- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 45
En çok kendimizi aldatırız şu üstü örtülü dünyada. Farketmeden birçok kez kendi ayaklarımıza kapanır ve bildiğimiz doğrudan şaşmak için binbir yalan söyleriz kendimize. İnanmış gibi yapıp yanlışlarımızla yaşarız, her nekadar bahsi geçtiğinde en doğru insanın ‘ben’ olduğumuzu ve en doğru doğruları bilen kişinin kendimiz olduğumuzu düşünsek de.
Aldatmak; üç günlük ömrün en acı yanıdır insan için. Aldatanın asıl aldanan olduğunu anlamayacak kadar aciz olduğumuzu bize en kısa yoldan anlatan bir yanlışlar yumağıdır boğazımıza çöreklenen. Ne sevgiliyi aldatmak, ne de bir başkasını; en üzücü olan kendini aldatmaktır. Açık gözlerin gerçeklere kapalı yaşaması kadar acı olabilir! Hayat bir nehir ise ve terse kayık çekenlerin hiçbiri akıntıya karşı gelememişse, düşünmeyen var mıdır nehrin sonunda nereye varacağını; var mıdır ki bu kadar aldatabilen kendini, kürek çekmek için nehre koyulduğunu düşünecek kadar mesela. Başlangıcı doğum olan hayatta geriye kürek çekmenin beyhude olduğunu anlamak için az biraz düşünmek yetmez mi ki? Bir uyku gibi geçen hayatlarımızın değerinin ne olduğunu, nehrin her bir dehlizi bir enstrumental tadında kalbimize akıtırken, kürekleri ve kayığı sevmek asıl divanelik değildir de nedir? Akıntıda aşkla kürek çekersek nehrin sonunda ayaklarımıza serilecek cennet-asâ bir bahar bekliyor, inanmazsan nehre bak; her damlada parıltısını göreceksin baharın. Aldanma ve aldatma kalbini iç buhranlarınla. Özünden akan nehirle ak nehrin özünde. Yaşlı bir ağaç dalına takılıp da düşme nehrin gözüne. Aldatma, ve aldanma nehrin ters akıyor gibi görünmesine. Nehrin sonuna ereceksin bil, ve hatırla...Uyan varlığının her ilmiğinde ve uyandır karanlıklarında yatan aldanmış benliğini. Ne uykuyu sev, ne de uykuda olduğunu unut, gaflete düşme. Sev sevebildiğin kadar nehrin ötesindeki Varlıklar üstü Varlığı, ve kaybol aşkların en güzelinde özünden geçen özün özünü bularak...Hayat, kapakları açık içi kapalı gözlerin biricik sevgilisi...ve insan; aldanmışlığında boğulan nehir sevdalısı bir kalbin yegane taşıyıcısı...kâh aldatarak aldanan, kâh karaya oturmak için kayığa tutunup ayağıyla dibi ararken boğulan...
gerçeklere kapalı olarak yaşamamanız dileğiyle...sevgiyle kalına.s.
Aldatmak; üç günlük ömrün en acı yanıdır insan için. Aldatanın asıl aldanan olduğunu anlamayacak kadar aciz olduğumuzu bize en kısa yoldan anlatan bir yanlışlar yumağıdır boğazımıza çöreklenen. Ne sevgiliyi aldatmak, ne de bir başkasını; en üzücü olan kendini aldatmaktır. Açık gözlerin gerçeklere kapalı yaşaması kadar acı olabilir! Hayat bir nehir ise ve terse kayık çekenlerin hiçbiri akıntıya karşı gelememişse, düşünmeyen var mıdır nehrin sonunda nereye varacağını; var mıdır ki bu kadar aldatabilen kendini, kürek çekmek için nehre koyulduğunu düşünecek kadar mesela. Başlangıcı doğum olan hayatta geriye kürek çekmenin beyhude olduğunu anlamak için az biraz düşünmek yetmez mi ki? Bir uyku gibi geçen hayatlarımızın değerinin ne olduğunu, nehrin her bir dehlizi bir enstrumental tadında kalbimize akıtırken, kürekleri ve kayığı sevmek asıl divanelik değildir de nedir? Akıntıda aşkla kürek çekersek nehrin sonunda ayaklarımıza serilecek cennet-asâ bir bahar bekliyor, inanmazsan nehre bak; her damlada parıltısını göreceksin baharın. Aldanma ve aldatma kalbini iç buhranlarınla. Özünden akan nehirle ak nehrin özünde. Yaşlı bir ağaç dalına takılıp da düşme nehrin gözüne. Aldatma, ve aldanma nehrin ters akıyor gibi görünmesine. Nehrin sonuna ereceksin bil, ve hatırla...Uyan varlığının her ilmiğinde ve uyandır karanlıklarında yatan aldanmış benliğini. Ne uykuyu sev, ne de uykuda olduğunu unut, gaflete düşme. Sev sevebildiğin kadar nehrin ötesindeki Varlıklar üstü Varlığı, ve kaybol aşkların en güzelinde özünden geçen özün özünü bularak...Hayat, kapakları açık içi kapalı gözlerin biricik sevgilisi...ve insan; aldanmışlığında boğulan nehir sevdalısı bir kalbin yegane taşıyıcısı...kâh aldatarak aldanan, kâh karaya oturmak için kayığa tutunup ayağıyla dibi ararken boğulan...
gerçeklere kapalı olarak yaşamamanız dileğiyle...sevgiyle kalına.s.