- Konu Sahibi kardelen200808
- #1
Annelere ve birgün anne olucaklara
...Kimse kimseden birşey beklememeli ummalı yoksa mutlu olunmuyor. Ben bunu öğrendim şuncacık hayatımda. Ne annem benden, ne ben annemden, ne kardeşim, ne ananem, ne dedem, ne teyzem, ne kuzenler, ne de biricik birtanecik sevdicek... Umdukça, beklentiler içine girdikçe karşındaki insanları oyun hamuru misali şekiller veriyoruz. Sonra işler ummadığımız gibi gelişince yıkımlara bürünüyoruz. Umduğumuz gibi oluncada biz şekil vermişiz ya, belli olmuş ya aslında ne olacağı, sevinceğimiz varsada sevinmiyoruz, sevinemyioruz, çünkü beklediğimiz birşey oluyor.
Eskiden çok sevdiğim akrabalar, komşular, arkadaşlar beni aramayınca ya da bize gelmeyince üzülürdüm. Çünkü ben onlara gittikçe, onları aradıkça onlarda beni arasın istiyorum. Geçen anneme dedim "fişmanca teyzeye gidelim mi" diye, " istemiyorum artık biz gidiyoruz ama hiç gelmiyor o" dedi. Bende bu düşüncemden bahsettim. Sen oraya gidince eğlenip güzel vakit geçiriyor musun, geçiriyorsan boşver gerisini, yıpratma kendini dedim. Yapması biraz güç ama, yapılınca çok rahat oluyor. Zaten o gidilen kişi seni istemese mutlaka evine gittiğinde seni sıkacak bir durum oluşturur, eğlenmene izin vermez.Kaynakwh:
Aynı şey anne - evlat ilişkisinde de var. Hep olmaz mı bu, oluyor işte, ben kendi adıma yani geniş ailem adına konuşuyorum saygıda kusur etmiyor kimse ama evlatlık söz konusu olunca bebeklikten onlara borçluyuz, onlar böyle algılıyorlar. Ben istemez miydim 1 aylıkken kendi popomu temizleyim, sütümü içeyim, gazımı çıkarayım valla yapabilsem yapar kimseye borçlu kalmazdım. En basitinden evden habersiz çıkınca habersiz çıkıyorsun diye sorun oluyor, haber veriyorsun,2-3 saat geziyorsun, eve dönüyorsun sabahtan beri yoksun diye bir ton tantana. Her seferinde biraz biraz daha sıkılıyor tasma, peki ya karşıdakinin psikoloji? Ama onlara fark etmiyor yaşı ister 24 ister 47 olsun. Hepimiz osmanlı kanı taşırıyoruz, osmanlı kadınıyız ya önemli olan otorite, himaye alanları oluşturdukça, daha da fazlası için mübarekler sefere savaşlara çıkıyor içimizle, peki ya karşıdakinin psikoloji?Kaynakwh:
Baş kaldırınca dayanamayıp yeter artık deyince " ben sizin kafam kadar boklarınızı yıkadım" deniliyor. Keşke yıkamasaydınız, keşke ne torun, ne de evlat için bu denli uğraşmasaydınız, yapılan emekler sürekli başa kakılınca insan yapsaydınız diyor en sonunda. Tamam benim dünyaya gelmemi sağlayan ana tanrıça doğurgan büyüklerime şükranlarım sonsuz ama biz istemedik bizi dünyaya getirin diye. Siz isteyip karar verdiniz annelik iç güdülerinizi bizimle gidermeye.
Ee ne bu şimdi. Lütfen hepiniz dikkat edin. Gün geliyor o kafanız kadar boklarını yıkadıklarınızında bir hayatı, sorumlulukları, sevdiği, sevmediği şeyleri oluyor.
Sizden genç olan nesil - hani gençler asidir ya - sizlerle uzlaşmaya çalışırken, sizde ki bu rahatsızlık, bu şımarıklılık niye. Siz böyle davrandıkça gözüme gitgide yavrularını yiyen hayvanlar gibi görünmeye başladınız, annelik kutsalsa, sizde kutsal varlıklar gibi davranın ...
alıntı
...Kimse kimseden birşey beklememeli ummalı yoksa mutlu olunmuyor. Ben bunu öğrendim şuncacık hayatımda. Ne annem benden, ne ben annemden, ne kardeşim, ne ananem, ne dedem, ne teyzem, ne kuzenler, ne de biricik birtanecik sevdicek... Umdukça, beklentiler içine girdikçe karşındaki insanları oyun hamuru misali şekiller veriyoruz. Sonra işler ummadığımız gibi gelişince yıkımlara bürünüyoruz. Umduğumuz gibi oluncada biz şekil vermişiz ya, belli olmuş ya aslında ne olacağı, sevinceğimiz varsada sevinmiyoruz, sevinemyioruz, çünkü beklediğimiz birşey oluyor.
Eskiden çok sevdiğim akrabalar, komşular, arkadaşlar beni aramayınca ya da bize gelmeyince üzülürdüm. Çünkü ben onlara gittikçe, onları aradıkça onlarda beni arasın istiyorum. Geçen anneme dedim "fişmanca teyzeye gidelim mi" diye, " istemiyorum artık biz gidiyoruz ama hiç gelmiyor o" dedi. Bende bu düşüncemden bahsettim. Sen oraya gidince eğlenip güzel vakit geçiriyor musun, geçiriyorsan boşver gerisini, yıpratma kendini dedim. Yapması biraz güç ama, yapılınca çok rahat oluyor. Zaten o gidilen kişi seni istemese mutlaka evine gittiğinde seni sıkacak bir durum oluşturur, eğlenmene izin vermez.Kaynakwh:
Aynı şey anne - evlat ilişkisinde de var. Hep olmaz mı bu, oluyor işte, ben kendi adıma yani geniş ailem adına konuşuyorum saygıda kusur etmiyor kimse ama evlatlık söz konusu olunca bebeklikten onlara borçluyuz, onlar böyle algılıyorlar. Ben istemez miydim 1 aylıkken kendi popomu temizleyim, sütümü içeyim, gazımı çıkarayım valla yapabilsem yapar kimseye borçlu kalmazdım. En basitinden evden habersiz çıkınca habersiz çıkıyorsun diye sorun oluyor, haber veriyorsun,2-3 saat geziyorsun, eve dönüyorsun sabahtan beri yoksun diye bir ton tantana. Her seferinde biraz biraz daha sıkılıyor tasma, peki ya karşıdakinin psikoloji? Ama onlara fark etmiyor yaşı ister 24 ister 47 olsun. Hepimiz osmanlı kanı taşırıyoruz, osmanlı kadınıyız ya önemli olan otorite, himaye alanları oluşturdukça, daha da fazlası için mübarekler sefere savaşlara çıkıyor içimizle, peki ya karşıdakinin psikoloji?Kaynakwh:
Baş kaldırınca dayanamayıp yeter artık deyince " ben sizin kafam kadar boklarınızı yıkadım" deniliyor. Keşke yıkamasaydınız, keşke ne torun, ne de evlat için bu denli uğraşmasaydınız, yapılan emekler sürekli başa kakılınca insan yapsaydınız diyor en sonunda. Tamam benim dünyaya gelmemi sağlayan ana tanrıça doğurgan büyüklerime şükranlarım sonsuz ama biz istemedik bizi dünyaya getirin diye. Siz isteyip karar verdiniz annelik iç güdülerinizi bizimle gidermeye.
Ee ne bu şimdi. Lütfen hepiniz dikkat edin. Gün geliyor o kafanız kadar boklarını yıkadıklarınızında bir hayatı, sorumlulukları, sevdiği, sevmediği şeyleri oluyor.
Sizden genç olan nesil - hani gençler asidir ya - sizlerle uzlaşmaya çalışırken, sizde ki bu rahatsızlık, bu şımarıklılık niye. Siz böyle davrandıkça gözüme gitgide yavrularını yiyen hayvanlar gibi görünmeye başladınız, annelik kutsalsa, sizde kutsal varlıklar gibi davranın ...
alıntı