Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Bangladeş'de polisten tekstil işçilerine sert müdahale
Bangladeş'te asgari ücretin artırılması talebiyle sokaklara dökülen binlerce tekstil işçisinin protesto gösterilerine polis sert müdahale etti.
Protestoların üçüncü gününde polis, başkent Dakka yakınlarındaki Gazipur ve Savar sanayi bölgelerinde gösteri düzenleyen işçilere plastik mermi ve göz yaşartıcı gazla müdahale etti.
Gazipur bölgesi polis yetkilisi Abdul Baten, polisle göstericilerin çatışması sırasında çok sayıda kişinin yaralandığını belirtti ancak buna ilişkin rakam vermedi.
Tekstil ihracatından yılda 20 milyar dolar gelir elde eden Bangladeş'te işçiler, asgari ücretin 3 bin takadan (yaklaşık 75 TL), 8 bin 114 takaya (yaklaşık 198 TL) yükseltilmesini talep ediyor. İşverenlerinse asgari ücretin 3 bin 600 takanın (yaklaşık 89 TL) üstüne çıkarılmasına sıcak bakmadıkları belirtiliyor.
Bangladeş'te tekstil sektöründe çalışan işçilerin durumu, nisan ayında 8 katlı bir fabrikanın çökmesi ve 1100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesiyle dünya gündemine oturmuş, Bangladeş makamları ve tekstil firmaları işçilerin çalışma ve güvenlik koşullarının iyileştirileceği sözü vermişti. AA
Bangladeşli aktivist ve fotoğrafçı Teslima Akhterin fotoğrafı, aslında küresel taşeron uygarlığının çöküşünün simgesiydi. 24 Nisan 2013te Bangladeşin başkenti Dakkada 1127 işçinin öldüğü iş cinayetinde birbirine sarılarak ölen genç çiftin yürek burkan o fotoğrafı küresel kapitalizmin insanlık dışı yüzünün de resmiydi. Dünya metropollerinin lüks mağazalarının vitrinlerinin görünmeyen yüzüydü o fotoğraf... O fotoğraf sermayenin nasıl biriktiğini de en görmez gözlere gösteriyordu.
Fotoğraf: Teslima Akhter
Bangladeş dünya tekstil devlerinin gözdesi. Pek çok tanınmış tekstil markasının giysilerinin ardında işçi katliamlarına yol açan çalışma koşulları ve ucuz işçilik yatıyor. Dev tekstil markalarının vitrinlerini süsleyen ürünlerin pek çoğuna işçilerin kanı bulaşmış durumda. Bangladeşte kitlesel işçi ölümlerinin ardı arkası gelmiyor.
24 Nisan 2013te Bangladeşin başkenti Dakkada üç binin üzerinde işçinin çalıştığı 8 katlı Rana Plaza çöktü ve korkunç kazanın ardından tam 1127 işçi enkaz altında kalarak öldü. Binlercesi de yaralandı. Kuşkusuz bu kaza (cinayet) ilk değildi. Çünkü Bangladeşte batının tekstil devlerine fason ve taşeron üretim yapan fabrika ve atölyelerde işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin abcsinin dahi uygulanmadığı biliniyor. 2005 yılından bu yana meydana gelen diğer iş kazaları sonucu 700 işçi can yanarak verdi. İşçilerin aylık ortalama 38 dolara çalıştığı, sendikal örgütlenmenin zayıf olduğu ve çalışma mevzuatının işçileri yeterince korumadığı Bangladeşte işçi sağlığı ve güvenliği konusu giderek can alıcı bir sorun haline geliyor.
Rana Plazada ölen işçiler Zara, Primark ve İtalyan Benetton gibi markalar yanı sıra dünyanın önde gelen perakende zincirleri C&A, KIK ve Wal-Mart gibi tanınmış markalara üretim yapıyordu. Bangladeş, sadece batılı tekstil devlerinin değil, aynı zamanda LC Waikiki, Defacto, Seven Hill, Rodi Jeans, Batik, Colins ve Collezione gibi pek çok Türk markasının da öncelikli üretim yaptırdığı ülkeler arasında.
Uluslararası tüketici ağı Temiz Giysi Kampanyasından (Clean Clothes Campaing-CCC) edinilen bilgilere göre son bir yıl içinde, Rana Plazanın enkazı altından ortaya çıkartılan markaların çoğu, daha önce de fabrika yangınları ile de gündeme gelmişti. C&A, KIK ve Wal-Mart 24 Kasım 2012de 112 işçinin yanarak öldüğü Tezreen fabrikasında, Almanyanın düşük fiyatlı ürünleri satan KIK Pakistanda 11 Eylül 2012 tarihinde 300 işçinin öldüğü Ali fabrikasında üretim yaptırıyordu. Zara ise 26 Ocak tarihinde 7 kadın işçinin yanarak can verdiği Smart Fashion adlı fabrikada üretim yaptırıyordu. Üstelik yanarak ölenlerin 3ü 17 yaş ve altında çalışan çocuk işçilerdi.
Bu gelişmeler üzerine Küresel Sendika Federasyonu (IndustriALL), sendikalar ve uluslararası tüketici ağı olan Temiz Giysi Kampanyası (CCC) markaların yaşanan bu ölümlerde sorumluluğunun ortaya çıkarılması ve gerekli incelemelerin ve çalışmaların yapılması için mücadele yürütmeye başladı. Bu kampanyanın temel amacı Bangladeşte üretim yapan tekstil firmalarını Bangladeş Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşmasını imzalamaya zorlamaktı. Bu kampanyanın etkisi ile çok sayıda tekstil şirketi(H&M, Inditex, C&A, PVH, Tchibo, Tesco, Marks & Spencer, Primark, El Corte Inglés, jbc, Mango, Carrefour, KiK, Helly Hansen, G-Star, Aldi, New Look, Mothercare, Loblaws, Sainsburys, Benetton, N Brown Group, Stockmann, WE Europe, Esprit, Rewe, Next, Lidl, Hess Natur, Switcher, A&F) Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşmasına imza atmayı kabul etti. Kampanya devam ediyor.
Dünyanın önde gelen markaları yaşanan kitlesel iş cinayetleri karşısında bu anlaşmayı imzalamak zorunda kalırken. Bangladeşte üretim yapan Türk markaları sessizliğini koruyor. Oysa anlaşma çağrısı Bangladeşte üretim yapan tüm markaları ve şirketleri kapsıyor.
Bangladeşte üretim yaptıran Türk markaları da diğer markalar gibi çalışanlarının yaşamlarını güvence altına almak zorunda. Bu markalar üretim yaptırdıkları yerleri bağımsız denetimlere açmalı ve denetim raporlarını kamuoyu ile paylaşmalı. Türkiyenin tekstil markaları da çalışanlarının yaşamlarını güvence altına almak ve bina güvenliğini sağlamak için sendikalarla işbirliğine yapmalıdır. Bunu yapmadıkları takdirde Türkiyenin tekstil markaları üzerindeki şüphe giderek artacaktır.
CCCden edinilen bilgilere göre Rana Plaza faciasının enkazında ürünleri bulunan markalardan biri de Türk markası olan LCWaikiki. Bu bilgiler The Telegram ve Washington Post gibi gazetelerde yer aldı. LCWaikikinin adı, 2010 yılında Garib & Garib fabrikasında çıkan yangında da söz konusu olmuştu. O yangında da 21 işçi yanarak hayatını kaybetmişti. Diğer Türk tekstil şirketleri sessizliğini korurken CCC ile görüşen LCWaikiki anlaşmayı inceleyeceğini belirtmiş. Ancak bugüne değin LCWaikiki dahil hiç bir Türk markası Bangladeş tekstil işçileri için hayat memat anlamına gelen bu anlaşmayı imzalamadı.
Peki, daha neyi bekliyorsunuz. Bangladeş işçileri ölmeye, kanlı giysiler lüks mağazaların vitrinlerini süslemeye devam mi etsin? Bu anlaşmayı imzalamadığınız sürece işçilerin kanları sattığınız giysilerden damlamaya devam edecek. Bu kan denizin sorumluları olarak anılacaksınız. t24
görüntüleri izlerken içim yandı. çocuklarımızı daha ucuz ve daha güzel giydirelim derken kaç işçinin karın tokluğuna , canı pahasına çalıştığını maalsef göz ardı ettiğimiz için insanlığımdan utandım.
Taseronlugun tamamen yok olmasi cok kolay olmayacak. Eskiden halk 3 e ayrilirdi. Asil kan, hizmetkar, köle
Asil kan, bulunduklari toplumda söz sahibi olan, ülkedeki, toprak, para, mevki gibi seyleri ellerinde bulunduranlar. Hizmetkar, bu asil kanlarin islerini gören, asker, muhafiz, görevliler falan filan. Köle ise ekip bicen, insan gücü olarak kullanilan, hayati asillerin gücüne güc katmakla gecen ve hic bir zaman karni tam oolarak tok olmayan insanlar.
Sözde dünya degisti, parlementolar kuruldu, halki yönetenler halk icinden secildi falan, ama hepsi hikaye.
Asillerinde, hizmetkarlarinda, kölelerinde adi degisti sadece.
Yine birileri insanlari köle gibi kullaniyor, yine insanlar sömürülüyor.
Ama suan insanlar icin bunun bir önemi yok. Insanlar, insanlar icin üzülmeyi unuttu. Cikarlar, üzüntüler, sevincler, acilar bireysel oldu. Tahammül, saygi, sevgi, insanlik gibi duygularin esamesinin bile okunmadigi bu zamanda, taseron isciler ve sömürülen insanlar pekte umrunda degil sanki insanlarin.