- 25 Kasım 2006
- 8.868
- 19
Bağımdaşlık
Hayatımızda neye ilgi duyarsak hemen araştırıp bir kursa gitmeye kalkarız. Hiçbir şey olmazsa internetten araştırır ya da bir kitap alırız. Bunları neden yaparız. Öğrenmek için. Hayatı öğrenmek için ne yapıyoruz? Bir kursa gidiyor muyuz? Hayat öğrenilmez yaşanır diye bir görüş var. Ben hayatın öğrenilebileceğini düşünüyorum. Bilerek yaşamak daha da keyifli. O zaman değişim daha hızlı olur. Değişebilmek için farkına varmak ve sonra da kabullenmek gereklidir.
Yıllar önce hayatıma çok şey katan bir kitap okumuştum. Hatta hayatımı değiştiren bir kitap desem daha doğru olur. Bugün o kitaptan alıntılar yapmak istiyorum size. Kitabın adı; BAĞIMDAŞLIĞA SON, Kitabın yazarı MELODY BEATTIE.
Bağımdaşlık bir tür bağımlılıktır. Kökeni çocukluk dönemine kadar gider. Bağımdaşlar acı çeken, sürekli şikayet eden, her şeyi ve herkesi –kendileri hariç- kontrol etmeye çalışan insanlardır. Başkalarının dertlerinden sorumlu olduklarını düşünürler. Daha önceki yazılarımdan birinde yazmıştım. Ben de gençliğimde bir bağımdaştım. Başkalarının dertleri ile öylesine ilgilenirdim ki, kişi derdini unutur ama ben asla unutmazdım. Bu kitabı okuyunca bütün hayatım değişti. Artık başkalarının dertleri ile ilgilenmiyorum demek istemiyorum. Ama derdin sahibinden daha fazla üzülmem mümkün değil. Elimden geleni yapıyorum ama sonra hayatıma devam ediyorum. Fazlasının zararlı olduğu öğrendim. Hem de neredeyse hayatıma mal oluyordu. Yani bedelini ağır ödedim. Aşağıdaki maddeleri okuyunca yanlış yaptığımı anladım.
Bağımdaşların özellikleri:
1- Başkalarının, düşünceleri, duyguları, davranışları, istekleri, ihtiyaçları, seçimleri, iyilikleri, hastalıkları ve kaderlerinden kendilerini sorumlu tutarlar
2- Başkalarının problemleri karşısında heyecan, merhamet ve suçluluk duyarlar
3- Problemleri olan insana yardım etmeye kendilerini mecbur hissederler (kendilerinden istenmediği halde, tavsiyelerde ve önerilerde bulunmak gibi)
4- Yardımları yetersiz kaldığında öfkelenirler
5- Başkalarının ihtiyaçlarını hissedebilirler
6- Diğerlerinin neden aynı duyarlılıkta olmadıklarını anlayamazlar
7- Hayır demek isterken evet deyip; hem yapmak istemediklerini anlatır, hem de üzerlerine düşenden fazlasını yaparlar. Diğer insanların yapabilecekleri işleri de üzerlerine alırlar.
8- Kendi istek ve ihtiyaçlarının neler olduğunu bilemezler, bilseler de önemsiz olduğunu düşünürler
9- Kendileri hariç herkesi memnun etmeye çalışırlar
10- Kendilerine yapılan haksızlıklardan çok, başkalarına yapılan haksızlıklara öfkelenmek kolaylarına gelir
11- Özveride bulunurken kendilerini güvende hissederler
12- Başkaları özveride bulunursa, kendilerini güvensiz ve suçlu hissederler
13- Bütün hayatlarını verici olarak harcadıkları halde karşılık alamadıkları zaman üzülürler
14- Yardıma ihtiyacı olana bağlanırlar
15- Yardıma ihtiyacı olanları da kendilerine bağlarlar
16- Hayatlarında, bir kriz, çözülecek bir problem, yardım edecek bir olmadığında sıkılırlar ve kendilerini boş ve değersiz hissederler
17- Başkalarına yardım etmek için kendi hayatlarına boş verirler
18- Kendilerini zorlarlar
19- Kendilerini huzursuz ve baskı altında hissederler
20- Başkalarının sorumluluğu altında olduklarına yürekten inanırlar
21- İçinde oldukları durumun suçunu başkalarının üzerine atarlar
22- Hissettiklerinden başkalarını sorumlu tutarlar
23- Diğer insanların, kendilerini deli ettiklerini düşünürler
24- Kendilerini, öfkeli, kurban edilmiş, değeri bilinmemiş, kullanılmış ve harcanmış hissederler
25- Diğer insanların, taşıdıkları bu özellikler yüzünden kendilerine karşı bu kadar sabırsız ve öfke dolu davrandıklarını düşünürler.
YazarTülay Bilin
Hayatımızda neye ilgi duyarsak hemen araştırıp bir kursa gitmeye kalkarız. Hiçbir şey olmazsa internetten araştırır ya da bir kitap alırız. Bunları neden yaparız. Öğrenmek için. Hayatı öğrenmek için ne yapıyoruz? Bir kursa gidiyor muyuz? Hayat öğrenilmez yaşanır diye bir görüş var. Ben hayatın öğrenilebileceğini düşünüyorum. Bilerek yaşamak daha da keyifli. O zaman değişim daha hızlı olur. Değişebilmek için farkına varmak ve sonra da kabullenmek gereklidir.
Yıllar önce hayatıma çok şey katan bir kitap okumuştum. Hatta hayatımı değiştiren bir kitap desem daha doğru olur. Bugün o kitaptan alıntılar yapmak istiyorum size. Kitabın adı; BAĞIMDAŞLIĞA SON, Kitabın yazarı MELODY BEATTIE.
Bağımdaşlık bir tür bağımlılıktır. Kökeni çocukluk dönemine kadar gider. Bağımdaşlar acı çeken, sürekli şikayet eden, her şeyi ve herkesi –kendileri hariç- kontrol etmeye çalışan insanlardır. Başkalarının dertlerinden sorumlu olduklarını düşünürler. Daha önceki yazılarımdan birinde yazmıştım. Ben de gençliğimde bir bağımdaştım. Başkalarının dertleri ile öylesine ilgilenirdim ki, kişi derdini unutur ama ben asla unutmazdım. Bu kitabı okuyunca bütün hayatım değişti. Artık başkalarının dertleri ile ilgilenmiyorum demek istemiyorum. Ama derdin sahibinden daha fazla üzülmem mümkün değil. Elimden geleni yapıyorum ama sonra hayatıma devam ediyorum. Fazlasının zararlı olduğu öğrendim. Hem de neredeyse hayatıma mal oluyordu. Yani bedelini ağır ödedim. Aşağıdaki maddeleri okuyunca yanlış yaptığımı anladım.
Bağımdaşların özellikleri:
1- Başkalarının, düşünceleri, duyguları, davranışları, istekleri, ihtiyaçları, seçimleri, iyilikleri, hastalıkları ve kaderlerinden kendilerini sorumlu tutarlar
2- Başkalarının problemleri karşısında heyecan, merhamet ve suçluluk duyarlar
3- Problemleri olan insana yardım etmeye kendilerini mecbur hissederler (kendilerinden istenmediği halde, tavsiyelerde ve önerilerde bulunmak gibi)
4- Yardımları yetersiz kaldığında öfkelenirler
5- Başkalarının ihtiyaçlarını hissedebilirler
6- Diğerlerinin neden aynı duyarlılıkta olmadıklarını anlayamazlar
7- Hayır demek isterken evet deyip; hem yapmak istemediklerini anlatır, hem de üzerlerine düşenden fazlasını yaparlar. Diğer insanların yapabilecekleri işleri de üzerlerine alırlar.
8- Kendi istek ve ihtiyaçlarının neler olduğunu bilemezler, bilseler de önemsiz olduğunu düşünürler
9- Kendileri hariç herkesi memnun etmeye çalışırlar
10- Kendilerine yapılan haksızlıklardan çok, başkalarına yapılan haksızlıklara öfkelenmek kolaylarına gelir
11- Özveride bulunurken kendilerini güvende hissederler
12- Başkaları özveride bulunursa, kendilerini güvensiz ve suçlu hissederler
13- Bütün hayatlarını verici olarak harcadıkları halde karşılık alamadıkları zaman üzülürler
14- Yardıma ihtiyacı olana bağlanırlar
15- Yardıma ihtiyacı olanları da kendilerine bağlarlar
16- Hayatlarında, bir kriz, çözülecek bir problem, yardım edecek bir olmadığında sıkılırlar ve kendilerini boş ve değersiz hissederler
17- Başkalarına yardım etmek için kendi hayatlarına boş verirler
18- Kendilerini zorlarlar
19- Kendilerini huzursuz ve baskı altında hissederler
20- Başkalarının sorumluluğu altında olduklarına yürekten inanırlar
21- İçinde oldukları durumun suçunu başkalarının üzerine atarlar
22- Hissettiklerinden başkalarını sorumlu tutarlar
23- Diğer insanların, kendilerini deli ettiklerini düşünürler
24- Kendilerini, öfkeli, kurban edilmiş, değeri bilinmemiş, kullanılmış ve harcanmış hissederler
25- Diğer insanların, taşıdıkları bu özellikler yüzünden kendilerine karşı bu kadar sabırsız ve öfke dolu davrandıklarını düşünürler.
YazarTülay Bilin