Arkadaşlarımla paylaşmıyorum pek bu tür durumları neden bilmiyorum utanıyorum sıkılıyorum o yüzden burda sizle paylaşmak daha çok içime siniyor. Annemle çok konuşurum anneme anlatırım hep. Fakat annem de yetersiz kaldı bi yerde. Amcam devreye girdi 2 ay önce son tartışmamızda. Beyefendi havalara girdi yok barışmam, boşanacağım diye . sabrettim bekledim evimdeydim bi yere de gitmedim. Kendisi annesinde kalıyordu. Neyse barıştık görseniz bana niye soğuk davranıyorsun diyor. E normal değil mi daha yeni barıştık diyorum, araya kırgınlık girdi diyorum, seni bekledim evde günlerce ben barışmam boşanacağım dedin diyorum “sinirleydi ben seni seviyorum senden vazgeçmem” diyor. Neyse sonra yine birbirimize girdik. Ailesi artık tınlamamaya başladı. Onlara da hak vermemek elde değil bıktılar artık çünkü anne babasını da takmıyor, dinlemiyor. Amcam gitti beyefendiyle konuştu “ben boşanmak istemiyorum, seviyorum” dedi. Akşamına tekrar kavga ettik. Ertesi gün amcamı arayıp “boşandır bizi” dedi. Acizliğe bakar mısınız? Git dilekçeni ver aç davanı boşanacaksan, amcam mı boşandıracak bizi? O gün bugündür karşı tarafta çıt yoktu 2 ay oldu işte. Boşanma dilekçemi falan verdim ben ondan sonra etekleri tutuştu ama hala kuyruğu dik tutma çabasında olduklarını düşünüyorum açıkçası. Beklediğim çabayı göremedim, tatmin olmadım.Eğer adim atarsa deneyin son kez. Arkadas akraba arabulmak icin devreye giriyor mu?
Evden gitmesi bi travma aslinda sizin icin..Arkadaşlarımla paylaşmıyorum pek bu tür durumları neden bilmiyorum utanıyorum sıkılıyorum o yüzden burda sizle paylaşmak daha çok içime siniyor. Annemle çok konuşurum anneme anlatırım hep. Fakat annem de yetersiz kaldı bi yerde. Amcam devreye girdi 2 ay önce son tartışmamızda. Beyefendi havalara girdi yok barışmam, boşanacağım diye . sabrettim bekledim evimdeydim bi yere de gitmedim. Kendisi annesinde kalıyordu. Neyse barıştık görseniz bana niye soğuk davranıyorsun diyor. E normal değil mi daha yeni barıştık diyorum, araya kırgınlık girdi diyorum, seni bekledim evde günlerce ben barışmam boşanacağım dedin diyorum “sinirleydi ben seni seviyorum senden vazgeçmem” diyor. Neyse sonra yine birbirimize girdik. Ailesi artık tınlamamaya başladı. Onlara da hak vermemek elde değil bıktılar artık çünkü anne babasını da takmıyor, dinlemiyor. Amcam gitti beyefendiyle konuştu “ben boşanmak istemiyorum, seviyorum” dedi. Akşamına tekrar kavga ettik. Ertesi gün amcamı arayıp “boşandır bizi” dedi. Acizliğe bakar mısınız? Git dilekçeni ver aç davanı boşanacaksan, amcam mı boşandıracak bizi? O gün bugündür karşı tarafta çıt yoktu 2 ay oldu işte. Boşanma dilekçemi falan verdim ben ondan sonra etekleri tutuştu ama hala kuyruğu dik tutma çabasında olduklarını düşünüyorum açıkçası. Beklediğim çabayı göremedim, tatmin olmadım.
Yani.. evden gitmesi.. evden gitmeden önce arayıp annemi ben kızınızdan boşanıyorum evi terkediyorum demesi.. tabi uzun uzun konuştu annemle hep benim hatalarımdan bahsetti.. annem de tamam öyleyse ne diyim ben kızıma sahip çıkarım boşa dedi en sonunda kadın ne yapsın.. nereye kadar ezil bükül. Neyse ben tam evden girmek üzereydim babası aradı beni gitme kızım dedi ben onun kulağını bükeceğim terketme evini dedi.. üzerine 3 gün bekledim öyle geldi eve. Aslında şimdi kendime çok kızıyorum niye bu kadar egosuna oynadım diye şimdiki aklım olsaydı asla durmazdım o evde.. neyse aramız düzelince dediğim gibi adam bana niye soğuksun diyor. Aşk böceğine dönüşüyor. Elimden yüzümden gözlerimden öpüyor. Ben seni çok seviyorum senden vazgeçmem diyor. E bu dengesizlik niye o zaman? İşte bu sebeplerden zamanla soğuttu kendinden. Vazgeçilmez sandı kendini fakat umarım artık öyle olmadığını anlamıştır.Evden gitmesi bi travma aslinda sizin icin..
Kesinlikle.. Bahsetmeye çalıştığım tam da buydu. Ne güzel açıklamışsınız.. Evet seviyorum fakat dediğiniz gibi yoğun duygularla değil.. Yeter zannetmiştim ama belki de yetmedi. Etrafıma bakıyorum yani afedersiniz kocasından küfür hakaret duyan arkadaşlarım var akşam kocaları eve geldiğinde gülücüklerle karşılıyorlar. Neden diyorum çok seviyorum , onu da anlamaya çalışıyorum, mutluluğuma bakıyorum, o olmasa ben ne yaparım gibi şeyler söylüyorlar. Ben sabah kavga edip akşam o kapıyı açmaya bile tenezzül etmezdim kendi açar girerdi anahtarıyla. Öfkem hep sevgime üstün gelirdi. Belli ki tam tersi olmalıydı, hiç olmadı.Aşk olmazsa yürümez kalbinin farklı çarpması lazım. Tabi ki yaş ilerledikçe aşkın şekli de değişiyor. 17de aşık olmak ile 34te aşık olmak çok farklı. Ama ikisinde de o kalp çarpıyor. Yapılan en büyük yanlış bu bence seviyorsun ama yoğun şeyler hissedemiyorsun ve bu da kaybetmekten korkmamana sebep oluyor ve istemeden karşıdaki kişiyi üzüyorsun bu durum seni de yıpratıyor ve bitiyor
Mahkemede kararlı dur. Bakalım ne olacakYani.. evden gitmesi.. evden gitmeden önce arayıp annemi ben kızınızdan boşanıyorum evi terkediyorum demesi.. tabi uzun uzun konuştu annemle hep benim hatalarımdan bahsetti.. annem de tamam öyleyse ne diyim ben kızıma sahip çıkarım boşa dedi en sonunda kadın ne yapsın.. nereye kadar ezil bükül. Neyse ben tam evden girmek üzereydim babası aradı beni gitme kızım dedi ben onun kulağını bükeceğim terketme evini dedi.. üzerine 3 gün bekledim öyle geldi eve. Aslında şimdi kendime çok kızıyorum niye bu kadar egosuna oynadım diye şimdiki aklım olsaydı asla durmazdım o evde.. neyse aramız düzelince dediğim gibi adam bana niye soğuksun diyor. Aşk böceğine dönüşüyor. Elimden yüzümden gözlerimden öpüyor. Ben seni çok seviyorum senden vazgeçmem diyor. E bu dengesizlik niye o zaman? İşte bu sebeplerden zamanla soğuttu kendinden. Vazgeçilmez sandı kendini fakat umarım artık öyle olmadığını anlamıştır.
Aşık olmadan evlenip devam ettiren çok insan var.Bunca insan sırılsıklam aşık olup evlenmiyor.Yani kişiye göre değişir hayat tercihler bütünüdür.Mesela ben aşık olmadan evlenemem.Bu nedenle 35 yaşında bekarım.Asik oldum elbette ama terkedildim.Yani karşılıklı olarak denk gelmedi.Kızlar boşanma aşamasındayım biliyorsunuz. Aslında biraz gereksiz bi konu olabilir ama bu süreçte evliliğimi başından itibaren düşünerek sorgulamaya başladım.
Hep doğru bi evlilik yaptığımı düşünürdüm kızlar çünkü karşımda beni çok seven değer veren biri vardı. Doğru insandı. Hayatıma girip çıkanların hiçbirine benzemiyordu. Eşim bana çok aşıktı. 6 sene önce tanıdım onu. Hayran hayran bakardı ve daha birçok şey. Çok şımartırdı beni sürekli hediyeler alırdı, çok romantikti. (Sonradan bi dağ ayısına dönüştü o ayrı mesele)
Fakat aslında kendi adıma sanki biraz eksik başlamış bişeyler. Eşime aşık olmadım ben yalan söylemeyeceğim . Aşk nedir ki? Bunu evet bi kere yaşadım. Çok güzeldi . Yanından ayrılmak istemiyordum, yüzüne bakmaya doyamıyordum, kokusunu özlüyordum, adını duyunca bile mutlu oluyordum. Kalbim ölesiye çarpıyordu . Sonrasında terkedildim ve uzun yıllar unutamadım o kişiyi.
Eşimde bunların çoğunu yaşamadım ben. Kalbim hiç çarpmadı mesela. Uzun süre ayrı kaldıktan sonra bile evet çoook özlerdim ama yanına giderken hiç heyecanlanmazdım ama onun kalbinin atışlarını duyardım… Gerçi eşimle tanıştığımda artık o tarz deli dolu duyguların gelip geçici bi gençlik hevesi olduğuna inanır hale gelmiştim, olgunlaşmıştım.
Eşimi kırmaktan, üzmekten pek çekinmezdim. Onu kaybetmekten korkmazdım çünkü. Fakat diyorum ya çokta sevdim zamanla. Hâlâ severek boşanıyorum. Kaybetme korkum da zamanla oluştu. Yine de bu sevgi yetersiz miydi acaba? Bu yüzden mi bu kadar kısa sürdü 1 senede bitti.. Gerçi onun aşkı o kadar büyüktü de ne oldu sanki.. Yine bitti..
Eşime karşı en yoğun duygum merhametti başlarda. Mutlu olmayı hakediyordu çünkü sevilmeyi hakediyordu. O beni seviyor diye bende onu sevdim. Ve ikincisi çok güven duydum. Güvenimi bir kez olsun zedelemedi o anlamda beni hiç yormadı bu ilişkide. Keza bende öyle..
Bütün bunlar yetersiz miydi acaba? İlla aşk mı lazımdı? Bu mutlu olan çiftler birbirine çok aşık olup evlenen çiftler mi? Bi tarafın duyguları yoğun değilse karşı tarafın hislerini de yıpratıyor mu acaba zamanla ? Sizin tecrübeleriniz nedir?
Bilezikleri verdiniz mi merak ettimMalesef o son şansı kaybettik biz artık. Bizden geçti. 2 aydır annemin evindeyim ben. Ara ara tabiki iletişime geçti ben yüz vermedim. Bu süreçte babamı kaybettim bi süre yanımda oldu bana destek oldu ama sonuç yine hüsrandı . Tabi ben ayrılık kararını babam ölmeden önce çoktan almıştım zaten. Yine de kendisinin hala ciddiyetimin farkında olduğunu sanmıyorum. Kendisini o mahkeme kapısınının önünde bulduğunda anlayacak ancak. Bilmiyorum çok yorulduk yıprandık aynı şeyleri tekrar yaşamaya tahammülüm yok göze alamıyorum. Ona da güvenemiyorum bu konuda. Eminim o da bana güvenmiyor. Bir de o oturaklı, lafı sözü bir adam gitti farklı bi kişiliğe büründü. En ufak bişeyde boşanmakla tehdit etmeye başlamıştı son zamanlarda. Siniri geçince sinirle söyledim diyip tam bi aşk pıtırcığına bürünürdü. Sonra en ufak bişeyde yine tekrar aynı boşanma tehditleri, hakaretler.. işi gücü de rast gitmedi battı. Canı çok sıkkındı kafası bozuktu bi kaç aydır. İyice dengesizleşmişti. İşe gir dedim emir altında çalışmam tekrar iş kuracağım dedi. O sıra maddi sıkıntı benim canıma tak etti. Ailesiyle de aram iyice açıldı bu arada. Onlar da bana düşman oldular. Artık aşılamayacak kadar büyüdü problemler. En ufak bi umut ışığı olsa ‘seviyorum ben o yeter’ diyeceğim ama göremiyorum. Daha evliliğimin ilk yılı yeni doldu iş kuracağım diye bileziklerime göz dikti mesela. Gönlüm razı olmadı ben onları daha zor günler için veya mesela bi ev satın almak için tutmak istiyordum. Siz olsanız verir miydiniz kuracağı işten hiç ümidiniz olmadığı halde? Kusura bakmayın çok uzattım ama sorunlar büyüdü büyüdü bitmek bilmedi. Ya biz aşmayı bilemedik, o kadar beceriksizdik ya da gerçekten aşılamayacak durumda ve geriye boşanmaktan başka çare kalmadı…
(Sonradan bi dağ ayısına dönüştü o ayrı mesele)
Eşimi kırmaktan, üzmekten pek çekinmezdim. Onu kaybetmekten korkmazdım çünkü. Fakat diyorum ya çokta sevdim zamanla. Hâlâ severek boşanıyorum. Kaybetme korkum da zamanla oluştu.
aşk yoksa evlilik yürümez.iyi insan olması ,sizi sevmesi bir kıstas değil, ben seversem gerisi gelir (aldatma,şiddet vs yoksa) ama bende yoksa sevgi denen unsur isterse başına taç etsin beni anlamı yok.Kızlar boşanma aşamasındayım biliyorsunuz. Aslında biraz gereksiz bi konu olabilir ama bu süreçte evliliğimi başından itibaren düşünerek sorgulamaya başladım.
Hep doğru bi evlilik yaptığımı düşünürdüm kızlar çünkü karşımda beni çok seven değer veren biri vardı. Doğru insandı. Hayatıma girip çıkanların hiçbirine benzemiyordu. Eşim bana çok aşıktı. 6 sene önce tanıdım onu. Hayran hayran bakardı ve daha birçok şey. Çok şımartırdı beni sürekli hediyeler alırdı, çok romantikti. (Sonradan bi dağ ayısına dönüştü o ayrı mesele)
Fakat aslında kendi adıma sanki biraz eksik başlamış bişeyler. Eşime aşık olmadım ben yalan söylemeyeceğim . Aşk nedir ki? Bunu evet bi kere yaşadım. Çok güzeldi . Yanından ayrılmak istemiyordum, yüzüne bakmaya doyamıyordum, kokusunu özlüyordum, adını duyunca bile mutlu oluyordum. Kalbim ölesiye çarpıyordu . Sonrasında terkedildim ve uzun yıllar unutamadım o kişiyi.
Eşimde bunların çoğunu yaşamadım ben. Kalbim hiç çarpmadı mesela. Uzun süre ayrı kaldıktan sonra bile evet çoook özlerdim ama yanına giderken hiç heyecanlanmazdım ama onun kalbinin atışlarını duyardım… Gerçi eşimle tanıştığımda artık o tarz deli dolu duyguların gelip geçici bi gençlik hevesi olduğuna inanır hale gelmiştim, olgunlaşmıştım.
Eşimi kırmaktan, üzmekten pek çekinmezdim. Onu kaybetmekten korkmazdım çünkü. Fakat diyorum ya çokta sevdim zamanla. Hâlâ severek boşanıyorum. Kaybetme korkum da zamanla oluştu. Yine de bu sevgi yetersiz miydi acaba? Bu yüzden mi bu kadar kısa sürdü 1 senede bitti.. Gerçi onun aşkı o kadar büyüktü de ne oldu sanki.. Yine bitti..
Eşime karşı en yoğun duygum merhametti başlarda. Mutlu olmayı hakediyordu çünkü sevilmeyi hakediyordu. O beni seviyor diye bende onu sevdim. Ve ikincisi çok güven duydum. Güvenimi bir kez olsun zedelemedi o anlamda beni hiç yormadı bu ilişkide. Keza bende öyle..
Bütün bunlar yetersiz miydi acaba? İlla aşk mı lazımdı? Bu mutlu olan çiftler birbirine çok aşık olup evlenen çiftler mi? Bi tarafın duyguları yoğun değilse karşı tarafın hislerini de yıpratıyor mu acaba zamanla ? Sizin tecrübeleriniz nedir?