şaka mı bu ya, "ben ona diktatör dedim"miş! bu ülkenin %50 si diktatör diyor başbakana, hepsi senin kadar muhalefet yapıyor o zaman, eeeee senin farkın ne o zaman, neden o koltuktasın?
Diktatör konuştu: “Sen CHP’li değilsin!”
İşe bakın.. Sabah akşam “Demokrasi” diyen.. Herkese, demokrasi dersi veren CHP’nin genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.. Daha iktidar (pek ihtimal değil ama) bile olmadan, nasıl bir diktatör olacağının sinyalini verdi..
Kemal Bey partililere konuşuyor.
O sırada bir hanım, tribünlerden “Önseçim istiyoruz” diyor..
Hani, partinin tüzüğünde olmayan..
Partinin vaadleri arasında bulunmayan..
Partinin çizgisine tam zıt bir talep olsa..
“Hanım kardeşimiz de, lüzumsuzluk yapmış..” diyeceğim.
Ama zaten Kemal Bey, iki günde bir “önseçim” vaadinde bulunuyor..
Hanım kardeşimiz de, bu vaadin, kendi ilçelerinde de hayata geçirilmesini istiyor.
Hepsi hepsi bu..
Kemal Bey’in tepkisi ne oluyor?
Çok sert..
“Sen CHP’li değilsin kusura bakma” ile başlıyor..
“Genel Başkan konuşurken konuşuyorsan CHP’li değilsin” ile devam ediyor..
Bu cümleleri not edin..
Demek ki; Kemal Bey tek başına, kimin CHP’li olup, kimin olmadığına karar veriyor..
Demek ki; Kemal Bey’in defterinde, genel başkan konuşurken, herkes sus pus oluyor..
Başka izahı yok, söylenenlerin..
Bu tablo, olsa olsa, diktatör özentiliğini ispatlar, Kemal Bey’in..
% 25 oyla, böyle afra tafra yaparsa,..
Bir de düşünün, AK Parti gibi % 50 alırsa..
Artık genel başkan; değil konuşurken, bir salonda bulunduğunda bile, başka hiç kimse konuşamaz hale gelecektir, anlaşılan..
Değil mi, genel başkan!
Tayyip Erdoğan için, “Diktatör.. Diktatör..” diyenlere duyurulur..
Diktatör özentili genel başkan, “önseçim talebi”ne öyle bozulmuş ki..
Kimyası bir anda altüst olmuş.. Hanımefendiye cevap mahiyetinde şu sözleri de sarfetmiş:
“CHP’liler önce dinlemesini bilir. CHP’liler önce kararlı duruş sergiler. CHP’liler asla kişisel çıkar peşinde koşmazlar. CHP’liler önce ülkeyi düşünürler. Kişisel çıkar peşinde koşan hiç kimse CHP’li değildir, onların bu partide asla yeri yoktur.”
“Önseçim” isteme ile “menfaat peşinde koşma” arasında nasıl bir paralellik varsa?
Dedik ya.. Kimya bozulmuş bir defa..
Ne dediğini de bilmiyor, diktatörlük heveslisi genel başkan..
Peki; Kemal Bey’in aynı toplantıdaki şu cümlelerine ne diyeceğiz:
“Burdur, ‘Ön seçim yapmamız lazım’ dedi, yaptık. Eczacı bir arkadaş seçildi, aday adaylarının tümü onun etrafında birleşti. Bolu, ‘Ön seçim yapalım’ dedi, komisyon karar verdi, genç bir kadın seçildi. Emin olun Bolu’da belediye başkanlığını alacağız!”
İki dakika önce, “önseçim isteyen” hanımı azarlayan Kemal Bey.
Hemen sonrasında, “önseçim isteyen” Burdur’un talebini yerine getirdiklerini, Bolu’da yine önseçim yapıldığını, iddialı hale geldiklerini söylüyor..
Ne demek şimdi bu?
Partili hanım “Önseçim istiyoruz” deyince, “Çıkar peşinde koşmayın” diyen Kemal Bey, hemen sonrasında, iki farklı ilde önseçim yapıldığını söyleyip, o iki ilde “çıkarcılara teslim olduğu”nu mu itiraf etmiş oluyor?
Merak ettim.
Tayyip Erdoğan’a “demokrasi” dersi veren..
Diktatörlük uyarısı yapan..
Solağından sağcısına..
Bir tanesi olsun, Kemal Bey’in bu despot söylemine eleştiri getirmemiş.
Tayyip Erdoğan’ın, her söyleminden “diktatörlük” delili çıkartıyorlar da..
Kemal Bey’in kameralar önünde, hem de bir hanım üyeyi azarlamasına, tek kelime ile itiraz getiren bir tek yazar yok..
İşte böyle olur, solak medya...
Ali Karahasanoğlu