Tuvalet Eğitimi Altını ıslatan çocuklar

Bezi bıraktığımız andan başlayıp bugüne dek yaşadığımız sorunlar, altına kaçırma, tuvalet eğitimine dair herşeyin paylaşıldığı alandır.

isabel

Kuzey Ege
Yönetici
Super Moderator
Anneler Kulübü
6 Mart 2012
17.734
27.913
49
214142912455-8cb8-4697-9c97-23971339157b.jpg


Son yıllardaki araştırmalar ile gece altını ıslatmada genetik faktörlerin önemi ortaya konmuştur. Son zamanlarda gerçek nedenin doğru tetkiklerle ortaya konması, ailenin tedaviye aktif katılımı ve tek başına veya bir ilaçla birlikte alarm kullanımı tedavide % 85’lere varan başarıları da beraberinde getirebilmektedir.

Gece altını ıslatma bir hastalık mıdır?

Uluslararası Çocuk İdrar Kaçırma Derneği, çocuklarda gece altını ıslatmayı, 5 yaşın üzerindeki çocukların haftada en az iki kez olmak üzere gece uykusu sırasında farkında olmadan idrar yapması olarak tanımlamaktadır. Sağlıklı çocuklar da uyku öncesi aşırı sıvı aldıklarında gece idrar kaçırabilirler. Ancak, bu olayın bir rahatsızlık olarak düşünülüp tedavi etme kararının verilebilmesi için en az art arda gelen 3 ayda haftada 2 kereden fazla olması gerekmektedir. Gece altını ıslatma sorunu başlangıçtan beri böyle olabilir; buna birincil (primer) altını ıslatma diyoruz. Bazı durumlarda gece altını ıslatmayan çocukta bu rahatsızlık sonradan ortaya çıkabilir; buna da ikincil (sekonder) altını ıslatma denir. Hem gece hem gündüz altını ıslatma ve idrar tutamama durumları daha farklıdır ve hızlı bir tıbbi değerlendirme ve yaklaşımı gerektirir.

Ne kadar sıklıkla karşılaşılan bir durumdur?

Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane (idrar torbası) gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur. Bu nedenle de yaşla sıklığı azalır ve erkek çocuklarda kız çocuklara oranla daha sık görülür. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Üç yaşındaki çocukların % 40’ı altını ıslatırken bu oran 5 yaşında % 20’ye ve 6 yaşında % 10’a düşer. Ülkemizde ise bu oranlar dünya oranlarına göre hafifçe yüksektir. Ülkemizde 7-11 yaş grubunda erkeklerin %16’sında, kızların ise %11’inde gece altını ıslatma problemi olduğu bildirilmektedir. İşin ilginci dünyada 20 yaş üzerinde de % 1-2 oranında gece altını ıslatan erişkinlere rastlanmaktadır.

Gece altını ıslatma psikolojik bir problem midir?

Gerçekten bu soru yıllarca bu konuyla ilgilenen hekimlerimiz için ciddi bir tartışma konusu olmuştur. Elbette bir takım psikolojik faktörler sonuçta sinirlerle ilgili olan bu olayın oluşmasına neden olabilir. Ancak bugün çocuğun psikolojik problemlerin buna neden olduğundan çok, bu sorunun çocukta ciddi ruhsal problemlere neden olduğu ön plana çıkmaktadır. Genel olarak psikolojik olayların sık görülen birincil gece altını ıslatma sorununa yol açmadığı gerçeği bu çocukların büyük çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek olmadığını ortaya koymuştur. Sabahları ıslak bir yatakla uyanan bir çocuğun sıkıntısının ne denli yoğun olacağı açıktır. Aileler ise bu durumun bir hastalık olduğunu kabul etmediklerinden çocuğu suçlamakta ve hatta zaman zaman cezaya çarptırmaktadırlar. Oysa bu durumdan en fazla çocuk rahatsızdır ve kurtulmak istemektedir. Bu durum çocukta özellikle ev dışı otel, kamp, misafirlik gibi bir yerde yatmaktan kaçınmaya ve çocuğun çok yoğun utanma duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle birçok faaliyete katılmak istemeyebilir. Ancak, çocukluk çağındaki davranışsal gerilemenin bulgularından biri de gece altını ıslatma olabilir. Bu okul başarısızlığı, korku gibi ek bulgularla beraberdir. Bu tür bulguları da olan çocukların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından görülmesi gereklidir.

Gece altını ıslatma genetik bir hastalık mıdır?

Gerçekten gece altını ıslatma büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmaktadır. Yani ailesel bir rahatsızlıktır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %44, ikisinde birden varsa %77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır. Eğer baba çocukluğu döneminde altını ıslatıyorsa çocuğunda bunun görülebilme şansı diğer çocuklara oranla yaklaşık 7 kez fazladır. Anne de bu geçmiş varsa bu oran yaklaşık 5 kez fazladır. Aile öyküsü olan vakalar iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler. Ayrıca son yıllarda yapılan çalışmalarla kromozomlar üzerinde genetik alt yapıda gösterilmiş ve 5,13.12,22 gibi kromozomlarda gece işemesi ile ilgili spesifik bölgeler saptanmıştır.

Gece altını ıslatma yaşla kendi kendine geçen bir durum mudur?

Toplumumuzda gece altını ıslatmanın zamanla her çocukta düzelebileceğine dair yanlış bir inanış hâkimdir. Hatta ergenlikte, sünnetle, ya da askere gidince geçeceğine inanılır. Aslında birincil tip gece altını ıslatmada yaş ilerledikçe bazı vakalarda kendiliğinden düzelmeler görüldüğü doğrudur. Ancak bu düzelmenin ne zaman olacağını kimse bilemez, ilaveten, bu düzelmeyi beklerken çocuğun ruhsal durumunun ne kadar etkileneceği de bilinmediği için bu düzelmeyi beklemek kesinlikle doğru değildir. Bu hastalığın tedavisinde oldukça yüz güldürücü sonuçlar alındığına göre, 5 yaş üzerinde gece altını ıslatan çocukların tıbbi yardım alması gerekmektedir.

Bazı çocuklar neden gece altlarını ıslatırlar?

Gece altını ıslatan çocukların çoğunluğu birincil tip dediğimiz altını ıslatma gurubunda yer almaktadırlar. Yani bu çocukların gece altını ıslatmadıkları normal diyebileceğimiz bir dönemi hiç olmamıştır.

Bunu ortaya çıkaran sebeplerin başında çocukların sinir sisteminin tam gelişmiş olmaması ve mesanenin sinir kontrolünün tam kazanılmaması yer almaktadır. Bu tip gece altını ıslatan çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin tazla olduğu bildirilmektedir. Hasta mesanesi dolduğunda normal olarak oluşan mesane kasılmalarını algılayamaz ve mesanedeki basınç artışını hissedemez, sonuç olarak gece uykuda altını ıslatır. Ayrıca, gece idrarın azalmasını sağlayan hormonun bu çocuklarda normal olmadığına dair araştırma sonuçları da mevcuttur. Gece altını ıslatan çocukların uzman bir hekim tarafından muayene edilmesi ve nadir de olsa çocukta gece altını ıslatmaya neden olabilecek diğer hastalıkların araştırılması ve ayırt edilmesi gerekmektedir ve çok önemlidir.

Bu ayırt edilmesi gereken hastalıklar hangileridir?

Gece altını ıslatan çocukların %3’ü civarındakilerde böbrek ve idrar yollarına ait doğuştan bozukluklar, böbrek hastalıkları, gizli bel kemikleri açıklıkları (spina bifida), şeker hastalığı, sara hastalığı, parazitler, besin alerjileri gibi bu duruma neden olan başka hastalıklar saptanabilmektedir. Vakaların %5-10’unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi işeme esnasında ortaya çıkan birtakım yakınmalar eşlik etmektedir. Bu çocuklarda kabızlık, idrar yolu enfeksiyonu ve mesanenin birtakım sinirsel düzeltilebilir rahatsızlıkları saptanmaktadır. Ayrıca son yıllarda halk arasında geniz eti olarak bilinen durumda da çocuklarda yüksek oranda gece altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üzerinde durulmaktadır.

Gece altını ıslatan her çocuğa ileri tetkikler yapmak gerekir mi?

Bu sorunun cevabı gerçekten çok önemli, gece altını ıslatan çocuklarda aşağıda sıraladığımız özellikler varsa en kısa zamanda ileri tetkik ve inceleme amacıyla uzman bir hekime başvurmaları gerekmektedir.

Bu özellikler:

– Gece altını ıslatma hiç altını ıslatmamış bir dönemden sonra ani olarak başladıysa,
– Gündüzde altını ıslatıyorsa,
– Kabızlık ya da kaka ile altının kirlenmesi de mevcutsa,
– İdrar yaparken ağrı duyuyorsa,
– Bir günde 7 den fazla sayıda idrara çıkıyorsa
– Tuvalete koşarak ya da son dakikada gidiyorsa, işeme sayıları haftada 2 den fazla ve gecede 1 den fazla ise,
– Gece içinde işemesi az az miktarda ancak fazla sayıda ise. Bu özelliklere sahip çocukların kesinlikle uzman bir hekime ve mümkünse gece işemesi polikliniği olan bir hastaneye başvurmalarını öneriyoruz.

Bu çocukların eşlik eden hastalıklar ve mesane fonksiyonları açısından değerlendirilmeleri gerekmektedir.

Tedavisi

Gece işeme sorunu olan bir çocuğun “tedavi” edilmesi 5 yaşından önce düşünülmemelidir. Tedavi planlanan bir çocukta bu problemin gerçek sebebinin doğumsal bir yapı bozukluğu olmadığından emin olmak gerekir. Genellikle bir idrar tahlili ve ultrasonografik inceleme ile idrar iltihabı ve böbrek-idrar torbası yapılarında anatomik bozukluk olmadığı tespit edildikten sonra “Gece işeme” sorunu tedavi edilmeye çalışılır.

Tedaviden söz ederken, altını ıslatan çocuğu, yaşı kaç olursa olsun cezalandırarak veya korkutarak vazgeçirmek mümkün değildir. Gece alt ıslatmanın tek bir psikolojik sebebe bağlı olduğunu düşünmek de yanlıştır. Kıskançlık (yeni bir kardeşin gelmesi), veya çocuğun iç dünyasına etki eden ailesel nedenlerin gece işemelerine yol açtığı fikrinin ne kadar doğru olduğu da belli değildir. Gece işemelerinin tüm sebeplerinin hala tam açıklığa kavuşmamış olduğunu bilerek, günümüzde kullanılan tedavi yollarına bir göz atalım:

1.Çocuğun tedaviye hazırlanması: Genellikle ailenin bu konuda şikayete başladığı 5-6 yaş döneminde, çocuk henüz durumunun bir sorun olduğunun farkında değildir. Doktorun bu konuda hem çocuğu bilinçlendirmesi hem de ailenin konuya bakış açısını yönlendirmesi gerekir. Tedavi hangi türde olursa olsun sonuca varmanın uzun sürebileceği, moral bozukluğuna yer olmadığı vurgulanmalıdır.

2.Alışkanlıkların gözden geçirilmesi: Gece yatmadan önce sıvı alımının azaltılması ve yatmadan önce idrara çıkılması hep ilk akla gelen tavsiyedir. Ancak bunun dışında, gündüz saatlerinde okul tuvaletlerinin temiz olmaması ve benzer sebeplerle uzun süreler idrarını tutan çocukların bu alışkanlıklarından vazgeçirilmesi de önemlidir.

3.Çiş yapma çizelgesi: Daha çok küçük çocukları motive etmek ve alt ıslatma istatistiği elde etmek için kullanılır. Ailenin tutacağı bu çizelgede alt ıslatma olmadığı günler çizelge üzerinde birer sembolle (yıldız veya çiçek resmi gibi) canlandırılarak çocuğun da bu günlerde mükafatlandırılması fayda sağlayacaktır. Aynı çizelge gün içi işemelerde de işlenirse hekimin de çocuğun işeme ritmi hakkında fikir sahibi olmasına yarar sağlar.

4.Alarm sistemleri: İç çamaşırına veya yatak çarşafı üzerine konan, ıslanmaya duyarlı bir parçası olan ve idrar yapılmaya başladığı an ses uyarısıyla çocuğu uyandıran bu sistemler gece işemelerinde başarıyla kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. İlk günlerde çok yararlı gibi görünmese de 6-8 haftalık tedavi ile sonuç alınabilmektedir. Tesir mekanizması muhtemelen, mesane tam boşaltılmadan çocuğun günler içinde mesanesinin dolması ile uykunun bölünmesi arasında beyinsel bir ilişki kurmasına yaramakta, bir taraftan da günler içinde mesane gece kapasitesinin artması mümkün olmaktadır.

5.İlaç tedavileri: Gece boyunca böbreklerin idrar oluşturma hızını azaltacak ilaçlar bu amaçla kullanılmaktadır. Ana maddesi Desmopressin olan ve buruna sıkılarak veya ağızdan alınarak kullanılan bu ilaç gece boyunca idrarın daha az salgılanarak mesanenin dolma zamanını uzatır. Çocukların en az %70’inde iyi sonuç verir. İlaç kesildikten sonra gece işemelerinin tekrarlama olasılığı da az değildir. Tekrar kullanılabilir, ancak doktor kontrol altında olmak zorundadır.

Bir başka ilaç grubu da mesanenin gevşek kalmasını sağlayan Desmopressin maddesini içeren ilaçlardır. Gündüz zamanı da sık idrara çıktığı belirlenen çocuklarda gece işemelerini büyük oranda düzeltebilir. Bu ilaç da doktor kontrolü altında kullanılır, ilaca başlamak için mesanenin çalışma özelliklerini saptayan araştırmalar gerekebilir.

Kullanılması özel durumlar dışında sakıncalı olabilecek, İmipramin içeren ilaçların da bu tedavi için tavsiye edildiği bilinmektedir. Çocuk Psikiyatri uzmanları dışında kimsenin bu ilacı yazmaması gerektiği unutulmamalıdır.

Tedavi yöntemlerinin tek tek uygulama dışında, zor cevap alınan çocuklarda kombine edilerek kullanılması veya yöntem değiştirerek her aşamada bir tanesinin kullanılması gibi yaklaşımlar bazen daha çabuk sonuç verir. Gece işemeleri tedaviye rağmen tekrarlayabilir, sabırla yeniden ele alınır ve her çocuk sonunda sabah altı ıslak kalkma derdinden kurtulur. Erişkin yaşta gece işemeleri devam eden insan yok denecek kadar azdır.

Ürodinami ne demektir?

Bu aletle mesanenin dolması ve işeme esnasında sinirsel iletimi ve fonksiyonları değerlendirebiliyor. Böylece kalbin EKG si gibi mesanenin çalışması elimize işlevini gösteren bir rapor halinde gelebiliyor. Özellikle gündüz idrar yaparken şikâyetleri de olan gece altını ıslatan çocuklarda doğru ilaçların kullanımı açısından bize yol gösterici olabiliyor. Ancak bu tetkikin özellikle çocuklarda sabırla yaklaşarak ve bu konuda uzman hekimler tarafından bizzat yapılması gerekmektedir.

KULLANILAN ŞİFALI BİTKİLER

Sarı kantaron, Civan perçemi, Meşe kabuğu, Servi kozalağı
Kullanım Şekilleri

Bir su bardağı su kaynamak üzereyken Sarı kantaron ve Meşe kabuğundan bir çay kaşığı Civan perçeminden iki çay kaşığı konulur bir-iki taşım kaynatılır. Günde iki bardak içilir.

Not: 10 yaş üstü çocuklarda ve yetişkinlerde kullanılabilir.
 
Son yıllardaki araştırmalar ile gece altını ıslatmada genetik faktörlerin önemi ortaya konmuştur. Son zamanlarda gerçek nedenin doğru tetkiklerle ortaya konması, ailenin tedaviye aktif katılımı ve tek başına veya bir ilaçla birlikte alarm kullanımı tedavide % 85’lere varan başarıları da beraberinde getirebilmektedir.

Gece altını ıslatma bir hastalık mıdır?

Uluslararası Çocuk İdrar Kaçırma Derneği, çocuklarda gece altını ıslatmayı, 5 yaşın üzerindeki çocukların haftada en az iki kez olmak üzere gece uykusu sırasında farkında olmadan idrar yapması olarak tanımlamaktadır. Sağlıklı çocuklar da uyku öncesi aşırı sıvı aldıklarında gece idrar kaçırabilirler. Ancak, bu olayın bir rahatsızlık olarak düşünülüp tedavi etme kararının verilebilmesi için en az art arda gelen 3 ayda haftada 2 kereden fazla olması gerekmektedir. Gece altını ıslatma sorunu başlangıçtan beri böyle olabilir; buna birincil (primer) altını ıslatma diyoruz. Bazı durumlarda gece altını ıslatmayan çocukta bu rahatsızlık sonradan ortaya çıkabilir; buna da ikincil (sekonder) altını ıslatma denir. Hem gece hem gündüz altını ıslatma ve idrar tutamama durumları daha farklıdır ve hızlı bir tıbbi değerlendirme ve yaklaşımı gerektirir.

Ne kadar sıklıkla karşılaşılan bir durumdur?

Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane (idrar torbası) gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur. Bu nedenle de yaşla sıklığı azalır ve erkek çocuklarda kız çocuklara oranla daha sık görülür. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Üç yaşındaki çocukların % 40’ı altını ıslatırken bu oran 5 yaşında % 20’ye ve 6 yaşında % 10’a düşer. Ülkemizde ise bu oranlar dünya oranlarına göre hafifçe yüksektir. Ülkemizde 7-11 yaş grubunda erkeklerin %16’sında, kızların ise %11’inde gece altını ıslatma problemi olduğu bildirilmektedir. İşin ilginci dünyada 20 yaş üzerinde de % 1-2 oranında gece altını ıslatan erişkinlere rastlanmaktadır.

Gece altını ıslatma psikolojik bir problem midir?

Gerçekten bu soru yıllarca bu konuyla ilgilenen hekimlerimiz için ciddi bir tartışma konusu olmuştur. Elbette bir takım psikolojik faktörler sonuçta sinirlerle ilgili olan bu olayın oluşmasına neden olabilir. Ancak bugün çocuğun psikolojik problemlerin buna neden olduğundan çok, bu sorunun çocukta ciddi ruhsal problemlere neden olduğu ön plana çıkmaktadır. Genel olarak psikolojik olayların sık görülen birincil gece altını ıslatma sorununa yol açmadığı gerçeği bu çocukların büyük çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek olmadığını ortaya koymuştur. Sabahları ıslak bir yatakla uyanan bir çocuğun sıkıntısının ne denli yoğun olacağı açıktır. Aileler ise bu durumun bir hastalık olduğunu kabul etmediklerinden çocuğu suçlamakta ve hatta zaman zaman cezaya çarptırmaktadırlar. Oysa bu durumdan en fazla çocuk rahatsızdır ve kurtulmak istemektedir. Bu durum çocukta özellikle ev dışı otel, kamp, misafirlik gibi bir yerde yatmaktan kaçınmaya ve çocuğun çok yoğun utanma duygusu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle birçok faaliyete katılmak istemeyebilir. Ancak, çocukluk çağındaki davranışsal gerilemenin bulgularından biri de gece altını ıslatma olabilir. Bu okul başarısızlığı, korku gibi ek bulgularla beraberdir. Bu tür bulguları da olan çocukların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından görülmesi gereklidir.

Gece altını ıslatma genetik bir hastalık mıdır?

Gerçekten gece altını ıslatma büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmaktadır. Yani ailesel bir rahatsızlıktır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %44, ikisinde birden varsa %77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır. Eğer baba çocukluğu döneminde altını ıslatıyorsa çocuğunda bunun görülebilme şansı diğer çocuklara oranla yaklaşık 7 kez fazladır. Anne de bu geçmiş varsa bu oran yaklaşık 5 kez fazladır. Aile öyküsü olan vakalar iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler. Ayrıca son yıllarda yapılan çalışmalarla kromozomlar üzerinde genetik alt yapıda gösterilmiş ve 5,13.12,22 gibi kromozomlarda gece işemesi ile ilgili spesifik bölgeler saptanmıştır.

Gece altını ıslatma yaşla kendi kendine geçen bir durum mudur?

Toplumumuzda gece altını ıslatmanın zamanla her çocukta düzelebileceğine dair yanlış bir inanış hâkimdir. Hatta ergenlikte, sünnetle, ya da askere gidince geçeceğine inanılır. Aslında birincil tip gece altını ıslatmada yaş ilerledikçe bazı vakalarda kendiliğinden düzelmeler görüldüğü doğrudur. Ancak bu düzelmenin ne zaman olacağını kimse bilemez, ilaveten, bu düzelmeyi beklerken çocuğun ruhsal durumunun ne kadar etkileneceği de bilinmediği için bu düzelmeyi beklemek kesinlikle doğru değildir. Bu hastalığın tedavisinde oldukça yüz güldürücü sonuçlar alındığına göre, 5 yaş üzerinde gece altını ıslatan çocukların tıbbi yardım alması gerekmektedir.

Bazı çocuklar neden gece altlarını ıslatırlar?

Gece altını ıslatan çocukların çoğunluğu birincil tip dediğimiz altını ıslatma gurubunda yer almaktadırlar. Yani bu çocukların gece altını ıslatmadıkları normal diyebileceğimiz bir dönemi hiç olmamıştır.

Bunu ortaya çıkaran sebeplerin başında çocukların sinir sisteminin tam gelişmiş olmaması ve mesanenin sinir kontrolünün tam kazanılmaması yer almaktadır. Bu tip gece altını ıslatan çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin tazla olduğu bildirilmektedir. Hasta mesanesi dolduğunda normal olarak oluşan mesane kasılmalarını algılayamaz ve mesanedeki basınç artışını hissedemez, sonuç olarak gece uykuda altını ıslatır. Ayrıca, gece idrarın azalmasını sağlayan hormonun bu çocuklarda normal olmadığına dair araştırma sonuçları da mevcuttur. Gece altını ıslatan çocukların uzman bir hekim tarafından muayene edilmesi ve nadir de olsa çocukta gece altını ıslatmaya neden olabilecek diğer hastalıkların araştırılması ve ayırt edilmesi gerekmektedir ve çok önemlidir.


Bu ayırt edilmesi gereken hastalıklar hangileridir?

Gece altını ıslatan çocukların %3’ü civarındakilerde böbrek ve idrar yollarına ait doğuştan bozukluklar, böbrek hastalıkları, gizli bel kemikleri açıklıkları (spina bifida), şeker hastalığı, sara hastalığı, parazitler, besin alerjileri gibi bu duruma neden olan başka hastalıklar saptanabilmektedir. Vakaların %5-10’unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi işeme esnasında ortaya çıkan birtakım yakınmalar eşlik etmektedir. Bu çocuklarda kabızlık, idrar yolu enfeksiyonu ve mesanenin birtakım sinirsel düzeltilebilir rahatsızlıkları saptanmaktadır. Ayrıca son yıllarda halk arasında geniz eti olarak bilinen durumda da çocuklarda yüksek oranda gece altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üzerinde durulmaktadır.

Gece altını ıslatan her çocuğa ileri tetkikler yapmak gerekir mi?

Bu sorunun cevabı gerçekten çok önemli, gece altını ıslatan çocuklarda aşağıda sıraladığımız özellikler varsa en kısa zamanda ileri tetkik ve inceleme amacıyla uzman bir hekime başvurmaları gerekmektedir.

Bu özellikler:

– Gece altını ıslatma hiç altını ıslatmamış bir dönemden sonra ani olarak başladıysa,
– Gündüzde altını ıslatıyorsa,
– Kabızlık ya da kaka ile altının kirlenmesi de mevcutsa,
– İdrar yaparken ağrı duyuyorsa,
– Bir günde 7 den fazla sayıda idrara çıkıyorsa
– Tuvalete koşarak ya da son dakikada gidiyorsa, işeme sayıları haftada 2 den fazla ve gecede 1 den fazla ise,
– Gece içinde işemesi az az miktarda ancak fazla sayıda ise. Bu özelliklere sahip çocukların kesinlikle uzman bir hekime ve mümkünse gece işemesi polikliniği olan bir hastaneye başvurmalarını öneriyoruz.

Bu çocukların eşlik eden hastalıklar ve mesane fonksiyonları açısından değerlendirilmeleri gerekmektedir.


Tedavisi

Gece işeme sorunu olan bir çocuğun “tedavi” edilmesi 5 yaşından önce düşünülmemelidir. Tedavi planlanan bir çocukta bu problemin gerçek sebebinin doğumsal bir yapı bozukluğu olmadığından emin olmak gerekir. Genellikle bir idrar tahlili ve ultrasonografik inceleme ile idrar iltihabı ve böbrek-idrar torbası yapılarında anatomik bozukluk olmadığı tespit edildikten sonra “Gece işeme” sorunu tedavi edilmeye çalışılır.

Tedaviden söz ederken, altını ıslatan çocuğu, yaşı kaç olursa olsun cezalandırarak veya korkutarak vazgeçirmek mümkün değildir. Gece alt ıslatmanın tek bir psikolojik sebebe bağlı olduğunu düşünmek de yanlıştır. Kıskançlık (yeni bir kardeşin gelmesi), veya çocuğun iç dünyasına etki eden ailesel nedenlerin gece işemelerine yol açtığı fikrinin ne kadar doğru olduğu da belli değildir. Gece işemelerinin tüm sebeplerinin hala tam açıklığa kavuşmamış olduğunu bilerek, günümüzde kullanılan tedavi yollarına bir göz atalım:

1.Çocuğun tedaviye hazırlanması: Genellikle ailenin bu konuda şikayete başladığı 5-6 yaş döneminde, çocuk henüz durumunun bir sorun olduğunun farkında değildir. Doktorun bu konuda hem çocuğu bilinçlendirmesi hem de ailenin konuya bakış açısını yönlendirmesi gerekir. Tedavi hangi türde olursa olsun sonuca varmanın uzun sürebileceği, moral bozukluğuna yer olmadığı vurgulanmalıdır.

2.Alışkanlıkların gözden geçirilmesi: Gece yatmadan önce sıvı alımının azaltılması ve yatmadan önce idrara çıkılması hep ilk akla gelen tavsiyedir. Ancak bunun dışında, gündüz saatlerinde okul tuvaletlerinin temiz olmaması ve benzer sebeplerle uzun süreler idrarını tutan çocukların bu alışkanlıklarından vazgeçirilmesi de önemlidir.

3.Çiş yapma çizelgesi: Daha çok küçük çocukları motive etmek ve alt ıslatma istatistiği elde etmek için kullanılır. Ailenin tutacağı bu çizelgede alt ıslatma olmadığı günler çizelge üzerinde birer sembolle (yıldız veya çiçek resmi gibi) canlandırılarak çocuğun da bu günlerde mükafatlandırılması fayda sağlayacaktır. Aynı çizelge gün içi işemelerde de işlenirse hekimin de çocuğun işeme ritmi hakkında fikir sahibi olmasına yarar sağlar.

4.Alarm sistemleri: İç çamaşırına veya yatak çarşafı üzerine konan, ıslanmaya duyarlı bir parçası olan ve idrar yapılmaya başladığı an ses uyarısıyla çocuğu uyandıran bu sistemler gece işemelerinde başarıyla kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. İlk günlerde çok yararlı gibi görünmese de 6-8 haftalık tedavi ile sonuç alınabilmektedir. Tesir mekanizması muhtemelen, mesane tam boşaltılmadan çocuğun günler içinde mesanesinin dolması ile uykunun bölünmesi arasında beyinsel bir ilişki kurmasına yaramakta, bir taraftan da günler içinde mesane gece kapasitesinin artması mümkün olmaktadır.

5.İlaç tedavileri: Gece boyunca böbreklerin idrar oluşturma hızını azaltacak ilaçlar bu amaçla kullanılmaktadır. Ana maddesi Desmopressin olan ve buruna sıkılarak veya ağızdan alınarak kullanılan bu ilaç gece boyunca idrarın daha az salgılanarak mesanenin dolma zamanını uzatır. Çocukların en az %70’inde iyi sonuç verir. İlaç kesildikten sonra gece işemelerinin tekrarlama olasılığı da az değildir. Tekrar kullanılabilir, ancak doktor kontrol altında olmak zorundadır.

Bir başka ilaç grubu da mesanenin gevşek kalmasını sağlayan Desmopressin maddesini içeren ilaçlardır. Gündüz zamanı da sık idrara çıktığı belirlenen çocuklarda gece işemelerini büyük oranda düzeltebilir. Bu ilaç da doktor kontrolü altında kullanılır, ilaca başlamak için mesanenin çalışma özelliklerini saptayan araştırmalar gerekebilir.

Kullanılması özel durumlar dışında sakıncalı olabilecek, İmipramin içeren ilaçların da bu tedavi için tavsiye edildiği bilinmektedir. Çocuk Psikiyatri uzmanları dışında kimsenin bu ilacı yazmaması gerektiği unutulmamalıdır.

Tedavi yöntemlerinin tek tek uygulama dışında, zor cevap alınan çocuklarda kombine edilerek kullanılması veya yöntem değiştirerek her aşamada bir tanesinin kullanılması gibi yaklaşımlar bazen daha çabuk sonuç verir. Gece işemeleri tedaviye rağmen tekrarlayabilir, sabırla yeniden ele alınır ve her çocuk sonunda sabah altı ıslak kalkma derdinden kurtulur. Erişkin yaşta gece işemeleri devam eden insan yok denecek kadar azdır.


Ürodinami ne demektir?

Bu aletle mesanenin dolması ve işeme esnasında sinirsel iletimi ve fonksiyonları değerlendirebiliyor. Böylece kalbin EKG si gibi mesanenin çalışması elimize işlevini gösteren bir rapor halinde gelebiliyor. Özellikle gündüz idrar yaparken şikâyetleri de olan gece altını ıslatan çocuklarda doğru ilaçların kullanımı açısından bize yol gösterici olabiliyor. Ancak bu tetkikin özellikle çocuklarda sabırla yaklaşarak ve bu konuda uzman hekimler tarafından bizzat yapılması gerekmektedir.

KULLANILAN ŞİFALI BİTKİLER

Sarı kantaron, Civan perçemi, Meşe kabuğu, Servi kozalağı
Kullanım Şekilleri

Bir su bardağı su kaynamak üzereyken Sarı kantaron ve Meşe kabuğundan bir çay kaşığı Civan perçeminden iki çay kaşığı konulur bir-iki taşım kaynatılır. Günde iki bardak içilir.


Not: 10 yaş üstü çocuklarda ve yetişkinlerde kullanılabilir.
👍🏻👍🏻Teşekkürler 🙏