AVUCUNUZU AÇMAYI DENEDİNİZ Mİ?
Doç .Dr. Erol ERÇAĞ
Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır.
Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı
bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı
büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun
tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama
yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır.
Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar
geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu
tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü
tutsak etmiştir. Yapması gere-ken tek şey, elini açıp yiyeceği
bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan
kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey,
arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Yapmamız
gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest
bırakmak ve dolayısıyla hür olmaktır!
Bu örnekle benzeştirirsek; ben, sahip olduğumuzu düşündüğümüz her
şeyin bizim için birer tuzak olduğunu fark etmediğimizi düşünüyorum:
-- Çoğunlukla konuşmaktan fazla bir özelliğini kullanmadığımız son
model cep telefonlarına sahip olmak,
-- Ortalama 15 m2´sini kullandığımız ama kullandığımız alandan 10-20
kat büyük evlere sahip olmak,
-- Belki bir kez giydikten sonra çok uzun sure dolabımızın bir
köşesinde unuttuğumuz günün modasına uygun giysilere sahip olmak,
-- Okumadığımız kitaplara sahip olmak,
-- Asla kadranın gösterdiği sürate ulaşamayacağımız en süratli arabaya
sahip olmak,
-- Bize günde 3-5 kez zamanı, başkalarına sürekli zenginliğimizi
gösteren kol saatlerine sahip olmak,
-- Vakit bulup gidilemeyen, gidilse bile dinlendirmekten çok uzak;
tabiri caizse yorgunluktan haşatımızı çıkaracak deniz kenarına yakın
bir yazlık, bir din-lence evine sahip olmak,
-- Vaktimize, nakdimize, aklımıza, çenemize zarar verse bile bir futbol
ta-kımı taraftarlığına sahip olmak,
-- Oturmadığımız koltuk takımları, izlemediğimiz dev ekran
televizyonlar; kullanmadığımız, faydalanmadığımız daha nelere sahip
olmak... Ya da sahip ol-duğumuzu sanmak...
O maymun gibi; avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile)
sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? Ve ancak parmaklarımızı gevşetip
bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür olup tüm yeteneklerimizi
kullanabilir hale gelmeyecek miyiz?
Aslında biz bu dünyaya sahip olmaya değil, şahit olmaya gelmişiz. Ah
bunu bir anlayabilsek.