- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
"...Oyuncu Selen Soyder’le Oren Fransez, ağustos ayında çok yakınları dışında kimsenin haberi olmadan yaptıkları evliliklerini dün gece sosyal medya hesaplarından işte bu fotoğrafla duyurdular. Ben bu kadar..."
İnsanlar bitişlerden,vedalardan, geride bırakmaktan, geride bırakılmaktan bu kadar korkmasa, ortalıkta bunca mutsuz evlilik olmayacak aslında.
O imzayı bir kez atınca artık dönüşü olmayan bir yola girdiğini düşünenler kendilerini bu dünyada cehenneme mahkum ediyorlar.
Bahanelerle evlilik yürütülmez.
‘Çocuğumun geleceği için katlanıyorum’ diyenler mesela…
Kendilerinin ve çocuklarının hayatlarını zehir ediyorlar.
Sürekli gerginliğin, huzursuzluğun içinde, saygının ve sevginin olmadığı bir ortamda çocuk büyütmeyi başarı sanıyorlar.
Ya da güvenli, konforlu yaşam alanlarından uzaklaşmak istemeyenler…
‘Yeni birini bulamam, bulsam da bu saaten sonra kimseye kendimi baştan anlatmak için uğraşamam’ diyenler…
İnattan boşanmayanlar…
Korkudan ayrılamayanlar…
Falanlar filanlar…
Güvenli zannettikleri o derme çatma limandan bir ayrılsalar, belki hayatlarını olumlu anlamda tamamen değiştirecek sürprizlerle karşılaşacaklar. Ama onlar, rutin sarmalında mutsuz, huzursuz yuvarlanıp gitmeyi seçiyorlar.
***
Bana bütün bunları yazdıran şu gördüğünüz fotoğraf oldu aslında.
Oyuncu Selen Soyder’le Oren Fransez, ağustos ayında çok yakınları dışında kimsenin haberi olmadan yaptıkları evliliklerini dün gece sosyal medya hesaplarından işte bu fotoğrafla duyurdular.
Ben bu kadar gerçek, bu kadar sevgi yayan, aşkı hissettiren nikah fotoğrafı az gördüm.
Hayat arkadaşı olmak, birbirini tamamlamak, ‘bir olmak’ var ikisinin de vücut dillerinde.
Zaten beraberliklerinin başından beri ikisinin de gözlerinden mutluluk okunuyordu.
Bu Oren’in ikinci evliliği. İlki Başak Dizer’leydi.
Başak da şu anda Kıvanç Tatlıtuğ ile çok mutlu bir beraberlik yaşıyor.
Pek yakında onlardan da böyle sürpriz bir fotoğraf gelirse şaşırmayalım.
***
Başak ve Oren evliliklerini medeni bir şekilde noktalayan çiftlerden. Yani öyle kavgalı sansasyonlu olmadı boşanmaları.
İyi insan olmak bir evliliği yürütmek için her zaman yeterli olmuyor ne yazık ki.
Onlar da mutsuz ama evli kalmaktansa, ayrılıp hayatlarına ayrı ayrı devam etme kararı aldılar.
Kendilerini “Amaaan bundan iyisini mi bulacağım? Kırayım dizimi oturayım” deyip de tatsız bir yaşama mahkum etmediler.
Ve kendilerine ikinci bir şans verdiler, kazandılar.
Bu yüzden ayrılıklar, vedalar aynı zamanda yeni başlangıçları da getirir.
Mutsuzsanız, artık o eve girerken ayaklarınız geri geri gidiyorsa, yapışıp kalmayın yanınızdakine 404 gibi.
Cesur olun. Ömür dediğin iki nefes arası. Tek bir gününü bile heba etmeyecek kadar kısa.
Sizi parmağının ucuyla tutanı değil, canının bir parçası gibi saranı bulmak için her zaman şansınız var, pes etmeyin.
———————————————————————————————————–
Bol paralı bol karılı rezillik
Son yıllarda toplumun gözü önünde olan insanlardan bazılarının gözümüze soka soka yaşadığı çok eşlilik kavramının televizyonda vücut bulmuş hali olan bir dizi yayınlanıyor: Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz.
Dizi adeta çok eşliliğe bir methiye.
Bir adam var evli, ayrıca sevgilisi de var. İki kadından da çocuklar vs.
Olaylar bu üçlü arasında tatlı tatlı geçip gidiyor işte!
Gülben Ergen ve eşi Erhan Çelik Twitter hesaplarından, dizinin çok eşliliği normalleştirdiğini yazarak eleştirince, dizinin başrol oyuncusu Oktay Kaynarca da durmadı, her zamanki saldırgan üslubuyla yapıştırdı cevabı:
“Çok biliyorsan daha iyisini sen yap. Arkadaşımın şarkılarını severek dinliyoruz ama bu mantığa göre bütün şarkılarının, bugüne dek yaptığı bütün işlerin ‘Huzur Sokağı’ tadında olması gerekirdi. Üzülerek görüyorum ki hala sanatçı arkadaşlarım da dahil yaptığımız işin sanat olduğunu unutuyorlar. Bu mantığa göre dünyanın en iyi filmleri, en güzel şarkıları yapılamazdı…”
Dizinin konusuna itiraz edenler hiç mi üçlü bir ilişki duymamış diye de soruyor.
Duyduk efendim duyduk.
Mesela o ünlü televizyoncu, mesela o inşaatçı şey…
Yıllardır sanki dünyanın en normal işiymiş gibi çok eşli hayatlarını gözümüze sokuyorlar.
‘Kadınları’ da her şey yolundaymış gibi “ben küçük karısıyım, ben büyük karısıyım” diye bırak utancı, gururla ortalıkta dolaşıp, doğuruyorlar.
Fakat kötüden örnek almıyoruz biz kendimize.
Nefesim ve kalemim yettiğince ben bu ilkel duruma, medeni kanunda yeri olmayan medeniyetsizliğe, bu pespayeliğe, bu Arap kültüründen gelme ve giderek normalleştirilmeye çalışılan yeni Türkiye’nin yeni aile (!) yapısına isyan edeceğim.
Edeceğiz.
“İmam nikahı” bahanesi altında Araplar gibi, ya da Amişler gibi, Mormonlar gibi bol karılı, bol çocuklu yaşamı normalmiş gibi gözümüze sokanlara gücümüz yettiğince tepki göstereceğiz.
Bizi böyle dizilerle falan yeni medeni hal düzenlemelerine alıştıramazsınız.
Çok eşlilik ilkelliktir. Bunu savunan, ‘aman canım ne var hep oluyor zaten’ diyen de ilkel oğlu ilkeldir.
Ha bu arada dizinin ATV ekranında gösterildiğini belirtmeme bilmem gerek var mı?
Öncel Öziçer'in Gazete 9 Eylül'de yayınlanan yazısı...
İnsanlar bitişlerden,vedalardan, geride bırakmaktan, geride bırakılmaktan bu kadar korkmasa, ortalıkta bunca mutsuz evlilik olmayacak aslında.
O imzayı bir kez atınca artık dönüşü olmayan bir yola girdiğini düşünenler kendilerini bu dünyada cehenneme mahkum ediyorlar.
Bahanelerle evlilik yürütülmez.
‘Çocuğumun geleceği için katlanıyorum’ diyenler mesela…
Kendilerinin ve çocuklarının hayatlarını zehir ediyorlar.
Sürekli gerginliğin, huzursuzluğun içinde, saygının ve sevginin olmadığı bir ortamda çocuk büyütmeyi başarı sanıyorlar.
Ya da güvenli, konforlu yaşam alanlarından uzaklaşmak istemeyenler…
‘Yeni birini bulamam, bulsam da bu saaten sonra kimseye kendimi baştan anlatmak için uğraşamam’ diyenler…
İnattan boşanmayanlar…
Korkudan ayrılamayanlar…
Falanlar filanlar…
Güvenli zannettikleri o derme çatma limandan bir ayrılsalar, belki hayatlarını olumlu anlamda tamamen değiştirecek sürprizlerle karşılaşacaklar. Ama onlar, rutin sarmalında mutsuz, huzursuz yuvarlanıp gitmeyi seçiyorlar.
***
Bana bütün bunları yazdıran şu gördüğünüz fotoğraf oldu aslında.
Oyuncu Selen Soyder’le Oren Fransez, ağustos ayında çok yakınları dışında kimsenin haberi olmadan yaptıkları evliliklerini dün gece sosyal medya hesaplarından işte bu fotoğrafla duyurdular.
Ben bu kadar gerçek, bu kadar sevgi yayan, aşkı hissettiren nikah fotoğrafı az gördüm.
Hayat arkadaşı olmak, birbirini tamamlamak, ‘bir olmak’ var ikisinin de vücut dillerinde.
Zaten beraberliklerinin başından beri ikisinin de gözlerinden mutluluk okunuyordu.
Bu Oren’in ikinci evliliği. İlki Başak Dizer’leydi.
Başak da şu anda Kıvanç Tatlıtuğ ile çok mutlu bir beraberlik yaşıyor.
Pek yakında onlardan da böyle sürpriz bir fotoğraf gelirse şaşırmayalım.
***
Başak ve Oren evliliklerini medeni bir şekilde noktalayan çiftlerden. Yani öyle kavgalı sansasyonlu olmadı boşanmaları.
İyi insan olmak bir evliliği yürütmek için her zaman yeterli olmuyor ne yazık ki.
Onlar da mutsuz ama evli kalmaktansa, ayrılıp hayatlarına ayrı ayrı devam etme kararı aldılar.
Kendilerini “Amaaan bundan iyisini mi bulacağım? Kırayım dizimi oturayım” deyip de tatsız bir yaşama mahkum etmediler.
Ve kendilerine ikinci bir şans verdiler, kazandılar.
Bu yüzden ayrılıklar, vedalar aynı zamanda yeni başlangıçları da getirir.
Mutsuzsanız, artık o eve girerken ayaklarınız geri geri gidiyorsa, yapışıp kalmayın yanınızdakine 404 gibi.
Cesur olun. Ömür dediğin iki nefes arası. Tek bir gününü bile heba etmeyecek kadar kısa.
Sizi parmağının ucuyla tutanı değil, canının bir parçası gibi saranı bulmak için her zaman şansınız var, pes etmeyin.
———————————————————————————————————–
Bol paralı bol karılı rezillik
Son yıllarda toplumun gözü önünde olan insanlardan bazılarının gözümüze soka soka yaşadığı çok eşlilik kavramının televizyonda vücut bulmuş hali olan bir dizi yayınlanıyor: Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz.
Dizi adeta çok eşliliğe bir methiye.
Bir adam var evli, ayrıca sevgilisi de var. İki kadından da çocuklar vs.
Olaylar bu üçlü arasında tatlı tatlı geçip gidiyor işte!
Gülben Ergen ve eşi Erhan Çelik Twitter hesaplarından, dizinin çok eşliliği normalleştirdiğini yazarak eleştirince, dizinin başrol oyuncusu Oktay Kaynarca da durmadı, her zamanki saldırgan üslubuyla yapıştırdı cevabı:
“Çok biliyorsan daha iyisini sen yap. Arkadaşımın şarkılarını severek dinliyoruz ama bu mantığa göre bütün şarkılarının, bugüne dek yaptığı bütün işlerin ‘Huzur Sokağı’ tadında olması gerekirdi. Üzülerek görüyorum ki hala sanatçı arkadaşlarım da dahil yaptığımız işin sanat olduğunu unutuyorlar. Bu mantığa göre dünyanın en iyi filmleri, en güzel şarkıları yapılamazdı…”
Dizinin konusuna itiraz edenler hiç mi üçlü bir ilişki duymamış diye de soruyor.
Duyduk efendim duyduk.
Mesela o ünlü televizyoncu, mesela o inşaatçı şey…
Yıllardır sanki dünyanın en normal işiymiş gibi çok eşli hayatlarını gözümüze sokuyorlar.
‘Kadınları’ da her şey yolundaymış gibi “ben küçük karısıyım, ben büyük karısıyım” diye bırak utancı, gururla ortalıkta dolaşıp, doğuruyorlar.
Fakat kötüden örnek almıyoruz biz kendimize.
Nefesim ve kalemim yettiğince ben bu ilkel duruma, medeni kanunda yeri olmayan medeniyetsizliğe, bu pespayeliğe, bu Arap kültüründen gelme ve giderek normalleştirilmeye çalışılan yeni Türkiye’nin yeni aile (!) yapısına isyan edeceğim.
Edeceğiz.
“İmam nikahı” bahanesi altında Araplar gibi, ya da Amişler gibi, Mormonlar gibi bol karılı, bol çocuklu yaşamı normalmiş gibi gözümüze sokanlara gücümüz yettiğince tepki göstereceğiz.
Bizi böyle dizilerle falan yeni medeni hal düzenlemelerine alıştıramazsınız.
Çok eşlilik ilkelliktir. Bunu savunan, ‘aman canım ne var hep oluyor zaten’ diyen de ilkel oğlu ilkeldir.
Ha bu arada dizinin ATV ekranında gösterildiğini belirtmeme bilmem gerek var mı?
Öncel Öziçer'in Gazete 9 Eylül'de yayınlanan yazısı...