büyütmek uğruna seveceğim seni ey aşk. Ki sen içimde ölüme kadar sınırsız bir yolculuk ki sen yaşattıklarınla hayatıma bir umutsun. Öyle kal,içimizde ardımızdan gelenler sende anlam bulsun. Anlamın olsun mevsimi kalmayan gecelerde...
 
Affet beni hayallerim...
Sabaha kadar uzar gözlerin diye...
Bitirecegim yine ve ak kanatlı bir kuşun
kanat çırpışı gibi ahenkli
ve gündoğumu kadar ıssız
ve bir papatyadan kırılgan
ve yogun bulutlar kadar aglamaklı
ve tanrı kadar tapılası ve damardaki kandan sıcak
ve bir yaz esintisi kadar huzur verici
ve en sevilen anılara eşdeğer
ve yıllarca mahzende bekletilmiş şarap gibi özel
ve en derinlerde bulunmayı bekleyen deniz kabuklarından değerli
ve bir ölü kadar sessiz ve deniz kokusu kadar eşsiz
ve bir o kadar da bensiz gözlerini hayalleyeceğim ben...!
 
Son düzenleme:
Öyle karanlık bir gecede,
Koşuşturmaya yatkın bir heyecan,
Verilmiş bir söz olsa,
Tutulmazken,
Bu hiçbir bakış,
Derin bir acının ölümü..

Demek halen,
Dudakların aynı şarkıyı söyler,
Toplasan,
Sensiz geçen zamanlar,
Kaybedilmiş bir gökyüzü..
Gitmek nasıl bir duygu,
Yüzlerce kelimeden daha çıplak..

Neden rüzgar altında bu paranoya,
Pembe utançlar yalnızlık,
Yanaklarımda,
Gözlerindeki ıssızlık..

Yani şöyle,
Yani bilmem, yani nasıl anlatsam,
Nasıl bu kelimesizlik,
İnan ki zor iş,
Değmeden tenim,
Yüzüm,
Yani,
Sevdiğim, iki gözüm,
Dil yarasıdır yağmur kuşları..

Olmadığında,
Olmadığımı yaşadığında,
Bir vakit,
Bütün sigaraları ben içtim,
Bütün geceleri,
Bütün suskunlukları,
Aşkları, makamları,
Şarkıları yol veren dünyadan,
Dünyadan kalan yalnızlıkları,
Soğuk ama,
Işıksız..

Ben yazdım herşeyi,
Ben yazdım bu dört duvardan,
Ben okudum..

İşte sustuğun yüzüm,
Bu yüzden olmalı belki de,
Sırf bu yüzden,
Aşk dediğin ölüm..
Pencerendeki yüzüm..

Geriye dönüp bakmadan,
Bütün sabahları bırakıyorum sana..
Bütün sabahları,
Sıcak bir mavi gibi,
Dokunuşta gölgesiz..

Yırtılmış düşlerin,
Biriktiği bir kentten,
Koparıyorum kendimi,
Kopartıp yakıyorum..

Yani şöyle,
Yani bilmem, yani nasıl anlatsam,
Kelimesiz..
 
Masum ojeli
fakir kız bebeklerine
benzeyen ellerinle
yolunu şaşırmış bir kelebeğin önlüğünde
nasılsa herşey aşka varır der gibisin

Parçalanmış çiçeklerin
sevinç çığlıklarındaki mutluluğu
görüp görüp yitirir gibisin

Güllere ayrılık taşır gibisin..
 
gidip bana sıkmayan bol dökümlü bi kent alalım; gidip sana senaryolarını kutsayacak, bi salon dolusu tütsü kokusu .. gidip bize tüm bunların sinema olduğunu doğrulatacak ve geri döndürmeyecek festival biletleri .. sonra dokunduğun her şeyi kendinin yapacak bi dolu iyelik eki .. gelip sana, irili ufaklı kelebek kanatlarından defterler yapsın sevgilin .. ankara’ nın olmayan sokaklardan da alsın yanına .. sen beyazlığınla boya boş bırakılan yerleri; sofrayı toplar dönerim .. nokta' yı bulmak için düştümse yollara o gece, her vedanın ardına bir virgül bırakmak içindi bilirsin .. külümü dökerken döşemeye, gözyaşlarımla ıslatırken koltuğunu, soru sormayan taksicilerini de severim o kentin ..
 
Şimdi bana dokunuşların kaldı.
Gittin, ama hala tenimde ellerin.
Küçük bir çocuk gibi dizlerinde,
defalarca öpülmeyi özledim.
 
Bir eylül yağmurunun,
Delice yeryüzüne koşan,
Damlalarında buldum ,
Islak dudaklarının nemini...
Seni nasıl öptüysem,
Yağmuru öyle kucakladım !
Ve beni kaybettiğinde,
Neler hissettiğini.
Yağmur dinince anladım...
 
şimdi desem ki gün geceye döndü
susuz bıraktın dudaklarımı köpek öldüren gecelerde
sancılarım sıklaştı....ebesiz şiirler doğurdum kan ter içinde
çocuklarının yüzünü görmeye gelmedin bile,
kahrolmayacak mısın..?
küçük bir kızın gül kokan dualarında kaybettim umutlarımı
nehirler boyu uzanan yüreğim işgal altında kaldı
kurtulan var mı dersen,
belki bir kaç düş
ve sakat kalan sözler
sevdam ise komada kan kaybediyor,
biliyor musun..?

belki de artık hiçbir şeyi bilmeni istemiyorum
istemek beklemek demek
beklemek ise kanamalı bir isyandır göğsüme yapışan
göğsümün bilinmezlere değil,
sevda RH + düşlere ihtiyacı var

artık rolleri değişiyoruz sevgili
sana şimdi anlamak
bana da susmak düşüyor
yaşattığın için biliyorum,
yüreğin biraz titreyecek
hazır mısın..?
 
Ne zaman yağmur yağsa,
Yüreğimde yangınlar başlar hayaline,
Sen,
Gözlerinde sürmeli düşlerimden bana hatıra kalan,
Yitik bir sonbahar sabahı gibisin sevdiğim,
Öncesinde tebessümlerle başlardı hayat,
Sonrası zaten yoktu,
Kendi ütopyamızda filizlenen çiçekler gibiydik,
Tılsımı bağlanan her bedende,
Gökyüzüne kent yoksulluğu taşıyan şiirlerden geçerdik,
Çocukluğu yoktu kaldırımların,
Öylesine sevda karası zamanlarında büyüyebilmek,
Ve öğrenebilmek denilen kavramlarda,
Yoktu böylesine delicesine özleyebilmek
Sen,gözleri sürmeli sevda masalım,
Bilirmisin,
Ne zaman yağmur yağsa bu şehre,
Ben hep seni hatırlarım,
Sen dönüşü olmayan yollarım gibisin ey sevdalım,

Bırak düşlerimi,
Bu gecede kabına sığmayan nehirler gibi taşsın gözyaşlarım,
Sen duyma ne olur,ey gözleri sürmeli sevdalım
Ben böyle de nasıl olsa yaşarım,
Yoksun ya,
Gün gelir bunada alışırım....​
 
Umutsuzluğu demin çöpe attım.
Biten şarap şişesiyle.
Gözlerimi mücevher kutusuna koydum.
Yatağıma girdim, mezara gömülen ceset gibi.
Geç kalacağım dünden belliydi Ağustos`a.
Geceyi seviyorum dost!

Ben,
Gecenin
En Çok
Adını Seviyorum.!!
 
Yokluğuna adandım,
Bir anlamda,
Mevsiminden tekerrür sabahlarına,
Çivi pasından avuçlarına,
Kırık uçlarında hayatın gözyaşı,
Sırça saraylara gün yüzü,
Mahkumluğumsun,
Varlıkta yokluğum,
Yalnızlığım,
Suyun bekleyiş çarpanı sesinden,
Nehirler doğuran suskunluğumsun,

Ki ben acımasız zamanın,
Yüreğine tutunan yelkovanı,
Kendi gezegenine doğmamış bir sabahtan,
Yaşanmamış bir aşkın arta kalanı,
Çocukluğum,
Masumluğun gibi büyür içimde,
Tomurcuk mevsiminden,
Yoksulluğum kalır dudaklarına,

Ve yazılmamış yitik tarihinden,
Rimbaud'un gözlerinde boğulan,
Gözlerimdir sığınan uykularına,
Deliren bir okyanus renginden,
Acının kıyısız isyanlarına,
Usulca,
Ardarda sahipsizlik dokuyan,
Mazeretsiz bir sevda gibi,
Fırtınalar kaldıran ellerinden,
Kendi aşkını,
Kendi yüreğinde sorgulayan,

Dinle,
Ey tanınmamış sevgilim,
Yalnız ikimiziz burada,
Bu şiirde,
Bu kayıp şehirde,
Şimdinin vaktindeyiz,
Gönlünce,
Birtek sen kaldırıyorsun havanın soğukluğunu,
Hergün artık fırtına,
Eskiyen evlerin çatı katı,
Değmez bendeki uykusuzluğuna,
Ardımsıra,
Ey tanınmamışlığı ile yüzüme gülen sevda,
Yaşamak herşeyi,
Hiçbirşeyden çoğalarak,
Kalandır kanayan bir yara gibi avuçlarına,
Sensiz düştüğüm büyülü uykularda,
Bilesin sevdiğim,
Yaşayamadığım herşeydi,
Seni hatırlatan mevsimlerde,
Yaşadığını sanan,
Yalnız senin uğruna..


(B.ASKAN)
 
Ellerin,
Suskun baharlar kadar acı,
Bahçesinde kök salan ruhumun,
Aynasında ay yüzün, /Sır döken,
Yalnızlığım,

Gitmekse yeniden,
Gitmek,
Boynumuza asılmış hüküm,
Karmaşasına binbir inat, /Bitiminde yaz,
Kayıp kentin macerasında,
İğnelenmiş defne yaprakları bırakıp,
Yosun sarmış duvarlar ardına,
Giyinerek bel veren sancıdan,
Birbaşına iki büklüm,

Ellerin,
Ne anlatır, ne anlatmaz,
Haylaz çocukların avuntusu, /Kozasında,
Şiir tortusu, /Masum bakışlarına örülmüş,
Deniz kokusu,
Korkusu dokunulmazlığın,
Bir çentik daha atarak, /Artarak zamandan,
Göz kırparak, /Ciltsiz her hayattan,
Okunmamış en kısa bölüm,
Öfkeli sabahlara uygunsuz, /Sıradan,
Tutunarak içimdeki depremlere,
Umuda adım yazdıran, /Yaldızlı,
Yıldızlı binbir geceden,
Öpülmemiş cennet,
Tadılmamış özgürlüğüm,

Ellerin,
Şairliğim,
Fermanım ölüm...
 
Kendime durduğum sabahlar aldı seni,
Yokluğuna yosun tutan duvarlar,
Ben uyandım uykusundan,
Sana döndü yüzünü bütün çocuklar,

Ne çekmedim ki,
Getiremedim sonunu sevdanın,
Kendime baktığım bulutlar aldı seni,
Kendimi unutan zamanlar...
 
Back