E
EU1
Ziyaretçi
-
- Konu Sahibi EU1
- #1
ARKADAŞALR BUGÜN BİR KARAR ALDIM ALLAHIN İZNİYLE ASLA PES ETMEYECEGİM SİZLERDE PES ETMEYİN EGER İŞİM TÜP BEBEGEDE KALIRSA HİÇ ÜZÜLMEYECEGİM ALLAHIN İZNİYLE YUMURTALARIM BİTENE KADAR DEVAM EDECEGİM AMA GENE ANNE OLAMAZSAM DA ALLAHIN TAKDİRİ DİYECEGİM SİZLERDE ETMEYİN OLUR MU???????????
SONUNDA BAŞARDIK
Merhabalar,
Her ne kadar doktorlar 30 yaşından sonra kadınların yumurta rezervinin hızla azaldığını ve kalitesininde şiddetle düştüğünü söyleseler de 32 yaşında evlendim ve eşimle hemen çocuk istedik. Evlendikten 4 ay sonra hamile kaldım. Tabii çok sevindik, hemen ailelere arkadaşlarımıza hatta sağır sultana bile söyledik. Bu tamamıyla tecrübesizlikten kaynaklanan bir hataydı. Bir şeyler netleşmeden bu kadar çok kişiye söylememeliydik. Ne yazık ki acı bir tecrübe yaşadık, dış gebelik olduğu ortaya çıktı ve çok acı bir şekilde geç kalındığı için acil ameliyata alınmak zorunda kaldım. Kısaca buna ölümden döndüm de diyebilirim.Hemen doktorumu değiştirdim, artık güvenim kalmamıştı. Çünkü dış gebelikolduğunu tespit etmiş fakat yine de beni ölümle burun buruna getirmişti. Neyse yeni doktorumun incelemeleri sonucu ameliyat olduğum taraftaki tüpün tıkalı olduğu ve sadece tek tüple bebek işini halledeceğimizi söyledi. Ameliyattan sonra bekleme süresi olan 6 ayı bekledikten sonra her ay yeni doktoruma gidiyor, yumurtanın hangi tarafta geliştiğine bakıyor ve tıkalı olmayan taraftaysa riskli günleri değerlendiriyorduk. Herhangi bir sorunu olmayan çiftlerde bir ayda hamile kalma oranı % 20 iken; ben bir ay boş, bir ay dolu olarak değerlendirdiğimden o oranı % 10 olarak kabullenmek zorunda kalmıştım. Bir süre sonra bir dış gebelik daha oldu, bunu ameliyat olmadan ilaçla sonlandırdık. Sonra 3 ay bekleme süresi daha geçti. Ardından doktorum "bence tüp bebek yapalım" dedi. Çünkü bu tüpler bizi bir türlü başarıya götürmeyecekti ve sürekli de zaman kaybediyorduk. Ancak tüp bebek çok maliyetli idi ama biz de çocuk istiyorduk. Neyse tüp bebeğe karar verdik. Bu aşamada ikinci tecrübesizliğimizin bedelini çok ağır ödedik. Çünkü sonradan öğrendik ki tüp bebek bir ekip işi, her doz ilacın çok önemi var, her geçen gün uygulama tekniklerinde gelişmeler oluyor. Doktorum tüp bebek takibini kendisinin yapacağını ve işlemin de Metropolitan Hastanesi'nde yapılacağını söyledi. Hemen ilaçlara başladık, bir sürü iğneler ilaçlardan sonra 4 yumurta oldu. Doktorum tüp bebek merkezine telefon açtı, 4 yumurtayı beğenmediler ve tedavi iptal oldu. Sonra klasik 3 aylık bir zaman kaybı daha yaşadık. Ama doktorumuza çok güvendiğimiz için aynı doktorla ilaçları 2 katına çıkararak 3 ay sonra bir daha denedik. Onca ilaç ve iğnelerden sonra yine 4 yumurta oldu. Bari bu sefer deneyelim dediler, hastanede şu an anlatmaktan çok canımın sıkıldığı bir sürü olumsuzluklar, organizasyonsuzluklar, saçmalıklar, ilgisizlikler, ukalalıklar ve aksilikler oldu ve 12 gün bekledik ancak sonuç fiyasko. Sonucu öğrendikten sonra en çok kızdığım olay şu oldu; tüp bebek ekibinin halkla ilişkiler yetkilisi olan, daha önce de konuştuğumuz hanıma telefon ettim, sonucun negatif olduğunu söyledim ve hiç mi hiç ilgilenmedi. Tabii bir daha denemek gerektiğini söylemeyi unutmadan. Gerçekten doktorlardan bir kere daha nefret ettim. Ancak bu sefer akıllanmış ve çevremizden hiç kimseye hiçbir şey söylememiştik.
Tabii bu arada para falan kalmadı bizde. Nereden bakarsanız bakın bir yarım bir de tam işlem olmuştu. Altı üstü maaşlı iki insandık ve bu masraflar yüzünden de kredi kartlarımıza inanılmaz faiz ödemiştik
BAŞKA BİR HASTA VESİLE OLDU
Bu arada şu an bebeğimin olmasına sebep olduğunu düşündüğüm olay oldu. Allah yardım etti yani... İğneleri bir eczanede oluyordum ve o eczanede iğne olan başka bir hanım daha vardı. Kendisi Bahçeci Kliniği'nde kontrollerine devam ediyordu. Eczacıdan benim ilk tedavimin yarıda iptal edildiğini diğerinin de olumsuz sonuçlandığını öğrenmiş, telefon numarası bırakmış ve mutlaka kendisini aramamı istemişti. Başarısız sonuçları olanlar bilirler, bunun yeniden yüzünüze çarpılmaması için bu konuyu konuşmaktan nefret edersiniz, dünyaya küser, kabuğunuza çekilirsiniz. Neyse biraz direndikten sonra aradım. Benden 3 yaş daha büyüktü ve Bahçeci Kliniği ile ilk denemede hamile kalmıştı ve benim de mutlaka Bahçeci ile denemem gerektiğini söylüyordu. Ben hem denemek istiyor hem de paramızın olmamasına çok üzülüyordum. En sonunda Bahçeci'ye gittik, bizi herkes çok iyi karşıladı. İlk olarak Dr. Ersadık Bey'le görüştük. Ersadık Bey sakin tavrı ile bize bir sürü şey anlattı. Tüp bebek denemiş olmama rağmen bir sürü konuyu bilmediğimi fark ettim. Demek ki körü körüne doktora güvenmemek araştırma yapıp bilgilenmek lazımdı. Çok sevdiğim Ersadık Bey'den sonra çok saygı duyduğum Mustafa Bey'le görüşmeye alındık. % 25 şansım olduğunu, mutlaka denememiz gerektiğini söyledi. Ona ekonomik olarak çok zorda olduğumuzu söyledik, ama yapacak bir şey yoktu, zaman hızla geçiyordu. Mustafa Bey de "ne zaman ekonomik olarak uygun olursanız o zaman gelin" dedi. En sonunda ben iş yerimden borç aldım ve hemen tedaviye başladık. Ama o ne ilgi, o ne alaka, o ne güler yüz ve o ne iyi davranış! Sekreterler, hemşireler, doktorlar hepsi birer melek, bu çok hoşumuza gitti. Böylelikle ilaçlar, iğneler, yumurta toplama, transfer, tabii her gün inanılmaz dualar, ekonomik olarak bunun son şansımız olması, Allah'ın bize yardım etmesi ve sonuç için beklenen 14 günden sonra sonuç negatif! İşyerimde telefonla öğrendiğim bu sonuç beni resmen yıktı. Eşim harika bir insandır. Hep yanımdaydı, her şeyde bir hayır olduğunu söylüyordu. Ben de inanıyordum buna ama sonuç ortadaydı işte! Bebeğimin olmasını çok istiyordum ama bir türlü olmuyordu. Bu sonuçtan dolayı Bahçeci ekibinden doktorum Süleyman Bey mutlaka benimle görüşmek istedi. Öğle tatilinde ağlayarak gittim, konuştuk, çok üzüldüğünü, vazgeçmememiz gerektiğini anlattı. Çok insancıldı, çok yakındı, çok samimiydi ve en önemlisi çok anlayışlıydı. Bu başarısız sonuçtan sonra bir şeyleri araştırmak gerekiyordu. O gün iş yerinde akşam nasıl oldu bilmiyorum, işten çıkar çıkmaz gözlerim doldu, eve kendimi zor attım ve yorulana kadar ağladım. Sonra da uyuyakalmışım zaten. Artık her şey bitmişti, para yoktu, bir daha deneme şansımız yoktu, çok istediğimiz bebeğimiz yoktu. Bu iş bitmişti! Eğer hasbelkader kendi kendine olursa olacaktı, ne de olsa insanlar geç yaşta da olsa tesadüfen bebek sahibi olabiliyorlardı. Ardından Süleyman Bey'in istediklerini araştırdık. Oldukça maliyetli kromozom analizi ve rahim içine bakma işlemleri oldu. Kredi kartlarımız yine çok şişmişti. O tahlillerde bir problem çıkmadı. Bunun üzerine iğnelerimi yaptırdığım eczane daha çok bitkisel tedaviler uygulayan ve doğu tıbbını savunan Dr. Ender Saraç'a gitmemi önerdiler. Ne de olsa "yenilen pehlivan güreşe doymazmış"! Tabii hemen ona da gittim. Bir sürü bitkisel şeyler önerdi bana, onları da kullanmaya başladım. Bu arada Bahçeci'nin psikoloğu Yasemin Hanım'dan da durmadan telefonla fikir almaya çalışıyordum. Ne yapmam gerektiğini soruyordum. Yasemin Hanım'ın da tüp bebek sahibi olduğunu biliyordum. O sırada gazetede bir yazı dizisi başladı ve Yasemin Hanım'ın üçüncü denemede başarılı olduğunu okudum. Yasemin Hanım aynı ekipten bir doktordu. Ama onun da ilk denemede bebeği olmamıştı. Bu arada bir sürü siteden yeni birçok şey öğrendim. Bu arada Bahçeci'de, Yasemin Hanım da, Süleyman Bey de ve benim diğer doktorum Ender Saraç Bey de "bir kere daha deneyin" diyorlardı. Ne de olsa söylemek kolaydı, nasıl olabileceği konusunda bir fikrimiz yoktu. Aslında vardı yani; borçlanmaktan başka çare yoktu!
BANKA KREDİSİ BİLE ALDIK!
Sonunda bir banka kredisi alarak Bahçeci'de ikinci, toplamda üçüncü denememizi yapmaya karar verdik ve başladık. Ama korkuyla, sadece banka kredisine kefil olan arkadaşım biliyordu durumu. İğneler, kontroller başladı hemen. Yumurta toplamayı çok sevdiğim Ersadık Bey yaptı, sonrasında geldi, iyi dileklerini belirtti. İki gün sonrasında da transfer. Bu sefer uğurlu elleriyle Mustafa Bahçeci transfer etti embiyoları ve çok kaliteli 2 embriyo yerleştirdiğini söyledi. Nedense içim kıpır kıpır oldu, ne de olsa koskoca Mustafa Bey transfer etmişti ve transferden sonra işten 2 gün izin aldım ve evde hemen hemen hep yattım. Ardından geçmek bilmeyen o korkunç 14 günlük bekleme başladı. Transferdeki pozitif halim, bekleme süresince umutla umutsuzluk arasında sürekli gitti geldi. Hatta bir gün ufak bir kanama oldu, tabii ben çok korktum. Çünkü diğer seferlerde de böyle bir kanama oluyor ve ardından da yaptırdığım test negatif çıkıyordu. Hemen sevgili Süleyman Bey'i aradım, bana 'kesinlikle korkmamam gerektiğini, bebeğin rahmin içinde yerleştiğini ve bu yerleşme sırasında da böyle bir kanamaya sebep olabileceğini' söyledi. Biraz sakinleşmiş ama yine de tam ikna olmamıştım. Ne de olsa yaşadıklarımdan öğrendiğim çok şey vardı! Sonunda 14 gün geçtiğinde bu sefer hastanede öğrenmek istedim sonucu. Korkunun ecele faydası yoktu, kaçsam da nasılsa sonucu öğrenecektim.
"GEBESİN" İ DUYMUŞTUM SONUNDA!
Sabahın erken saatlerinde Alman Hastanesi'ne test için gittik. Kan verdim ve en sıkıcı olan bekleme safhası başladı. Bir yandan yine bir sürü dua okuyor bir yandan da sıkıntıdan uyukluyordum. Bir ara kafamı kaldırdım Ersadık Bey'le göz göze geldik ve hemen yanına gittim. Beni nasıl tanıyabildi bilmiyorum ama çok candan davrandı, sonucu beklediğimi öğrenince "inşallah pozitif olur" diyerek yanımdan ayrıldı. Sanki o an yine bir ümit kapladı içimi, o kadar çok gel-gitler yaşadım ki zaten. Bu bekleyişleri yaşayanlar bilir; sanki her şey, bir şeyin göstergesiydi, sanki bebek tuttuğu için Ersadık Bey benimle gayet iyi konuşmuştu. Aslında yapabileceğim her şeyi yapmıştım, bütün olumlu şeyler olmuştu. Ender Bey'in verdiği bitkisel ilaçları 3 ay boyunca aksatmadan kullanmıştım. Bu 3 aydan sonra "mutlaka denemelisin, sağlığın denemek için çok uygun" demişti ve denemiştik. Transferi sevgili Mustafa Bahçeci uğurlu elleriyle yapmıştı, çok kaliteli 2 embriyo yerleştirdiğini söylemişti, transferden sonra evde 2 gün dinlenmiştim ve şimdiye kadar etmediğim kadar dua etmiştim. Bütün bunlar kafamda dolaşırken bir sürü zaman geçti, ben eşimi işe yolladım, hastane gittikçe kalabalıklaştı ve sonunda beni çağırdılar. İçeride bir odaya aldılar, geçen sefer de oraya almışlardı. İçimden dedim ki "olumsuz olanları bu odada söylüyorlar herhalde." Yani bir ayılma bayılma durumu ya da ağlama krizi olursa orta yerde olmasın diye. Ve Numan Bey, en sevecen tavrıyla ve en sakin haliyle "gebesiniz" dedi. Nasıl yani şakamıydı bu? "Gerçekten mi?" dedim, "Evet" dedi. "Hem de sonuç çok iyi, ikiz bile olabilir yani.." Numan Bey'e ne diyeceğimi şaşırdım, zaten ne saçmaladığımı da bilmiyorum, sadece onun yazdığı reçeteyi alıp uçarak oradan çıktığımı biliyorum. Tabii göz yaşlarıma hâkim olamıyordum artık.. Allah'ım bütün dualarımızı kabul etmişti sonunda. Bu ne büyük mutluluktu. Bahçeye indim, ne yapacağımı bilmiyordum, hemen eşime telefon ettim, birlikte çok emek vermiştik, çok sabretmiştik bu iş için. O da çok sevindi. Sonra Ersadık Bey'i bulmak istedim ve Tüp Bebek bölümüne gittim. Ersadık Bey toplama işlemindeydi, biraz bekledim ve kendisini görünce yine çok heyecanlandım. Yıllardır uğraştığımız şey bu sefer sonuç vermişti, çok mutluydum. Ersadık Bey de benim mutluluğumu çok içtenlikle paylaştı, o an yaşadıklarımı anlatmam mümkün değil. Sonra işe geldim ama takside ne dualar ne şükretmeler anlatamam, çok mutluydum. 15 gün sonra ilk kontrole gidecektim.
ULTRASONDA GÖRÜNDÜ!
Kontrole gideceğim ilk 15 gün de bir türlü geçmek bilmedi. Acaba ultrasonda bir şey görebilecek miydik? Bahçeci'nin sitesinde gebelik animasyonunu yüzlerce kere seyretmiş olduğumdan hangi dönemde ne oluyor artık çok detaylı biliyordum. Bu arada hala her gün Bahçeci'nin sitesindeki başarı hikayelerini kim bilir kaçıncı kez olmasına rağmen sevgiyle ve gözlerim yaşararak okuyordum. Çoğunun bebekleri olmuştu. Artık Allah'a her gün hayırlısı ile bebeğimizi ya da bebeklerimizi bize bağışlaması için, sağlıklı olarak onları kucağımıza almamız için dualar ediyor, hamile kaldığım için binlerce kere şükrediyordum. Sonunda ilk randevum geldi, çok sevgili doktorum Ali Mesut keseyi ve içinde de bebeğimi gösterdi. "Bir tane bebek!", nasıl sevindim anlatamam. Benim Bahçeci'ye gelmem için baskı yapan arkadaşımın da bebeği bir tane idi ve hamileliği sırasında karnında bebeğinin diğer kardeşini yemiş olduğunu konuşup gülüşüyorduk. Sanırım benimki de diğer kardeşini yemişti. Tabii yine de temkinli olmamız gerekiyordu. 15 gün sonraki diğer randevuda kalp atışlarını duymamız bizim için daha iyi olacaktı. En azından daha kesin konuşabilecektik. Dayanılmaz bekleyişle sonraki 15 gün de geçti ve biz bebeğimizin kalp atışlarını duyduk, Allah'ım o ne güzel bir duygu, içimde bebeğim var ve kalbi atıyor, delirmemek içten değil yani. O kadar bekledim ki bu anı, nasıl mutlu oldum anlatamam. Şimdi % 95 kesinleşmiş bir gebelik söz konusuydu. Yine de 1 ay sonraki randevu daha kesin netice verecekti. Ve ardından bitmek bilmeyen 1 ay başladı. Bu randevuda da her şey yolunda giderse her şey harika olacaktı bizim için. Çünkü artık endişelenmem gereken bir şey kalmayacaktı. Kendimi iyi hissediyordum, daha kimseye söylememiştik, şu randevudan da iyi sonuç alırsak söyleyecektik, çünkü ilk dış gebeliğimde herkes yıkılmıştı. Biz de eşimle aileler bir süre bilmesinler diye karar aldık. Sonunda 1 ay daha geçti ve bebeğim 3 aylık oldu. Yine ultrasonda gördük, yine kalp atışlarını duyduk, çok şükür her şey yolundaydı, bebeğim büyümüştü. İkili test için kan alındı ve 3 gün sonra doktorum aradı, testin sonucunun riskli çıktığını söyledi ve 4 gün sonra da görüşmeye gittik bu konuyla ilgili. Tabii 4 günün ne kadar korkunç geçtiğini söylememe gerek yok sanırım ki. 3. günü anneler günüydü, yani benim ilk anneler günüm! Eşim kutladı ama benim hiç keyfim yoktu, anneler gününe kadar beklemiş ve anneler gününde ailelerimize söylemeye karar vermiştik, söyledik ama biraz buruk oldu, torun gelecekti ama ortada sonucu riskli olan bir test vardı. Neyse 4 koca gün sonra sevgili doktorum Ali Mesut son derece sevecen tavırlarla testin sonucunun ne anlama geldiğini 3 yaşındaki bir çocuğun anlayabileceği detayda, çeşitli çizimlerle anlattı. Aynı zamanda bizi acayip derecede güldürdü, endişelenmeme gerek olmadığını defalarca tekrarladı. Biz de içimiz ferahlamış olarak ikinci yuvamız olan Bahçeci Kliniği"nden yüzümüzde gülümseme ile ayrıldık. Bir buçuk ay kadar sonra yine Bahçeci Kliniği"nde Sevgili Esra Hanım tarafından amniyosentez yapıldı. İkili testte çıkan riskin olup olmadığı amniyosentezde kesin olarak belli olacaktı. Ancak amniyosentezin sonucu ne yazık ki 3 hafta sonra belli oluyordu. Tabii bazen umutlu bazen umutsuz olarak heyecan ve kaygıyla beklediğimiz 3 hafta daha geçti ve amniyosentezin sonucu geldi. Bebeğimiz sapasağlamdı ve erkekti. Bundan sonra endişelenecek bir şey kalmamıştı, artık yavaş yavaş hazırlıklara başlamalıydık.
HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER
Bu arada yapılan testlerde şeker değerleri yüksek çıktı. Tabii herşeyi düşünen Bahçeci bunu da düşünmüştü. Bu konu ile ekipten sevgili doktorum Murat Berksoy ilgileniyordu. Murat Bey bana nasıl beslenmem gerektiğini, kilo almasam da içimdeki bebeğimin büyüyeceğini her seferinde tüm pozitif enerjisini bana aktararak defalarca esprili bir şekilde anlattı. Her hafta beni arayarak motivasyonumun hep yüksekte kalmasını ve sonunda da gebeliğimi 11 kilo alarak sonuçlandırmamı, çok rahat bir gebelik geçirmemi sağladı.
Bundan sonraki zaman su gibi aktı geçti ve bebeğimiz 10 gün önce dünyaya geldi. Gerçekten çok güzel bir duygu, umarım sağlıklı ve iyi bir ruha sahip hayırlı bir evlat olur. Allah isteyen herkese versin, dualarımız tüm isteyenlerle birlikte olacak.
Tüm bu zorlu süreç boyunca hep yanımda olan, desteğini hiç esirgemeyen eşime, tüp bebek konusunda tüm Bahçeci Kliniği ekibine, çok sevgili Mustafa Bahçeci'ye, Ersadık Bey'e, Süleyman Bey'e, Numan Bey'e, Ali Mesut Bey'e, Murat Bey'e, Esra Hanım'a, Yasemin Hanım'a ve hem kliniğin hem de Alman Hastanesi'nin sevecen hemşirelerine çok çok teşekkür ediyorum. Onların hepsi o kadar çok dualar alıyorlar ki, kesinlikle Allah'ın sevgili kullarıdırlar.
Bunun yanında bebeğimin dünyaya gelmesini sağlayan, hamileliğim boyunca ilgisini hiç eksik etmeyen, beni her zaman rahatlatan, esprili ve yakışıklı sevgili doktorum Ali Mesut Bey'e de sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum
SONUNDA BAŞARDIK
Merhabalar,
Her ne kadar doktorlar 30 yaşından sonra kadınların yumurta rezervinin hızla azaldığını ve kalitesininde şiddetle düştüğünü söyleseler de 32 yaşında evlendim ve eşimle hemen çocuk istedik. Evlendikten 4 ay sonra hamile kaldım. Tabii çok sevindik, hemen ailelere arkadaşlarımıza hatta sağır sultana bile söyledik. Bu tamamıyla tecrübesizlikten kaynaklanan bir hataydı. Bir şeyler netleşmeden bu kadar çok kişiye söylememeliydik. Ne yazık ki acı bir tecrübe yaşadık, dış gebelik olduğu ortaya çıktı ve çok acı bir şekilde geç kalındığı için acil ameliyata alınmak zorunda kaldım. Kısaca buna ölümden döndüm de diyebilirim.Hemen doktorumu değiştirdim, artık güvenim kalmamıştı. Çünkü dış gebelikolduğunu tespit etmiş fakat yine de beni ölümle burun buruna getirmişti. Neyse yeni doktorumun incelemeleri sonucu ameliyat olduğum taraftaki tüpün tıkalı olduğu ve sadece tek tüple bebek işini halledeceğimizi söyledi. Ameliyattan sonra bekleme süresi olan 6 ayı bekledikten sonra her ay yeni doktoruma gidiyor, yumurtanın hangi tarafta geliştiğine bakıyor ve tıkalı olmayan taraftaysa riskli günleri değerlendiriyorduk. Herhangi bir sorunu olmayan çiftlerde bir ayda hamile kalma oranı % 20 iken; ben bir ay boş, bir ay dolu olarak değerlendirdiğimden o oranı % 10 olarak kabullenmek zorunda kalmıştım. Bir süre sonra bir dış gebelik daha oldu, bunu ameliyat olmadan ilaçla sonlandırdık. Sonra 3 ay bekleme süresi daha geçti. Ardından doktorum "bence tüp bebek yapalım" dedi. Çünkü bu tüpler bizi bir türlü başarıya götürmeyecekti ve sürekli de zaman kaybediyorduk. Ancak tüp bebek çok maliyetli idi ama biz de çocuk istiyorduk. Neyse tüp bebeğe karar verdik. Bu aşamada ikinci tecrübesizliğimizin bedelini çok ağır ödedik. Çünkü sonradan öğrendik ki tüp bebek bir ekip işi, her doz ilacın çok önemi var, her geçen gün uygulama tekniklerinde gelişmeler oluyor. Doktorum tüp bebek takibini kendisinin yapacağını ve işlemin de Metropolitan Hastanesi'nde yapılacağını söyledi. Hemen ilaçlara başladık, bir sürü iğneler ilaçlardan sonra 4 yumurta oldu. Doktorum tüp bebek merkezine telefon açtı, 4 yumurtayı beğenmediler ve tedavi iptal oldu. Sonra klasik 3 aylık bir zaman kaybı daha yaşadık. Ama doktorumuza çok güvendiğimiz için aynı doktorla ilaçları 2 katına çıkararak 3 ay sonra bir daha denedik. Onca ilaç ve iğnelerden sonra yine 4 yumurta oldu. Bari bu sefer deneyelim dediler, hastanede şu an anlatmaktan çok canımın sıkıldığı bir sürü olumsuzluklar, organizasyonsuzluklar, saçmalıklar, ilgisizlikler, ukalalıklar ve aksilikler oldu ve 12 gün bekledik ancak sonuç fiyasko. Sonucu öğrendikten sonra en çok kızdığım olay şu oldu; tüp bebek ekibinin halkla ilişkiler yetkilisi olan, daha önce de konuştuğumuz hanıma telefon ettim, sonucun negatif olduğunu söyledim ve hiç mi hiç ilgilenmedi. Tabii bir daha denemek gerektiğini söylemeyi unutmadan. Gerçekten doktorlardan bir kere daha nefret ettim. Ancak bu sefer akıllanmış ve çevremizden hiç kimseye hiçbir şey söylememiştik.
Tabii bu arada para falan kalmadı bizde. Nereden bakarsanız bakın bir yarım bir de tam işlem olmuştu. Altı üstü maaşlı iki insandık ve bu masraflar yüzünden de kredi kartlarımıza inanılmaz faiz ödemiştik
BAŞKA BİR HASTA VESİLE OLDU
Bu arada şu an bebeğimin olmasına sebep olduğunu düşündüğüm olay oldu. Allah yardım etti yani... İğneleri bir eczanede oluyordum ve o eczanede iğne olan başka bir hanım daha vardı. Kendisi Bahçeci Kliniği'nde kontrollerine devam ediyordu. Eczacıdan benim ilk tedavimin yarıda iptal edildiğini diğerinin de olumsuz sonuçlandığını öğrenmiş, telefon numarası bırakmış ve mutlaka kendisini aramamı istemişti. Başarısız sonuçları olanlar bilirler, bunun yeniden yüzünüze çarpılmaması için bu konuyu konuşmaktan nefret edersiniz, dünyaya küser, kabuğunuza çekilirsiniz. Neyse biraz direndikten sonra aradım. Benden 3 yaş daha büyüktü ve Bahçeci Kliniği ile ilk denemede hamile kalmıştı ve benim de mutlaka Bahçeci ile denemem gerektiğini söylüyordu. Ben hem denemek istiyor hem de paramızın olmamasına çok üzülüyordum. En sonunda Bahçeci'ye gittik, bizi herkes çok iyi karşıladı. İlk olarak Dr. Ersadık Bey'le görüştük. Ersadık Bey sakin tavrı ile bize bir sürü şey anlattı. Tüp bebek denemiş olmama rağmen bir sürü konuyu bilmediğimi fark ettim. Demek ki körü körüne doktora güvenmemek araştırma yapıp bilgilenmek lazımdı. Çok sevdiğim Ersadık Bey'den sonra çok saygı duyduğum Mustafa Bey'le görüşmeye alındık. % 25 şansım olduğunu, mutlaka denememiz gerektiğini söyledi. Ona ekonomik olarak çok zorda olduğumuzu söyledik, ama yapacak bir şey yoktu, zaman hızla geçiyordu. Mustafa Bey de "ne zaman ekonomik olarak uygun olursanız o zaman gelin" dedi. En sonunda ben iş yerimden borç aldım ve hemen tedaviye başladık. Ama o ne ilgi, o ne alaka, o ne güler yüz ve o ne iyi davranış! Sekreterler, hemşireler, doktorlar hepsi birer melek, bu çok hoşumuza gitti. Böylelikle ilaçlar, iğneler, yumurta toplama, transfer, tabii her gün inanılmaz dualar, ekonomik olarak bunun son şansımız olması, Allah'ın bize yardım etmesi ve sonuç için beklenen 14 günden sonra sonuç negatif! İşyerimde telefonla öğrendiğim bu sonuç beni resmen yıktı. Eşim harika bir insandır. Hep yanımdaydı, her şeyde bir hayır olduğunu söylüyordu. Ben de inanıyordum buna ama sonuç ortadaydı işte! Bebeğimin olmasını çok istiyordum ama bir türlü olmuyordu. Bu sonuçtan dolayı Bahçeci ekibinden doktorum Süleyman Bey mutlaka benimle görüşmek istedi. Öğle tatilinde ağlayarak gittim, konuştuk, çok üzüldüğünü, vazgeçmememiz gerektiğini anlattı. Çok insancıldı, çok yakındı, çok samimiydi ve en önemlisi çok anlayışlıydı. Bu başarısız sonuçtan sonra bir şeyleri araştırmak gerekiyordu. O gün iş yerinde akşam nasıl oldu bilmiyorum, işten çıkar çıkmaz gözlerim doldu, eve kendimi zor attım ve yorulana kadar ağladım. Sonra da uyuyakalmışım zaten. Artık her şey bitmişti, para yoktu, bir daha deneme şansımız yoktu, çok istediğimiz bebeğimiz yoktu. Bu iş bitmişti! Eğer hasbelkader kendi kendine olursa olacaktı, ne de olsa insanlar geç yaşta da olsa tesadüfen bebek sahibi olabiliyorlardı. Ardından Süleyman Bey'in istediklerini araştırdık. Oldukça maliyetli kromozom analizi ve rahim içine bakma işlemleri oldu. Kredi kartlarımız yine çok şişmişti. O tahlillerde bir problem çıkmadı. Bunun üzerine iğnelerimi yaptırdığım eczane daha çok bitkisel tedaviler uygulayan ve doğu tıbbını savunan Dr. Ender Saraç'a gitmemi önerdiler. Ne de olsa "yenilen pehlivan güreşe doymazmış"! Tabii hemen ona da gittim. Bir sürü bitkisel şeyler önerdi bana, onları da kullanmaya başladım. Bu arada Bahçeci'nin psikoloğu Yasemin Hanım'dan da durmadan telefonla fikir almaya çalışıyordum. Ne yapmam gerektiğini soruyordum. Yasemin Hanım'ın da tüp bebek sahibi olduğunu biliyordum. O sırada gazetede bir yazı dizisi başladı ve Yasemin Hanım'ın üçüncü denemede başarılı olduğunu okudum. Yasemin Hanım aynı ekipten bir doktordu. Ama onun da ilk denemede bebeği olmamıştı. Bu arada bir sürü siteden yeni birçok şey öğrendim. Bu arada Bahçeci'de, Yasemin Hanım da, Süleyman Bey de ve benim diğer doktorum Ender Saraç Bey de "bir kere daha deneyin" diyorlardı. Ne de olsa söylemek kolaydı, nasıl olabileceği konusunda bir fikrimiz yoktu. Aslında vardı yani; borçlanmaktan başka çare yoktu!
BANKA KREDİSİ BİLE ALDIK!
Sonunda bir banka kredisi alarak Bahçeci'de ikinci, toplamda üçüncü denememizi yapmaya karar verdik ve başladık. Ama korkuyla, sadece banka kredisine kefil olan arkadaşım biliyordu durumu. İğneler, kontroller başladı hemen. Yumurta toplamayı çok sevdiğim Ersadık Bey yaptı, sonrasında geldi, iyi dileklerini belirtti. İki gün sonrasında da transfer. Bu sefer uğurlu elleriyle Mustafa Bahçeci transfer etti embiyoları ve çok kaliteli 2 embriyo yerleştirdiğini söyledi. Nedense içim kıpır kıpır oldu, ne de olsa koskoca Mustafa Bey transfer etmişti ve transferden sonra işten 2 gün izin aldım ve evde hemen hemen hep yattım. Ardından geçmek bilmeyen o korkunç 14 günlük bekleme başladı. Transferdeki pozitif halim, bekleme süresince umutla umutsuzluk arasında sürekli gitti geldi. Hatta bir gün ufak bir kanama oldu, tabii ben çok korktum. Çünkü diğer seferlerde de böyle bir kanama oluyor ve ardından da yaptırdığım test negatif çıkıyordu. Hemen sevgili Süleyman Bey'i aradım, bana 'kesinlikle korkmamam gerektiğini, bebeğin rahmin içinde yerleştiğini ve bu yerleşme sırasında da böyle bir kanamaya sebep olabileceğini' söyledi. Biraz sakinleşmiş ama yine de tam ikna olmamıştım. Ne de olsa yaşadıklarımdan öğrendiğim çok şey vardı! Sonunda 14 gün geçtiğinde bu sefer hastanede öğrenmek istedim sonucu. Korkunun ecele faydası yoktu, kaçsam da nasılsa sonucu öğrenecektim.
"GEBESİN" İ DUYMUŞTUM SONUNDA!
Sabahın erken saatlerinde Alman Hastanesi'ne test için gittik. Kan verdim ve en sıkıcı olan bekleme safhası başladı. Bir yandan yine bir sürü dua okuyor bir yandan da sıkıntıdan uyukluyordum. Bir ara kafamı kaldırdım Ersadık Bey'le göz göze geldik ve hemen yanına gittim. Beni nasıl tanıyabildi bilmiyorum ama çok candan davrandı, sonucu beklediğimi öğrenince "inşallah pozitif olur" diyerek yanımdan ayrıldı. Sanki o an yine bir ümit kapladı içimi, o kadar çok gel-gitler yaşadım ki zaten. Bu bekleyişleri yaşayanlar bilir; sanki her şey, bir şeyin göstergesiydi, sanki bebek tuttuğu için Ersadık Bey benimle gayet iyi konuşmuştu. Aslında yapabileceğim her şeyi yapmıştım, bütün olumlu şeyler olmuştu. Ender Bey'in verdiği bitkisel ilaçları 3 ay boyunca aksatmadan kullanmıştım. Bu 3 aydan sonra "mutlaka denemelisin, sağlığın denemek için çok uygun" demişti ve denemiştik. Transferi sevgili Mustafa Bahçeci uğurlu elleriyle yapmıştı, çok kaliteli 2 embriyo yerleştirdiğini söylemişti, transferden sonra evde 2 gün dinlenmiştim ve şimdiye kadar etmediğim kadar dua etmiştim. Bütün bunlar kafamda dolaşırken bir sürü zaman geçti, ben eşimi işe yolladım, hastane gittikçe kalabalıklaştı ve sonunda beni çağırdılar. İçeride bir odaya aldılar, geçen sefer de oraya almışlardı. İçimden dedim ki "olumsuz olanları bu odada söylüyorlar herhalde." Yani bir ayılma bayılma durumu ya da ağlama krizi olursa orta yerde olmasın diye. Ve Numan Bey, en sevecen tavrıyla ve en sakin haliyle "gebesiniz" dedi. Nasıl yani şakamıydı bu? "Gerçekten mi?" dedim, "Evet" dedi. "Hem de sonuç çok iyi, ikiz bile olabilir yani.." Numan Bey'e ne diyeceğimi şaşırdım, zaten ne saçmaladığımı da bilmiyorum, sadece onun yazdığı reçeteyi alıp uçarak oradan çıktığımı biliyorum. Tabii göz yaşlarıma hâkim olamıyordum artık.. Allah'ım bütün dualarımızı kabul etmişti sonunda. Bu ne büyük mutluluktu. Bahçeye indim, ne yapacağımı bilmiyordum, hemen eşime telefon ettim, birlikte çok emek vermiştik, çok sabretmiştik bu iş için. O da çok sevindi. Sonra Ersadık Bey'i bulmak istedim ve Tüp Bebek bölümüne gittim. Ersadık Bey toplama işlemindeydi, biraz bekledim ve kendisini görünce yine çok heyecanlandım. Yıllardır uğraştığımız şey bu sefer sonuç vermişti, çok mutluydum. Ersadık Bey de benim mutluluğumu çok içtenlikle paylaştı, o an yaşadıklarımı anlatmam mümkün değil. Sonra işe geldim ama takside ne dualar ne şükretmeler anlatamam, çok mutluydum. 15 gün sonra ilk kontrole gidecektim.
ULTRASONDA GÖRÜNDÜ!
Kontrole gideceğim ilk 15 gün de bir türlü geçmek bilmedi. Acaba ultrasonda bir şey görebilecek miydik? Bahçeci'nin sitesinde gebelik animasyonunu yüzlerce kere seyretmiş olduğumdan hangi dönemde ne oluyor artık çok detaylı biliyordum. Bu arada hala her gün Bahçeci'nin sitesindeki başarı hikayelerini kim bilir kaçıncı kez olmasına rağmen sevgiyle ve gözlerim yaşararak okuyordum. Çoğunun bebekleri olmuştu. Artık Allah'a her gün hayırlısı ile bebeğimizi ya da bebeklerimizi bize bağışlaması için, sağlıklı olarak onları kucağımıza almamız için dualar ediyor, hamile kaldığım için binlerce kere şükrediyordum. Sonunda ilk randevum geldi, çok sevgili doktorum Ali Mesut keseyi ve içinde de bebeğimi gösterdi. "Bir tane bebek!", nasıl sevindim anlatamam. Benim Bahçeci'ye gelmem için baskı yapan arkadaşımın da bebeği bir tane idi ve hamileliği sırasında karnında bebeğinin diğer kardeşini yemiş olduğunu konuşup gülüşüyorduk. Sanırım benimki de diğer kardeşini yemişti. Tabii yine de temkinli olmamız gerekiyordu. 15 gün sonraki diğer randevuda kalp atışlarını duymamız bizim için daha iyi olacaktı. En azından daha kesin konuşabilecektik. Dayanılmaz bekleyişle sonraki 15 gün de geçti ve biz bebeğimizin kalp atışlarını duyduk, Allah'ım o ne güzel bir duygu, içimde bebeğim var ve kalbi atıyor, delirmemek içten değil yani. O kadar bekledim ki bu anı, nasıl mutlu oldum anlatamam. Şimdi % 95 kesinleşmiş bir gebelik söz konusuydu. Yine de 1 ay sonraki randevu daha kesin netice verecekti. Ve ardından bitmek bilmeyen 1 ay başladı. Bu randevuda da her şey yolunda giderse her şey harika olacaktı bizim için. Çünkü artık endişelenmem gereken bir şey kalmayacaktı. Kendimi iyi hissediyordum, daha kimseye söylememiştik, şu randevudan da iyi sonuç alırsak söyleyecektik, çünkü ilk dış gebeliğimde herkes yıkılmıştı. Biz de eşimle aileler bir süre bilmesinler diye karar aldık. Sonunda 1 ay daha geçti ve bebeğim 3 aylık oldu. Yine ultrasonda gördük, yine kalp atışlarını duyduk, çok şükür her şey yolundaydı, bebeğim büyümüştü. İkili test için kan alındı ve 3 gün sonra doktorum aradı, testin sonucunun riskli çıktığını söyledi ve 4 gün sonra da görüşmeye gittik bu konuyla ilgili. Tabii 4 günün ne kadar korkunç geçtiğini söylememe gerek yok sanırım ki. 3. günü anneler günüydü, yani benim ilk anneler günüm! Eşim kutladı ama benim hiç keyfim yoktu, anneler gününe kadar beklemiş ve anneler gününde ailelerimize söylemeye karar vermiştik, söyledik ama biraz buruk oldu, torun gelecekti ama ortada sonucu riskli olan bir test vardı. Neyse 4 koca gün sonra sevgili doktorum Ali Mesut son derece sevecen tavırlarla testin sonucunun ne anlama geldiğini 3 yaşındaki bir çocuğun anlayabileceği detayda, çeşitli çizimlerle anlattı. Aynı zamanda bizi acayip derecede güldürdü, endişelenmeme gerek olmadığını defalarca tekrarladı. Biz de içimiz ferahlamış olarak ikinci yuvamız olan Bahçeci Kliniği"nden yüzümüzde gülümseme ile ayrıldık. Bir buçuk ay kadar sonra yine Bahçeci Kliniği"nde Sevgili Esra Hanım tarafından amniyosentez yapıldı. İkili testte çıkan riskin olup olmadığı amniyosentezde kesin olarak belli olacaktı. Ancak amniyosentezin sonucu ne yazık ki 3 hafta sonra belli oluyordu. Tabii bazen umutlu bazen umutsuz olarak heyecan ve kaygıyla beklediğimiz 3 hafta daha geçti ve amniyosentezin sonucu geldi. Bebeğimiz sapasağlamdı ve erkekti. Bundan sonra endişelenecek bir şey kalmamıştı, artık yavaş yavaş hazırlıklara başlamalıydık.
HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER
Bu arada yapılan testlerde şeker değerleri yüksek çıktı. Tabii herşeyi düşünen Bahçeci bunu da düşünmüştü. Bu konu ile ekipten sevgili doktorum Murat Berksoy ilgileniyordu. Murat Bey bana nasıl beslenmem gerektiğini, kilo almasam da içimdeki bebeğimin büyüyeceğini her seferinde tüm pozitif enerjisini bana aktararak defalarca esprili bir şekilde anlattı. Her hafta beni arayarak motivasyonumun hep yüksekte kalmasını ve sonunda da gebeliğimi 11 kilo alarak sonuçlandırmamı, çok rahat bir gebelik geçirmemi sağladı.
Bundan sonraki zaman su gibi aktı geçti ve bebeğimiz 10 gün önce dünyaya geldi. Gerçekten çok güzel bir duygu, umarım sağlıklı ve iyi bir ruha sahip hayırlı bir evlat olur. Allah isteyen herkese versin, dualarımız tüm isteyenlerle birlikte olacak.
Tüm bu zorlu süreç boyunca hep yanımda olan, desteğini hiç esirgemeyen eşime, tüp bebek konusunda tüm Bahçeci Kliniği ekibine, çok sevgili Mustafa Bahçeci'ye, Ersadık Bey'e, Süleyman Bey'e, Numan Bey'e, Ali Mesut Bey'e, Murat Bey'e, Esra Hanım'a, Yasemin Hanım'a ve hem kliniğin hem de Alman Hastanesi'nin sevecen hemşirelerine çok çok teşekkür ediyorum. Onların hepsi o kadar çok dualar alıyorlar ki, kesinlikle Allah'ın sevgili kullarıdırlar.
Bunun yanında bebeğimin dünyaya gelmesini sağlayan, hamileliğim boyunca ilgisini hiç eksik etmeyen, beni her zaman rahatlatan, esprili ve yakışıklı sevgili doktorum Ali Mesut Bey'e de sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum