- 11 Şubat 2015
- 410
- 358
Düzenleme: Keşke bana da tavsiyelerde bulunsanız ablalarım, sevgili k.k. Üyeleri.. Okumaya üşendiyseniz özet geçe geçe okursunuz.. Tavsiyelerinize ihtiyacım var. Kapana sıkışmış gibi, çok üzgün hissediyorum..
Öncelikle merhabalar.. Bugün keyfim pek yerinde değil sanırım.. Soğuk bir merhaba oldu galiba.. (Biraz uzun oldu affola.)
Manik depresif gibiyim buara, kimi zaman mutluluktan içim içime sığmıyor, kimi zaman ağlayasım yakarasım geliyor.
Bu garip duygularımın adı aşk mı peki? Hiç böyle hissetmemiştim ben, ne yapacağımı bilmiyorum. Gözlerim onu arıyor, bulsa bir dert bulmasa bir dert..
(Eşi-babası-sevgilisi ikizler burcu olanlar alınmasın, insanların özellikleri değişir sonuçta)
Niçin benim kuramdan ikizler burcu çıkıverdi? Sevmesin, ben ilk kez platonik aşık olmadım ki. Buna katlanırım. Ama etrafında kızlar, maşallah her dönemden, her sınıftan. Espriler flörtleşmeler havada. Karşı cinsle arkadaş olmak değil sorun, benim de en yakın arkadaşlarımdan biri erkek amma velakin ben (afedersiniz) yavşamıyorum ona..
Gerçekten durum öyle mi bilmiyorum. Burçtan kaynaklı mı, bunları flört olarak görüyor mu görmüyor mu bilmiyorum.
Sadece size içimi döküp rahatlamak istiyorum biraz. Gözyaşlarım dinmiyor şuan ama belki bu acı diner biraz diye.
Fark etmeden aşık olmuşum ben ona.
Onu ilk okul başkan seçimlerinde gördüm. Eskiden en yakışıklı adaya oy verirdik. Bu dönemin adaylarını pek beğenmemiştik hatta. Yani wow diyeceğim bir tip de değildi. Diğer adaylardan daha sevimliler falan da vardı ama konuşması, sloganı filan beni o kadar çok etkilemişti ki. Burdan bakınca, baya zeki ve esprili bir erkek olarak gözüküyordu.. Ama o sınıflardaki tanıtım günlerinde zerre gram hoşlanmamıştım ondan o anlamda.. Neyse, oyumu ona verdim, o; okul başkanı seçildi..
Bir gün yemekhanede.. Arkadaşım bıçak almaya gidiyordu. Portakal vardı o gün hatta. Ben portakalı o gün sevdim biliyor musunuz? Şuan Allahın ergeni demenizde sakınca yok bana, bende kendimi bu kadar aciz ve ergen hissetmemiştim hiç öncesinde. Neyse, arkadaşımı bekliyordum ben bikaç adım gerisinde, yemek sırasında. Karşıdaki masada o.. O an aşık olmuştum onun bakışlarına.. Işık vuruyordu yüzüne, elaydı gözleri.. Bizim dönemden bikaç kız ve erkekle konuşuyordu başka sınıftan. Onlarla konuşuyor, onları dinliyordu ama bana bakarak ya.. Neden peki. Ben arada bir kaçırdım gözlerimi. Anlık olarak.. Ama bakmayı sürdürüyordu. Baktım bende doya doya.. Arkadaşım bıçak alıp dönerken, ona son bir bakış atabilmek için portakal aldım gidip. Beni izliyordu. Aldım portakalımı, hayatımda ilk kez seve seve portakal yedim o gün.
Başkalarıyla konuşurken, onları dinlerken onlarla değilde benle neden göz temasına girmişti peki? Neden beni izlemeye devam etmişti?
O günden sonra, o yemeğe gittiği için, her ay okulun lezzetsiz ve kazık fiyatlı yemeklerine fiş aldım ben. Onu görürüm, 3-5 saniye bile olsa onla göz göze gelirim belki diye. En azından, ardından izlerim onu diye..
Onu gördüğümdeki birçok kısa göz temasına filan girmeyeceğim.. Benim için büyük olayları anlatacağım..
Onu ararken gözlerim, halbuki ona bakıyormuşum gözlerine, farketmemişim, dalmışım. Farkettiğimde geri dönmüştüm hatta hemen. Ne rezillik.
O kadar şanssızdım ki. Bir gün öncesinde hüngür hüngür ağladığım bi gecenin ardından.. İngilizceci, bi arkadaş, ben ve o yanyanaydık tesadüfi. Hiç konuşmadım. Gözlerim şimşiş. Konuşurken %99 bana bakıyordu, hocaya bile değil. Susarken beni izliyordu. Başkası konuşurken ondan çok bana bakıyordu.
Okul çıkışında birgün, yanında bi erkek arkadaşıya tam önümde gidiyordu. Arkadaşı sırıtma- tebessüm- gülme arası birşeyle bana bakıp bikaç kere arkasını dönüp, onun kulağına birşeyler söylemişti. Hani aşık arkadaşına yardım eden hınzır kanki edasında.. Benimki hafif çevirdi kafasını ama döndüremeden, utanır gibi sanki. Sanki..
Birgün yemekhaneye giriverdim. Sıraya ilerlerken arıyor yine gözlerim onu ama tam o an ona bakarak baya bi ilerlemişim. O da bana. Allahım yine aynı salaklık başıma gelmişti.. Sıraya girdim. Karşısında başka bir arkadaşı. Arkadaşı bana bakıyor baya bi. Gülüyor sırıtıyor gülümsüyor. Benimki, gözleri etrafa bakan hiç başını eğmeyen benimkinin başı yine eğilmiş yemeğine. Arkadaşı bana bakarak ona bişeyler söylüyor, konuşuyorlar..
Başka bi gün yine bu arkadaşıylayken, onun olduğu masaya geçiyoruz tesadüfen.. Masanın ortasında başkaları var arada. Ben arkaya eğiyorum sandalyemi çaktırmadan ona bakmak için. Aman yarabbim ne olsa beğenirsiniz. Arkaya eğmiş sandalyesini o anda o da bana bakıyor. Hemen kendimi öne attım tabi. Ortadakilere değil yani bana bakıyordu kesin, masanın konumundan dolayı, zaten ortadakilere sağa bakarak da bakabilirdi, ama biz birbirimizi göremeyecek şekildeydik.
O ilk arkadaşıyla, yemeğe giderken bigün, arkadaşı arkaya bakıp bakıp duruyor. Hani "kanka seninki geliyo" sırıtışı dürtükleyişi, kulağa fısıldayışı sanki. Benimki dönüyor hafifçe falan.
Birgün yemekhane bomboş.. Ben yemeği dökmek için kalkarken bana bakıyor yine. Sonra ben el yıkama yerine gidiyorum, kolonlardan dolayı gittim mi gitmedim mi anlamıyor galiba.. Başını baya uzatıp lavaboyla tepsi dökme yerine falan bakınıyor. Kimse yok ortalıkta bakabileceği. Ben çıkınca bakış atıyorum, yemeğe yumuluyor yine.
Ve birgün yemekte.. Bi arkadaşıyla ama arkadaşı baya çaktırıyor gibi sanki. Yemeğe giderken, yemek sırasında falan fısıldaşıyorlar. Arkadaşı bakıyor bana arada gülümseyerek. Şş falan diyor benimki de. Yemeği alıyorum ben, ön masamızdalar. Arkası dönük bana benimkinin, ama ben ona dönüğüm sırtına. Karşısındaki arkadaşı bana bakıyor falan, ama o gün bende fena çekingenlik var. Benim hakkımda bana bakarak bişeyler konuştuklarından, ya dalga geçiyolarsa ya o anlamda değilse diye yemeğime yumuluyorum, başım önde. O taraftan, bakıyor mu yada bak fiilli bişey duyuyorum. Sus duycak gibi bi tepki ardından sanırım. Arkadaşına mı kontrol ettiriyor beni, çğnkü genelde bende öyle yaparım, benimki geçiyorken bakıyomu napıyo diye arkadaşımı döndürttürürüm filan. Neyse kalkıyorum ben, yemek dökmeye. O da kalkıyor hemen. Bakıyorum tepsisine, ızgara tavuğu bitirmemiş ya. Peki bu ne anlama geliyor diyorum. Benle yanyana gelmek için mi acaba. Az önce höpür höpür yiyordu çünkü.
Sanki o da benden hoşlanmış gibi hissetmek istiyorum. Ama şuan hoşlanmasın diyorum, bi sebebi var. Tel takacağım, üst dişlerimden 1-2 tanesinde çarpıklık var biraz. Telliyken, düzeldiğinde hoşlansın benden isterim. Korkuyorum bu halimle hoşlanmasından falan.
Hoşlanıyorsa, açılcaksa açılmasın o derece takıntı yapmış durumdayım hatta.
Neyse. C2 hesabı açmış benimki. Anonim olarak konuşuyorsun , göremiyor seni, msjlaşma ağı. Hemen hesap açtım, yazdım. Konuştuk, kim olduğumu öğrenmeye çalışıyor sürekli. Tabi ipucu vermiyorum. Ama onunla konuştuğum için o kadar mutluyum ki. Az önce cvp yazmamış ama, bugün bi soğuktu zaten sanki msjlarda. O anonim olarak, gizlice yazan, kendini tanıtmayan sanal tiramissu çok üzgün bugün.
Peki ya gerçek tiramissu? Ne hissedeceğini bilmiyor. Anonim bir kızla konuşmayı, ona bile hafiften (afedersiniz) yürümeyi başaran sevdiceği, anonim meçhul kızla msjlaşmayı bıraktı. Buna sevinse mi üzülse mi? Anonim de o, gerçek platonik de o halbuki. Ah ah. Nerden buldum ben böylesini..
Umarım kör olmamışsınızdır ablalarım. Ergen kardeşinizin yüzüne ergenliğini vurmayın lütfen, zira kendimi hiç böyle ergen bir aşık olarak hissetmemiştim..
Lise yıllarımdan bana yadigar, hayal kırıklıkları kalacak galiba.
Öncelikle merhabalar.. Bugün keyfim pek yerinde değil sanırım.. Soğuk bir merhaba oldu galiba.. (Biraz uzun oldu affola.)
Manik depresif gibiyim buara, kimi zaman mutluluktan içim içime sığmıyor, kimi zaman ağlayasım yakarasım geliyor.
Bu garip duygularımın adı aşk mı peki? Hiç böyle hissetmemiştim ben, ne yapacağımı bilmiyorum. Gözlerim onu arıyor, bulsa bir dert bulmasa bir dert..
(Eşi-babası-sevgilisi ikizler burcu olanlar alınmasın, insanların özellikleri değişir sonuçta)
Niçin benim kuramdan ikizler burcu çıkıverdi? Sevmesin, ben ilk kez platonik aşık olmadım ki. Buna katlanırım. Ama etrafında kızlar, maşallah her dönemden, her sınıftan. Espriler flörtleşmeler havada. Karşı cinsle arkadaş olmak değil sorun, benim de en yakın arkadaşlarımdan biri erkek amma velakin ben (afedersiniz) yavşamıyorum ona..
Gerçekten durum öyle mi bilmiyorum. Burçtan kaynaklı mı, bunları flört olarak görüyor mu görmüyor mu bilmiyorum.
Sadece size içimi döküp rahatlamak istiyorum biraz. Gözyaşlarım dinmiyor şuan ama belki bu acı diner biraz diye.
Fark etmeden aşık olmuşum ben ona.
Onu ilk okul başkan seçimlerinde gördüm. Eskiden en yakışıklı adaya oy verirdik. Bu dönemin adaylarını pek beğenmemiştik hatta. Yani wow diyeceğim bir tip de değildi. Diğer adaylardan daha sevimliler falan da vardı ama konuşması, sloganı filan beni o kadar çok etkilemişti ki. Burdan bakınca, baya zeki ve esprili bir erkek olarak gözüküyordu.. Ama o sınıflardaki tanıtım günlerinde zerre gram hoşlanmamıştım ondan o anlamda.. Neyse, oyumu ona verdim, o; okul başkanı seçildi..
Bir gün yemekhanede.. Arkadaşım bıçak almaya gidiyordu. Portakal vardı o gün hatta. Ben portakalı o gün sevdim biliyor musunuz? Şuan Allahın ergeni demenizde sakınca yok bana, bende kendimi bu kadar aciz ve ergen hissetmemiştim hiç öncesinde. Neyse, arkadaşımı bekliyordum ben bikaç adım gerisinde, yemek sırasında. Karşıdaki masada o.. O an aşık olmuştum onun bakışlarına.. Işık vuruyordu yüzüne, elaydı gözleri.. Bizim dönemden bikaç kız ve erkekle konuşuyordu başka sınıftan. Onlarla konuşuyor, onları dinliyordu ama bana bakarak ya.. Neden peki. Ben arada bir kaçırdım gözlerimi. Anlık olarak.. Ama bakmayı sürdürüyordu. Baktım bende doya doya.. Arkadaşım bıçak alıp dönerken, ona son bir bakış atabilmek için portakal aldım gidip. Beni izliyordu. Aldım portakalımı, hayatımda ilk kez seve seve portakal yedim o gün.
Başkalarıyla konuşurken, onları dinlerken onlarla değilde benle neden göz temasına girmişti peki? Neden beni izlemeye devam etmişti?
O günden sonra, o yemeğe gittiği için, her ay okulun lezzetsiz ve kazık fiyatlı yemeklerine fiş aldım ben. Onu görürüm, 3-5 saniye bile olsa onla göz göze gelirim belki diye. En azından, ardından izlerim onu diye..
Onu gördüğümdeki birçok kısa göz temasına filan girmeyeceğim.. Benim için büyük olayları anlatacağım..
Onu ararken gözlerim, halbuki ona bakıyormuşum gözlerine, farketmemişim, dalmışım. Farkettiğimde geri dönmüştüm hatta hemen. Ne rezillik.
O kadar şanssızdım ki. Bir gün öncesinde hüngür hüngür ağladığım bi gecenin ardından.. İngilizceci, bi arkadaş, ben ve o yanyanaydık tesadüfi. Hiç konuşmadım. Gözlerim şimşiş. Konuşurken %99 bana bakıyordu, hocaya bile değil. Susarken beni izliyordu. Başkası konuşurken ondan çok bana bakıyordu.
Okul çıkışında birgün, yanında bi erkek arkadaşıya tam önümde gidiyordu. Arkadaşı sırıtma- tebessüm- gülme arası birşeyle bana bakıp bikaç kere arkasını dönüp, onun kulağına birşeyler söylemişti. Hani aşık arkadaşına yardım eden hınzır kanki edasında.. Benimki hafif çevirdi kafasını ama döndüremeden, utanır gibi sanki. Sanki..
Birgün yemekhaneye giriverdim. Sıraya ilerlerken arıyor yine gözlerim onu ama tam o an ona bakarak baya bi ilerlemişim. O da bana. Allahım yine aynı salaklık başıma gelmişti.. Sıraya girdim. Karşısında başka bir arkadaşı. Arkadaşı bana bakıyor baya bi. Gülüyor sırıtıyor gülümsüyor. Benimki, gözleri etrafa bakan hiç başını eğmeyen benimkinin başı yine eğilmiş yemeğine. Arkadaşı bana bakarak ona bişeyler söylüyor, konuşuyorlar..
Başka bi gün yine bu arkadaşıylayken, onun olduğu masaya geçiyoruz tesadüfen.. Masanın ortasında başkaları var arada. Ben arkaya eğiyorum sandalyemi çaktırmadan ona bakmak için. Aman yarabbim ne olsa beğenirsiniz. Arkaya eğmiş sandalyesini o anda o da bana bakıyor. Hemen kendimi öne attım tabi. Ortadakilere değil yani bana bakıyordu kesin, masanın konumundan dolayı, zaten ortadakilere sağa bakarak da bakabilirdi, ama biz birbirimizi göremeyecek şekildeydik.
O ilk arkadaşıyla, yemeğe giderken bigün, arkadaşı arkaya bakıp bakıp duruyor. Hani "kanka seninki geliyo" sırıtışı dürtükleyişi, kulağa fısıldayışı sanki. Benimki dönüyor hafifçe falan.
Birgün yemekhane bomboş.. Ben yemeği dökmek için kalkarken bana bakıyor yine. Sonra ben el yıkama yerine gidiyorum, kolonlardan dolayı gittim mi gitmedim mi anlamıyor galiba.. Başını baya uzatıp lavaboyla tepsi dökme yerine falan bakınıyor. Kimse yok ortalıkta bakabileceği. Ben çıkınca bakış atıyorum, yemeğe yumuluyor yine.
Ve birgün yemekte.. Bi arkadaşıyla ama arkadaşı baya çaktırıyor gibi sanki. Yemeğe giderken, yemek sırasında falan fısıldaşıyorlar. Arkadaşı bakıyor bana arada gülümseyerek. Şş falan diyor benimki de. Yemeği alıyorum ben, ön masamızdalar. Arkası dönük bana benimkinin, ama ben ona dönüğüm sırtına. Karşısındaki arkadaşı bana bakıyor falan, ama o gün bende fena çekingenlik var. Benim hakkımda bana bakarak bişeyler konuştuklarından, ya dalga geçiyolarsa ya o anlamda değilse diye yemeğime yumuluyorum, başım önde. O taraftan, bakıyor mu yada bak fiilli bişey duyuyorum. Sus duycak gibi bi tepki ardından sanırım. Arkadaşına mı kontrol ettiriyor beni, çğnkü genelde bende öyle yaparım, benimki geçiyorken bakıyomu napıyo diye arkadaşımı döndürttürürüm filan. Neyse kalkıyorum ben, yemek dökmeye. O da kalkıyor hemen. Bakıyorum tepsisine, ızgara tavuğu bitirmemiş ya. Peki bu ne anlama geliyor diyorum. Benle yanyana gelmek için mi acaba. Az önce höpür höpür yiyordu çünkü.
Sanki o da benden hoşlanmış gibi hissetmek istiyorum. Ama şuan hoşlanmasın diyorum, bi sebebi var. Tel takacağım, üst dişlerimden 1-2 tanesinde çarpıklık var biraz. Telliyken, düzeldiğinde hoşlansın benden isterim. Korkuyorum bu halimle hoşlanmasından falan.
Hoşlanıyorsa, açılcaksa açılmasın o derece takıntı yapmış durumdayım hatta.
Neyse. C2 hesabı açmış benimki. Anonim olarak konuşuyorsun , göremiyor seni, msjlaşma ağı. Hemen hesap açtım, yazdım. Konuştuk, kim olduğumu öğrenmeye çalışıyor sürekli. Tabi ipucu vermiyorum. Ama onunla konuştuğum için o kadar mutluyum ki. Az önce cvp yazmamış ama, bugün bi soğuktu zaten sanki msjlarda. O anonim olarak, gizlice yazan, kendini tanıtmayan sanal tiramissu çok üzgün bugün.
Peki ya gerçek tiramissu? Ne hissedeceğini bilmiyor. Anonim bir kızla konuşmayı, ona bile hafiften (afedersiniz) yürümeyi başaran sevdiceği, anonim meçhul kızla msjlaşmayı bıraktı. Buna sevinse mi üzülse mi? Anonim de o, gerçek platonik de o halbuki. Ah ah. Nerden buldum ben böylesini..
Umarım kör olmamışsınızdır ablalarım. Ergen kardeşinizin yüzüne ergenliğini vurmayın lütfen, zira kendimi hiç böyle ergen bir aşık olarak hissetmemiştim..
Lise yıllarımdan bana yadigar, hayal kırıklıkları kalacak galiba.
Son düzenleme: