- 6 Temmuz 2008
- 613
- 10
- 41
- Konu Sahibi xkimyagerx
- #1
Alman kanalı RTL’de program, bir Türk ve bir Alman kadını Türkiye’ye tatile gönderdi ve yaşadıklarını başından sonuna gizli kameraya çekti.
Alman televizyonunda Türkiye nasıl rezil oldu
Cengiz Semercioğlu / Hürriyet
Alman televizyon kanalı RTL’de pazartesi akşamı yayınlanan Ekstra Magazin (Extra-Das RTL-Magazin) adlı program, bir Türk ve bir Alman kadını Türkiye’ye tatile gönderdi ve yaşadıklarını başından sonuna gizli kameraya çekti.
Beş ayrı yere gitti kadınlar ve bakın başlarından neler geçti...
1- Hamburgercide
Herkesin görebildiği yerde asılı olan fiyatları Türk kadına lira, Alman kadına euro olarak söylediler.
Yani Türk kadın hamburgeri 6 liraya, Alman kadın 6 euroya aldı.
Üstelik çok ünlü bir fast food zinciriydi bunu yapan, markayı buzlayarak vermelerine rağmen ne olduğu anlaşılıyordu.
Kameralar geldiğinde bütün satış görevlileri bir yerlere kaçıştı, sonra bir görevli çıktı pişkince "Alman kadına sattığımız fiyatlar pahalı değil" dedi.
2- Takside
Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.
Türk kadın 20 euro ödedi, Alman kadın 30 euro...
Kameralar Alman’ı taşıyan taksiciyi bulup sordu.
"Anlaşamadık, çok dolaştık yol uzadı" falan dedi.
Sonradan anlaşıldı, gece tarifesi açmış.
3- Mağazada
Alman kadın bir mağazaya girip çanta satın aldı, 70 euro ödedi.
Bunların hepsi gizli kamerayla çekiliyor.
Bir süre sonra Türk kadın aynı mağazaya girip aynı çantayı aldı, 30 euroya...
Sonra kameralar geldi, neden böyle yaptığını sordular bizim uyanığa...
Neyse ki bu satıcı insaflı çıktı, özür dileyip 40 eurosunu iade etti Alman’ın.
4- Kuyumcuda
Alman kadın kuyumcuya girip 170 euroya bir kolye aldı.
Ardından dükkana giden Türk kadın aynı kolyeye 130 euroya ödedi.
Kameralar gelip "Bu fark turist olmasından mı kaynaklanıyor" diye sorunca dükkan sahibi sinirlendi.
Başladı bağırmaya; "Serbest piyasa bu, istediğimi istediğim fiyata satarım size ne oluyor, kimse karışamaz bana" diye...
Almanlar neye uğradıklarını şaşırıp çıktılar dükkandan.
5- Restoranda
Alman kadın bir restorana girip, mezeler, yemekler sipariş etti.
Ardından Türk kadın girdi, aynı yemekleri yiyip aynı şeyleri içti...
Sıkı durun!
İkisi de kuruşu kuruşuna aynı parayı ödedi.
Kameralar mikrofon uzatınca da restoran sahibi; "Bizim için din, dil, ırk fark etmez. Her müşterimiz önemlidir, her müşteriye aynı hizmeti aynı fiyata sunarız" dedi.
Derin bir ohh çektik, nihayet dürüst bir satıcı çıktı diye...
* * *
Bu anlattıklarım aynı sırayla salı akşamı RTL’de yayınlandı.
Her bölümün arasında da Türk bayrakları dalgalandı, sahillerden görüntüler yayınlandı.
Sonunda da toplu bir hesap çıkardılar.
"Bir Almanla bir Türk’ün Türkiye’de yaptıkları günlük harcamalar arasındaki fark 108-110 euro civarında" sonucuna vardılar...
Yani açıkça "Bu Türkler bizi kazıklıyor" dediler.
Şimdi siz Almanya’da istediğiniz kadar turizm reklamı yapın, salı gecesi RTL’yi izleyen milyonlarca Alman’ın kafasındaki "Kazıkçı Türkler" imajını silebilir misiniz?
Hem her şey dahil sistemlerle en ucuz tatil cenneti ol hem de kazıkçı olarak anıl...
Bir de üstüne böyle rezil ol...
Esnafından otelcisine kadar hálá turizmi öğrenemedik ya ona yanıyorum.
Bu yabancı anneler çocuklarını sevmiyor!
İnsan tatilde bolca etrafını gözleme fırsatı buluyor, sonuçta da sinir hastası olarak geri dönüyor.
Geçen hafta sonu şezlong gündemimde Türk anneleri vardı, bolca onları gözledim.
Türk anneleri ile yabancı anneler arasında ciddi davranış farklılıkları var. Bizimkiler sürekli bir uyarı halinde;
Çok açılma çocuğum boğulursun...
Orada durma başına güneş geçecek...
Oynama diyorum sana şunlarla...
Ayağına terliğini giy...
Gözüne kum kaçacak...
Plaj gibi çocukların en rahat edecekleri yerde bile sürekli uyarı, sürekli uyarı...
Hani çocukların akılları biraz daha hızlı gelişse eminim hepsi "Yeteeeer beeee" deyip isyan bayrağını daha o yaşta açacak.
Oysa yabancı anneler çocukların üzerine hiç bu kadar düşmüyor.
Ne yani onlar çocuklarını bizimkilerden daha mı az seviyor, daha mı az düşünüyor.
Onlar "yapma, etme" diye sürekli uyaracaklarına çocuklarıyla birlikte hareket ediyorlar, sürekli uzaktan kontrol ediyorlar.
Sonra bizim o erkek çocukları büyüyor, annesine düşkün adamlar haline dönüşüyorlar...
Ee olan yine bizim kadınlara oluyor, anne sözünden çıkmayan adamlarla uğraşmak zorunda kalıyorlar.
Alman televizyonunda Türkiye nasıl rezil oldu
Cengiz Semercioğlu / Hürriyet
Alman televizyon kanalı RTL’de pazartesi akşamı yayınlanan Ekstra Magazin (Extra-Das RTL-Magazin) adlı program, bir Türk ve bir Alman kadını Türkiye’ye tatile gönderdi ve yaşadıklarını başından sonuna gizli kameraya çekti.
Beş ayrı yere gitti kadınlar ve bakın başlarından neler geçti...
1- Hamburgercide
Herkesin görebildiği yerde asılı olan fiyatları Türk kadına lira, Alman kadına euro olarak söylediler.
Yani Türk kadın hamburgeri 6 liraya, Alman kadın 6 euroya aldı.
Üstelik çok ünlü bir fast food zinciriydi bunu yapan, markayı buzlayarak vermelerine rağmen ne olduğu anlaşılıyordu.
Kameralar geldiğinde bütün satış görevlileri bir yerlere kaçıştı, sonra bir görevli çıktı pişkince "Alman kadına sattığımız fiyatlar pahalı değil" dedi.
2- Takside
Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.
Türk kadın 20 euro ödedi, Alman kadın 30 euro...
Kameralar Alman’ı taşıyan taksiciyi bulup sordu.
"Anlaşamadık, çok dolaştık yol uzadı" falan dedi.
Sonradan anlaşıldı, gece tarifesi açmış.
3- Mağazada
Alman kadın bir mağazaya girip çanta satın aldı, 70 euro ödedi.
Bunların hepsi gizli kamerayla çekiliyor.
Bir süre sonra Türk kadın aynı mağazaya girip aynı çantayı aldı, 30 euroya...
Sonra kameralar geldi, neden böyle yaptığını sordular bizim uyanığa...
Neyse ki bu satıcı insaflı çıktı, özür dileyip 40 eurosunu iade etti Alman’ın.
4- Kuyumcuda
Alman kadın kuyumcuya girip 170 euroya bir kolye aldı.
Ardından dükkana giden Türk kadın aynı kolyeye 130 euroya ödedi.
Kameralar gelip "Bu fark turist olmasından mı kaynaklanıyor" diye sorunca dükkan sahibi sinirlendi.
Başladı bağırmaya; "Serbest piyasa bu, istediğimi istediğim fiyata satarım size ne oluyor, kimse karışamaz bana" diye...
Almanlar neye uğradıklarını şaşırıp çıktılar dükkandan.
5- Restoranda
Alman kadın bir restorana girip, mezeler, yemekler sipariş etti.
Ardından Türk kadın girdi, aynı yemekleri yiyip aynı şeyleri içti...
Sıkı durun!
İkisi de kuruşu kuruşuna aynı parayı ödedi.
Kameralar mikrofon uzatınca da restoran sahibi; "Bizim için din, dil, ırk fark etmez. Her müşterimiz önemlidir, her müşteriye aynı hizmeti aynı fiyata sunarız" dedi.
Derin bir ohh çektik, nihayet dürüst bir satıcı çıktı diye...
* * *
Bu anlattıklarım aynı sırayla salı akşamı RTL’de yayınlandı.
Her bölümün arasında da Türk bayrakları dalgalandı, sahillerden görüntüler yayınlandı.
Sonunda da toplu bir hesap çıkardılar.
"Bir Almanla bir Türk’ün Türkiye’de yaptıkları günlük harcamalar arasındaki fark 108-110 euro civarında" sonucuna vardılar...
Yani açıkça "Bu Türkler bizi kazıklıyor" dediler.
Şimdi siz Almanya’da istediğiniz kadar turizm reklamı yapın, salı gecesi RTL’yi izleyen milyonlarca Alman’ın kafasındaki "Kazıkçı Türkler" imajını silebilir misiniz?
Hem her şey dahil sistemlerle en ucuz tatil cenneti ol hem de kazıkçı olarak anıl...
Bir de üstüne böyle rezil ol...
Esnafından otelcisine kadar hálá turizmi öğrenemedik ya ona yanıyorum.
Bu yabancı anneler çocuklarını sevmiyor!
İnsan tatilde bolca etrafını gözleme fırsatı buluyor, sonuçta da sinir hastası olarak geri dönüyor.
Geçen hafta sonu şezlong gündemimde Türk anneleri vardı, bolca onları gözledim.
Türk anneleri ile yabancı anneler arasında ciddi davranış farklılıkları var. Bizimkiler sürekli bir uyarı halinde;
Çok açılma çocuğum boğulursun...
Orada durma başına güneş geçecek...
Oynama diyorum sana şunlarla...
Ayağına terliğini giy...
Gözüne kum kaçacak...
Plaj gibi çocukların en rahat edecekleri yerde bile sürekli uyarı, sürekli uyarı...
Hani çocukların akılları biraz daha hızlı gelişse eminim hepsi "Yeteeeer beeee" deyip isyan bayrağını daha o yaşta açacak.
Oysa yabancı anneler çocukların üzerine hiç bu kadar düşmüyor.
Ne yani onlar çocuklarını bizimkilerden daha mı az seviyor, daha mı az düşünüyor.
Onlar "yapma, etme" diye sürekli uyaracaklarına çocuklarıyla birlikte hareket ediyorlar, sürekli uzaktan kontrol ediyorlar.
Sonra bizim o erkek çocukları büyüyor, annesine düşkün adamlar haline dönüşüyorlar...
Ee olan yine bizim kadınlara oluyor, anne sözünden çıkmayan adamlarla uğraşmak zorunda kalıyorlar.