Sevgili Marcenko,
Şevkinizi kırmak istemem. Bu cümle, beni okurken hep arka planda çalışsın olur mu? İşinde başarılı, doktorada en son aşamada bir akademisyenim, disiplinler arası bir alanda çalışıyorum, ama esasında iktisatçıyım. Yani sosyal bilimleri yakından tanıyorum.
Öncelikle, derslerden AA almak akademisyen olmak için asla ve kat'a yeter koşul değildir. Türkiye'deki sistemin saçmalığı yüzünden, yüksek lisans ve doktora için gerek koşul olabilir. Ama Türkiye'nin dünyada sosyal bilimlerdeki yeri göz önüne alındığında, kriterlerini pek ciddiye almazdım.
Gerek koşullardan ilki, yabancı dil. Dikkatinizi çekerim, sayı vermedim. İngilizce'yi yabancı dilden bile saymamak lazım. Bu bizim lingua francamız. Yani artık, İngilizler'e bile ait olmayan, uluslararası iletişim yöntemi. Diğer dile gelince, çalışacağınız ülke ve döneme göre değişir. Eğer derdiniz, Bizans dönemi olacaksa, o dönemin Yunanca'sını o dilde düşünebilecek kadar iyi bilmelisiniz. Yoksa kimse sizi ciddiye almaz. Borunuz Türkiye'de öter, adı sanı duyulmamış, dünya sıralamasında 5000+ bir yerde olan bir üniversitede yüksek lise hocası olursunuz. Maaşı sizi tatmin eder. Ama gerçekten vatanseverlerin gözünde kaynak israfından öteye gitmezsiniz.
Ben KK'de kendimden bahsetmeyi pek sevmiyorum, ilki deşifre olma kaygım var. İkincisi, böbürleniyor durumuna düşüyorum. Ama kendi gittiğim yola bakarsam, sizin de şimdiden birkaç tane öğrenci konferansına katılmış olmanız, 4. sınıfta bir seminer tezi yazmayı göze alıyor olmanız, yabancı dilde sunum yapıyor olabilmeniz lazım. Bu söylediklerimi en geç yüksek lisansta halletmiş olmanız gerekir. O da yüksek lisansı Türkiye'deki ortalama üniversitelerde yapmayı göze aldıysanız. Gavuristan'da da var parayı basan saçma tiplerin gelip lisansüstü çalıştığı okullar, oralara da bunları yapmadan ulaşabilirsiniz. Hele de belirli bir grubun üyesiyseniz, buradan sonra yazdıklarımı okumayabilirsiniz bile. Bu gözler vasat altı adamların neler yaptığını gördü. Ama sonunda ürettikleri çöp, atıf sayıları 0. Yani bi varmış bir yokmuşlar akademiada.
Bir de akademi dışı yeterlikleriniz olmalı: Sunum yapabilir misiniz? Burs başvurusunda bulunabilir misiniz? Google Scholar'ı (etkin bir şekilde) kullanabiliyor musunuz? Yabancı dilde makale okur musunuz? Bu makaleleri arşivleyebileceğiniz programlardan, atıf programlarından haberdar mısınız? "İyi de bunlar Türkiye'de öğretilmiyor ki!" dediğinizi duyar gibiyim. Elin oğlu öğreniyor. Şu an yurtdışında dünyanın en iyi okullarından birinde bursluyum, 2013 aralık ayından beri hocalık da yapıyorum, 400'e yakın öğrencim rahle-i tedrisatımdan geçti. Bu söylediklerimi yapabildikleri için anlattığım teori dersini geçebildiler, ve ben birinci sınıf öğrencilerine ders anlatıyorum. Rakibiniz bunlar olacak. Sonra kendinizi rezil edersiniz, para verip yabancı yayın(mış gibi yap panpa) yaptım diye kasılarak.
Acımasızca olacak belki ama, sonra bir konferansa gittiğinizde iki kelimeyi bir araya getiremediğinizi, literatürünüzü dünya çapında takip edemediğinizi anlayan yabancılar sizinle yüzünüze baka baka dalga geçer. Yanınızda da başarılı bir Türk varsa sizin adınıza ve ülkesi adına üzülür, içerler. Ben 40'larına gelmeden Ankara'daki büyük üniversitelerinden birinde uluslarası ilişkiler profu yapılan (olan diyemeyeceğim...) çalışma alanı Ortadoğu olan ve lakin Osmanlıca, İngilizce, Arapça, Fransızca, Farsça, İbranice vs bilmeyen yüksek lise hocası gördüm. İyi malzeme oldu doğrusu, arada anıp anıp dalga geçiyoruz arkadaşlarla.
Siz önce akademi için ne kadar hazır olduğunuzu sorgulayın. Görüyorum ki kafa karşıklığınızın sebebi "bilmediğinizden". Eğer alanınızdaki öğrenci konferanslarına katılsaydınız, gerçekten merak ettiğiniz sorular canlanırdı zihninizde. Bu soruların cevabını bulmak için de kaynak tarar, son zamanlarda neler yapılıp edilmiş görürdünüz. O zaman buraya yazmanıza da gerek kalmazdı.
Bu yol, hakkıyla yapmak isteyen için çok çok çok sancılı bir yol. Ben helal emek verip, kendime yaslanırım diyorsanız, iğne ile kuyu kazacaksınız. Ebeveyninizi, eşinizi (aynı evde olmanıza rağmen) göremeyeceksiniz. Bedenen deforme olacaksınız, yaşıtlarınızı plajda vs. gördüğünüzde hayatınızdan ne kadar ödün verdiğinizi anlayacaksınız. Merak ettiğiniz sorunun cevabını bulamadığınız her dakika uykunuz haram olacak. Ama günün birinde Google Scholar'da, para verip makale bastıran çöp yığınlarının atıf alamayıp, sizin yükseklisans tezinizin bile atıf aldığını gördüğünüzde, kocaman kocaman adamlar "bize bu dersi sen anlat, uzmanı sensin" dediklerinde, "yine dünyaya gelsem aynısını yapardım" deyip iç huzuruyla uyuyacaksınız.
Buyrun bakalım: Bu yol uzundur, menzili çoktur. Geçidi yoktur a beyim derinde göller var.
Yolunuz açık olsun.