Anksiyete bozuklukları ve etkili giderilme yolları

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
293.102
603.049
43
anksiyete.jpg


ANKSİYETE BOZUKLUKLARI

Amerika Psikiyatri Birliğinin(DSM) tanı kriterleri arasında yer alan anksiyete; oluşum nedeni kişiden kişiye değişen, kişiyi anlık olarak düşünsel olarak kuşatan, belirsiz korku, kaygı, sıkıntı, her an kötü bir şey olacakmış hissi ile yaşanan bir rahatsızlık türüdür. Bireyin yaşamını tehdit eden bir unsurdur ya da tehdit şeklinde algıladığı bir alarm duygusudur.Her an tetikte olmalı ve hazırbulunmuşluk durumunda kalmalıdır birey. Bilişsel yoğunluk üzerine içten ya da dıştan(çevre) gelen tehlikeler ya da tehlike beklentilerine karşı yaşanan bir reaksiyadır. Hafif düzeyde gerginlikten başlayıp aşırı tedirginlik ile panik derecesine kadar varan değişik yoğunluklarda olabilir. İç(düşünsel) ve dış(çevresel) tehlikelere karşı kişiui koruyan, uyaran, önlem alınmasını sağlayan bir yapıya da sahip olduğunu söyleyebiliriz. Mevcut düşünsel yapı ile algılanan bu tehlikelere karşı benlik dediğimiz ego, savunmacı tarafını kullanarak tüm tehditler ile mücadele ederek önlem almaya, kendini korumaya çalışır. Eğerki kişide benlik gücü yerindeyse anksiyetik bulgular kolay tespit edilir ve sorun çözülür. Bu nedenle her zaman oluşan patolojik ve doğal gelişen anksiyete arasında ayrım yapmak sanıldığı kadar kolay olmayabilir.

ANKSİYETE NASIL MEYDANA GELİR?

Psikanalitik kuram çerçevesinde anksiyeteye baktığımızda, daha önceki yaşantılarının etkisi ile bireyde bir iç çatışmanın meydana geldiği ve bu çatışma ile beraber kişide bir huzursuzluk, korku, kaygı ve duygularını kontrol edememe durumu söz konusu olmaktadır… Burda meydana gelen çatışma Psikanalitik kuramın kurucularından olan Freud, C.G. Joung, Adler’in sıklıkla üzerinde durduğu id, ego ve süper ego kavramları arasındadır. benlik ile altbenlik, ya da benlik ile üstbenlik arasında meydana gelebilir. Altbenlikten haz ilkesi(id) doğrultusunda doyum arayan dürtüler üstbenliğin(süperego) gerçekleri tarafından çoğu kez kabul görülmez ve engellenir. Ego dediğimiz benlik kavramı üst ve alt benlikler arasındaki çatışmayı çözerek hazlar ile örtülü dürtüyü bastırdığı ölçüde sorun çözülür. Benlik(id) dediğimiz mekanizma çatışmayı çözemezse, kontrol altına alamadığı, bastıramadığı dürtüleri belli bir zamandan sonra güçlü bir tehlike olarak algılar. Bu sürecin tamamı bilinç dışında yaşanır. Bilinç altı dediğimiz hissede ise ortaya anksiyete yani korku ve kaygılar üzerine geliştirdiğimiz bir rahatsızlık çıkar…
Cognitive (Bilişsel) Temelli Oluşum: Bireyin zihinsel yapısının temelinde meydana gelen sıkışma ve olaya bakış açıları ile gelişen bir durum söz konusudur. Zihinsel süreçlerin fikirsel bağlamda sürekli çatışma halinde olması anksiyetenin oluşumuna sebep faktörler arasında yer almaktadır.Diğer bir deyişle olayların çarpıtılmış düşünce yapıları ile algılanması ve bu algılama sonrası yanlış yorumlamaya gidilmesi sonucunda anksiyetenin tipik bir tablo gibi ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Behavior(Davranışçı) Temelli Oluşumun kökeninde davranışlar durmaktadır. Burda anksiyete öğrenilmiş bir süreçtir. Koşullu uyaranlar koşulsuz tepkilere neden olur. Ayrıca sosyal öğrenme ile ailenin tepkileri de model olarak alınır.
Biyolojik etkenli oluşum olan anksiyete bozukluklarında otonom sinir sisteminin içinde mevcut olan sempatik sinirlerin arttığı, buna bağlı olarak da fizyolojik belirtilerin ortaya çıktığı düşünülmektedir. Biyokimyasal üzerine yapılan çalışmalarda nörotransmiterler üzerinde durulmakta, buna ek olarak noradrenalin ve serotonin düzeylerinin arttığı düşünülmektedir. Ayrıca bazı nörokimyasal maddelerin hastaya verilmesi neticesinde yapay olarak gelişen panik nöbetleri ortaya çıkarılabilmektedir... Bunların dışında mevcut rahatsızlığın oluşum sebepleri arasından kalıtımsal bir yatkınlığın olduğundan da sözedilmektedir.

ANKSİYETE BOZUKLUKLARI DSM-IV’DE ALT BAŞLIKLAR HALİNDE

1- Obsesif-Kompulsif Bozukluk

2- Panik Bozukluk

3- Yaygın Anksiyete Bozukluğu

4-Agora Fobi

5- Sosyal Fobi

6- Özgül Fobi

7- Posttravmatik Stres Bozukluğu

8- Akut Stres Bozukluğu


Oluşumdaki Temel Belirtiler

Temel olarak anksiyete bozukluklarında belirtiler birbirine benzerdir. Ancak kullanılan savunma mekanizmalarına göre farklı belirtiler birbirini takip ederek farklı klinik tablolar oluşturabilir. Anksiyete bozukluk denilince dört temel belirti karşımıza çıkar.

1-Affektif belirtiler

Korku, huzursuzluk, endişe, çaresizlik, alarm duygusu, panik şeklinde gelişir.

2- Davranışsal belirtiler

Anksiyete yaratan durumlardan kaçınma davranışı, dona kalma şeklinde gelişir.

3-Bilişsel belirtiler

Gerçeklik duygusunda değişme, çevrenin değişiyor gibi algılanması, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü, kontrolünü yitirme kaygısı, fiziksel zarar göreceği endişesi şeklinde düşünsel fonksiyonları etkiler.

4- Fizyolojik belirtiler

Kardiovasküler sistemi:Çarpıntı, kan basıncında meydana gelen değişiklikler, yüzde solma ya da kızarma şeklinde kendini gösterir.

Solunum sistemi: Nefes darlığı, hava açlığı, boğazda düğümlenme, boğulma hissi oluşur genelde...

Gastrointestinal sistem:Karın ağrısı, yutma güçlügü, bunaltı, kusma, ishal gibi durumlar oluşur.

Genitoüriner sistem:Cinsel isteksizlik, sık idrara çıkma isteği oluşur.

Cilt belirtileri: Terleme, kızarma, sıcak basması gibi kendini gösterir.

Nörolojik:Başdönmesi,tremor, parestezi, anestezi, bayılma hissi veya bayılmalar, kas gerginliği meydana gelerek kendisini gösterir belirgin halde.


OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)

Günümüzde yaygınlığı özellikle de bayanlarda artan anksiyetik oluşumlu bozukluktur. Obsesyon; sıklıkla tekrarlayıcı, ısrarlı, anksiyetik bir tabloya yakalanmamıza neden olan düşüncelerden ibarettir. Genel olarak obsesyonları oluşturan yapı istenmeden zihni kurcalayan, ego distonik dediğimiz benliğe yabancı düşüncelerden oluşmaktadır.
Kompulsiyon( zorlantı); kavramı ise obsesyonları yok etmek için meydana gelen, yineleyici, kişinin kendini yapmaktan alıkoyamadığı davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Kişi obsesyonlarını kendi zihninin bir ürünü olarak görür, mantıksız ya da saçma olduğunu bilir. Kompulsiyonlar ise obsesyonun meydana getirdiği anksiyeteyi en aza indirgemek amacıyla yapılır, gerçekle pek ilgisi yoktur, oluşum itibariyle oldukça abartılıdır, hatta ve hatta kişide anlık, geçici bir rahatlama sağlar. Obsesyon ve kompulsiyonlar kişinin zamanını boşa harcamasına sebep olur. Kişilerde stresin varlığı ile kendini daha bir çok ele verir ve aktif hale gelir bir savunma mekanizması şeklinde. Psikoanalitik kuramcılara göre OKB, anal döneme gerileme için ana düzenektir. Bu dönemin temel özellikleri genel olarak cimrilik, kararsızlık, titizlilik, inatçılık üzerinedir.


genel-anksiyete-bozuklugu1.jpg


Rahatsızlığın Oluşum Şekilleri:

=>Bulaşma şeklinde: OKB içerisinde en yaygın görülenidir diyebiliriz. Kişi özellikle semptomik olarak idrar, dışkı, toz ya da mikrop bulaştığını düşünür. Bu bulaşmanın nesneden nesneye, insandan insana geçtiğine inanır. Bunu yok etmek için sık sık yıkama, temizleme eylemlerine girişir, ya da onlardan kaçınmaya çalışır.

=>Kuşku şeklinde: Rahatsızlığı yaşayan kişi genel olarak bazı eylemleri unuttuğuna, yapmadığına, aksattığına dair düşünceler geliştirir.( Kapıyı, musluğu, hava gazını açık bıraktığı şeklinde). Bunu kontrol etme kompulsiyonları izler. Defalarca ocağı açık bıraktığını düşünen, kapıyı kapatıp kapatmadığını kontrol edenler çoğunluktadır.

=>Simetrik(kuralcı duruş): Bazı durumların belli bir düzen içinde olmasını herkese göre aşırı isteme biçimindedir. Yineleyen eylemler şeklindedir (yemek yeme,eğri duran bir ayakkabıyı düzeltme,yüz yıkama gibi).
En sık görülen obsesyonlar; bulaşma(kontaminasyon), kuşku, cinsel ya da saldırgan şeklinde olan düşüncelerdir. En sık görülen kompulsiyonlar ise; temizleme, yıkama, kontrol etme, sayı sayma, şeklinde gelişen kompulsiyonlardır.

Nasıl Giderilir?

Bilişsel Davranışçı Psikoterapi(BDT/yüzleştirme, tepki geciktirme, duyarsızlaştırma) anksiyetik semptomların aradan kaldırılmasında oldukça etkili bir çalışma olmaktadır.


PANİK BOZUKLUK

Meydana geliş biçimi tipiktir ve kendiliğinden ve beklenmedik bir şekildedir. Bu tür özellikle aniden ve beklenmedik biçimde ortaya çıkan bir anksiyetik nöbetidir. Bireyde teşhis koyulurken ataklarda çarpıntı, terleme, çıldıracağı korkusu, titreme, boğulma hissi, nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi, sersemlik, bulantı, kontrolünü kaybedeceği korkusu, ölüm korkusu, uyuşma ve karıncalanmalar, üşüme, ürperme, çevrenin değiştiği duyguları gibi belirtilere dikkat çekilir. Meydana gelen ilk panik atak kendiliğinden ortaya çıkar. Herhangi bir uyarılma, fiziksel egzersiz, emosyonel travma, alkol, madde kullanımı gibi durumlar oluşacak ilk atağı tetikleyebilir. Ataklar ani başlar, belirtiler ortalama 8-10 dakikada doruk noktasına ulaşır. Ana belirti ölüm, kontrolünü yitirme ve çıldıracağı korkusudur. Bu korkunun kaynağı belirsizidir. Birlikte anksiyetenin fizyolojik belirtileri yoğun olarak görülür. Bulundukları yeri terketme, yardım arama davranışı sıklıkla görülebilir. Ataklar dışında atakların tekrarlanacağı korkusu ile oluşan beklenti anksiyetesi de kişiyi oldukça rahatsız ve huzursuz etmektedir. .


Nasıl Giderilir?

Bozukluğun tedavisinde ilaçlı tedavi ile beraber yine aynı şekilde Bilişsel-davranışçı psikoterapötik yöntemler kullanılabilir.


YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

Anksiyetik bozukluklar arasında kişinin Yaygın Anksiyete Bozukluğunu yaşadığını söyleyebilmemiz için en az 6 ay süreyle, hemen her gün kaygı, korku ve endişeli beklenti, huzursuzluk, çabuk yorulma, gerginlik, konsantrasyon eksikliği ya da güçlüğü gibi belirtilerle giden toplumsal ve mesleki yönümlü işlevselliği bozan bir durum söz konusu olmalıdır. Kadınlarda bu rahatsızlığın görülme sıklığı ülkemizde iki kat daha fazladır. Yaygın ve yoğun bir şekilde gelişen anksiyete kişide; huzursuzluk, titreme, sık sık şikayet edilen baş ağrısı, aşırı terleme, kalp çarpıntısı şikayeti, mide yakınmaları, alakasız boğulacakmış hissi, korku ve endişe yüklü beklenti gibi belirtiler ön plana çıkarmaktadır.

kaygi.jpg


Nasıl Giderilir?

Kişiler bu rahatsızlık türünün etkisinde oldukça rahatsızlık duymakta.Öyle ki tedavi edilemeyeceğini bile düşünmektedirler çoğu kez. Tedavinin başlangıcı ilaç destekli de olabilir ancak mutlaka Bilişsel Davranışcı ve destekleyici psikoterapötik yaklaşımlardan faydalanabilirler bir Uzman Psikolog tarafından.


AGORA FOBİ

America Psikiyatri Birliğinin DSM-4 tanı kriterlerine göre kelime anlamıyla kapalı ya da açık alan korkusu olarak tanımlanan agorafobi, günümüzde daha geniş bir anlamda kullanılmaktadır. Kalabalıklarda, evden ayrılmakla, evde yalnız kalmakla, alışveriş merkezi,sinema, metro,otobüs, tren, uçak gibi toplu yerlerde bulunmakla ortaya çıkan korkular agorafobi kapsamı içinde ele alınmaktadır.Diğer bir deyişle agorafobi, Rahatsızlığı yaşayan kişi tarafından güvenli olarak kabul edilen ortamlardan (bu güvenli yer genellikle ev ya da alışık olunan çevre olmaktadır) uzak olma ile ortaya çıkan korkuları tanımlamaktadır. Agorafobikler, mevcut ortamlarda kaçmakta/
kaçınmakta ve çoğu bu gibi ortamlarda özellikle yalnız olduklarında daha da çok korkmakta, bu nedenle güvenli olarak gördükleri bölgelerin dışına çıktıklarında yanlarında tanıdıkları birinin varlığına gereksinme duymaktadırlar. Tüm fobik durumlar içinde bireyi en çok çaresiz bırakan fobi türü budur ve bazı agorafobikler zaman içinde tamamen eve bağlı/bağımlı bir duruma gelebilirler.

images.jpg


SOSYAL FOBİ

Bireyin bir sosyal varlık olmasının getirdiği sorumluluk ile içine girdiği ortamda kendisini iyi hissetmiyor, kendisini ifade edemeyeceğini, yanlış anlaşılacağı şeklinde geliştirdiği yoğun anksiyetik tabloya biz Sosyal Fobi demekteyiz. Genel olarak sosyal ortamlarda (özellikle tanımadığı kişiler, başkalarının yanında vs.) bir eyleme girişirken (konuşma, yemek yeme, telefon etme gibi) zamanlarda olumsuz değerlendirileceğinden, aşağılanacağından, küçük duruma düşeceğinden aşırı kaygı duyma ve korkma duygusunu yaşamaktadır...

Korku ve kaygı duyulan ortamda kaldığında her zaman anksiyete belirtileri ortaya çıkar. Kişi bunun aşırı ya da anlamsız olduğunun farkındadır. Ancak böyle durumlardan kaçınır, bu da toplumsal ve mesleki işlevselliğini olumsuz yönde etkiler. Başlama yaşı genel olarak ergenlik dönemidir. Kadınlarda erkeklere oranla görülme oranı daha fazladır. Sosyal fobinin temelinde başkaları üzerinde olumlu bir izlenim yaratma arzusu vardır.Yalnız bunu yapabileceği konusunda istemsiz ve nedensiz bir güvensizlik duygusu vardır. Sosyal fobisi olan kişiler çevresindekiler tarafından sürekli olarak olumsuz değerlendirileceklerine ilişkin düşünce kalıplarını geliştirmektedirler. İnançlarına kanıt kendince bir neden geliştiren bu kişiler özellikle dikkatlerini seçici olarak olumsuz duygu durumlarına yoğunlaştırdıkları da bilinmektedir. İçine girdikleri toplulukta kendilerini ifade ederken birilerinin özellikle el-ayak ya da seslerinin titrediğinin farkına varacakları ile ilgili yersiz kaygılarından dolayı topluluk önünde konuşmaktan korkabilirler ya da istenilen ölçüde konuşamıyor gibi görünmekten korktukları için başkaları ile karşılıklı konuşurken aşrı anksiyete durumuna düşürebilirler kendilerini.

Çekingen yapılı kişilik bozukluğu ile Sosyal Fobiye aynı tabloda rastlamak da mümkündür. Sosyal Fobi yaşayan bireylerin bu duyguyu aşmaları için yine Bilişsel Davranışçı Terapiden yararlanmaları faydalarına olacaktır.


ÖZGÜL FOBİ

Özgül(Spesifik) bir nesne, durumun varlığı ya da düşünülen nesne ile karşılaşacak olma beklentisiyle başlayan aşırı, anlamsız bir korkudur. Fobik uyarıcı ile karşılaşılınca anlık başlayan anksiyete tepkisi ortaya çıkar. Bu tepki ile beraber panik atak geçirebilir. Kişi korktuğu nesnenin zarar vermeyeceğini bilse bile aşırı derecede kaygılanır, korku içine girer duygulardan arındıramaz kendini kontrol edemez.Yine de bu durumlarla karşılaşmamak için sürekli bir kaçınma davranışına girer…Hayvan,Tünel, asansör, uçağa binme, araba kullanma, kapalı yerler başlıca özgül fobi türleridir…

Nasıl Giderilir?

Günümüzde hipnozla da tedavisinin mümkün olduğu fobiler için en etkili tedavi yöndemlerinden biri Bilişsel Davranışçı Terapilerdir. Mevcut fobilerin oluşumunu tetikleyen düşünceler mevcut terapi yardımı ile yeniden düzenlenerek, mevcut algılar değiştirilmesiyle kişide fobilerin etkisi azaltılır.

c0ccb4b06d83421b8040dd296f953a2a.jpg



POSTTRAVMATİK STRES BOZUKLUĞU

Her insanda beklenmedik bir doğal afetler, savaş, yaşamı tehdit eden kazalar, saldırı sonucu yaşamını çok sevdiği kişileri yitirmesi ya da bu durumdan bizzat yaralanması ile beraber kişide ağır travmatik bir iz bırakmaktadır.Bu travmatik hadiselere günümüzde sık karşılaşılan taciz, tecavüz ve sosyal zorbalık gibi konular da eklenebilir... Karşılaşılan stresli bir olaydan sonra ortaya çıkan travma, kişide sıklıkla tekrar yaşanacakmış gibi olması nedeniyle kişide ağır bir ruhsal değişim yaratmaktadır. Travmayı hatırlatan olaylardan ya da durumlardan kaçınma bu duruma maruz kalan kişi için oldukça normaldir.Bir savunma mekanizması şeklinde geliştirdiği her olaydan irkilme ve kişilerden kaçma eylemi de onun kendisini iyi hissettiği bir davranış haline gelmektedir.

Nasıl Giderilir?

Yaşanılan olaylardan sonra kişilerin ruh hallerinde meydana gelen değişimi kontrol altına almak için özellikle Bilişsel ve Davranışçı Terapilerin düzenli aralıklar ile yapılması kişinin kendisini daha iyi hissetmesini ve mevcut travmanın yıkıcı etkisini azaltmış olacaktır.

AKUT STRES BOZUKLUĞU

Akut Stres Bozukluğunun DSM-4’teki en belirgin özelliği; kişinin yaşadığı aşırı travmatik stres kaynaklı bir hadise veya durumlarla karşılaştıktan sonra mevcut rahatsızlığa ait bir anksiyetenin, dissosiatif ve diğer semptomların gelişmesidir. Akut Stres Bozukluğu ile oluşan semptomlar genellikle travma sırasında ya da travmadan hemen sonra kendisini göstermeye başlar. Travma sonrasında meydana gelen dalgınlık, derin uyuşukluk, genel bir tepkisizlik hali, çevrede olup bitenlerin farkında olmama hali, mevcut tanının belirgin özellikleri arasında yer almaktadır..

Nasıl Giderilir?

Semptomların etkisini en aza indirgemek, yaşanılan travmanın kişi üzerinde stresi artıran tarafını hafifletmek amacı ile uygulanacak Bilişsel (Cognitive) Terapilerin etkili sonuçlar doğuracağını söyleyebiliriz.



Kaynak: doktor sitesi​
 
Uzun bir yazı...Bir insan kendisi ile barışık ise ve amaçları varsa sosyalse psikolojik hastalık falan kalmaz herhalde
 
X