- 2 Mart 2007
- 1.232
- 7
Sevgili Annecigim,
Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki,
cocuklari anne olunca cocuklasiyor anneler...
... Ve insan, zamanin nasil insafsiz
bir ogutucu oldugunu bu rol degisiminde anliyor.
Eminim karnindaki ilk tekmemden, hatta doktorlarin
'Bundan sonra agir kaldirmak yok' mujdesinden
beridir iki kisilik yasiyorsun yasami...
Dogum odasinda bir kucuk el saclarina tutununca
degisti hersey ve o el, o sactan hic eksik olmasin istedin.
Kimbilir kac geceyi karyola basuclarinda derin
ic cekisler dinleyip huzunlenerek uykusuz gecirdin,
kac emzirme seansinda bitkin uyuyakaldin.
O gun bugundur hayati, bir toprakla cicegi kadar
ortak uretiyor, tuketiyoruz.
Yolboyu, kusurlarini hic gormedik birbirimizin,
yeteneklerimizi abarttik karsilikli; toz
kondurmadik uzerimize, kol kanat gerdik...
Ben dunyanin en iyi evladiydim, sense; tarihin
en iyi annesi... Her ciglikta
basucumda bitecegini bilmenin guveniyle buyudum.
Her derdimde benden cok dertlenecegini bilmenin
o bencil aliskanligiylaayakta kaldim.
Sevginle donandim...
Ama sonra birden o korkunc cark devreye girdi
ve yasamin acimasiz kurali isledi ;
Buyudum... Senin kollarinda 'sen'den habersiz,
bambaska bir 'ben' cikti ortaya. Bazen o eski 'ben'e
hic benzemeyen bir 'ben'... Cunku farkettim ki,
anlattigin masallarin yasamda karsiligi yokmus.
Kizlar bir prens umuduyla kurbagalari opedursun,
ben her yalanda burnumu yokladim.
Sasirdim. Bostandaki lahanalarin,
isirilmis lahanalarin ve benzeri pastoral ninnilerin
modasinin gectigini gordum sokakta...
Soyleyemedim sana...
'Yasamin degistigini, eski tecrubelerin artik
eskisi kadar gecerli olmadigini' anlatan kitaplari
salonun ortasinda acik biraktim, acip okuyasin diye...
Her kusagin o vazgecilmez ikilemi depresti yeniden;
'Devir de amma degisti' diye yakinirken sen;
ben ilginle boguldugumdan dertlendim.
Bir yerim yaralandiginda 'Anam gorurse
ne kadar uzulur' diye gizlemeye calismak
kucuk bir cocuk icin nasil bir yuktur bilir misin?
Acindan cok onda yaratacagin aci, acitir canini...
Oysa ne cok acilar paylastik seninle...
Ve ne cok sevincler yasadik beraber...
Nasil dar gunlerde yardima kosup,
kac senligine ortak olduk birbirimizin?
...Lakin artik kafesten ucma vaktiydi.
'Danalarin girdigi bostan'da ayakta kalabilmenin yolu,
tek basina kanat cirpmayi ogrenmekten geciyordu.
Yargiladik birbirimizi bir donem...Sorguladik...
...Sen bana es dost cocuklarini ornek gosterdikce,
ben seni es dost ebeveynleriyle kiyaslar oldum.
Sen her sohbete 'Bizim cocuklugumuzda...'
diye basladikca ben, degisen
takvim yapraklarini koydum onune...
Nasil da zalim bir cark bu degil mi?
Doguyor, doguruyor ve gunun birinde
yuvadan ucacagini bile bile
koca bir omru karsiliksiz veriyorsun...
Ve hayat birden issiz bir adaya donusuveriyor.
Sonrasi kâh bir kapi zili beklentisi,
kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi...
Gizliden gizliye ozlenen bir torun mujdesi...
Fotograflar sarardikca solan bir yasam ve uzaklastikca
yakinlastigimiz bir mazinin geri donmez anilari...
Yazilarla konustuk oyle zamanlarda...Bakislarla anlastik.
Aglastik birbirimizden gizleyerek acilarimizi...
Bir mimikle ozlestik, bir gulusle kavustuk.
Ben buyurken seni de buyuttum.
Simdi cok daha iyi anliyoruz birbirimizi...
Cunku kucucuk bir el saclarimi kavriyor geceleri...
Karyola baslarinda uykusuz geceler geciriyorum.
Pastoral ninnilerle buyutuyoruz oglumu;
yalanci cocuklarin burunlari uzuyor masallarda,
opulen kurbagalar prens oluyor.
...Ve yasamin degistigini, eski tecrubelerin
gecersizlestigini anlatan kitaplari
kaldiriyoruz salondan gizli gizli...
O korkunc cark, acimasiz bir hizla donmeye
devam ediyor. Zaman, ogutuyor kusaklari...
İnsan ancak mahrum kalinca anliyor
sevginin degerini...
Bense sevginden mahrum kalmaya
fazla dayanamayacagimi biliyorum.
O yuzden bu Anneler Gunu'nde
sana upuzun bir omur diliyorum.
Hem biliyor musun?
'SENİ COK SEVİYORUM'......
Can Dundar
Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki,
cocuklari anne olunca cocuklasiyor anneler...
... Ve insan, zamanin nasil insafsiz
bir ogutucu oldugunu bu rol degisiminde anliyor.
Eminim karnindaki ilk tekmemden, hatta doktorlarin
'Bundan sonra agir kaldirmak yok' mujdesinden
beridir iki kisilik yasiyorsun yasami...
Dogum odasinda bir kucuk el saclarina tutununca
degisti hersey ve o el, o sactan hic eksik olmasin istedin.
Kimbilir kac geceyi karyola basuclarinda derin
ic cekisler dinleyip huzunlenerek uykusuz gecirdin,
kac emzirme seansinda bitkin uyuyakaldin.
O gun bugundur hayati, bir toprakla cicegi kadar
ortak uretiyor, tuketiyoruz.
Yolboyu, kusurlarini hic gormedik birbirimizin,
yeteneklerimizi abarttik karsilikli; toz
kondurmadik uzerimize, kol kanat gerdik...
Ben dunyanin en iyi evladiydim, sense; tarihin
en iyi annesi... Her ciglikta
basucumda bitecegini bilmenin guveniyle buyudum.
Her derdimde benden cok dertlenecegini bilmenin
o bencil aliskanligiylaayakta kaldim.
Sevginle donandim...
Ama sonra birden o korkunc cark devreye girdi
ve yasamin acimasiz kurali isledi ;
Buyudum... Senin kollarinda 'sen'den habersiz,
bambaska bir 'ben' cikti ortaya. Bazen o eski 'ben'e
hic benzemeyen bir 'ben'... Cunku farkettim ki,
anlattigin masallarin yasamda karsiligi yokmus.
Kizlar bir prens umuduyla kurbagalari opedursun,
ben her yalanda burnumu yokladim.
Sasirdim. Bostandaki lahanalarin,
isirilmis lahanalarin ve benzeri pastoral ninnilerin
modasinin gectigini gordum sokakta...
Soyleyemedim sana...
'Yasamin degistigini, eski tecrubelerin artik
eskisi kadar gecerli olmadigini' anlatan kitaplari
salonun ortasinda acik biraktim, acip okuyasin diye...
Her kusagin o vazgecilmez ikilemi depresti yeniden;
'Devir de amma degisti' diye yakinirken sen;
ben ilginle boguldugumdan dertlendim.
Bir yerim yaralandiginda 'Anam gorurse
ne kadar uzulur' diye gizlemeye calismak
kucuk bir cocuk icin nasil bir yuktur bilir misin?
Acindan cok onda yaratacagin aci, acitir canini...
Oysa ne cok acilar paylastik seninle...
Ve ne cok sevincler yasadik beraber...
Nasil dar gunlerde yardima kosup,
kac senligine ortak olduk birbirimizin?
...Lakin artik kafesten ucma vaktiydi.
'Danalarin girdigi bostan'da ayakta kalabilmenin yolu,
tek basina kanat cirpmayi ogrenmekten geciyordu.
Yargiladik birbirimizi bir donem...Sorguladik...
...Sen bana es dost cocuklarini ornek gosterdikce,
ben seni es dost ebeveynleriyle kiyaslar oldum.
Sen her sohbete 'Bizim cocuklugumuzda...'
diye basladikca ben, degisen
takvim yapraklarini koydum onune...
Nasil da zalim bir cark bu degil mi?
Doguyor, doguruyor ve gunun birinde
yuvadan ucacagini bile bile
koca bir omru karsiliksiz veriyorsun...
Ve hayat birden issiz bir adaya donusuveriyor.
Sonrasi kâh bir kapi zili beklentisi,
kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi...
Gizliden gizliye ozlenen bir torun mujdesi...
Fotograflar sarardikca solan bir yasam ve uzaklastikca
yakinlastigimiz bir mazinin geri donmez anilari...
Yazilarla konustuk oyle zamanlarda...Bakislarla anlastik.
Aglastik birbirimizden gizleyerek acilarimizi...
Bir mimikle ozlestik, bir gulusle kavustuk.
Ben buyurken seni de buyuttum.
Simdi cok daha iyi anliyoruz birbirimizi...
Cunku kucucuk bir el saclarimi kavriyor geceleri...
Karyola baslarinda uykusuz geceler geciriyorum.
Pastoral ninnilerle buyutuyoruz oglumu;
yalanci cocuklarin burunlari uzuyor masallarda,
opulen kurbagalar prens oluyor.
...Ve yasamin degistigini, eski tecrubelerin
gecersizlestigini anlatan kitaplari
kaldiriyoruz salondan gizli gizli...
O korkunc cark, acimasiz bir hizla donmeye
devam ediyor. Zaman, ogutuyor kusaklari...
İnsan ancak mahrum kalinca anliyor
sevginin degerini...
Bense sevginden mahrum kalmaya
fazla dayanamayacagimi biliyorum.
O yuzden bu Anneler Gunu'nde
sana upuzun bir omur diliyorum.
Hem biliyor musun?
'SENİ COK SEVİYORUM'......
Can Dundar