İsrail’e boyun eğeceksin!
IMF’yle yola devam edeceksin!
Terörü bitirmeye kalkmayacaksın!
Yoksa perişan olursun!
Türkiye’de bu gerçeği beşikteki bebek bile biliyor.
İsrail’e kafa tutarsan.
IMF’yle yolları ayırırsan.
Terörü bitirirsen.
Dahası bunları aklının ucundan dahi geçirirsen; o vakit başına gelmedik kalmaz.
Ya bir darbeyle, ya bir iftirayla, yahut itibarsızlaştırmayla al aşağı edilirsin.
Öyle numaralar çekerler ki, “beşikteki bebek” bile bildiğini unutur, alet olur.
Dün kahvehanede, “bu adam büyük adam, terörü çözüyor, IMF’ye borcunu ödüyor ama rahat bırakmazlar” diyenler bile numarayı yutar.
Hatırlayın “one minute” restinin ardından ne demişlerdi:
“İsrail bunun bedelini ağır ödetir. Bittiğimiz gündür!”
Sokaktaki vatandaş da bu gerçeği bildiği için “dik duranın” arkasında dik durmayı başarmıştı.
Sonra.
“IMF’yle yolları ayırmak intihar olur!” demişlerdi.
Anadolu insanı bu gerçeği bildiği için yine “dik duranın” arkasında dik durmayı başarmıştı.
Terör meselesinde de aynı.
“Türkiye terör meselesini çözsün, bölgenin lideri olur ama çözdürtmezler” diyorlardı.
Ama milletçe çözdük.
Hadi bir tane daha ekleyelim.
“Kuzey Irak’la enerji anlaşması” için de yine benzer tehditleri gündeme getiriyorlardı.
Ne oldu?
Biz başardık.
Bu numaracılar öyle alçaktır ki, rahatsız olduğu bir konuda bir ülkeye operasyon çekecekse;
Bazen orduyu kullanır.
Bazen yargıyı.
Bazen baronları.
Bazen iç dinamikleri.
Bazen medyayı.
Ama bunları kullanırken de hiçbir zaman, “IMF ile yollarınızı ayırmayacaktınız, terörü bitirmeyecektiniz” demez.
Zira bu durumda kimse yemez.
Ya?
Numara çeker.
Hem de ne numara.
Tencere tava çaldırır, yolsuzluk diye anırır.
Ve son bir not.
Bu millet bu numarayı artık yemez.
Anadolu Baharı
Anadolu toprakları “ana rahmi” gibidir.
Her daim kanamalı lakin doğurgan ve bereketli.
Ama hep sancılı.
Tıpkı şu son günlerde olduğu gibi.
Bugün en sancılı doğuma hazırlanıyor.
En zor, en riskli, en hayati doğuma.
Başarabilecek mi?
Evet.
Zor da olsa evet.
Mısır başaramadı.
Libya başaramadı.
Suriye başaramadı.
Tunus başaramadı.
Yemen başaramadı.
Umutlar bir başka bahara kaldı.
Ama Türkiye başarmalı, başaracak.
Anadolu’nun baharı 2002’de yeşermeye başladı.
2007’deki “kışa” çevirme çabası sonuçsuz kaldı.
Mayıs 2013’teki de.
17 Aralık’taki de.
Hadi sık dişini.
Az kaldı.
Turgay Güler / Aksam
IMF’yle yola devam edeceksin!
Terörü bitirmeye kalkmayacaksın!
Yoksa perişan olursun!
Türkiye’de bu gerçeği beşikteki bebek bile biliyor.
İsrail’e kafa tutarsan.
IMF’yle yolları ayırırsan.
Terörü bitirirsen.
Dahası bunları aklının ucundan dahi geçirirsen; o vakit başına gelmedik kalmaz.
Ya bir darbeyle, ya bir iftirayla, yahut itibarsızlaştırmayla al aşağı edilirsin.
Öyle numaralar çekerler ki, “beşikteki bebek” bile bildiğini unutur, alet olur.
Dün kahvehanede, “bu adam büyük adam, terörü çözüyor, IMF’ye borcunu ödüyor ama rahat bırakmazlar” diyenler bile numarayı yutar.
Hatırlayın “one minute” restinin ardından ne demişlerdi:
“İsrail bunun bedelini ağır ödetir. Bittiğimiz gündür!”
Sokaktaki vatandaş da bu gerçeği bildiği için “dik duranın” arkasında dik durmayı başarmıştı.
Sonra.
“IMF’yle yolları ayırmak intihar olur!” demişlerdi.
Anadolu insanı bu gerçeği bildiği için yine “dik duranın” arkasında dik durmayı başarmıştı.
Terör meselesinde de aynı.
“Türkiye terör meselesini çözsün, bölgenin lideri olur ama çözdürtmezler” diyorlardı.
Ama milletçe çözdük.
Hadi bir tane daha ekleyelim.
“Kuzey Irak’la enerji anlaşması” için de yine benzer tehditleri gündeme getiriyorlardı.
Ne oldu?
Biz başardık.
Bu numaracılar öyle alçaktır ki, rahatsız olduğu bir konuda bir ülkeye operasyon çekecekse;
Bazen orduyu kullanır.
Bazen yargıyı.
Bazen baronları.
Bazen iç dinamikleri.
Bazen medyayı.
Ama bunları kullanırken de hiçbir zaman, “IMF ile yollarınızı ayırmayacaktınız, terörü bitirmeyecektiniz” demez.
Zira bu durumda kimse yemez.
Ya?
Numara çeker.
Hem de ne numara.
Tencere tava çaldırır, yolsuzluk diye anırır.
Ve son bir not.
Bu millet bu numarayı artık yemez.
Anadolu Baharı
Anadolu toprakları “ana rahmi” gibidir.
Her daim kanamalı lakin doğurgan ve bereketli.
Ama hep sancılı.
Tıpkı şu son günlerde olduğu gibi.
Bugün en sancılı doğuma hazırlanıyor.
En zor, en riskli, en hayati doğuma.
Başarabilecek mi?
Evet.
Zor da olsa evet.
Mısır başaramadı.
Libya başaramadı.
Suriye başaramadı.
Tunus başaramadı.
Yemen başaramadı.
Umutlar bir başka bahara kaldı.
Ama Türkiye başarmalı, başaracak.
Anadolu’nun baharı 2002’de yeşermeye başladı.
2007’deki “kışa” çevirme çabası sonuçsuz kaldı.
Mayıs 2013’teki de.
17 Aralık’taki de.
Hadi sık dişini.
Az kaldı.
Turgay Güler / Aksam
Son düzenleme: