Assos ya da günümüzdeki adıyla Behramkale (Behramköy), Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde M.Ö. 1000'li yıllardan bu yana, yaklaşık 3 bin yıldır etkinliğini sürdüren bir yerleşim yeri. Balığı ve kalamarıyla ünlü Assos, aynı zamanda ünlü filozof Aristoteles'in burada evlenmesine neden olacak güzellikte bir cennet.
Assos, Edremit Körfezi'nin batı ucuna yakın bir yerde, bugünkü Kadırga Burnu'nun 3 km. kadar batısında yer alıyor. Antik Assos kentinin kalıntıları ise Tuzla Çayı'nın bir yay çizerek denize en çok yaklaştığı yerde, bu çay ile deniz arasında kalan bölgede bulunuyor. Bir liman şehri olmakla birlikte, denizden 238 m. yükseklikte sarp bir kayalık üzerine kurulu olan Assos'a deniz tarafından oldukça dik bir yokuşla ulaşılıyor.
Athena Tapınağı
M.Ö. 530 yılında, Akropol'ün en yüksek yerine (236 metre yüksekte) kurulmuş olan Athena Tapınağı, Assos kalıntılarının en önemli yapısı. Dorik üslupta olmasına karşın, İyon üslubunun özelliği olan çatıaltı frizine sahip. Tapınağın arasından sızan ay ışığının ve yıkıntılar arasından doğan günün ilk ışıklarının muhteşem görüntüsü, Edremit Körfezi'nin manzarası ile birleştiğinde ortaya çıkan görsel ihtişam kelimelerle ifade edilemez. İşte o zaman bu harika mekanın tapınak için neden seçildiğini anlarsınız. Ancak iki basamaklı podyum, günümüze ulaşabilmiş. Kazılarda ana bölümde bulunan Helenistik dönem mozaik döşeme ve sunak, daha sonra yok olmuş. Dorik başlıklar, sütun kaideleri ve öbür mimari kalıntılar, çevrede görülebiliyor. Tapınak dikdörtgen planlı bir iç yapı ile dışta onu çevreleyen tek sıra sütundan oluşmakta. Doğu yönünde eski Helen tapınaklarında bulunması gereken altara rastlanmamış. Bu altarın Bizans çağında sökülüp, yıkıldığı tahmin ediliyor. Yapıyı çeviren sütun sıraları 6 ve 13'er sütundan oluşuyor. Toplam 34 sütunun 32'sinin başlığı bugün sağlam olarak bulunabilmiş. 4.30 metre yüksekliğindeki başlıksız sütunlar, başlıkla birlikte 4.78 metreye ulaşıyor.
Assos Surları
Denize ve karaya hakim 238 m. yükseklikte bir kayalık üzerine kurulmuş olan Assos Akropolü'nün etrafı, uzunluğu 3 km'yi bulan surlarla çevrili.
M.Ö. 400. yıla tarihlenen surlar, dikdörtgen prizma şeklinde kesilmiş taşlardan oluşmuş. Göz alıcı işçiliği ile Helen dünyasının Anadolu'daki en iyi korunmuş ve en sağlam duvar örneklerinden biri.
Yer yer yüksekliği 20 m.yi bulan, iki esas ve yedi küçük kapının üzerinde yer aldığı surlar, biri yuvarlak olmak üzere kare planlı kulelerle takviye edilmiş. Surlar üzerindeki kapılarda her birinde ayrı biçimde yapılmış özgün bir mimari gözleniyor. Akropol'ün büyük ana kapısı batıda. Kapıyı iki taraftan koruyan kulelerden doğudaki mazgala değin sağlam olup, yalnız mazgal kısmı eksik. Günümüzde ayakta duran kesimin yüksekliği 14 m. kadar.
Ana kapının kuzey - doğusunda yer alan küçük kapı eskiden olduğu şekli ile bugüne ulaşmış.
Assos'da Akropolü çevreleyen bu asıl surlardan farklı olarak bu surların içinde daha eski tarihlere ait bir sur kalıntısı bulunmakta. İçerdeki surlar, sur ve teraslama amacı ile yapılmış olup M.Ö. 600 yıllarına tarihleniyor.
Agora (Pazar yeri)
Antik dünyada bir pazar yeri olarak ticari özelliklerinin yanı sıra, resmi, adli ve dini fonksiyonları da bulunan agora, şehrin merkezinde yer alıyor.
Athena Tapınağı ile deniz arasında kalan alanda doğu - batı doğrultusunda uzunlamasına bir yapı olan agora, 150 x 60 m. boyutlarında. Ele geçen bir yazıttan, kente yaptığı hizmetlerden ötürü Assos halkının bu yapıyı Hephaistogenes'in oğlu Kallisthenes onuruna inşa ettikleri öğrenilmiş. Roma döneminde yapılan bu yapı daha sonraki devirlerde kiliseye dönüştürüldüğü için yapının gerçek durumu hakkında kesin bilgilere sahip değiliz.