Andolsun ki, insanlar içinde, müminlere en şiddetli düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri bulacaksın
(Maide:82) ayeti kerimesi, iman edenlere en tehlikeli düşman olarak Ben-i İsrailin hepsini değil, Siyonist Yahudi kesimini göstermektedir. En şiddetli eşedd kelimesi: En tehlikeli, en dehşetli, en sinsi, en tedbirli ve en etkili anlamlarını içerir. Bugün Gizli Dünya hâkimiyetini kuran ve ABDnin derin devletini oluşturan bu Siyonist Yahudi şebekesini ve onun dünyayı ağ gibi saran korkunç sömürü sermayesini bilmeden ülkemizdeki, bölgemizdeki ve bütün yeryüzündeki şeytani gelişmeleri çözmemiz mümkün değildir. İşte bu yazıda aktarılanlar, bir nevi yukarıdaki ayetin tefsiri ve tafsili (ayrıntılarıyla izah edilmesi) mahiyetindedir. Siyonist Yahudiler farklı din ve mezheplerden devşirdikleri işbirlikçileri eliyle bu zulüm düzenlerini yürütmektedir.
Bağımsız Kürdistana Akdeniz Yolu açılıyordu!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini (KKTC) tanımış sayılmamak ve meşruiyet kazandırmamak için, bu ülkeyle siyasi, ticari, askeri ve kültürel bütün ilişkilerden özellikle uzak duran ABDnin ve AB ülkelerinin, Kuzey Iraktaki Barzani Kürdistanına bağımsız devlet statüsüyle yaklaşmaları dikkatlerden kaçmıyordu. Ve bu konuda, Barzaniye resmi devlet başkanı gibi davranan AKP iktidarının duyarsız ve tutarsız tavrı gerçekten kafa karıştırıyordu. Üstelik, Irak'ın kuzeyindeki Barzani devletine bağımsızlığın yolunu açacak adımın, Erdoğan-Çalık ortaklığında kotarıldığı ortaya çıkıyordu. Kukla devletin Petrol Bakanı Hawrami, Irak'ın kuzeyindeki petrolleri pazarlamak için Ceyhan'da bir rafineriyle bağlantı sağlayacaklarını belirtiyordu. Ceyhan'daki rafineriyi ise, Çalık Grubu'nun 15 milyarlık devlet teşvikiyle kurduğu anlaşılıyordu. AKP Hükümetiyle Mesud Barzani ve yeğeni Neçirvan Barzani arasındaki yoğun diplomasi trafiği ile kukla devlete bağımsızlık yolu açılıyordu. Kukla devlet yöneticileri, bu çerçevede Irak'ın kuzeyindeki petrolleri Bağdat Yönetiminden bağımsız olarak satmayı planlıyordu. Kukla Devletin lideri Barzani, mevcut Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattının Irak merkezi yönetiminin kontrolünde olmasından dolayı alternatif boru hatlarına yöneliyordu. Ancak tek başına boru hattı yetmiyor, bir de ham petrolün işlenmesini sağlayacak rafineriye ihtiyaç duyuluyordu. İşte bu rafinerinin yerini kukla devletin Petrol Bakanı Hawrami açıklıyordu. Hawrami, Irak'ın kuzeyindeki petrolleri pazarlamak için Ceyhan'da bir rafineriyle bağlantı sağlayacaklarını belirtiyordu. Hawrami'nin sözünü ettiği rafinerinin, Erdoğan-Çalık girişimiyle Ceyhan'da kurulması düşünülüyor ve Çalık bu rafineri için yaklaşık 15 Milyarlık devlet teşviki alıyordu. Çalık'ın kurduğu rafineri daha önce Aydın Doğan-Tayyip Erdoğan atışmasında gündeme geliyor; Aydın Doğan, Erdoğan'a Ceyhan'da rafineri kurmak istediğini söylediğinde Erdoğan'dan, "bizim Çalık'a söz verdim" yanıtını aldığını belirtiyordu. Çalık Holding'in Silopi-Yumurtalık arasında mevcut hatta paralel 640 km'lik boru hattı inşası için başvurduğu resmi gazetede yer alıyordu. Irak'ın kuzeyinde de Türkiye sınırına uzanan bir boru hattının yapımı sürüyordu. Gözlemciler, böylece bu yeni boru hattı aracılığıyla Irak'ın kuzeyindeki petrolün Türkiye üzerinden uluslararası piyasaya pazarlanmak istendiğini vurguluyordu.
Barzani Petrolü İçin Yeni Boru Hattı Kuruluyordu!
Çalık Holding, Silopi-Yumurtalık arasında, mevcut hatta paralel 640 km'lik boru hattı inşası için başvuruyor ve talep Resmi Gazete'de yayımlanıyordu. Bölge ve enerji uzmanları, Irak petrolünü Akdeniz'e taşıyan iki hat bulunmasına rağmen Çalık Holding'in girişimini "Irak Merkezi Hükümeti'ni devre dışı bırakarak Barzani adına Türkiye üzerinden dünyaya petrol satma projesi" olarak değerlendiriyordu. Çalık grubu yetkilileri, 640 kmlik petrol boru hattına izin verilmesi halinde günlük 1 milyon varil petrol taşıyabileceklerini bildirdi. Başbakan Erdoğana yakınlığı ile bilinen işadamlarının uzun zamandır bu işin peşinde olduğu biliniyordu. Vesaire... vesaire... Yazinin devami
http://www.millicozum.com/mc/ocak-2...-fetullah-gulenin-guvendigi-yahudi-sirketleri de...
Evet... Artik kimse yemiyor... Turkiye uzerinde iktidar olmanin gucu kullanilarak ne sirketlere ne paralar kazandirilmak istendigi, bu halkin vergilerinin, topraginin, malinin kimlere peskes cekilerek, kimlere yedirilerek bu ulkede "TURKIYE"YE HIZMET adi altinda ne rant hesaplari dondugu kimsenin gozunden kacmiyor. Menfaati olan bu iktidari savunmakla yukumlu, bir fikri olmayan da bu masallara inanmakla, ama maalesef herkes degil..
Yazinda "one minute" olayina deginerek "Hatırlayın one minute restinin ardından ne demişlerdi:
İsrail bunun bedelini ağır ödetir. Bittiğimiz gündür!
Sokaktaki vatandaş da bu gerçeği bildiği için dik duranın arkasında dik durmayı başarmıştı." demissin. En cok da buna guldum. Hangi dik duran? Peres'e kameralar onunde "one minute!! Oldurmeye gelince siz oldurmeyi cok iyi bilirsiniz.. Plajlardaki cocuklari nasil oldurdugunuzu, nasil vurdugunuzu cok iyi biliyorum" dedikten yarim saat sonra "Ben ne Israil halkina, ne de Basbakan Peres'e suclayici bir sey demedim, sozlerim programin moderatorune idi, ona tepki gosterdim" diyen dik durus (biz ona dansoz gibi kivirtma deriz) mu?
Programin moderatoru mu plajlarda kiyim yapiyormus????
Iste... Buraya videonun linkini de koyuyorum, 03:22 den itibaren izleyebilir ve gorebilirsiniz, hepberaber guleriz bu dik durusa!!!
http://www.youtube.com/watch?v=YapToN4JGJY