Akademisyen-akademisyen adayı hemcinslerim yardım..

Marcenko

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
2 Ocak 2016
183
124
hangi başlığa yazacağımı bilemedim aslında.
tarih bölümü öğrencisiyim, uilişkiler çapı yapıyorum. baştan beri üniversitede kalıp akademinin bir üyesi olmak istedim. zaten o yüzden bu bölümü tercih ettim. üçüncü sınıf öğrencisiyim, onlarca ders aldım, mezuniyete yaklaştıkça ales yds yi de halletmem lazım, biliyorum..

ama aklımda daha da büyük soru var, tamam ylisans doktora sonrasında da akademisyenlik hedefim ama hangi konuda uzmanlaşacağım bilmiyorum.. tarih anlamında siyasi tarihi sevmiyorum, daha çok felsefe, teori ve kuramlar çalışmayı, üzerine konuşmayı; anlamında da keza öyle, teori ve diplomasi konularını seviyorum. seviyorum ancak üzerine nasıl eserler vereceğim, nasıl özgün olup kendi yerimi akademide oluşturacağım bilmiyorum.. her derste aa bu konu da güzel bu konuyu mu çalışsam diyorum kafam aşırı karışıyor..

hocalarımız var, işte çocukluktan beri osmanlı tarihi çalışmak istedim, bektaşilik vs. konularına ilgi duydum, ortadoğu- balkanlar ilgimi çekti falan diyorlar.. bende nedense öyle baştan beri ilgimi çeken bir şey yok.. şu an yaptığım tek şey derslere girip not tutmak, okumak, sınavlara girip aa almak. ortalamam şükür çok iyi, ama yaptığım tek şey vizeye finale hazırlanmakmış gibi hissediyorum.. ve kaygılıyım.. dediğim gibi uzmanlaşmak istediğim alanı bilmiyorum.. uzmanlaşınca ne olacağını bana ne katkısı olacağını bilmiyorum..

benim gibi olanlar var mı, yardım edebilirseniz sevinirim..
 
Abim osmanlı tarihinde akademisyen.meslek anlamında cok memnun.kaynak fazla oldugu için makale yazarken falan hiç zorlanmadı desem yeridir.ama osmanlıcanın baya iyi olması gerekiyor sanırım
 
Abim osmanlı tarihinde akademisyen.meslek anlamında cok memnun.kaynak fazla oldugu için makale yazarken falan hiç zorlanmadı desem yeridir.ama osmanlıcanın baya iyi olması gerekiyor sanırım

salt siyasi tarih, osmanlı tarihindense, tarih & u.ilişkiler kesişiminde bir konu seçmek istiyorum. boşuna okumuş olmayayım ikinci anadalı. osmanlıca ve paleografyada sıkıntım yok, derslerimi verdim güzelce ama sıkıcı :) ben biraz kararsız ve çok çabuk karar değiştiren biriyim. öyle olunca ylisans doktora belki ilerde hocalık zamanımda incelediğim konudan sıkılmaktan korkuyorum.
 
Ben fizikçiyim. Sizin bölümde işler nasıl yürüyor bilmiyorum ama bizde hocaya göre yüksek lisansta bölüm seçilirdi. Bazıları bazı hocaların öğrencisi olmak için kapılarında yatardı hatta. Yüksek lisansta X hocanın öğrencisi olmak istiyorum denirdi. Ben mezun olalı 10 seneyi geçti gerçi, şartlar değişti mi bilmem. Eğer hala öyleyse birikimine, vizyonuna, sana katacağı tecrübe ve kazanımlara göre hoca üzerinden yapabilirsin seçimini
 
Son düzenleme:
Ben fizikçiyim. Sizin bölümde işler nasıl yürüyor bilmiyorum ama bizde hocaya göre yüksek lisansta bölüm seçilirdi. Bazıları bazı hocaların öğrencisi olmak için kapılarında yatardı hatta. Yüksek lisansta X hocanın öğrencisi olmak istiyorum denirdi. Ben mezun olalı 10 seneyi geçti gerçi, şartlar değişti mi bilmem. Eğer hala öyleyse birikimine, vizyonuna, sana katacağı tecrübe ve kazanımlara göre hoca üzerinden yapabilirsin seçimini

Bizde de önce kürsü belirlenir zaten sonra da ilgili olduğun şeye yönelik hoca belirlenir yani Osmanlı hocalarının da kendi içinde alt bölümleri vardır zaten

o hoca hep o dersi verir, o yöndedir tüm tezleri vs

otur tek tek hocalarını incele

sonra da hangisinin yaptıkları sana daha yakın seni daha iyi tatmin eder ona bak

tabii bir de hoca ile çalışılır mı

bizde bazı alanlarda cinsiyetçi yaklaşımlar vs de vardı bir dönem belki artık aşmıştır akademi onları
 
Sevgili Marcenko,

Şevkinizi kırmak istemem. Bu cümle, beni okurken hep arka planda çalışsın olur mu? İşinde başarılı, doktorada en son aşamada bir akademisyenim, disiplinler arası bir alanda çalışıyorum, ama esasında iktisatçıyım. Yani sosyal bilimleri yakından tanıyorum.

Öncelikle, derslerden AA almak akademisyen olmak için asla ve kat'a yeter koşul değildir. Türkiye'deki sistemin saçmalığı yüzünden, yüksek lisans ve doktora için gerek koşul olabilir. Ama Türkiye'nin dünyada sosyal bilimlerdeki yeri göz önüne alındığında, kriterlerini pek ciddiye almazdım.

Gerek koşullardan ilki, yabancı dil. Dikkatinizi çekerim, sayı vermedim. İngilizce'yi yabancı dilden bile saymamak lazım. Bu bizim lingua francamız. Yani artık, İngilizler'e bile ait olmayan, uluslararası iletişim yöntemi. Diğer dile gelince, çalışacağınız ülke ve döneme göre değişir. Eğer derdiniz, Bizans dönemi olacaksa, o dönemin Yunanca'sını o dilde düşünebilecek kadar iyi bilmelisiniz. Yoksa kimse sizi ciddiye almaz. Borunuz Türkiye'de öter, adı sanı duyulmamış, dünya sıralamasında 5000+ bir yerde olan bir üniversitede yüksek lise hocası olursunuz. Maaşı sizi tatmin eder. Ama gerçekten vatanseverlerin gözünde kaynak israfından öteye gitmezsiniz.

Ben KK'de kendimden bahsetmeyi pek sevmiyorum, ilki deşifre olma kaygım var. İkincisi, böbürleniyor durumuna düşüyorum. Ama kendi gittiğim yola bakarsam, sizin de şimdiden birkaç tane öğrenci konferansına katılmış olmanız, 4. sınıfta bir seminer tezi yazmayı göze alıyor olmanız, yabancı dilde sunum yapıyor olabilmeniz lazım. Bu söylediklerimi en geç yüksek lisansta halletmiş olmanız gerekir. O da yüksek lisansı Türkiye'deki ortalama üniversitelerde yapmayı göze aldıysanız. Gavuristan'da da var parayı basan saçma tiplerin gelip lisansüstü çalıştığı okullar, oralara da bunları yapmadan ulaşabilirsiniz. Hele de belirli bir grubun üyesiyseniz, buradan sonra yazdıklarımı okumayabilirsiniz bile. Bu gözler vasat altı adamların neler yaptığını gördü. Ama sonunda ürettikleri çöp, atıf sayıları 0. Yani bi varmış bir yokmuşlar akademiada.

Bir de akademi dışı yeterlikleriniz olmalı: Sunum yapabilir misiniz? Burs başvurusunda bulunabilir misiniz? Google Scholar'ı (etkin bir şekilde) kullanabiliyor musunuz? Yabancı dilde makale okur musunuz? Bu makaleleri arşivleyebileceğiniz programlardan, atıf programlarından haberdar mısınız? "İyi de bunlar Türkiye'de öğretilmiyor ki!" dediğinizi duyar gibiyim. Elin oğlu öğreniyor. Şu an yurtdışında dünyanın en iyi okullarından birinde bursluyum, 2013 aralık ayından beri hocalık da yapıyorum, 400'e yakın öğrencim rahle-i tedrisatımdan geçti. Bu söylediklerimi yapabildikleri için anlattığım teori dersini geçebildiler, ve ben birinci sınıf öğrencilerine ders anlatıyorum. Rakibiniz bunlar olacak. Sonra kendinizi rezil edersiniz, para verip yabancı yayın(mış gibi yap panpa) yaptım diye kasılarak.

Acımasızca olacak belki ama, sonra bir konferansa gittiğinizde iki kelimeyi bir araya getiremediğinizi, literatürünüzü dünya çapında takip edemediğinizi anlayan yabancılar sizinle yüzünüze baka baka dalga geçer. Yanınızda da başarılı bir Türk varsa sizin adınıza ve ülkesi adına üzülür, içerler. Ben 40'larına gelmeden Ankara'daki büyük üniversitelerinden birinde uluslarası ilişkiler profu yapılan (olan diyemeyeceğim...) çalışma alanı Ortadoğu olan ve lakin Osmanlıca, İngilizce, Arapça, Fransızca, Farsça, İbranice vs bilmeyen yüksek lise hocası gördüm. İyi malzeme oldu doğrusu, arada anıp anıp dalga geçiyoruz arkadaşlarla.

Siz önce akademi için ne kadar hazır olduğunuzu sorgulayın. Görüyorum ki kafa karşıklığınızın sebebi "bilmediğinizden". Eğer alanınızdaki öğrenci konferanslarına katılsaydınız, gerçekten merak ettiğiniz sorular canlanırdı zihninizde. Bu soruların cevabını bulmak için de kaynak tarar, son zamanlarda neler yapılıp edilmiş görürdünüz. O zaman buraya yazmanıza da gerek kalmazdı.

Bu yol, hakkıyla yapmak isteyen için çok çok çok sancılı bir yol. Ben helal emek verip, kendime yaslanırım diyorsanız, iğne ile kuyu kazacaksınız. Ebeveyninizi, eşinizi (aynı evde olmanıza rağmen) göremeyeceksiniz. Bedenen deforme olacaksınız, yaşıtlarınızı plajda vs. gördüğünüzde hayatınızdan ne kadar ödün verdiğinizi anlayacaksınız. Merak ettiğiniz sorunun cevabını bulamadığınız her dakika uykunuz haram olacak. Ama günün birinde Google Scholar'da, para verip makale bastıran çöp yığınlarının atıf alamayıp, sizin yükseklisans tezinizin bile atıf aldığını gördüğünüzde, kocaman kocaman adamlar "bize bu dersi sen anlat, uzmanı sensin" dediklerinde, "yine dünyaya gelsem aynısını yapardım" deyip iç huzuruyla uyuyacaksınız.

Buyrun bakalım: Bu yol uzundur, menzili çoktur. Geçidi yoktur a beyim derinde göller var.

Yolunuz açık olsun.
 
X