- 12 Temmuz 2006
- 2.779
- 184
Özgür Birlik
Orman ateşi saçlı karım
Isı şimşeği düşünceli
Kaplan ağzında susamuru bel’li karım
En iri yıldızlar demeti ağızlı kokart ağızlı karım
Ak toprak üzerinde ak sıçan izi dişli karım
Amber dilli perdahlanmış cam dilli
Kesilmiş kurban dilli karım
Gözlerini açıp kapayan bebek dilli
İnanılmaz taş dilli karım
Çocuk el yazısı elif kirpikli karım
Kırlangıç yuvası kenarı kaşlı
Kış bahçesi tavanı şakaklı arduvaz şakaklı karım
Cam buğusu şakaklı
Şampanya omuzlu karım
Buz altında kalmış yunus başlı çeşme omuzlu karım
Kibrit bilekli
Rastlantı parmaklı kupa beyi parmaklı karım
Kesilmiş saman parmaklı
Zerdeva koltuklu karım
Saint-Jean gecesi ve kurtbağrı koltukaltlı karım
Deniz köpüğü ve bölme kollu karım
Değirmen ve buğday karışımı kollu
Füze bacaklı karım
Umutsuzluk ve saat makinesi devinimli karım
Mürver ağacı iliği baldırlı
Baş harf ayaklı karım
Anahtar demeti ayaklı su içen gemi işçisi ayaklı karım
İncili arpa boyunlu karım
Val d ’or boğazı boyunlu
Sel yatağının ta içinde sözleşmek boyunlu karım
Gece göğüslü
Deniz tepeciği göğüslü
Yakut potası göğüslü karım
Çiğ altında gül görüntüsü göğüslü
Günlerin açılan yelpazesi karınlı karım
Dev pençe karınlı
Dikey uçan kuş sırtlı karım
Cıva sırtlı
Işık sırtlı karım
Yuvalanmış dövülmüş taş ve ıslanmış tebeşir enseli
Ve biraz önce içilen bir bardağın düşüşü enseli karım
Tekne kalçalı
Avize ve ok tüyü kalçalı karım
Ak tavuskuşu tüyü sapı kalçalı
Duyulmaz dengeli
Kumtaşı ve amyant kabaetli karım
Kuğu sırtı kabaetli
Bahar kabaetli karım
Glayöl kasıklı
Altın damarı ornitorenk kasıklı karım
Yıllanmış bonbon ve yosun kasıklı karım
Ayna kasıklı
Islak gözlü karım
Menekşe zırh takımı ve mıknatıslı iğne karım
Uçsuz bucaksız çayır gözlü
Hapishanede içilecek su gözlü
Hep balta altında kalan odun gözlü
Su düzeyi gözlü hava toprak ve ateş düzeyli gölü karım
(Çev.: Selahattin Hilav)
O Taraçaların
O taraçaların en üstlerinden biz kuşları daim büyüyen sen
Her gece çiçekli bir dal yapan omuzlarından o kuşlar biz o canım
Arabanın kollarına
O kuşlarınız biz kıvılcımlardan daha parlak fışkıran bileğinden
O iç çekişleriyiz camdan heykelin o dirsekleri üzerinde kalkıp
doğrulan uyurken biri
gedikler açılan o pırıl pırıl yatağında
gedikler ki oradan mercan ormanlarda o düzlüklerde
geyikler görünür
Sonra çırılçıplak kadınlar ta derinlerinde bir
Maden ocağının
Hatırlarsın sonra sen uyanır trenden inerdin
Şöyle bir durup bakayım demezdin o koca koca barometrimsi
Köklerin peşindeki lokomotife şöyle bir
O ki sızlanır durur bakir ormanlarda ölümcül kazananlardan
Sızlanır durur o sümbül tüten bacalardan gömlek değiştiren
Mavi yılanlardan
O zaman biz senin önünden gidiyorduk biz o değişmelere
Bağlı bitkiler
Birinin her zaman suçüstü yakalayabileceği o her gece işaretler
Yapan biz
O hani evi yıkılırken hani birbirine karışmış bir yığın acayip şeyin
Önünde şaşırıp kalan
Sonra yatağını sofayı merdivenini arayan hani
Merdiven dallanır budaklanır büyür durmadan
Götürür değirmen taşından bir kapıya genişler nasıl bir
Alanda birdendire
Kuğular gibi sırtını çıkarır kanadını açar bir sahanlık yapar
Bir yerini ısıracakmış gibi kendi üstüne kıvrılır
Ama basamakların ayağımızın altında çekmeceler gibi birer birer
Açılışına bayılır
Ekmek çekmecelerin şarap sabun ayna merdiven çekmeceleri
O bir tutamlık saçın ten çekmeceleri
Tam bu sırada bakarsınız binlerce Vaucanson ördeği
Tüylerini parlatır
Sen şimdi geriye dönmeden göğüslerini yapan o malayı alıyorsun
Biz sana gülüyoruz sen bizi uzunlarımıza tutuyorsun
Sonra senin isteğin gibi duruyoruz işte
Göz kapaklarımızın altında öyle kımıldamadan hiç
Hani o yattığı neden sonra bir bakmak isteyen
Kadın gibi hani
(Çev.:İlhan Berk)
Olmak
Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kanatsız,akşam vakti,
Deniz kıyısında bir tarasada ,kaldırmış bir sofrada kalmak diye bir sorunu yok onun.Umutsuzluk,ortalık kararır kararmaz bir karıktan kalkıp öbürüne konan tohumlara benzeyen, o bir sürü küçük küçük olayların dönüşü değil bu .Bir taşın üstündeki köpük ya da su bardağı değil
o.Kardan elenmiş bir gemi o , ya da düşmüş kuşlara benzetebilirsiniz,ama kanları yok gibidir.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu .Başa takılan mücevherlerle çevrilmiş küçük bir şey o .Umutsuzluk o.Kopçası bulunmayan inci gerdanlık ,bir ipe gelmez,böyle bir şey işte umutsuzluk.Gerisini geçelim.Başlamışsak bitirmeyiz umutsuzluğu .Saat dört sularında avizeden umutsuzlanırım ben ,gece yarısına doğru da yelpazeden umudumu keserim,tutukların sigaralarından umut-suzlarım.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kalbi yoktur,el umutsuzluktan hep soluk soluğa kalır,umutsuzlukta kalır öyle aynalar,bize asla ölüp ölmediğini söylemezler.Beni büyüleyen umutsuzluğu gördüm ben .Yıldızların türkü söyledikleri vakti gökyüzünde uçan bu mavi sineği seviyorum ben . Şaşılacak ,o uzun dolu tanelerine benzeyen umutsuzluğu , o kibirli , o öfke küpü umutsuzluğu büyük çizgilerle tanıyorum.Her gün herkesler gibi kalkıyorum,kollarımı çiçekli bir kağıda uzatıyorum,hiçbir şeyciler hatırlamıyorum,ama hep umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış o canım ağaçları
görüyorum.Odanın havası davul tokmakları gibi güzel .Bir zaman
içinde ,bir zaman .Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Bana bir sırık uzatan perdenin rüzgarı gibi o .Böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi? Yangın var!Ah yine geliyorlar...İmdat! İşte merdivenlere düştüler.Ve o gazete ilanları,o kanal boyunca ışıklı sayılar sonra.Bir kum yığını!Büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk.Bir orman yapmaya giden angarya ağaçlar,bir gün daha yapmaya giden bir yıldız angaryası,ömrümü uzatan bir angarya günleri daha.
(Çev.:İlhan Berk)
Tiki
Denizlere karşı seviyorum seni
Kırmızı yumurta gibi yeşil olduğu zaman
Bir düzlüğe götürüyorsun beni
Ellerin bıldırcın gibi yumuşacık
Kadının karnına dayıyorsun beni
Sedef renkli bir zeytine dayarmış gibi
Dengeliyorsun beni
Yatağa yatırıyorsun
Yaşamış olmaya bakarak
Önce ve sonra
Kauçuk gözkapaklarının altında
(Çev.: Özdemir İnce)
Orman ateşi saçlı karım
Isı şimşeği düşünceli
Kaplan ağzında susamuru bel’li karım
En iri yıldızlar demeti ağızlı kokart ağızlı karım
Ak toprak üzerinde ak sıçan izi dişli karım
Amber dilli perdahlanmış cam dilli
Kesilmiş kurban dilli karım
Gözlerini açıp kapayan bebek dilli
İnanılmaz taş dilli karım
Çocuk el yazısı elif kirpikli karım
Kırlangıç yuvası kenarı kaşlı
Kış bahçesi tavanı şakaklı arduvaz şakaklı karım
Cam buğusu şakaklı
Şampanya omuzlu karım
Buz altında kalmış yunus başlı çeşme omuzlu karım
Kibrit bilekli
Rastlantı parmaklı kupa beyi parmaklı karım
Kesilmiş saman parmaklı
Zerdeva koltuklu karım
Saint-Jean gecesi ve kurtbağrı koltukaltlı karım
Deniz köpüğü ve bölme kollu karım
Değirmen ve buğday karışımı kollu
Füze bacaklı karım
Umutsuzluk ve saat makinesi devinimli karım
Mürver ağacı iliği baldırlı
Baş harf ayaklı karım
Anahtar demeti ayaklı su içen gemi işçisi ayaklı karım
İncili arpa boyunlu karım
Val d ’or boğazı boyunlu
Sel yatağının ta içinde sözleşmek boyunlu karım
Gece göğüslü
Deniz tepeciği göğüslü
Yakut potası göğüslü karım
Çiğ altında gül görüntüsü göğüslü
Günlerin açılan yelpazesi karınlı karım
Dev pençe karınlı
Dikey uçan kuş sırtlı karım
Cıva sırtlı
Işık sırtlı karım
Yuvalanmış dövülmüş taş ve ıslanmış tebeşir enseli
Ve biraz önce içilen bir bardağın düşüşü enseli karım
Tekne kalçalı
Avize ve ok tüyü kalçalı karım
Ak tavuskuşu tüyü sapı kalçalı
Duyulmaz dengeli
Kumtaşı ve amyant kabaetli karım
Kuğu sırtı kabaetli
Bahar kabaetli karım
Glayöl kasıklı
Altın damarı ornitorenk kasıklı karım
Yıllanmış bonbon ve yosun kasıklı karım
Ayna kasıklı
Islak gözlü karım
Menekşe zırh takımı ve mıknatıslı iğne karım
Uçsuz bucaksız çayır gözlü
Hapishanede içilecek su gözlü
Hep balta altında kalan odun gözlü
Su düzeyi gözlü hava toprak ve ateş düzeyli gölü karım
(Çev.: Selahattin Hilav)
O Taraçaların
O taraçaların en üstlerinden biz kuşları daim büyüyen sen
Her gece çiçekli bir dal yapan omuzlarından o kuşlar biz o canım
Arabanın kollarına
O kuşlarınız biz kıvılcımlardan daha parlak fışkıran bileğinden
O iç çekişleriyiz camdan heykelin o dirsekleri üzerinde kalkıp
doğrulan uyurken biri
gedikler açılan o pırıl pırıl yatağında
gedikler ki oradan mercan ormanlarda o düzlüklerde
geyikler görünür
Sonra çırılçıplak kadınlar ta derinlerinde bir
Maden ocağının
Hatırlarsın sonra sen uyanır trenden inerdin
Şöyle bir durup bakayım demezdin o koca koca barometrimsi
Köklerin peşindeki lokomotife şöyle bir
O ki sızlanır durur bakir ormanlarda ölümcül kazananlardan
Sızlanır durur o sümbül tüten bacalardan gömlek değiştiren
Mavi yılanlardan
O zaman biz senin önünden gidiyorduk biz o değişmelere
Bağlı bitkiler
Birinin her zaman suçüstü yakalayabileceği o her gece işaretler
Yapan biz
O hani evi yıkılırken hani birbirine karışmış bir yığın acayip şeyin
Önünde şaşırıp kalan
Sonra yatağını sofayı merdivenini arayan hani
Merdiven dallanır budaklanır büyür durmadan
Götürür değirmen taşından bir kapıya genişler nasıl bir
Alanda birdendire
Kuğular gibi sırtını çıkarır kanadını açar bir sahanlık yapar
Bir yerini ısıracakmış gibi kendi üstüne kıvrılır
Ama basamakların ayağımızın altında çekmeceler gibi birer birer
Açılışına bayılır
Ekmek çekmecelerin şarap sabun ayna merdiven çekmeceleri
O bir tutamlık saçın ten çekmeceleri
Tam bu sırada bakarsınız binlerce Vaucanson ördeği
Tüylerini parlatır
Sen şimdi geriye dönmeden göğüslerini yapan o malayı alıyorsun
Biz sana gülüyoruz sen bizi uzunlarımıza tutuyorsun
Sonra senin isteğin gibi duruyoruz işte
Göz kapaklarımızın altında öyle kımıldamadan hiç
Hani o yattığı neden sonra bir bakmak isteyen
Kadın gibi hani
(Çev.:İlhan Berk)
Olmak
Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kanatsız,akşam vakti,
Deniz kıyısında bir tarasada ,kaldırmış bir sofrada kalmak diye bir sorunu yok onun.Umutsuzluk,ortalık kararır kararmaz bir karıktan kalkıp öbürüne konan tohumlara benzeyen, o bir sürü küçük küçük olayların dönüşü değil bu .Bir taşın üstündeki köpük ya da su bardağı değil
o.Kardan elenmiş bir gemi o , ya da düşmüş kuşlara benzetebilirsiniz,ama kanları yok gibidir.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu .Başa takılan mücevherlerle çevrilmiş küçük bir şey o .Umutsuzluk o.Kopçası bulunmayan inci gerdanlık ,bir ipe gelmez,böyle bir şey işte umutsuzluk.Gerisini geçelim.Başlamışsak bitirmeyiz umutsuzluğu .Saat dört sularında avizeden umutsuzlanırım ben ,gece yarısına doğru da yelpazeden umudumu keserim,tutukların sigaralarından umut-suzlarım.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kalbi yoktur,el umutsuzluktan hep soluk soluğa kalır,umutsuzlukta kalır öyle aynalar,bize asla ölüp ölmediğini söylemezler.Beni büyüleyen umutsuzluğu gördüm ben .Yıldızların türkü söyledikleri vakti gökyüzünde uçan bu mavi sineği seviyorum ben . Şaşılacak ,o uzun dolu tanelerine benzeyen umutsuzluğu , o kibirli , o öfke küpü umutsuzluğu büyük çizgilerle tanıyorum.Her gün herkesler gibi kalkıyorum,kollarımı çiçekli bir kağıda uzatıyorum,hiçbir şeyciler hatırlamıyorum,ama hep umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış o canım ağaçları
görüyorum.Odanın havası davul tokmakları gibi güzel .Bir zaman
içinde ,bir zaman .Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Bana bir sırık uzatan perdenin rüzgarı gibi o .Böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi? Yangın var!Ah yine geliyorlar...İmdat! İşte merdivenlere düştüler.Ve o gazete ilanları,o kanal boyunca ışıklı sayılar sonra.Bir kum yığını!Büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk.Bir orman yapmaya giden angarya ağaçlar,bir gün daha yapmaya giden bir yıldız angaryası,ömrümü uzatan bir angarya günleri daha.
(Çev.:İlhan Berk)
Tiki
Denizlere karşı seviyorum seni
Kırmızı yumurta gibi yeşil olduğu zaman
Bir düzlüğe götürüyorsun beni
Ellerin bıldırcın gibi yumuşacık
Kadının karnına dayıyorsun beni
Sedef renkli bir zeytine dayarmış gibi
Dengeliyorsun beni
Yatağa yatırıyorsun
Yaşamış olmaya bakarak
Önce ve sonra
Kauçuk gözkapaklarının altında
(Çev.: Özdemir İnce)