- Katılım
- 3 Aralık 2006
- Mesajlar
- 3.073
- Emoji Skoru
- 132
- Puanlar
- 688
- Yaş
- 63
Ansiklopedi
Zeynep Özer Akgün
Taksimin keşmekeşinden kurtulmak için kendini Bostancı dolmuşuna attı. Her çok içtiğinde, sarhoşluğunu, ruh durumuna gore, farklı bir yerinde hissederdi. Trafikten durup kalkan dolmuşun içinde gözlerini kapattı. Sarhoşluğunu bacağının ön tarafında bir yerlerde hissetti. Bahsi geçen yer o kadar cok uyuşmustu ki, ayağa kalktığı an sanki devrilecekti. Tam olarak o yerin neresi olduğunu ifade edemeyecek kadar çok içmişti. Alt baldırıyla, kalça kemikleri arasında bir yerdi ama oraya ne dendiğini bir türlü hatırlayamıyordu. Fena halde takıntı yapmıştı. Eve gelir gelmez gazete promosyonu sağlık ansiklopedilerinden birini eline aldi. Bütün kitaplık bu ansiklopedilerle doluydu; ömrün boyunca atamayacağın, bir zamanların dolduruşuyla toplanmış kuponlarla alınan bir düzine ansiklopedi.....
Bacaklarının bilinmez bir yerlerindeki uyuşukluk, yukarılara dalga dalga yayılırken eline aldığı bir ansiklopedi ile öylece ayakta boşluğa bakıyordu. Elindekini niçin aldiğını çoktan unutmuştu. Aklına yıllar once şu anda durduğu noktada yaşadıkları geldi. Bu sahneyi ise aklina kitaplik da para ile satın alınan tek ansiklopedi getirdi...
Eve bir akşam orta yaslarında yakışıklı sayılabilecek bir adam gelmisti. O zamanlar daha ne gazete promosyonları başlamıştı nede ailecek gezmeye gidilen süper marketler kurulmuştu. Satış yapan kişilerin, akşam ziyaretleriyle ürün tanıtımı yapıp, evin reisine bir şeyler satmaya çalıştıkları eğlenceli bir donemdi. Satış temsilcileri tarafından akşam ziyaretlerinin –çıkartmalarının- tercih edilmesinin nedeni; para kazanan evin reisi evde bulunsun, böylece ev kadının bir kocama sorayım kaçışının önüne geçilsindi. Komşu, kendine gelen satışcıya karşı komşunun ismini, telefonunu verir. Karşı komşu ziyaret edildikten sonra satışçı, kendisini üst komşuya önermesi için ev sahibine rica da bulunurdu. Zaten çoğu zaman satın alamadıkları için mahcup veya akşamın kör vaktine kadar para kazanmaya calışan satıcıya acıdıklarından bu istek seve seve yerine getirildi.
Onlar eve gelen sayısız satış temsilcisinden bir tek ingilizce ansiklopedi aldılar. Ağabeyi o yıl hazırlık sınıfını bitirmişti ve ileride ödevlerini yaparken ihtiyaç duyabilirdi. Ama bunun gerçek olmadiğını herkes biliyordu. Evde bir yabancı dil kompleksi vardı. Bunu yenebilecek tek kisi icin elinden geleni herkes yapıyordu. O tek kisi ağabeyi idi, cunku ansiklopedi satıcısı gelmeden birkac saat önce, şimdiki kitaplığın olduğu yerde, annesi ona derslerine çok çalısması gerektiğini çünkü ağabeyi gibi onu koleje gönderemeyeceklerini açıklamıştı. Babası evin küçük erkeğine yatırımı uygun bulmuştu.
Ailesinin onun yerine ağabeyi ile bu kadar ilgili olması onu kendi başının çaresine bakması gerektiğini belki taa o anda öğretmisti.
Elinde ki ansiklopediye baktı. Tam aradığı sayfanın açık olduğu fark etti. Anatomi resminde ağrıyan yerinin üstüne “diz” yazmışlardı….
Zeynep Özer Akgün
Taksimin keşmekeşinden kurtulmak için kendini Bostancı dolmuşuna attı. Her çok içtiğinde, sarhoşluğunu, ruh durumuna gore, farklı bir yerinde hissederdi. Trafikten durup kalkan dolmuşun içinde gözlerini kapattı. Sarhoşluğunu bacağının ön tarafında bir yerlerde hissetti. Bahsi geçen yer o kadar cok uyuşmustu ki, ayağa kalktığı an sanki devrilecekti. Tam olarak o yerin neresi olduğunu ifade edemeyecek kadar çok içmişti. Alt baldırıyla, kalça kemikleri arasında bir yerdi ama oraya ne dendiğini bir türlü hatırlayamıyordu. Fena halde takıntı yapmıştı. Eve gelir gelmez gazete promosyonu sağlık ansiklopedilerinden birini eline aldi. Bütün kitaplık bu ansiklopedilerle doluydu; ömrün boyunca atamayacağın, bir zamanların dolduruşuyla toplanmış kuponlarla alınan bir düzine ansiklopedi.....
Bacaklarının bilinmez bir yerlerindeki uyuşukluk, yukarılara dalga dalga yayılırken eline aldığı bir ansiklopedi ile öylece ayakta boşluğa bakıyordu. Elindekini niçin aldiğını çoktan unutmuştu. Aklına yıllar once şu anda durduğu noktada yaşadıkları geldi. Bu sahneyi ise aklina kitaplik da para ile satın alınan tek ansiklopedi getirdi...
Eve bir akşam orta yaslarında yakışıklı sayılabilecek bir adam gelmisti. O zamanlar daha ne gazete promosyonları başlamıştı nede ailecek gezmeye gidilen süper marketler kurulmuştu. Satış yapan kişilerin, akşam ziyaretleriyle ürün tanıtımı yapıp, evin reisine bir şeyler satmaya çalıştıkları eğlenceli bir donemdi. Satış temsilcileri tarafından akşam ziyaretlerinin –çıkartmalarının- tercih edilmesinin nedeni; para kazanan evin reisi evde bulunsun, böylece ev kadının bir kocama sorayım kaçışının önüne geçilsindi. Komşu, kendine gelen satışcıya karşı komşunun ismini, telefonunu verir. Karşı komşu ziyaret edildikten sonra satışçı, kendisini üst komşuya önermesi için ev sahibine rica da bulunurdu. Zaten çoğu zaman satın alamadıkları için mahcup veya akşamın kör vaktine kadar para kazanmaya calışan satıcıya acıdıklarından bu istek seve seve yerine getirildi.
Onlar eve gelen sayısız satış temsilcisinden bir tek ingilizce ansiklopedi aldılar. Ağabeyi o yıl hazırlık sınıfını bitirmişti ve ileride ödevlerini yaparken ihtiyaç duyabilirdi. Ama bunun gerçek olmadiğını herkes biliyordu. Evde bir yabancı dil kompleksi vardı. Bunu yenebilecek tek kisi icin elinden geleni herkes yapıyordu. O tek kisi ağabeyi idi, cunku ansiklopedi satıcısı gelmeden birkac saat önce, şimdiki kitaplığın olduğu yerde, annesi ona derslerine çok çalısması gerektiğini çünkü ağabeyi gibi onu koleje gönderemeyeceklerini açıklamıştı. Babası evin küçük erkeğine yatırımı uygun bulmuştu.
Ailesinin onun yerine ağabeyi ile bu kadar ilgili olması onu kendi başının çaresine bakması gerektiğini belki taa o anda öğretmisti.
Elinde ki ansiklopediye baktı. Tam aradığı sayfanın açık olduğu fark etti. Anatomi resminde ağrıyan yerinin üstüne “diz” yazmışlardı….