Akkuyu'da nükleer santral inşaatı başladı mı?

AngryPenguin

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
8 Haziran 2012
5.378
1.437
Mersin Akkuyu'daki nükleer santral sahasında iş makineleri çalışmaya başladı. ÇED raporu olmayan santralda faaliyetin başlaması, tepki yarattı. Şirket yetkilileri ise "Santral inşaatı değil, taş ocağı açtık" diyo

Mersin Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santral sahasındaki çalışmalar ilk kez görüntülendi. Santralla ilgili hazırlanan ÇED raporu halen ÇED Genel Müdürlüğü’nde onay bekliyor. Ancak Greenpeace ulaşan görüntülere göre sahada yoğun bir çalışma var. Yaşam alanları oluşturulmuş, iş makineleri ve kamyonlar hummalı bir çalışma içinde. Yapılan patlatmalar aksiyon filmlerini aratmıyor. Sorumlu şirket Akkuyu NGS ise yapılan çalışmaların nükleer santral inşaatı ile ilgili değil yalnız taş ocağı işletmesi ile ilgili olduğunu söylüyor.
Mersin’in Gülnar ilçesindeki Akkuyu mevkiine kurulması planlanan nükleer güç santralı için Rusya ile Türkiye arasında anlaşma imzalanmıştı. Santralla ilgili Akkuyu NGS (Nükleer Güç Santralı) hazırladığı ÇED raporunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED Genel Müdürlüğü’ne sundu. 3 bin sayfayı aşan ÇED raporu için sonuç henüz açıklanmadı. Santralın takvimine göre, eğer ÇED raporuna onay verilirse 2015’te gerekli lisanslar alınacak. 2016’da santral inşaatı başlayacak. İlk enerji de 2020’de üretilecek.
ÇED raporu alınmadan nükleer santralın kurulacağı sahada santralle ilgili herhangi bir faaliyetin yapılmaması gerekiyor. Ancak Akkuyu’da deniz kenarında yer alan sahada yoğun bir çalışma devam ediyor. Greenpeace’e ulaşan bir videoda sahada düz zemin üzerindeki küçük bir tepelik dinamitlerle kontrollü patlatılıyor. Daha sonra buradan çıkan hafriyat kamyonlarla taşınıyor. Ayrıca sahada ilk kez çekilen fotoğraflardan konteynırlarla işçiler için yaşam alanları oluşturulduğu anlaşılıyor.

‘Minareyi çalan...’
Greenpeace’e göre, başlayan faaliyetler tamamen nükleer santrallarle ilgili. Santralın mutlaka düz bir zemine kurulması gerekiyor. Bu nedenle patlatmalarla zeminin düzeltmesi yapılıyor. Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Yöneticisi Hilal Atıcı, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Şantiyeler kurulmuş durumda. Açıkça görünüyor ki, daha izinler alınmadan Akkuyu Nükleer santrali için yıkım süreci başlamış. Kısacası taş ocağı görüntüsü adı altında, minareyi çalan kılıfını hazırlamış.”
Yetkili şirket Akkuyu NGS, Radikal’e yaptığı açıklamada iddiaların aksine şu açıklamada bulundu: “Akkuyu NGS (Nükleer Güç Santrali) Sahası’nda, Türkiye Cumhuriyeti mevzuatı çerçevesinde ve alınan lisans ve izinlere istinaden yangın emniyet yolları ve güvenlik yollarının oluşturulmasına yönelik malzemelerin temini için taş ocağı işletilmekte olup bu kapsamda ilgili kurumlar tarafından verilen izinler çerçevesinde gerekli izinler alınmış ve sahada denetimler de yapılmıştır. Taş ocağı işletme faaliyetleri için; maden ruhsatı, taş ocağı işletme izni, gayrısıhhi müessese işletme izni ve ÇED Belgesi ilgili kamu kurumlarından alınmış olup söz konusu faaliyetler bu izinler çerçevesinde yürütülmektedir.”


İlk enerji 2020 ortasında
Proje ile ilgili ÇED Raporu sürecinin devam ettiğini belirten Akkuyu NGS yetkilileri, inşaatın başlayabilmesi için yalnız ÇED olumlu kararının da yeterli olmadığını belirterek şunları dedi: “Uluslararası kural ve izinlerin yanı sıra Türkiye’nin ilgili kurumları tarafından da uygulanan son derece sıkı ve zorlu bir izin ve denetim süreci söz konusu. İnşaat için asıl olarak alınması gereken inşaat lisansıdır. Projemizin inşaat lisansının TAEK’den 2015 sonunda alınması, ilk ünite inşaatının ise Ocak 2016’da başlaması öngörülmektedir. Her şey proje takvimine uygun olarak ilerlerse ilk reaktörde elektrik üretiminin 2020 ortasında başlaması planlanmaktadır.”

Temeli çoktan attılar
Mersin Nükleer Karşıtı Platform’dan Yılmaz Kilim iseekim ayında Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu ile birlikte sahaya gittiklerini yapılan çalışmaları o dönemde tespit ettiklerini belirterek şunları söyledi: “Taş ocağı adı altında temel kazılmıştı ve temel çalışması şu anda bitti. Nükleere santral sahasına girmemize izin verilmiyor. Taş ocağı ile ilgili proje tanıtım dosyasını bilgi edinme hakkı çerçevesinde istememize rağmen bize vermiyorlar. Eğer dosyaya ulaşabilirsek yapılan işlemin usulsüzlüğünü de kanıtlamış olacağız. Şu anda dolgu işini tamamlamış durumdalar.”
'Durdurmak için son günler'
Greenpeace Akdeniz, Akkuyu'daki Nükleer Santral inşaatının durdurulmsı için bir kampanya başlattı. 'Nükleer santral inşaatı başlıyor ... Durdurmak için son günler' adıyla 'Şimdi seçimini yap' diyen Greenpeace'in kampanyasına nukleer.greenpeace.org sitesinden ulaşmak mümkün.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/akkuyuda_nukleer_santral_insaati_basladi_mi-1173245
 
Mersin Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralde inceleme yapan bilirkişiye göre, saha içindeki çalışmalar santral için izin verilen ormanlık alanın dışına taştı.
Mersin Barosu, Akkuya’da yapılan inşaat faaliyetlerin ne için olduğu ve çalışmaların izin verilen tahsisli alanı aşıp aşmadığının belirlenmesi için ‘tespit davası’ açtı. Davaya bakan Asliye Hukuk Mahkemesi bilirkişinin keşif yapmasını istedi. Orman yüksek mühendisi ile inşaat mühendisi ve bir de harita mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti Aralık ayında incelemelerini tamamlayarak hazırladığı raporu mahkemeye sundu. Bilirkişi yaptıkları inceleme soncunda çektikleri fotoğrafları da rapora ekledi.
Orman Yüksek Mühendisi Suphi Sancar tarafından yapılan inceleme esnasında izin verilen tüm sahaların fotoğrafları çekildi. 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 nolu sahalarda yapılan incelemelere göre, inşaat faaliyetlerinin 1 ve 6 nolu sahalarda izin verilen alanların sınırı aştığı tespit edildi. Tespit raporunda 1/5 binlik krokilerle nerelerde izin verilen sınırın dışına çıkıldığı da tek tek gösterildi. Sancar, bölgede ağaç kesilmiş olacabileceğini ancak ağaç köküne rastlanmadığı, ne zaman ve ne miktarda kesildiğini tespitinin yapılamadığını da raporuna ekledi.
İnşaat Mühendisi Gamze Önal da raporda saha içinde yer alan prefabrik yapıları şöyle sıraladı: “İdari bina, yemekhane, tuvalet, iş makineleri bakım atölyesi, araç park alanı.” Önal, saha içinde 25 ila 50 metre arasında doldurularak oluşturulmuş iki kademeli oldukça büyük hacimle alanlar olduğunu da belirledi. Sahada hafriyat çalışmaları yapıldığı, çıkan hafriyatların başka alanda kullanıldığını yazdı.
Mersin Barosu bu bilirkişi raporunun ardından savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ayrıca Mersin Nükleer Karşıtı Platform ile Mersin Tabipler Odası da suç duyurusunda bulundu. Mersin Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı avukat Sevim Küçük, ÇED olumlu kararı ya da ÇED gerekli değildir karar olmadan çivi dahi çakılamayacağını belirterek şunları söyledi:
“Mersin Barosu olarak dava açtık. Bu tespitle Nükleer Santral Proje ile ilgili herhangi bir ÇED kararı olmamasına rağmen çalışmalar yapıldığı anlaşılmış oldu. Yetkili kurum taş ocağı çalışmaları olduğunu söylüyor. Ancak rapordan da anlaşılacağı gibi bu çalışmalar nükleer santralle ilgili. TTaş ocağı adı altında nükleer santral çalışması yapılıyor. Hem şirket yetkilileri, hem de gerekli denetimi yapmayan Mersin Valiliği, Gülnar Kaymakamlığı, Mersin Çevre ve Şehircilik İl Müdürüğü gibi idari birimler hakkında suç duyurusunda bulunduk.”
Öte yandan Akkuyu Nükler Güç Santral projesinin yetkili şirketi Akkuyu A.Ş. yetkilileri Radikal’e yaptıkları açıklamada konu yargıya intikal ettiği için konuşmak istemediklerini söyledi.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/nukleer_santral_siniri_asmis-1173424
 


Mersin'in Gülnar İlçesi'ne bağlı Büyükeceli'de kurulması planlanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na 3'ncü kez sunulan ÇED raporunu değerlendiren Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, projede hala eksik pek çok nokta olduğunu söyledi. Aksoğan, en önemli eksikliklerden birinin, nükleer kaza halinde ortaya çıkacak zararın sorumlusunun kim olacağı sorusuna cevap verilmemesi olduğunu söyledi.





Aksoğan, 5 bin 800 sayfalık ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporunu değerlendirirken, raporda sorumluluk konusundan nükleer atıklara ve güvenlik konusuna kadar pek çok alanda eksiklikler olduğunu savundu. Nükleer santraldeki risklerin hiçbir koşulda sıfıra indirilemediğini, özellikle tasarım hataları, doğal afetler ve insan hatalarının en iyi teknoloji olsa bile risk faktörleri olduğunu kaydeden Pınar Aksoğan, rapora ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu gerçeği en son Fukuşima kazasında gördük. Bugün Akkuyu Nükleer Enerji Santrali Projesi'nin şeffaf olmayan bir şekilde işletilen ÇED süreci sonucunda ortaya çıkan rapor, projeye ilişkin her türlü maliyet analizine yer verirken, nükleer kaza halinde ortaya çıkacak zararın sorumlusunun kim olacağı sorusuna cevap veremiyor. Fukuşima kazası sonrası, santralin işletmecisi TEPCO'nun hukuki sorumluluğu üzerine almamış olması, sorumluluk konusunun, nükleer enerji santrallerinin meydana getirdiği felaketlerin yeni ve saklı kalan boyutunu ortaya koydu. Raporda tüm hukuki sorumluluğun adresi olarak gösterilen Akkuyu NGS şirketi, sermayesi ile sınırlı bir şirket olduğu için, Akkuyu'da gerçekleşmesi olası bir kaza sonrası, şirketin hukuki sorumluluğu üzerine alma kabiliyeti yok. Ayrıca ÇED'de referans verilen, sorumluluğun nasıl düzenleneceğini belirten uluslararası anlaşmalar da yetersiz.

Kısacası mevcut durumda, olası bir kaza halinde maddi zararın halkın cebinden çıkan vergilerden alınacağını anlıyoruz."


DENENMEMİŞ BİR REAKTÖR


Pınar Aksoğan, Greenpeace olarak ÇED raporunda tespit ettikleri eksiklikleri söyle sıraladı:

"Henüz dünyada denenmemiş bir reaktör tipi kullanılacak ve rapor da buna dayalı tahminlerle yazılmış durumda. Türkiye'de uygulanacak ulusal güvenlik şartları ve bunların nasıl uygulanacağına dair bilgiler yetersiz. Raporda Avrupa standartlarına uyulacağı söyleniyor, oysa ki EUR (European Utility Requirements) standartları güvenlik standartları değil; şirketler ve toplumun daha iyi anlaması için tasarım, inşaat ve operasyon adına gerekli şartları oluşturmak için bazı genel güvenlik şartları içeriyor. Akkuyu NGS'de uygulanacak, ve denenmemiş bir model olan reaktörün tasarımını ve Rosatom'un bu şartlara uyup uymadığını ise bilmiyoruz. Amerika'nın California eyaletinde Mitsubishi tarafından yapılan bir santralde hatalı parçanın teminatı mümkün olmadığı için santral kapatıldı. Bir kaza olması durumunda Türkiye'nin tamamı ve komşu ülkeler de radyasyondan etkilenecek. Ancak acil durum raporunda 5 kilometrelik bir alan kapsam altına alınmış. Sismik araştırmalar, sel ve tsunami gibi etkilerin ise inşaat lisansı ile birlikte değerlendirilecek olması, Fukuşima kazasından sonra alınan derslerin Akkuyu ÇED raporuna yeterince entegre edilmediğinin bir göstergesi."


ATIKLAR İLE İLGİLİ OLAN BÖLÜM GİZLİLİĞİNİ KORUYOR'


Aksoğan, atıkların Boğazlar yoluyla Rusya'ya gönderilmesi durumunda oluşabilecek risklerin raporda belirtilmediğini, atıkların Türkiye'de depolanması durumunda karşılaşılabilecek riskler ve bunlara dair önlemlere yer verilmediğine dikkat çekti. Aksoğan, değerlendirmesine şöyle devam etti:

"ÇED'te defalarca gerektiği takdirde atıkların burada depolanacağı kapasitenin olduğu belirtiliyor. TAEK'in etkisizleştirildiği bu süreçte, nasıl bir denetim mekanizması işletileceği açık değil. Greenpeace'in nukleer.greenpeace.org adresi üzerinden yürüttüğü ve ÇED'in onaylanmamasını talep eden kampanyaya bugüne dek 200 bine yakın insan imzalarıyla destek verdi


NÜKLEER KAZA, SİGORTA KAPSAMINA GİRMEZ

Ne ÇED Raporu'nda ne de Türkiye'deki mevcut hukuki mevzuatta sorumluluk konusuna cevap verilmiyor. Tüm hukuki sorumluluğun adresi olarak gösterilen Akkuyu NGS şirketinin, sermayesi ile sınırlı bir şirket olması nedeni ile Akkuyu'da gerçekleşmesi muhtemel bir kaza sonrası, şirketin hukuki sorumluluğu üzerine alma kabiliyeti yok. Nükleer enerji alanında olası bir kaza halinde ortaya çıkması muhtemel zarar kalemleri, sigorta mantığına göre 'Sigorta edilebilir zarar' değil. Akkuyu Nükleer enerji santralinin tasarımından inşaatına, işletilmesinden çalışacak personele kadar fiili olarak projeyi gerçekleştirecek şirketler Rusya'da kamu şirketi olan Rosatom ve diğer Rus şirketleri iken, hukuki sorumluluk bu şirketler tarafından üstlenilmiyor.



ETKİLİ HUKUKİ BAŞVURU MEKANİZMALARI ORTADAN KALKTI


28 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe giren TCK ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun, ÇED kararlarına karşı açılacak iptal davalarının, temyiz sürelerinin süresini kısalttı ve yargı yollarını kısıtlayan bir düzenleme getirdi. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ÇED Raporuna ÇED olumlu kararı verilirse, Akkuyu ÇED Kararı da yeni hukuki düzenlemeye tabi olacak. Bu düzenlemeye göre etkili hukuki başvuru mekanizmaları ortadan kalkıyor. Hukuki mevzuatın ve kurumsal yapının yokluğunda, ÇED Kararlarının şekilsel, etkisiz yargı süreçlerine tabi tutulduğu bir ortamda nükleer enerji santrali kurulmaya kalkışılması beraberinde büyük felaketleri getirecektir. -
Mersin


http://www.sondakika.com/haber/haber-greenpeace-akkuyu-ced-raporunu-eksik-buldu-6234823/
 
Yazık, vallahi de billahi de yazık((
Göz göre göre canım yeşil alanlar, su kaynakları yok oluyor.
ÇED raporuyla ilgili karar çıkmadan kolları sıvamışlar, nükleer santrallerin zararı çok sonra anlaşılacak, yeşil alanların, su kaynaklarının kıymeti de çok sonra anlaşılacak ama o zamanda çok geç olacak.

Bir sürü şey yazacaktım ama daha yazarken sildim, zararlarını anladığımızda inşaallah çok geç olmaz
 
Böyle eli kolu bağlı olmaktan nefret ediyorum. Birileri daha çok daha da çok para kazanacak ve olan güzelim memleketime olacak, ama kimin umrunda! Memleketimin bile değil! OOOFFFFF
 
Bütün dünya nükleer santralin zararlarını bilirken tartılırken artık bundan vazgeçilirken biz yapmaya uğraşıyoruz Japonya'da yaşanan olayı biliyoruz. Tehlike çok büyük boyutlarda yeşil alanlara, su kaynaklarına yapılan tahribattan mı söz edelim herhangi bir kaçak durumda insanların göreceği zarardan mı patlama risklerinden mi. Böylesine güzel bir doğa nasıl katledilir hala nasıl enerji konusunda daha sağlıklı adımlar atılmaz hele ki biz nükleer santral işleticez bu ülkede bu mümkün mü daha maden ocaklarımızın güvenliğini sağlayamıyoruz yüzlerce insan kaybediyoruz. Ayrıca uzun vadede etkileri görülecek bir durum bu hiç birşey olmasa bile uzun vadede yine zararları var kanıtlanmış bunlar. Bu doğa intikamını almaz mı zannediyorlar. Zaten taş ocağı demelerine anlam veremedim Çed raporunda zaten nükleerin nereye yapılacağı belirtiliyordur bu çalışmanın o raporla aynı yer olup olmadığını belirlemek zor olmasa gerek.
 
Yahu temiz enerji yenilenebilir enerji varken, tüm dünya artık karbon salınımı azaltmaya ve bu tür risklerin önüne geçmeye çabalayıp yenilenebilir enerjiye yatırım yaparken, şimdi yine rant diyeceğim, yine kaza kader değildir diyeceğim birileri üzerine alınacak da, santrlin kurulmasına harcanacak parayı ver çiftçiye akdeniz bölgesinde seraların üzerine kursun güneş panellerini, mis gibi,,, Fabrikalara ver desteği kurtulsunlar bu havayı kirletip bizlere zehir solutmaktan, işçi ölümlerinden, felaket senaryolarından,,, Söylenecek çok şey var da, neyse
 


Evet, doğru diyorsunuz, ne çok söylenecek şey var.

Peki, böyle bekleyecek ve seyredecek miyiz?

Bile bile, Göz göre göre. : (

Nasıl olur, nice olur bilemiyorum ama bir şeyler yapılmalı. İnsanlar, kaldırım yapılıyormuş gibi ilgisiz ve duyarsız, neden ?

Milletçe yalvarsak, yakarsak ve büyüklerimiz de hepimizin itirazını duysa, vazgeçseler, iptal etseler bu girişimi ve kurtulsa -hem gelecek nesiller hem de doğa- bu felaket santralinden?

Çok ütopik oldu sanki... : (


 

Oldukça, maalesef,,,
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…