- 14 Aralık 2007
- 5.323
- 31
- Konu Sahibi hxuxrrem 2000
- #1
Anne adayının duygusal değişimi
Annelik aslında oldukça kendine has ve özel bir durumdur yani her anne adayı, içinde bulunduğu koşullara bağlı olarak bu olayı diğerlerinden daha farklı bir şekilde yaşar. Ama yine de bazı değişimler vardır ki bunlar normal seyreden tüm hamileliklerde benzer şekilde yaşanırlar. Annenin yaşayacağı fiziksel ve psikolojik değişimler hakkında önceden bilgi edinmesi ise hamileliğe daha bilinçli ve pozitif yaklaşmasını sağlar.
İlk üç ay
Hamileliğin ilk üç ayı genelde kendisini daha çok fiziksel değişimlerle belli eder; geciken adet dönemi, pozitif çıkan hamilelik testi, yorgunluk mide bulantısı ve diğerleri... Duygusal durum ise genelde çok büyük bir değişiklik göstermez. Ama yine de durumunu dikkatli gözleyen bir anne adayı hormonal değişiklikler nedeniyle ortaya çıkan inişli – çıkışlı ruh halini atlamaz. Hamilelikte önemli rol oynayan başlıca iki hormon östrojen ve projesterondur. Kadının ruh hali bu hormonlara bağlı olarak büyük sevinç ve üzüntü halleri arasında gidip gelebilir. Küçücük bir neden onun gözyaşlarına boğulmasına yol açarken birdenbire niçin olduğunu bilmediği bir mutluluk bile hissedebilir. Bu durum onun için olduğu kadar eşi için de zor ve kafa karıştırıcıdır.
Bütün bunları yaşayan baba adayı kesin bir çözüm sağlamasının mümkün olmadığını bildiği için genelde durumu görmezden gelme yolunu seçer. Oysa tam o sıralarda sürekli olarak ilgi ve sevgiye ihtiyaç duyan anne adayı kendisini duygusal açıdan boşlukta hissedebilir. Bu durumun hamilelik dönemi için çok normal olduğunu bilen çiftlerse hazırlıklı olmanın rahatlığıyla bu dönemi daha rahat ve sorunsuz geçirirler. Hamilelik planlı bir şekilde gerçekleştirilmiş ve çift uzun zamandır bu anı bekliyor olabilir; Ama bu etkenler bile anne adayının bazı endişeleri hiç yaşamayacağı anlamına gelmez.
Bu endişelerin başında anne adayının her şeye rağmen zamanlamanın doğru olup olmadığına dair kararsızlığı gelebilir. Özellikle kariyer yapan ve iyi bir çalışma hayatı olan kadınlar, hamilelik ve bebekle birlikte bu alandaki hedeflerinin gerçekleştirilmeden kalabileceğinden çok korkarlar. Tabii her şeyin yolunda gidip gitmeyeceğine dair endişeler de hamilelik döneminde en yoğun yaşanan sıkıntılardandır.
Bebeğin ilk kalp atışlarını – yaklaşık 12. Haftaya kadar -duyana kadar bu durumun gerçekliğini tam olarak kavrayamayan anne , bundan sonra gerçekten içinde bir bebek olduğuna inanır ve endişeleri daha yoğun olarak hissetmeye başlar.
İkinci üç ay
İkinci üç ayın ilkiyle kıyaslandığında çok daha sakin geçtiğini söylemek mümkün. Bu dönemde mide bulantısı gibi sıkıntılar kaybolur, düşük riski ise çok azalır. İkinci üç ayın en önemli özelliği artık bebeğin hareketlerinin hissediliyor olmasıdır. Bebeğinin hareketlerini hissetmek anne adayı için eşsiz bir tecrübedir. Artık bebeğinin gerçek bir kişi olarak kabul eder ve heyecanı doruk noktasına ulaşır.
Bazı kadınlar bu heyecanla birlikte kendilerini çok enerjik ve mutlu hissederler. Çoğu kadın hamile kıyafetleri giymeye bu dönemde başlar. Hamilelik, doğum ve bebeklerle daha çok ilgilenme, hamilelik seminerlerine katılma, bu konularla ilgili kitaplar alma yine bu dönemde yaşanır.
Son üç ay
Hamileliğinin son üç ayına giren anne adayı artık bebeğine kavuşmak için iyice sabırsızlanmaya başlar. Tabii bu arada artık iyice belirginleşen karnının keyfini de sürer; kalabalık yerlere girdiğinde ona gösterilen ilgi, oturması için uzatılan iskemleler, paketlerini taşımak için yardım teklifinde bulunanlar on çok mutlu eder.
Hatta bu dönemde gerçekten yardıma ihtiyacı olmasa bile birçok kadın durumunun ayrıcalığını biraz kullanmaktan kendisini alamaz. Hamileliğin son haftalarına giren anne adayının psikolojik sıkıntı ve korkuları, fiziksel sıkıntılarının da yoğunlaşmasıyla birlikte iyice artar. Rahat bir pozisyon bulamadığı için uykusuz kalır. Ağırlaşan vücudu kendisini çirkin bulmasına yol açabilir. Ve eşinin onu artık hiç çekici bulmadığına inanır.
Erkekler bu duruma olan eşlerine bu hislerinin yersiz olduğunu anlatmak amacıyla ilgi göstermelidir. Hamileliğinin son günlerini yaşayan bir kadına eşi tarafından gösterilecek ilgi onun moral düzeyinin yüksek olmasını sağlayacaktır.
Anne adayı bir yandan hamilelikle ilgili sıkıntılarının bitmesini istemekte ama bunun belki de daha zor bir dönemin başlangıcı olduğunu bildiği için çelişen sıkıntılar yaşamaktadır. Ayrıca doğum da onun için başlı başına büyük bir olaydır ve öncesinde korkular yaşaması son derece normaldir. Eşinin ve çevresinin desteği bu dönemi rahat geçirmesi açısından oldukça gereklidir.
Hamilelik korkuları
Hamilelik sırasında yoğun bir korku hissetmek o kadar yaygın bir durumdur ki bunu hamileliğin semptomları arasında saymak yersiz olmaz. Hemen hemen her anne adayı hamileliği ve doğumu sırasında bir şeylerin ters gitmesinden endişe duyar. Bu durumun yaygın olduğunu bilmek tabii ki korkuların geçmesi için fayda sağlamayacaktır. Bu durumda anne adayının yapacağı en akıllıca iş çevresindekilerin sorularına, tavsiyelerine ve yorumlarına kulak asmadan sadece doktorunu dinlemek olmalıdır. Çünkü niyetleri hiç de kötü olmasa bile çevredekilerin yapacağı yorum ve tavsiyeler hamilenin yersiz yere endişeler kapılmasına yol açabilir.
Annelik aslında oldukça kendine has ve özel bir durumdur yani her anne adayı, içinde bulunduğu koşullara bağlı olarak bu olayı diğerlerinden daha farklı bir şekilde yaşar. Ama yine de bazı değişimler vardır ki bunlar normal seyreden tüm hamileliklerde benzer şekilde yaşanırlar. Annenin yaşayacağı fiziksel ve psikolojik değişimler hakkında önceden bilgi edinmesi ise hamileliğe daha bilinçli ve pozitif yaklaşmasını sağlar.
İlk üç ay
Hamileliğin ilk üç ayı genelde kendisini daha çok fiziksel değişimlerle belli eder; geciken adet dönemi, pozitif çıkan hamilelik testi, yorgunluk mide bulantısı ve diğerleri... Duygusal durum ise genelde çok büyük bir değişiklik göstermez. Ama yine de durumunu dikkatli gözleyen bir anne adayı hormonal değişiklikler nedeniyle ortaya çıkan inişli – çıkışlı ruh halini atlamaz. Hamilelikte önemli rol oynayan başlıca iki hormon östrojen ve projesterondur. Kadının ruh hali bu hormonlara bağlı olarak büyük sevinç ve üzüntü halleri arasında gidip gelebilir. Küçücük bir neden onun gözyaşlarına boğulmasına yol açarken birdenbire niçin olduğunu bilmediği bir mutluluk bile hissedebilir. Bu durum onun için olduğu kadar eşi için de zor ve kafa karıştırıcıdır.
Bütün bunları yaşayan baba adayı kesin bir çözüm sağlamasının mümkün olmadığını bildiği için genelde durumu görmezden gelme yolunu seçer. Oysa tam o sıralarda sürekli olarak ilgi ve sevgiye ihtiyaç duyan anne adayı kendisini duygusal açıdan boşlukta hissedebilir. Bu durumun hamilelik dönemi için çok normal olduğunu bilen çiftlerse hazırlıklı olmanın rahatlığıyla bu dönemi daha rahat ve sorunsuz geçirirler. Hamilelik planlı bir şekilde gerçekleştirilmiş ve çift uzun zamandır bu anı bekliyor olabilir; Ama bu etkenler bile anne adayının bazı endişeleri hiç yaşamayacağı anlamına gelmez.
Bu endişelerin başında anne adayının her şeye rağmen zamanlamanın doğru olup olmadığına dair kararsızlığı gelebilir. Özellikle kariyer yapan ve iyi bir çalışma hayatı olan kadınlar, hamilelik ve bebekle birlikte bu alandaki hedeflerinin gerçekleştirilmeden kalabileceğinden çok korkarlar. Tabii her şeyin yolunda gidip gitmeyeceğine dair endişeler de hamilelik döneminde en yoğun yaşanan sıkıntılardandır.
Bebeğin ilk kalp atışlarını – yaklaşık 12. Haftaya kadar -duyana kadar bu durumun gerçekliğini tam olarak kavrayamayan anne , bundan sonra gerçekten içinde bir bebek olduğuna inanır ve endişeleri daha yoğun olarak hissetmeye başlar.
İkinci üç ay
İkinci üç ayın ilkiyle kıyaslandığında çok daha sakin geçtiğini söylemek mümkün. Bu dönemde mide bulantısı gibi sıkıntılar kaybolur, düşük riski ise çok azalır. İkinci üç ayın en önemli özelliği artık bebeğin hareketlerinin hissediliyor olmasıdır. Bebeğinin hareketlerini hissetmek anne adayı için eşsiz bir tecrübedir. Artık bebeğinin gerçek bir kişi olarak kabul eder ve heyecanı doruk noktasına ulaşır.
Bazı kadınlar bu heyecanla birlikte kendilerini çok enerjik ve mutlu hissederler. Çoğu kadın hamile kıyafetleri giymeye bu dönemde başlar. Hamilelik, doğum ve bebeklerle daha çok ilgilenme, hamilelik seminerlerine katılma, bu konularla ilgili kitaplar alma yine bu dönemde yaşanır.
Son üç ay
Hamileliğinin son üç ayına giren anne adayı artık bebeğine kavuşmak için iyice sabırsızlanmaya başlar. Tabii bu arada artık iyice belirginleşen karnının keyfini de sürer; kalabalık yerlere girdiğinde ona gösterilen ilgi, oturması için uzatılan iskemleler, paketlerini taşımak için yardım teklifinde bulunanlar on çok mutlu eder.
Hatta bu dönemde gerçekten yardıma ihtiyacı olmasa bile birçok kadın durumunun ayrıcalığını biraz kullanmaktan kendisini alamaz. Hamileliğin son haftalarına giren anne adayının psikolojik sıkıntı ve korkuları, fiziksel sıkıntılarının da yoğunlaşmasıyla birlikte iyice artar. Rahat bir pozisyon bulamadığı için uykusuz kalır. Ağırlaşan vücudu kendisini çirkin bulmasına yol açabilir. Ve eşinin onu artık hiç çekici bulmadığına inanır.
Erkekler bu duruma olan eşlerine bu hislerinin yersiz olduğunu anlatmak amacıyla ilgi göstermelidir. Hamileliğinin son günlerini yaşayan bir kadına eşi tarafından gösterilecek ilgi onun moral düzeyinin yüksek olmasını sağlayacaktır.
Anne adayı bir yandan hamilelikle ilgili sıkıntılarının bitmesini istemekte ama bunun belki de daha zor bir dönemin başlangıcı olduğunu bildiği için çelişen sıkıntılar yaşamaktadır. Ayrıca doğum da onun için başlı başına büyük bir olaydır ve öncesinde korkular yaşaması son derece normaldir. Eşinin ve çevresinin desteği bu dönemi rahat geçirmesi açısından oldukça gereklidir.
Hamilelik korkuları
Hamilelik sırasında yoğun bir korku hissetmek o kadar yaygın bir durumdur ki bunu hamileliğin semptomları arasında saymak yersiz olmaz. Hemen hemen her anne adayı hamileliği ve doğumu sırasında bir şeylerin ters gitmesinden endişe duyar. Bu durumun yaygın olduğunu bilmek tabii ki korkuların geçmesi için fayda sağlamayacaktır. Bu durumda anne adayının yapacağı en akıllıca iş çevresindekilerin sorularına, tavsiyelerine ve yorumlarına kulak asmadan sadece doktorunu dinlemek olmalıdır. Çünkü niyetleri hiç de kötü olmasa bile çevredekilerin yapacağı yorum ve tavsiyeler hamilenin yersiz yere endişeler kapılmasına yol açabilir.