Pulmonoloji - Göğüs Hastalıkları Astım Nedir? Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.026
602.889
43


Havayı solduğumuzda bu havanın akciğere iletilmesini bronş adı verilen yapılar sağlar. Çeşitli uyaranlar sonucu bu bronşlar aşırı derecede kasılır ve daralır. Hava yollarının daralmasıyla nefes almak güçleşse de nefes vermekte daha çok zorlanılır. Bu şekilde nöbetler halinde ortaya çıkan, geri dönüşümlü bronş kasılmasına astım denir.

Müzmin bir hastalık olan astımda sadece bu bronşların daralması değil, bronşun etrafındaki zarın şişmesi sonucu da hava yolları daralır. Ayrıca mukus dediğimiz balgam ve sümük gibi yapışkan maddeler çok fazla salgılandığında hava yolunun bazı yerlerinde tıkanmaya neden olur. Bu sorunlar da astımın ortaya çıkmasına yol açar. Astım hastaları bazı maddelere karşı daha duyarlıdır. Bu maddeler hırıltılı nefes alma, öksürme gibi problemlere neden olur. Ataklar arasında hasta gayet rahattır.
Toplumda özellikle çocukluk çağında sık görülen bir hastalık olan astım, yetişkinlerin yüzde 5’ini, çocukların ise yaklaşık yüzde 10’unu etkiler.

Astıma Neden Olan Durumlar Nelerdir?
Çevresel faktörler ve aileden gelen kalıtsal faktörler astım oluşumunda rol oynarlar. Bu faktörler hastalığın ya da astım nöbetinin oluşmasına neden olur. Ailede astım hastası olanlar bu hastalığa daha yatkındır. Hem annesinde hem babasında astım hastalığı olanlarda risk daha fazladır.

Astımın nedeninin büyük kısmını allerjik faktörler oluşturur. Bazı kişiler bazı maddelere karşı daha duyarlıdır. Çiçek ve ev tozları, kedi tüyü, evde yaşayan bazı böcekler… Bu böcekler nemli yerlerde yaşarlar ve astıma neden olan önemli bir faktördür.

Nem de astımı tetikleyen bir faktördür. Mevsim değişiklikleri özellikle soğuk hava astım atağının başlamasına yol açabilir. Solunum yolunu tahriş eden bazı kimyasal maddeler vardır. Daha doğrusu bazı maddeler vücutta kimyasal reaksiyona yol açar. Kömür ve tebeşir tozu, sigara dumanı, kirli hava, parfüm-sprey gibi kokular astımı tetikler. Özellikle sigaradan ve dumanından uzak durmak gerekir.

Bunların dışında egzersiz yapmak zaten zor olan solunumu daha da güçleştirir. Astımı başlatabilir. Bazı hastalar egzersizden önce astım ilacı alarak astım atağının başlamasını önleyebilir.

Astımın başlamasına neden olacak bazı meslekler de vardır. Bunlar kuaför, mobilyacı, fırında çalışanlar gibi… Özellikle kışın görülen soğuk algınlıkları astıma neden olmaktan çok astımlı kişilerde atağın başlamasına neden olur.



Astimda Görülen Belirtiler
Astımda bronşlar daraldığından en önemli bulgu nefes almada güçlük çekmedir. Hasta hem nefes alırken hem de verirken zorlanır. Nefes verirken hava dışarı zorlanarak çıkar ve hırıltılı soluk alıp verme görülüt. Hastada hışırtı tarzında ses oluşur. Astımda sık karşılaşılan bir durumdur fakat başka solunum yolu rahatsızlıklarında da bu hırıltı duyulabilir. Sadece astıma özgü bir belirti değildir.

En çok görülen belirtilerden biri de öksürüktür. Özellikle gece ya da sabaha karşı ortaya çıkar. Kuru ve inatçı bir öksürüktür ve uykudan uyandırır. Sebebi balgam ya da bronşun etrafındaki kasların kasılmasıdır. Hasta doktora balgamı çıkardıktan sonra rahatladığını söyler. Astım hastaları sık nefes alıp verir. Çünkü aldığı nefesin yetmediğini düşünür ve zorlanır.

Astım çok ağırlaştığında hastada morarma görülebilir. Ayrıca göğüs bölgesindeki deri özellikle kaburgaların arasındaki içe çöker ve kanurgalar belirginleşir. Mutlaka doktora görünmek gerekir. Bu beliritler sadece astımda görülmediğinden diğer hastalıklardan ayırt etmek gerekir. Astımın belirtileri özellikle sabah doğru görülür.

Astım Tanısı Nasıl Konur?
Hastalığın tanısını koymak zor değildir. Bunun için uzman bir doktora başvurmak yeterlidir. Hastanın şikayetlerinin yanında hastalığın kesin tanısı için bazı testler ve tetkikler yapılır. Zor ve acı verici bir yöntem yoktur. Solunum testi yapılır. Akciğerlerin ne kadar hava alıp verebildiğine bakılır. Akciğer filmi çekilir. Eğer alerjiye bağlı bir astım olduğu düşünülüyorsa bunun için kan testleri ve deri testleri yapılır.

Ayırt edilemediği durumlarda gerekirse balgam ve ter testi, akciğerin görüntülenmesi yapılabilir.

Astım Tedavisi
Astım, hastanın normla bir hayat sürebilmesi için tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Yapılan tedaviyle hastalık kontrol altına alınabilir. Eğer çocukluk çağında tedaviye başlanırsa yetişkin haldeyken tamamen önüne geçilebilir. Fakat müzmin bir hastalık olduğundan hastalığı tamamen kaldırmak yerine şikayetleri en aza indirmek, atağın başlamasını önlemek daha gerçekcidir. Kısa sürede kurtulacak bir sorun değildir. Tedavisi uzun sürer.

Astım tedavisinde rahatlatıcı ve koruyucu olmak üzere iki tip ilaç kullanılır. Rahatlatıcı ilaçlar hastanın şikayetlerinin arttığı durumlarda kullanılır. Sürekli alınan bir ilaç değildir. Hastanın rahat nefes almasını sağlar. Koruyucu ilaçlar uzun süreli kullanılır. Düzenli kullanılması gerekir. Astımın ve ataklarının ortaya çıkmaması için kullanılır. Hastanın şikayeti olmasa bile kullanmaya devam etmesi gerekir.

Bu ilaçlardan burun yoluyla çekilenler doğrudan akciğere gittiğinden daha faydalıdır. Doktorlar tarafından da bu tür ilaçlar genelde tavsiye edilir. Çünkü astım akciğeri ilgilendiren bir hastalıktır.

Antibiyotiklerin, öksürük şuruplarının bir faydası yoktur. Atağın başlamasını engellemez.

Astım Hakkında Bilmemiz ve Yapmamız Gerekenler
  • Astımı olanlar sigara dumanından, rutubetli yerlerden, soğuk havadan korunmalıdır.
  • Alerjiye neden olan faktörler tespit edilmeli ve bunlardan uzak durulmalıdır.
  • Astım müzmin bir hastalıktır ve psikolojik problemlere yol açabilir.
  • Akciğerlerin görevleri yapılan tedavi sonucunda normale dönebilir.
  • Şikayetlerin nadir görülmesi hastalığın iyileştiği anlamına gelmez.
  • Astım büyüdükçe geçebilir fakat daha da kötü olabilir.
  • İlaçların düzenli bir şekilde alınması gereklidir.
  • Grip, astımlı kişilerde nefes almada probleme yol açabilir. Bu yüzden grip aşısı olmakta fayda vardır.
  • Hamamböcekleri de astıma neden olur. Bunun için evde gerekn tedbirlerin alınması gerekir.
  • Astınlı kişilerin yatak odasında halı bulundurmamalıdır. Bu böcekler halıda barınırlar. Nemli ortamı severler.
  • Kaynak=ojeli eller
 
Astım İrsi Bir Hastalık mıdır?

Bazı hastalıklar genetik geçişlidir. Anne veya babadan ilgili genetik kodu alan kişilerde çevresel değişkenler ne olursa olsun hastalık mutlaka ortaya çıkar. Bazı hastalıklar ise tamamen çevresel koşullara bağlı olarak gelişir. Astım bu iki grup hastalıktan farklıdır. Hastalığın ortaya çıkmasında hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktörler birlikte rol oynar. Her iki belirleyici de hastalığın ortaya çıkmasında tek başına yeterli değildir.


Astımlı Anne veya Babanın Çocukları Astımlı Olarak mı Doğar?

Anne ve babası yada bunlardan birisi astımlı olan çocuklarda astım görülme olasılığı toplunda görülen astım sıklığından biraz daha fazla olmakla birlikte, böyle bir çocuğun mutlaka astımlı olacağı söylenemez. Ailede astım vb allerjik hastalıklar varsa doğacak çocukların korunması amacıyla uygun çevresel koşulların sağlanması yararlı olacaktır.


Hangi Çevresel Faktörler Astıma yol açmaktadır?

Astıma neden olan, astım gelişimine katkıda bulunan veya astımlı kişilerde nöbetleri tetikleyen çeşitli risk faktörleri tanımlanmıştır. Bunlardan bazıları kaçınılabilir, düzeltilebilir durumlardır. Tüm dünyada, ev tozu akarları ile evde beslenen kedi gibi hayvanlar; hamamböceği, kalorifer böceği gibi haşereler ve küf mantarları en sık rastlanan astım nedenleridir. Polenler (ağaç, ot,çimen), aspirin gibi ilaçlar ve bazı iş yerlerinde maruz kalınan mesleki uyarıcılar da astımla sonuçlanan allerjik duyarlılığın gelişimine yol açarlar. Ayrıca sigara dumanıyla temas, solunum yolu enfeksiyonları, hava kirliliği, bazı gıdalar ile bunlara ilave edilen katkı maddeleri de bilhassa erken çocukluk döneminde astım gelişimine katkıda bulunurlar. Bu nedensel ilişki gösteren faktörlerin tümüne ilaveten iklim değişiklikleri (sisli, yağışlı, kapalı havalar), psikojenik stresler, egzersiz gibi değişkenlerin ise astımlılarda nöbetleri tetikleyebilir iken astımı olmayanlarda bu yönde etkileri yoktur. Yine sinüzit, burunda polipler, yemek borusuna mide asidinin geri kaçak yapması gibi bazı durumlar astımlılarda sık görülmekte ve hastalığın tedavi ve kontrolünü güçleştirmektedirler.


Meslek İle Astım Arasında Bir İlişki Var mı?

Evet. Astım bazen bir meslek hastalığı şeklinde karşımıza çıkabilir. En sıklıkla fırıncılar, kuaförler, boyacılar, çiftçiler, kereste ve mobilya işinde, gıda sektöründe çalışanlar olmak üzere bir çok iş kolunda işyeri ortamında karşılaşılan bazı maddelere bağlı olarak astım gelişir. Yakınmaların işe girdikten sonra başlaması, tatil zamanlarında veya işyerinden uzakta geçirilen günlerde azalması, aynı işyerinde birden çok kişide benzer yakınmaların görülmesi meslek astımını düşündürmelidir. Böyle hastaların meslek değiştirmesi veya aynı işte başka bir alanda çalışması, maske kullanması gerekebilir.


Astımın Mevsimlerle İlişkisi

Bazı allerjenlerin mevsimle ilişkili olarak ortaya çıktığı veya yoğunluğunun arttığı bilinmektedir. Diğer bazıları ise her mevsimde sabit olarak bulunurlar. Mevsimsel allerjenler daha çok polenlerdir. Ancak değişen nem ve ısı gibi iklim koşullarından etkilendikleri için ev tozu ve küf mantarı gibi diğer allerjenlerin yoğunluğu da mevsimlere göre dalgalanmalar gösterir. Buna bağlı olarak allerjik astımlıların bazılarında belirli mevsimlerde yakınmalar artabilir, hatta sadece bu dönemde hastalık ortaya çıkıp daha sonra tamamen normale dönebilir.


Tetik Faktör Ne Demektir?

Astımlı kişiler çoğu zaman kendilerini tamamen normal hissederler ve hiçbir şikayetleri yoktur. Oysa bazen durup dururken aniden tıkanabilirler ve çok zor dakikalar, saatler, günler geçirebilirler. Şikayetlerin ortaya çıktığı bu dönemlere astım nöbeti, atağı, krizi diyoruz. Bazı hastalarda nöbeti başlatan faktörler belli iken diğer bazılarında ise bilinemez. Örneğin çoğu astımlı koşma, merdiven çıkma gibi eforlar sırasında tıkanmaktadır. Sigara, çeşitli toz kimyasal dumanlar, kokuların solunması, kalp-tansiyon ve romatizma ilaçlarından bazılarının kullanılması, grip vb viral hastalıklara yakalanmak, ağlama-gülme gibi emosyonel davranışlar, yağışlı şimşekli iklim koşulları gibi bir çok durum astımlılarda nöbetleri tetikleyebilir. Oysa bunların astımı olmayanlarda hatta diğer bazı astımlılarda ise aynı yönde bir etkileri olmaz. Astımı olanların kendileri için geçerli olan tetik faktörleri tespit edip bunlardan kaçınmaları hastalıklarının tedavisinde çok önemlidir.


Bölgemiz Astım Açısından Fazla Risk Taşımakta mıdır?

Nemli, bol yağışlı ve ılıman iklimi, zengin bitki örtüsü nedeniyle yukarıda bahsedilen ve en sıklıkla astım nedeni olan ev tozu akarları, polenler ve küf mantarları gibi havayla taşınan allerjenler bakımından çok elverişli koşullar taşıması ve sigara içme oranlarının yüksek olması nedeniyle Doğu Karadeniz Bölgesi astım için riski fazla bir yöre olarak görünmektedir.
 
Astımım Olduğundan Şüpheleniyorum Ne Yapmalıyım?

Astım tanısı çok zor ve zahmetli değildir. Bu konuda uzman bir hekime başvurursanız size astımınız olup olmadığını söyleyecektir. Ancak, bazı durumlarda astım teşhisi koymak biraz zaman alabilir ve bir süre hekim takibinde kalmanız gerekebilir.


Teşhis İçin Biyopsi, Kan Vermek, Endoskopi Yaptırmak Gibi Can Yakıcı İşlemler Gerekli mi?

Hayır. Astım teşhisi için canınızı yakacak hiçbir işleme gerek yoktur. Hekiminiz sizinle konuşarak, sizi muayene ederek, solunum fonksiyon testleri yaparak tanı koyabilir.


Solunum Fonksiyon Testleri Zor bir test midir?

Asla. Kişinin yapması gereken; bir ağızlık içerisinden bir derin nefes alıp, aldığı nefesi hızlı ve güçlü bir şekilde üflemesinden ibarettir. Anında sonuç veren, hasta için hiçbir zarar veya risk taşımayan, hemen her yerde uygulanabilir bir işlemdir.


Pefmetre Cihazı Ne İşe Yarar?

Pefmetre astım teşhisi, astımın ağırlığının tespiti ve tedaviye cevabın değerlendirilmesi, astım nöbetlerinin şiddetinin ölçülmesi için kullanılan basit bir cihazdır. Her astımlı hastanın bir pefmetresi olmalı ve kullanımasını hekiminden öğrenmelidir. Bu, hipertansiyonu olan hastanın evinde tansiyon aleti bulundurup kendi tansiyonun kontrol edebilmesi gibi; astımlı hastanın da kendi hastalığını izleyebilmesine imkan verir.


Allerjik Deri Testleri Yaptırmalı mıyım?

Astım her zaman allerjik bir hastalık değildir. Deri testleri ise astım tanısında değil, sadece allerjik bir deri cevabının varlığı durumunda yararlıdır. Astımı olan kişilerin testleri negatif bulunabildiği gibi, deri testleri pozitif bulunan kişilerde de astım olmayabilir. Bu nedenle bu testlerin astım tanısında yeri yoktur. Sadece tedaviye cevap vermeyen, atakları kontrol altına alınamayan astımlılarda tetik faktörlerin tespiti açısından gerek duyulduğunda yapılabilir. Yoksa gereksizdir.

Erken Teşhisin Astım İçin Bir Önemi Var mı?

Astım her hastada aynı şiddette değildir. Hafif, orta ve ağır olabilir. Hastalığın ağır formlarında tedaviye cevap vermeyen değişiklikler söz konusudur. Geri dönüşü olmayan bu patolojilerin ortaya çıkmaması için astımın zamanında teşhis edilip, uygun şekilde tedavi edilmesi önemlidir. Ayrıca tedavi edilebilir bir hastalıktan dolayı kişilerin yaşamının sınırlanmaması, verim ve performansının düşmemesi ve bazen öldürücü olabilen nöbetlere girmemesi için hastalığın biran önce teşhis edilip tedaviye başlanması en doğrusudur.

Astım Tedavi Edilebilir Bir Hastalık mıdır?

Evet. Astım tedavisi olan, tedaviyle tamamen kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Astım tedavisi etkin bir tedavidir ve hasta tedavi ile tamamen normal bir yaşam sürdürebilir.

Tedavi İle Astımdan Kurtulabilir miyim?

Tedavi ile astımlıları normal yaşamlarına döndürmek mümkündür. Özellikle çocuklukta şikayetleri başlayan astımlıların bir kısmında, hastalık erişkin yaşlarda tamamen iyileşebilmektedir. Ancak daha sıklıkla, hastalar hastalıkları ile birlikte yaşamakta; kendilerine önerilen tedavi ve tavsiyelere uydukları oranda önemli bir yakınmaları olmamakla birlikte tedaviyi kestiklerinde bir süre sonra daha hafif olarak yeniden şikayetleri başlamaktadırlar. Nasıl ki yüksek tansiyonu olan bir hasta tuzsuz diyete uyup, ilaçlarını aksatmaksızın aldıkça tansiyonu yükselmemekte ancak, bunlara dikkat etmediğinde tansiyonu nasıl yükselmekteyse astımlılar için de durum benzerdir.


Astım Tedavim Ne Kadar Sürecek?

Bu soruya herkes için geçerli bir cevap vermek mümkün değildir. Tedaviyle hastalık kontrol altına alındıktan sonra tedavi yavaş yavaş, basamak şeklinde giderek azaltılır ve bazen tamamen kesilebilir. Kesildikten bir müddet sonra şikayetler yeniden başlarsa tedaviye tekrar başlanmalıdır. Bazen ise uzun yıllar, yada devamlı olarak ilaç kullanmak gerekebilir.
 
Tedavi ile Şikayetlerimin Geçmesi Yeterli midir?

Her ne kadar hastalar sadece şikayetlerinden kurtulmayı amaçlarlarsa da tedaviden amaç bundan ibaret değildir. Yakınmaları giderip hastayı rahatlatan ancak, hastalığı tedavi etmeyen, ilerlemesini durdurmayan, hastanın akciğer fonksiyonlarını normale getirmeyen ve doğal, aktif yaşamına geri döndürmeyen bir tedavi hastaya fayda değil aksine zarar vermiş olur. Çünkü yakınmaları giderdiği için hasta kendini iyi olmuş hisseder ve çare aramayı bırakır, doğru tedaviye başlamak için zaman kaybetmiş olur.


Astımımı Hangi İlaçlarla Tedavi Edebilirim?

Bu sorunuza ancak hekiminiz karar verebilir. Hatta bu sorunuzun doğru cevabını bulmak için hekiminizin sizi muayene edip bir kaç kez kontrollerde sonucu gözlemesi gerekebilir. Sizin için en uygun tedaviyi bulmak zaman alabilir. İlk muayene ve kontrolde yeterli sonuç alınmayabilir. Bir astımlı hastaya verilen tedavi sizin için yetersiz, fazla veya zararlı olabilir.

Astımlı Komşumun veya Kardeşimin İlaçlarını Kullanabilir miyim?

Hayır. Bunu yapmamalısınız. Çünkü, astım kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Her hastada tetik faktörler, eşlik eden patolojiler, hastalığın ağırlığı farklıdır. Bunlara bağlı olarak seçilmesi gereken ilaçlar farklı olabilir. Kullanılması gereken ilaçlar aynı bile olsa dozlar değişebilir.


Kaç Türlü Astım Vardır?

Astımlı hastalar hafif-gelip geçici, hafif inatçı, orta ve ağır astım şeklinde dört gruba ayrılır. Her bir grup için önerilen tedavi ayrıdır. Bunlardan başka hastalarda: mevsim astması, meslek astması, egzersiz astımı, ilaç astması gibi nispeten farklı tedavi yaklaşımları gerektiren tablolar söz konusu olabilir.


Sprey İlaçları Kullanmak Zorunda mıyım?

Sprey türü ilaçlar astım tedavisinde tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Nefes yoluyla hap, şurup veya enjeksiyon şeklindeki uygulamalara göre daha az miktarda ilaç kullanarak daha güçlü etki elde edilebilir ve aynı zamanda ilaçların istenmeyen yan etkilerinden kaçınmak mümkündür. Çünkü, sprey şeklinde kullanılan ilaç sadece hastalığın yerleştiği solunum yollarına ulaşır ve etkisini burada gösterir iken; ağızdan veya enjeksiyon şeklinde verilen ilaç, tüm vücuda dağılıp her yerde ve dolayısıyla etkili olması istenmeyen organlarda da (kalp, böbrek vb) etkileri görülebilir. Üstelik sprey türü ilaçların etkileri alındıktan sonra dakikalar içerisinde hemen başlamakta iken; ağızdan veya enjeksiyonla verilen ilaçların etkilerinin gözlenmesi için saatler geçmesi gerekir.


Sprey İlaçların Alışkanlık Yaptığı, Ciğerleri Kuruttuğu Doğrumudur?

Hayır. Bilakis hemen yukarıda belirtildiği gibi bu ilaçların istenmeyen yan etkileri, aynı ilaçların ağızdan alınan veya enjeksiyon şeklindeki formlarına göre çok daha azdır. Çok daha güvenli ilaçlardır. Bu ilaçların bağımlılık anlamında alışkanlık yapması söz konusu değildir.

Sprey İlaçlar Güvenli midirler?

Evet. Tüm dünyada uzun yıllardır çok yaygın olarak kullanıla gelmiş ilaçlardır. Bebek, çocuk ve yaşlılar, gebeler, kalp, karaciğer ve böbrek hastaları gibi ilaçların yan etkilerine daha duyarlı kişilerde -yan etkileri az olduğu için- bilhassa tercih edilmesi gereken formlardır.


Nefes Yoluyla Alınan Toz Şeklindeki İlaçlar ile Sprey İlaçlar Arasında ne Fark Vardır?

Nefes alma sırasında ilacın solunum yollarına ulaştırılması esasına dayanan üç türlü İlaç uygulama formu vardır. Bunlar: ölçülü doz spreyler, kuru toz inhalatörler ve nebülizör formlarıdır. Her üçü esasta aynı olmasına karşılık, birbirlerinden bazı küçük farklılıkları da söz konusudur. Kuru toz inhalatörler sprey ilaçlardan farklı olarak itici gaz içermezler, ozon tabakasına zararlıtarafları yoktur. İlaç dışı madde içermediklerinden allerjik ve irritatif yan etkilere rastlanmaz. Kullanımları daha kolay olup sprey ilaçları kullanamayanlarda tercih edilirler.


Sprey İlaçları Kullanmakta Zorluk Çekiyorum, Bunu Nasıl Aşabilirim?

Bu eğitimle aşılabilir. Hekiminizin size bu ilaçların nasıl kullanıldığını bizzat anlatması, göstermesi ve size uygulatarak gözetleyip yanlışlarınızı düzeltmesi gereklidir. Sprey ilaç öncelikle çalkalanmalı, kapağı çıkarılıp oturur durumda veya ayakta iken baş bir miktar geriye doğru kaldırılmalı ve nefes verilip akciğerlerimiz boşaltıldıktan sonra ağızlık kısmı aşağıda tüp yukarıda olacak şekilde dudaklar ağızlık kısmının çevresini boşluk kalmayacak şekilde kavramalı ve tüp içinden derin, güçlü ve uzun süreli bir nefes alınmaya başlanmalıdır. Burada önemli olan nefes almaya başlar başlamaz gecikmeden ilacın serbestleştirilmesidir. Nefes alma süresinin sonuna doğru veya nefes verme sırasında yada henüz nefes alınmaya başlamadan önce ilacın serbestleştirilmesi etkisiz bir kullanım şeklidir. İlacın ağızlıktan püskürüp boğaz ve ağız duvarına çarpması sırasında nefes alma eylemi duraklatılmamalıdır. Derin nefes almanın sonucunda alınan ilaçlı hava içeride bir süre (10 sn) tutulmalı ve nefes hemen geriye verilmemelidir. Nefesi geriye verirken ateşe üfler, ıslık çalar gibi veya burundan zorlayarak vermek etkinliği artırmaktadır. Nefes alma ile ilacı serbestleştirme arasında zamanlama ve koordinasyon bir miktar beceri gerektirir. 7 yaşından itibaren çocukların bu işlemi yapabildiği gözlenmektedir.


Bir Türlü Becerip Sprey İlaçları Alamıyorum Ne Yapmalıyım?

Nefes alma ile ilacı serbestleştirme arasında zamanlama ve koordinasyon gereğini ortadan kaldıran yardımcı spaser cihazlar (hazneler) geliştirilmiştir. Bunlar hem kullanımı kolaylaştırırlar, hem ilacın akciğerlere ulaşan etkin dozunu artırırlar, hem de yan etkileri azaltırlar. Bilhassa yüksek doz sprey türü ilaç kullanılacaksa bu yardımcı cihazların kullanılması çok daha yararlıdır. Kuru toz inhalatör ilaç formları da bu tür sprey ilaçları kullanamayan hastalar için iyi bir alternatif olabilir.
 
Nebulizör Nedir?

Nebülizör sıvı haldeki ilacı buhar haline getirip bir maske veya ağızlık yardımıyla hastanın normal soluk alıp vermesi sırasında ilacın solunum yollarına ulaşmasını sağlayan elektrikli küçük cihazlardır. Bilhassa ağır kriz halinde, bebek veya küçük çocuk, yaşlı, ajite, bilinci kapalı hastalarda bile kullanılabilirler. Cihazın çalıştırılıp maskenin yüze geçirilmesi yeterlidir. Ayrıca ilacı almak için herhangi bir harekete gerek yoktur.


Nebülizör veya Spaserleri Sigorta Emekli Sandığı ve Kurumlar Karşılıyor mu?

Eğer uzman hekim hastanın tedavisi için bu cihazların kullanımını gerekli görüyorsa bir rapor ile hasta, bunları söz konusu kurumlardan ücretsiz elde edebilir.


Astım Tedavisinde Kortizonlu İlaçlar Kullanılıyormuş, Bunların Zararı Yok mu?

Kortizon korkusu toplumda yaygındır. Kortikosteroidler bugünkü tıpta en çok kullanılan, çok etkili ve faydalı ilaçlardır. Uygun endikasyon, doz, zamanlama ve hekim kontrolü altında kullanıldıklarında istenmeyen yan etkiler pek görülmez. Özellikle astımlılarda kortizonlu ilaçlar sprey veya toz halinde solunum yoluyla verildiklerinde bu tür istenmeyen zararlı etkiler hemen hiç görülmez ve çok güvenlidir.


Kortizonsuz Astım Tedavisi Mümkün Değil midir?

Astım havayollarının mikrobik olmayan süreğen iltihabıyla karakterize bir hastalıktır. Tedavide temel yaklaşım bu iltihabın baskılanmasıdır. Kortizon bu yönde en etkili ilaçların başında gelmektedir. Kortizon dışı ilaçların etkileri ise kortizona kıyasla çok daha zayıftır. Ancak hafif astımlılarda veya ağır olgularda kortizonla birlikte kullanılabilirler. Bugünkü tedavi biçimine göre orta ve ağır astımlıların tedavisinde kortizon kullanılması mutlaka gereklidir. Aksi taktirde hastalık kontrol altına alınamaz ve hasta riske atılmış olur. Şunu yine vurgulamak gerekir ki sprey yada toz formunda verilen kortizon türü ilaçların korkulacak yan etkileri hemen hiç yoktur.

Ağızdan Alınan Hap Türü İlaçlarla Astım Tedavi Edilemez mi?

Hafif astım, efor astması, polen astması gibi çoğu hasta, ülkemizde de son yıllarda kullanıma giren lökotrien antagonistleri grubu ilaçlarla (Singulair ve Accolate) tamamen kontrol edilebilmektedir. Özellikle çocuklarda kullanılabilir olması nedeniyle Singulair, sprey tipi ilaçları kullanamayan popülasyonda kullanım avantajı ve hasta uyumunu artırıcı bir üstünlüğe sahiptir. Ancak orta ve ağır astmalıların tedavisinde bu ilaçlar tek başlarına yeterli olmazlar, ancak gerek olduğunda diğer ilaçlarla birlikte kullanılabilirler.


Kortizonlu İğnelerin Tedavideki Yeri Nedir?

Kenakort, Diprospan gibi kortizon içeren iğneler veya Prednol, Deltakortil gibi ilaçlar astımlı hastalar tarafından en çok suiistimal edilen ilaçlardır. Bunlara bağlı olarak, şişmanlama, kemik erimesi, hipertansiyon, kalp yetmezliği, hormon bozuklukları gibi bir çok yan etkiler görülebilmekte, ayrıca kortizona bağımlılık oluşabilmektedir. Bu tür ilaçların astımlı hastalarca -kriz sırasında hekim kontrolünde verilmesi hariç- kullanılmaları doğru değildir.

Astım İlaçlarının Yan Etkileri Nelerdir?

Günümüzde astımın doğru tedavisi için hekim kontrolünde kullanılan ilaçlara bağlı olarak önemli yan etkiler pek görülmez. Ancak nadir olarak çarpıntı, titreme, kas krampları, seste boğuklaşma, idrar yapmada güçlük, mide şikayetleri ve allerjik reaksiyonlar gibi sorunlara rastlanabilir. Sprey tipi ilaçlar kullanıldıktan sonra bol su ile ağız çalkalanıp boğaz gargarası yapılarak tükürülmesi önerilir. Kalp hastalığı, tansiyon yüksekliği, karaciğer hastalığı gibi başka hastalıklar varsa ve bunlar için de hasta ilaç kullanıyorsa astım ilaçlarıyla etkileşme olup olmayacağı yönünden hekimine danışmalıdır.

Aşı Tedavisinin Astımdaki Yeri Nedir?

Halk arasında aşı tedavisi olarak bilinen immünoterapi asıl olarak arı sokmalarına ve yılan zehirlenmesine karşı etkin bir tedavi biçimidir. Tüm dünyada standart astım tedavisi protokolleri arasında yer almaz. Çok özel koşullarda standart tedaviye cevap alınamayan hastalarda denenebilir. Aşı tedavisi:

5 yaşından küçüklere ve 40 yaşından büyüklere uygulanmaz.

Orta ve ağır astımlılara uygulanmaz.
Sadece deri testleri ile değil aynı zamanda kanda özel Ig E tipi antikor tayini ile antijen duyarlılığı saptanmayanlara uygulanmaz.
İki allerjenden daha fazlasına karşı duyarlılık olduğunda uygulanmaz.
Hastanın duyarlı olduğu antijeden kaçınması mümkün olduğunda uygulanmaz.
Standart tedavi maksimum olarak denenip başarısız olduğu gösterilmeden uygulanmaz.
Fakat orta ve ağır astımlılarda kullanılmaması gerektiğinden, hafif astımlılarda ise standart tedavi hemen her zaman başarılı olduğundan pratikte astım tedavisinde aşının yeri yoktur.




Aşı Tedavisinin Herhangi Bir Zararı Var mıdır?

Evet. Bu tedavi her yerde her hekim tarafından uygulanamaz. Hele muayenehanelerde asla uygulanmamalıdır. Ancak yukarıda sıralanan koşullara uyan çok az sayıda hastaya, asıl tedaviler uygulandıktan sonra, bütün riskler göz önüne alınarak, uzmanı doktor denetiminde ve acil durumda hastayı yaşama geri döndürmeye yönelik müdahalenin yapılabileceği her türlü donanım ve ekipmana sahip, hastanın suni solunum cihazına bağlanabileceği tam teşekküllü bir hastanede denenebilir. Çünkü bu tedavi sırasında allerjik reaksiyonlar ve astım krizi gelişip ölümcül olabilir. Bu nedenle ve etkinliğinin çok az olması dolayısıyla, insan sağlığına gereken önemin verildiği gelişmiş Avrupa ülkelerinin bir çoğunda astımlılara aşı yapılmaz ve bu bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmeyip yasaklanmıştır.
 
Aşı Tedavisinin Ülkemizde Bu Kadar Yaygın Olarak Kullanılmasının Sebebi Nedir?

Standart astım tedavi protokollerinde yeri olmadığı, gelişmiş Avrupa ülkelerinin bir çoğunda yasaklandığı, etkinliğinin çok zayıf olduğu, etki mekanizmasının bile bilinmediği ve ölümle sonuçlanan ciddi yan etkilerinin varlığına rağmen ülkemizde ehliyetsiz ellerde, uygunsuz koşullarda, standardize edilmemiş, üzerinde hiçbir isim, marka, doz vs yazmayan, kimin tarafından nerede hazırlandığı ve ne içerdiği belli olmayan solüsyonların aşı adı altında hastalara uygulanmasının tek nedeni maalesef suiistimale açık olmasıdır. Yıllarca bir ümit uğruna aşı olmaya devam eden hastalar vardır

Görülmektedir. Bu Nasıl oluyor?

Bu, ancak hastaya aşı adı altında uygulanan solüsyonun aşı içermemesi onun yerine kortizon vb bir ilaç karışımı olmasıyla mümkündür. Gerçek aşı solüsyonları hakkında böyle güven ve cesaret vermek mümkün değildir.


Astımlıların Krize Girmesi Normal midir?

Astı Kriz, astımın kontrol altında olmadığını gösterir. Eğer hasta tedavi almıyorsa tedavi edilmelidir. Tedavi altında ise almakta olduğu tedavi yetersiz olabilir. Tedavisi gözden geçirilmeli yeniden düzenlenmelidir.


Tedavi Edilmekte Olan Astımlı Hastanın Hiç Şikayeti Olmaz mı?

Uygun şekilde tedavi edilmekte olan astımlı hastanın da zaman zaman bilhassa tetik faktörle karşılaştığında yakınmaları olabilir. Ancak, hastanın şikayetinin olması ile kriz geçirmesi aynı şey değildir. Şikayetleri devam ediyor, ilk müdahaleden etkilenmiyor veya kısa süre sonra tekrarlıyorsa krizden bahsedilebilir.


Astım Krizine Girmemek İçin Ne Yapmalıyım?

Daha önceki krizlerinizi başlatan tetik faktörleri biliyorsanız (sigara dumanı, efor, deterjan dumanı, vernik kokusu, aspirin alımı vb gibi) onlardan uzak kalmalısınız. Size verilen tedaviyi, şikayetim yok diyerek kendi başınıza kesmemeli veya aksatmamalısınız. Grip vb solunumsal enfeksiyonlardan kendinizi korumalısınız. Her yıl eylül-kasım ayları arasında bir doz grip aşısı yaptırmanızda yarar var.


Astım Krizinin Ağır veya Ölümcül Olma Olasılığını Gösteren Kriterler Nelerdir?

şikayetlerin çok şiddetli olması, uzun sürmesi, hastada morarma olması, nabız sayısının dakikada 120’den fazla olması ve nabzın düzensizleşmesi, tansiyonun düşmesi (Büyük 90, küçük 60 mmHg’dan düşük ölçülmesi), hastanın nefes darlığı nedeniyle konuşurken cümleleri tamamlayamayıp kelimeler arasında soluk alıp vermek zorunda kalması, ancak oturur vaziyette nefes alıp yatar vaziyete geçtiğinde tıkanması gibi belirtiler krizin ağır olduğunu gösteriri ve hekim desteğine gereksinim var demektir.


Damardan Aminokardol Ampul Yaptırmanın Sakıncası Var mıdır?

Evet. Hastalar arasında sık görülen bu uygulama maalesef tehlikelidir. Bu ilaç damardan hızlı olarak verildiğinde tansiyon düşmesine, kalpte ritim bozukluğuna ve ani ölümlere yol açabilir. Üstelik astım krizinde ilk tercih edilmesi gereken yada en etkin olan tedavi biçimi değildir.


Astım Hastasıyım, Spor Yapabilir miyim?

Evet. Efor astması, astmalıların çoğunda var olmasına karşılık düzenli tedavi gören astımlılar spor yapabilirler. Dünya olimpiyatlarında yarışmış ve derece almış çok sayıda astımlı vardır. Astım ilaçları doping olarak kabul edilmez ve spor öncesi, efor öncesi alınabilirler.

 
Astımlılar İçin Özellikle Tavsiye Edilen Bir Spor Türü Var mıdır?

Yüzme sporunun astımlılar tarafından çok daha iyi tolere edildiği bildirilmektedir.


Astımlıyım, Gebe Kalabilir miyim?

Astımlılar düzenli tedavi ile normal yaşamlarını sürdürebilirler. Hiçbir anormallik yaşanmadan evlenebilir, gebe kalabilir ve doğum yapabilirler. Doğacak çocuklarda astım görülmesi normal popülasyona göre biraz daha fazla ise de bu fark çok aşırı değildir. Üstelik bazı tedbirlerle ve çevresel şartların kontrolüyle bu önlenebilir.


Gebelik Sırasında Astım İlacı Kullanabilir miyim?

Gebelik sırasında astımlıların yaklaşık 1/3’ünün yakınmalarında azalma, 1/3’ünün yakınmalarında artma olurken 1/3’ünde ise bir değişme olmaz. Astım tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu gebelikte kullanılabilir. Gerek anne ve gerekse doğacak bebek için bir zararlı etkileri yoktur. Diğer bazılarının ise vardır. Gebelik planlandığında hekiminizle görüşerek tedavinizi buna göre yeniden düzenletebilirsiniz.

Nasıl Korunabilirim?

Tetik faktörlerden kaçınılmalıdır. Bunlar kişiden kişiye değişir. Örneğin bir ilaç veya gıda ise kullanılmamalıdır. İşyerinde karşılaşılan bir madde ise iş değişikliği gerekebilir veya işyerindeki madde yoğunluğunu azaltacak önlemler (havalandırma, vakumlu aspirasyon, maske kullanılması) alınabilir. Polen astmasında kıra, ağaçlık alanlara girmekten kaçınılmalıdır. Ev tozundaki allerjenleri azaltacak önlemler alınmalıdır. En az haftada bir evde dip bucak vakumlu cihazlarla toz alınması, temizlik yaparken toz kaldırılmamasına dikkat edilmesi, halı yerine vinleks türü suni döşemelerin kullanılması, allerjen barındırmayan çarşaf ve kılıfların kullanılması önerilen tedbirlerdir. Kedi, köpek, kuş gibi hayvanların ev içinde barındırılmaması, yünlü, tüylü oyuncakların yasaklanması, yün battaniye, yorgan, hırka, kazak yerine sentetik dokuma ve kumaşların kullanılması doğru olur. Evde yaşayan hamamböceği, kalorifer böceği gibi haşerelerle mücadele edilmesi, parfüm, buharlaşıp koku yayan deterjan ve temizlik malzemelerinin kullanılmaması, boya vernik kokularından kaçınılması, gerekmektedir. Evde işyerinde sigara içilmemesi, ocak, soba gibi duman yayan yerlerde aspiratör ve baca sistemlerinin fonksiyonel tutulması ile ev içi havanın kirletilmemesi gerekmektedir. Kimyasal katkılar içeren hazır gıdalardan, şekerleme, çukurlata vb çocuklara yönelik gıdalardan kaçınılması gerekir. Görüldüğü gibi bütün bunlar çok zor ve kişinin yaşamını çok sınırlayan tedbirlerdir. Ancak bunların herkes için gerektiği söylenemez. Kişinin duyarlı olduğu allerjenler saptamışsa sadece bunlardan kaçınmak yeterli olur.
 
PEFMETRE Kullanımı:

Cihazın cinsine göre kapak açılarak kullanılır hale getirilir. Hareketli ibre en aşağı pozisyona alınır. Derin bir nefes aldıktan sonra hava kaçırmadan cihazın ağızlık kısmı dudaklarla sıkıca kavranır. Hasta tüm gücü ile derin ve hızlı olarak nefesini ağzından üfler. Takiben ibrenin gösterdiği değer okunur. Bu ölçüm üç kez tekrarlanır ve en yüksek olan değer çizelgeye kaydedilir.


Sprey İlaçların Kullanımı

İlacın kapağı çıkarılır ve birkaç kez sallanır. Oturur veya ayakta iken ilaç dik pozisyonda tutulur ve derin bir nefes verildikten sonra, ağızlığı iki dudak arasına alınır. Yavaşça nefes alırken eşzamanlı olarak ilaç püskürtülür ve bu şekilde maksimum nefes alıncaya kadar devam edilir. Nefes yaklaşık 10 saniye kadar tutulduktan sonra burundan yavaş bir şekilde nefes verilerek akciğerlerdeki hava boşaltılır. İkinci doz 30 saniye kadar bir zaman sonra tekrarlanır.


Hazne – Aerochamber Kullanımı

Sprey ilaç birkaç kez sallandıktan sonra kapağı çıkarılır ve hazneye takılır. Haznenin ağızlığı iki dudak arasına alınır ve sprey ilaç bir puf hazne içine püskürtüldükten sonra yavaş ve derin bir nefes alınarak ilaç içe çekilir. Yaklaşık 10 saniye kadar nefes tutulup, burundan yavaşça nefes verilir. Sprey ilaç püskürtülmeden nefes alıp verme manevrası iki kez daha aynen tekrar edilir. İkinci puf için 30 saniye kadar beklenir ve bu süre içinde hazne ağızdan uzaklaştırılır. Hazne haftada bir kez sabun ve su ile yıkanmalıdır. Acil durumlarda hazne içine 8-10 puf ilaç püskürtülüp alınırsa nebülizör cihazına eşdeğer ilaç alınmış olur.

Turbohaler Kullanımı

Alet ağızlık yukarı gelecek şekilde dik tutulur ve kapağı çıkarılır. Alttaki kısım ileri geri döndürülür ve çıt sesi duyulur. Derin bir nefes verildikten sonra ağızlık iki dudak arasına alınarak, ağızdan olabildiğince hızlı ve derin bir nefes alınır. Cihaz ağızdan uzaklaştırılır ve 10 saniye kadar nefes tutulduktan sonra yavaşça dışarıya üflenir.


Diskus Kullanımı

Cihazın ağızlığı üzerindeki kapak döndürülerek açılır. Cihazın mandalı klik sesi duyuluncaya kadar itilir. Dışarıya derin bir nefes verdikten sonra ağızlık dudaklar arasına alınır ve ağızdan derin ve sürekli bir nefes alınır. Nefes 10 saniye tutulduktan sonra yavaşça dışarıya üflenir.

Aerolyzer Kullanımı

Cihaz dik tutulur ve ağızlık kendi ekseni etrafında döndürülerek ilaç haznesi açılır. Temiz ve kuru bir elle tutularak hazırlanan kapsül ilaç haznesine konur. Ardından geri bir döndürme hareketi ile ağızlık yerine oturtulur. Cihazın her iki yanında bulunan mandal baş ve işaret parmakları arasında sıkıştırılarak kapsül delinir. Derin bir nefes verildikten sonra ağızlık iki dudak arasına alınarak hızlı ve derin bir nefes alınır. 10 saniye nefes tutulup, yavaşça dışarıya üflenir.

Kaynak: KTÜ Göğüs Hast Ana Bilim Dalı
 
Bugun belirtilerini yok etmek icin tedaviye baslatti doktorum..
Sigara kullanmiyorum. Ama sigara dumaninda boguluyorum resmen. Kapali havasiz ortamda nefes darligi bir basliyor iki kelime soyleyemez hale geliyorum tikanikliktan
Gece nefes darligim mevcuttu iki haftadir. Yapilan testler sonucunda basladik bakalim tedaviye..
 
Çok geçmiş olsun Marga'cım
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…