Başlarım Böyle Sokak Kediliğine
Niye mi bağırıp duruyorum kapıda ?
Sıkıldım ulen, evden, dört duvardan. Camdan, perdeden, kanepeden, koltuktan sıkıldım. Ben bağırmayayım da kimler bağırsın ? Yok kakam gelmişmiş, oyun istermişim. Aklı başında adama benziyorsun ama bazen bir durgunlaşıyorsun ki, o kadar olur. Hiçbirisi değil işte. Anlayın artık benim dışarı çıkasım var. Doğduğumda annemden önce gördüm duvarları, siz dışarı gezmeye giderken, benim üstüme kapandı kapılar. Kapı deyince aklıma geldi. Geçen gün komşu ile gevezelik yaparken ne zırvaladığını duydum.
Kapının önünde .ıçımı yırtıyormuşum. Öyle mi ?
Seni de kapatayım eve. Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar. Sabahtan akşama dönüp dur da evin içinde, bakayım sen nerenden bağırıyorsun ? Ya diğerine ne demeli ? Ben bağırdıkça veterineri arıyor. Fasulye sırığı, kendi canın sıkılınca doktora mı gidiyorsun sen ? Sabahın köründe çıkıp, dağ bayır gezmeyi biliyorsun da, ben bağırınca neden veterineri arıyorsun ? Sizden bana fayda yok. Bari veteriner gelse de korkmuş ayağı ile bir dişlesem hergeleyi. Biraz kan akıtırsam, belki akılları başlarına gelir de salarlar beni dışarı.
Sokak kedisi dediğin pis olur, çöpte gezer, aşk hayatı inişli çıkışlı, tırnakları kanca gibidir. Bir de bana bakın, yirmi dört saat yalanmaktan dilim uzadı, tüylerim pırıl pırıl ama bir sevgilim bile yok. Sevgilinin koklamadığı tüyler, güneşte parlamış neye yarar ? Geçen gün arkadaşıyla karşıma geçmiş, yalanıyorum diye bana gülüyor. .ıçımı yalamak için iki büklüm olmuşum; bu hıyarlar da, karşıma geçmiş pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Ulen, ben sıkıntıdan ne yaptığımı biliyor muyum ? Hele o avanak arkadaşına ne demeli ? Cins kediler misafir önünde böyle yapmazmış. Sanki ben çağırmışım, herif de bana misafir gelmiş. Bütün gece, sokak kedileri şöyledir, sokak kedileri böyledir diye nutuk çekip durdu. Benim nerem sokak kedisiyse. Zaten haftaya da ilk iş muhtara başvurup türümü değiştiriyorum arkadaş. Lafa gelince sokak kedisi. Eşek kadar olduk daha sokağın yüzünü göremedik. Sokak lambaları sokakta, sokak çocukları sokakta, sokak kedileri evdeki kanepenin üstünde. Bu nasıl adalet kardeşim: Sokak kedisi dediğin, terlik gibi evin içinde dolaşıp durur mu ?
Dış kapının koluna zıplayıp kapıyı açmayı öğrendim ya, ukala dümbeleği hemen kapıları kilitlemeye başladı. Ulen kilitleri açmayı da öğrenmezsem ne olayım. Kapıya beton döksen gene bir yol bulacağım. Eğer yılıp vazgeçeceğimi, önünüzde diz çökeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Ne demiş Can Baba :
Ben Clio’nun doruğ’na durmuşam
Şiirlerle vuruşmuşam
Kem sözüyle dostun vurulmuşam
Şairim ben bir keçiyem
İnatçı leş kokulu ayağına tez
Sarpı serap bellemişem
Gözüm yukardan bakıy
Dalgın dalgın aşağı
Düşünmüyom bile
Düze nassı ineceğem
Kayya gibiyem
Ya da bir çığ diyem
Ya da bir çağ
Lorka gibi
Anlayın artık. Ben de bir kediyem. Sokak kedisi. Kapı önlerinde .ıçımı yırtmaya devam edecem. Ta ki birisi sesimi duyana kadar...
alıntı..
Niye mi bağırıp duruyorum kapıda ?
Sıkıldım ulen, evden, dört duvardan. Camdan, perdeden, kanepeden, koltuktan sıkıldım. Ben bağırmayayım da kimler bağırsın ? Yok kakam gelmişmiş, oyun istermişim. Aklı başında adama benziyorsun ama bazen bir durgunlaşıyorsun ki, o kadar olur. Hiçbirisi değil işte. Anlayın artık benim dışarı çıkasım var. Doğduğumda annemden önce gördüm duvarları, siz dışarı gezmeye giderken, benim üstüme kapandı kapılar. Kapı deyince aklıma geldi. Geçen gün komşu ile gevezelik yaparken ne zırvaladığını duydum.
Kapının önünde .ıçımı yırtıyormuşum. Öyle mi ?
Seni de kapatayım eve. Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi, Pazar. Sabahtan akşama dönüp dur da evin içinde, bakayım sen nerenden bağırıyorsun ? Ya diğerine ne demeli ? Ben bağırdıkça veterineri arıyor. Fasulye sırığı, kendi canın sıkılınca doktora mı gidiyorsun sen ? Sabahın köründe çıkıp, dağ bayır gezmeyi biliyorsun da, ben bağırınca neden veterineri arıyorsun ? Sizden bana fayda yok. Bari veteriner gelse de korkmuş ayağı ile bir dişlesem hergeleyi. Biraz kan akıtırsam, belki akılları başlarına gelir de salarlar beni dışarı.
Sokak kedisi dediğin pis olur, çöpte gezer, aşk hayatı inişli çıkışlı, tırnakları kanca gibidir. Bir de bana bakın, yirmi dört saat yalanmaktan dilim uzadı, tüylerim pırıl pırıl ama bir sevgilim bile yok. Sevgilinin koklamadığı tüyler, güneşte parlamış neye yarar ? Geçen gün arkadaşıyla karşıma geçmiş, yalanıyorum diye bana gülüyor. .ıçımı yalamak için iki büklüm olmuşum; bu hıyarlar da, karşıma geçmiş pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Ulen, ben sıkıntıdan ne yaptığımı biliyor muyum ? Hele o avanak arkadaşına ne demeli ? Cins kediler misafir önünde böyle yapmazmış. Sanki ben çağırmışım, herif de bana misafir gelmiş. Bütün gece, sokak kedileri şöyledir, sokak kedileri böyledir diye nutuk çekip durdu. Benim nerem sokak kedisiyse. Zaten haftaya da ilk iş muhtara başvurup türümü değiştiriyorum arkadaş. Lafa gelince sokak kedisi. Eşek kadar olduk daha sokağın yüzünü göremedik. Sokak lambaları sokakta, sokak çocukları sokakta, sokak kedileri evdeki kanepenin üstünde. Bu nasıl adalet kardeşim: Sokak kedisi dediğin, terlik gibi evin içinde dolaşıp durur mu ?
Dış kapının koluna zıplayıp kapıyı açmayı öğrendim ya, ukala dümbeleği hemen kapıları kilitlemeye başladı. Ulen kilitleri açmayı da öğrenmezsem ne olayım. Kapıya beton döksen gene bir yol bulacağım. Eğer yılıp vazgeçeceğimi, önünüzde diz çökeceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. Ne demiş Can Baba :
Ben Clio’nun doruğ’na durmuşam
Şiirlerle vuruşmuşam
Kem sözüyle dostun vurulmuşam
Şairim ben bir keçiyem
İnatçı leş kokulu ayağına tez
Sarpı serap bellemişem
Gözüm yukardan bakıy
Dalgın dalgın aşağı
Düşünmüyom bile
Düze nassı ineceğem
Kayya gibiyem
Ya da bir çığ diyem
Ya da bir çağ
Lorka gibi
Anlayın artık. Ben de bir kediyem. Sokak kedisi. Kapı önlerinde .ıçımı yırtmaya devam edecem. Ta ki birisi sesimi duyana kadar...
alıntı..
Son düzenleme: