- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 45
Hiç nedensiz durduk yere içinizin coşkuyla dolduğu, kıpır kıpır ettiği, yüzünüze kocaman bir tebessüm yerleştiği olur mu?... Benim olur.
Ve buna da hep aynı şey vesile olur. Bahar’ın gelişi!
Nasıl bir büyüsü vardır şu bahar aylarının bilmiyorum ama ben de yarattığı olumlu duygular çok keyif verici.
Bir anda tüm sıkıntılar unutulur. Karamsarlığın önüne bir perde çekilir. Uzun kara geceler yerini aydınlık günlere bırakıverir.
İnsanoğlu olarak hep bir şeyleri düşünüp, irdeleyip duruyoruz... Doluyu boşa, boşu doluya koyup iç hesaplaşmalarımızı bitiremiyoruz bir türlü. Puslu ve kasvetli havalar bu ruh hali için daha uygun bir zemin oluşturuyor.
Oysa bahar geldiğinde ilk önce kuruntularımızdan kurtuluruz. Kendimizi daha az sorgularız, etrafımızı daha az yargılarız.
Doğada yaşanan muhteşem devinime kayıtsız kalamayız..
Açan güneşle biz de serpilip açılırız, iliklerimizde hissederiz güneşin yaydığı sıcaklığı.
Filizlenen bahar dallarıyla birlikte bizim de içimizde yeni heyecanlar, yeni başlangıçlar, yeni umutlar, yeni sevinçler, yeni dostluklar tomurcuk açmaya başlar.
Hem de her şey kendiliğinden oluverir...
Doğanın bir armağanı tüm insanlığa ve tırtıla kelebeğe, börtü böceğe, balarısına.
Kabuğumuzdan dışarı çıkma vaktidir artık, kurtuluruz dört duvarlardan, kabanlardan, kazaklardan. Gardırobu düzenlemek kışlıkları kaldırıp yazlıkları yerleştirmek bile ayrı keyif verir. Çizmelerden kurtulup parmak arası terlikleri giyeceğimiz günün hayalini kurarız.
Heeey özgürlük!...
Bedene özgürlük, ayaklara özgürlük... En çok da onlar sevinir bu işe.
Her şey bizi mutlu etmek için var sanki; tüm olanaklarını sunmuş önümüze bahar, sadece görmemizi, hissetmemizi, anlamamızı ve yaşamamızı bekliyor.
Boğaz’da kahvaltı... ahh ne de güzel olur güneşin tüm görkemini yansıttığı, denizin mavinin en güzeliyle bize göz kırptığı harika bir manzara eşliğinde çayınızı yudumlamak.
Yeşilin en güzeliyle kucaklaşabilmek için atmalıyız dağa, bayıra, ormana kendimizi, mangal kokusuyla karışık çekerek içimize doğanın kokusunu.
Nehrin soğuk sularına salmalıyız ayaklarımızı.
Arabaya atlayıp vurmalıyız kendimizi yollara, öylesine hiç sebepsiz, hiç amaçsız sadece keyif için.
Ben her bahar yeniden doğarım; sonbahardır miladi doğum tarihim lakin ben İlkbahar’ı seçerim yeniden doğmak için.
Nefes almak çok güzel, yaşıyor olmak çok güzel, sadece bu kadarı bile çok güzel!
Hadi bırakın kendinizi doğa ananın kucağına, o hepimizi nasıl mutlu edeceğini gayet iyi biliyor nasıl olsa...............
sevgilera.s.
Ve buna da hep aynı şey vesile olur. Bahar’ın gelişi!
Nasıl bir büyüsü vardır şu bahar aylarının bilmiyorum ama ben de yarattığı olumlu duygular çok keyif verici.
Bir anda tüm sıkıntılar unutulur. Karamsarlığın önüne bir perde çekilir. Uzun kara geceler yerini aydınlık günlere bırakıverir.
İnsanoğlu olarak hep bir şeyleri düşünüp, irdeleyip duruyoruz... Doluyu boşa, boşu doluya koyup iç hesaplaşmalarımızı bitiremiyoruz bir türlü. Puslu ve kasvetli havalar bu ruh hali için daha uygun bir zemin oluşturuyor.
Oysa bahar geldiğinde ilk önce kuruntularımızdan kurtuluruz. Kendimizi daha az sorgularız, etrafımızı daha az yargılarız.
Doğada yaşanan muhteşem devinime kayıtsız kalamayız..
Açan güneşle biz de serpilip açılırız, iliklerimizde hissederiz güneşin yaydığı sıcaklığı.
Filizlenen bahar dallarıyla birlikte bizim de içimizde yeni heyecanlar, yeni başlangıçlar, yeni umutlar, yeni sevinçler, yeni dostluklar tomurcuk açmaya başlar.
Hem de her şey kendiliğinden oluverir...
Doğanın bir armağanı tüm insanlığa ve tırtıla kelebeğe, börtü böceğe, balarısına.
Kabuğumuzdan dışarı çıkma vaktidir artık, kurtuluruz dört duvarlardan, kabanlardan, kazaklardan. Gardırobu düzenlemek kışlıkları kaldırıp yazlıkları yerleştirmek bile ayrı keyif verir. Çizmelerden kurtulup parmak arası terlikleri giyeceğimiz günün hayalini kurarız.
Heeey özgürlük!...
Bedene özgürlük, ayaklara özgürlük... En çok da onlar sevinir bu işe.
Her şey bizi mutlu etmek için var sanki; tüm olanaklarını sunmuş önümüze bahar, sadece görmemizi, hissetmemizi, anlamamızı ve yaşamamızı bekliyor.
Boğaz’da kahvaltı... ahh ne de güzel olur güneşin tüm görkemini yansıttığı, denizin mavinin en güzeliyle bize göz kırptığı harika bir manzara eşliğinde çayınızı yudumlamak.
Yeşilin en güzeliyle kucaklaşabilmek için atmalıyız dağa, bayıra, ormana kendimizi, mangal kokusuyla karışık çekerek içimize doğanın kokusunu.
Nehrin soğuk sularına salmalıyız ayaklarımızı.
Arabaya atlayıp vurmalıyız kendimizi yollara, öylesine hiç sebepsiz, hiç amaçsız sadece keyif için.
Ben her bahar yeniden doğarım; sonbahardır miladi doğum tarihim lakin ben İlkbahar’ı seçerim yeniden doğmak için.
Nefes almak çok güzel, yaşıyor olmak çok güzel, sadece bu kadarı bile çok güzel!
Hadi bırakın kendinizi doğa ananın kucağına, o hepimizi nasıl mutlu edeceğini gayet iyi biliyor nasıl olsa...............
sevgilera.s.