Ankara / Beypazarı

deliz

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
11 Eylül 2008
4
0
Bir öze dönüş, bir uyanıştır BEYPAZARI...
Beypazarı Türk kültürünün güzelliğini, zevkini ve inceliğini yansıtan sımsıcak insanlarla dolu şirin bir ilçemiz..Biz 3500 yıllık tarihi, ahşap evleri, el sanatları ve saray mutfağıyla seviyoruz bu şirin ilçeyi.Amacımız Türkiye'de görülmesi gereken 10 yerleşim alanından birisi olan Beypazarı'nı sizlere tanıtmak!.




Beypazarı Ankara'nın 100 Km batısında, eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de Ayaş, Güdül, Nallıhan ve Kıbrıscık İlçelerinin ortasında sosyal, kültürel ve ekonomik merkez olma özelliğini korumaktadır.





Anadolu'nun tarihi seyrine baktığımızda, Beypazarı ilçesine ilk çağda HİTİT, FRİG, GALAT, ROMA, BİZANS, daha sonra da ANADOLU SELÇUKLU ve OSMANLILAR'ın egemen oldukları görülmektedir.





Beypazarı, Roma döneminde, İstanbul'u Ankara ve Bağdat'a bağlayan önemli büyük tarihi geçit yolları üzerinde bulunmaktadır. İlk adı LAGANİA'dır. Bilge UMAR ‘ın Türkiye'deki “Tarihsel Adlar” adlı kitabında Lagania' nın anlatımı yapılmış ve ‘Kaya Doruğu Ülkesi' anlamına geldiği sonucuna varılmıştır.




M.S. 6.yy' a kadar adı Lagania olan Beypazarı'nın adı bu tarihten sonra değişmiştir. M.S. 491-518 yılları arasında hüküm süren Doğu Roma (Bizans) imparatoru Anastasios'un o dönemlerde piskoposluk merkezi olan Lagania' yı ziyaretine atfen şehrin adı, “Lagania-Anastasiopolis” ( ANASTASİOS kenti ) olarak değişiyor.




Türklerin Sultan Alparslan komutasında Anadolu'ya girmesinden kısa bir süre sonra Marmara'ya ulaşmaları ile Beypazarı da ilk Türk akıncıları ile karşılaşmıştır. Selçuklu yönetimindeki Beypazarı, konum itibarı ile sık sık göç eden Türkmen boylarına yurt olmuştur.




Bu boylardan en önemlisi Kayı boyudur. Selçuklu Sultanlığı'nın kendilerine yurt olarak yer gösterdiği bu Türk boyu, Gazi Gündüzalp yönetiminde ilk önce Ankara civarına yerleşmiştir. Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in dedesi Gazi Gündüzalp'in mezarının Beypazarı'nın Hırkatepe köyünde olduğu bilinmektedir.




Selçuklular döneminde Beypazarı, İstanbul-Bağdat yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Beypazarı, Orhan Bey'in Ankara'yı alması ile Hüdavendigar (Bursa) Sancağı'na bağlanarak Osmanlı yönetimine geçmiştir.




Beypazarı 1868 yılından itibaren siyasi yönetiminde yer değişikliği ile Ankara'ya bağlı bir kaza olarak önemini sürdürmüştür.




Osmanlı Devleti'nin toprak rejimi ve askeri sisteminin bel kemiğini oluşturan Tımarlı (Anadolu) Sipahi Merkezleri'nden birisi olan Beypazarı; yöredeki Sipahi Beyi'ne ve ticari, ekonomik hayatın yoğunluğuna istinaden BEĞ BAZARI diye adlandırılmıştır.








 
Bir öze dönüş, bir uyanıştır BEYPAZARI...
Beypazarı Türk kültürünün güzelliğini, zevkini ve inceliğini yansıtan sımsıcak insanlarla dolu şirin bir ilçemiz..Biz 3500 yıllık tarihi, ahşap evleri, el sanatları ve saray mutfağıyla seviyoruz bu şirin ilçeyi.Amacımız Türkiye'de görülmesi gereken 10 yerleşim alanından birisi olan Beypazarı'nı sizlere tanıtmak





Beypazarı Ankara'nın 100 Km batısında, eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte olduğu gibi bugün de Ayaş, Güdül, Nallıhan ve Kıbrıscık İlçelerinin ortasında sosyal, kültürel ve ekonomik merkez olma özelliğini korumaktadır.





Anadolu'nun tarihi seyrine baktığımızda, Beypazarı ilçesine ilk çağda HİTİT, FRİG, GALAT, ROMA, BİZANS, daha sonra da ANADOLU SELÇUKLU ve OSMANLILAR'ın egemen oldukları görülmektedir.







Beypazarı, Roma döneminde, İstanbul'u Ankara ve Bağdat'a bağlayan önemli büyük tarihi geçit yolları üzerinde bulunmaktadır. İlk adı LAGANİA'dır. Bilge UMAR ‘ın Türkiye'deki “Tarihsel Adlar” adlı kitabında Lagania' nın anlatımı yapılmış ve ‘Kaya Doruğu Ülkesi' anlamına geldiği sonucuna varılmıştır.







M.S. 6.yy' a kadar adı Lagania olan Beypazarı'nın adı bu tarihten sonra değişmiştir. M.S. 491-518 yılları arasında hüküm süren Doğu Roma (Bizans) imparatoru Anastasios'un o dönemlerde piskoposluk merkezi olan Lagania' yı ziyaretine atfen şehrin adı, “Lagania-Anastasiopolis” ( ANASTASİOS kenti ) olarak değişiyor.







Türklerin Sultan Alparslan komutasında Anadolu'ya girmesinden kısa bir süre sonra Marmara'ya ulaşmaları ile Beypazarı da ilk Türk akıncıları ile karşılaşmıştır. Selçuklu yönetimindeki Beypazarı, konum itibarı ile sık sık göç eden Türkmen boylarına yurt olmuştur.







Bu boylardan en önemlisi Kayı boyudur. Selçuklu Sultanlığı'nın kendilerine yurt olarak yer gösterdiği bu Türk boyu, Gazi Gündüzalp yönetiminde ilk önce Ankara civarına yerleşmiştir. Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in dedesi Gazi Gündüzalp'in mezarının Beypazarı'nın Hırkatepe köyünde olduğu bilinmektedir.




Selçuklular döneminde Beypazarı, İstanbul-Bağdat yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Beypazarı, Orhan Bey'in Ankara'yı alması ile Hüdavendigar (Bursa) Sancağı'na bağlanarak Osmanlı yönetimine geçmiştir.







Beypazarı 1868 yılından itibaren siyasi yönetiminde yer değişikliği ile Ankara'ya bağlı bir kaza olarak önemini sürdürmüştür.







Osmanlı Devleti'nin toprak rejimi ve askeri sisteminin bel kemiğini oluşturan Tımarlı (Anadolu) Sipahi Merkezleri'nden birisi olan Beypazarı; yöredeki Sipahi Beyi'ne ve ticari, ekonomik hayatın yoğunluğuna istinaden BEĞ BAZARI diye adlandırılmıştır.







 
Son düzenleme:
Beypazarı’nda bayram bereketi 20 Eylül 2008






Ramazan Bayramı tatilinin dokuz güne çıkarılmasının ardından, konaklama tesislerinde rezervasyon oranının yatak kapasitesinin yüzde 85’ine ulaşması Beypazarlı turizmcileri sevindirdi.

Turizm işletmecileri, tatilin 9 güne çıkarılmasının bayram tatili programı yapanların sayısını artırdığını belirterek, 600 yatak kapasiteli Beypazarı konaklarının misafirlerine hazır olduğunu kaydettiler. Bayram tatili için yapılan rezervasyonların yüzde 85’lere ulaştığını kaydeden Beypazarlı turizmciler, yatakların neredeyse tamamının rezerve edildiğini kaydettiler. Belediye başkanı Mansur Yavaş, Ramazan Bayramı süresince ilçede konaklamada sıkıntısının yaşanmaması için belediye olarak ellerinden geleni yapacaklarını belirterek, tatil için Beypazarı’nı seçenlere yer temini konusunda yardımcı olacaklarını söyledi.
 
selam
kızlar memleketimi hatırlattınız bana... senağlama
Bir Beypazarı'lı olarak gitmenizi tavsiye ediyorum...

Gitmeden önce bir göz atarsanız iyi olur,kolaylık sağlayacaktır.

BEYPAZARI BELEDİYESİ






 
GELENEKSEL LEZZETLERİYLE BEYPAZARI
Beypazarı, tarihi zenginliklerinin yanısıra yöresel yemekleriyle de ilgi odağı olmuştur.Anadolu'nun lezzetlerini barındıran yemekleri; sunumunun inceliği ve zarafetinden olsa gerek “İnce Takım” olarak adlandırılır. El yapımı tarhana çorbası, taş fırınlarda pişirilerek yine özel güveç kaplarında ikram edilen etli güveci, parmak kalınlığında damarsız ve ince kara üzüm yaprağına sarılan etli dolması, 80 kat ince yufkadan hazırlanan baklavası ve yöresel tatlısı olan höşmelimiyle bu zengin mutfak, tarihi konaklarda ziyaretçilere sunulur. Taş fırınlarda yapılan,tazeliğini bir sene koruyan,çay saatlerinin vazgeçilmez lezzetlerinden Beypazarı Kurusu, Türkiye'de sadece Beypazarı'nda üretilir. Beypazarı'nın tamamı tescilli bu yemeklerinin tarihi konaklarda servis edilmesi lezzetine lezzet katar.

Her yıl geleneksel olarak düzenlenen Havuç ve Güveç Festivali'nde yöresel yemek yarışmaları düzenlenerek lezzetler ödüllendirilir. Beypazarı'ndaki zengin yemek kültürünün en önemli nedenlerinden biri ilçenin tarım ürünlerinin zenginliğinden kaynaklanır. Topraklarının verimli olması nedeniyle nüfusun %70'i tarımla uğraşır ve İstanbul,Ankara gibi merkezlerin domates,ıspanak,salatalık,marul,biber,havuç ihtiyacı da yine Beypazarı'ndan karşılanır. Organik tarımla üretilen ürünlerin hızla arttığı Beypazarı'nda hedeflenen, gübresiz,hormonsuz tarımın yaygınlaştırılması.Türkiye'deki havuç ihtiyacının %60'ını Beypazarı'nda yetiştirilen havuç karşılar. Havucun yan ürünleri olan; lokumu ve reçeli bu nedenle havuç suyu, lokumu ve reçeli Beypazarı'nın en değerli ürünlerindendir. Pekmezi ve cevizli sucukları da Beypazarı'nın yöresel ürünlerindendir ve bağlarda yetişen kaliteli üzümlerden yapılır.

Beypazarı Güveci
Yöresel mutfağın en özel yemeklerinden olan Beypazarı Göveci; özenle hazırlandıktan sonra toprak kaplar içinde Taş fırınlarda pişirilerek yine toprak kaplarda servis edilir.


Beypazarı Dolması
Beypazarı takım yemeklerinin orta direği olan Beypazarı Dolması'nın eşsiz lezzetinin sırrı, Beypazarı'nın taze asma yapraklarıyla sarılan özel dolma içi ve Beypazarılı hanımların hünerli ellerinde gizlidir.


Beypazarı Baklavası
Yöre sofrasının baş tacı Beypazarı Baklavası'nın en önemli 80 kat ince yufkadan yapılmasına rağmen kalınlığının yalnızca 5-6 cm. olmasıdır. Her beş yufkadan sonra araya konan ceviz içiyle birlikte 4 saat pişirilen ev baklavaları, damaklarda bıraktığı unutulmaz tadıyla meşhurdur.


Beypazarı Kurusu
İskoç bisküvisine rakip tereyağlı Beypazarı Kurusu çay saatlerinin ve kahvaltı sofralarının vazgeçilmezidir. Un, süt ve tereyağı ile yapılan Beypazarı Kurusu'nun en önemli özelliği ise dayanaklılığını bir yıl muhafaza edebilmesidir.


Höşmelim
Un, süt, kaymak, tuz, yağ ve şeker karışımından yapılan Höşmelim; oldukça zahmetli bir uğraş gerektiren ancak lezzetiyle bu zahmete değen sofraların diğer bir tatlısıdır. Höşmelim'in yanı sıra yufka ile cevizle yapılan ve yağda kızartılan Perçem tatlısı da Beypazarı'nın farklı lezzetlerindendir.


Beypazarı Havucu ve Havuç Lokumu
Ülkemizdeki havuç üretiminin %60'nı karşılayan Beypazarı; havuçtan üretilen Havuç Lokumu ve Havuç Suyu gibi yan ürünlerin çeşitliliği ile de Türkiye'nin adeta havuç deposudur.


Beypazarı Cevizli Sucuğu
Beypazarı'ndaki bağlarda yetiştirilen üzümler ile cevizin lezzetli karışımından ortaya çıkan Cevizli Sucuğun kalitesinin sırrı; özel bir kıvama getirilen üzüm suyuna su ve şeker katılmadan üretilmesidir.
 
beypazarı gerçekten çok şirin çok güzel bir yer.gezilip görülmesi gereken biyerdir.
 
kardesimin dogum yeri 1 sene orda yasamisiz ama ben 1 yasinda oldugumdan hatirlamam mümkün degil 2006 yilinda gitmistim en son harikaydi simdi kimbilir nasildir insallah 2011 de Ankara ya geldigimde kesin gidecegim :)
 
Beypazarı eğer Ankaralıysanız ya da o civara gelme durumunuz varsa mutlaka bir gününüzü ayırmanız gereken bir yer. O küçücük yer bir gününüzü nasıl alıyor ben de anlamış değilim ama çok keyifli vakit geçireceğinizi söyleyebilirim. Bir de orada Yaşayan Müze ye mutlaka uğrayın. Kendinizi çoooook iyi hissedeceksiniz.
 
harikaa bi yer küçük şirinn yemleri muhteşemm..anakra gibdsi varmıııı memeleketimmmmm
 
cok guzell şirin bir yerdır nasıl vakıt gectı anlamazsınız bılee gezılecek yer arayan arkadaslara tavsıye ederımm hedıyelık pek cok sey bulabılırler
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…