- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.837
Seçim sathı mailine girdiğimiz şu günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın canhıraş bir şekilde seçim çalışmaları yaptığına şahit oluyoruz. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı, meydanlarda muhalefet partilerine ateş püskürüyor, adını vermese de herkesin bildiği şekilde bir partiye 400 milletvekili istiyor.
Erdoğan büyük bir telaş içinde adeta. Başbakan Davutoğlu önemli bir performans sarf etmesine rağmen adeta ona "bu işi sen yapamıyorsun, sana bırakamam" dercesine meydan meydan Ak Parti destek mitingleri yapıyor. Kimi zaman elinde Kur'an sallıyor, kimi zaman rakiplerinin dinle alakası olmadığını ima ediyor, kimi zaman da Müslümanlığının derecesiyle ilgili şahsi değerlendirmelerini haykırıyor.
Bunlar gündemde kalmayı seven Erdoğan için başarılı taktikler ama dini açıdan çok yanlış söylem ve tavırlardır. Dini şahsi siyasal düşüncesiyle eşitlemeye ve uymayanı da din dışına göndermeye yol açan söylemler en başta dini hassasiyet sahiplerinin itiraz etmesi gereken hususlardır. Ancak kararından dolayı tutuklanan hakimlerin olduğu absürd bir yerde sadece liderinin ağzına bakan ve oluşturulmuş düşmanlar dünyasındaki kavgasından, telaşesinden başını kaldıramayan dindar Ak Partililer, bu hassas dini problematiği idrak edemiyorlar.
Erdoğan belki bu seçimden de tek başına iktidarı sağlayarak çıkabilecek ancak oluşan patolojik durumu ve iyice gerginleştirdiği seçmenlerinin güdükleşmiş sorgulama yeteneklerinin oluşturabileceği sorunları giderebilecek mi?
Erdoğan tamamen dindar seçmene oynuyor. Türkiye'de yapılan anketlerde dini ibadetlerini tam olarak yapmasa da hissetme açısından kendisini dindar olarak tanımlayanların oranı %70 civarındadır. Bu geniş halka, Erdoğan'a telaşla nereden darbe indirmesi gerektiği konusunda ilham veriyor. Ama diğer tarafta gittikçe kokuşan yönetim ilişkileri, halk arasında fısıltı gazetesiyle yayılan iktidar cephesindeki yozlaşmanın boyutlarıyla ilgili canlı tanıklıklar iktidarın içini zorlaştırıyor.
Ak Parti seçmen grubundaki dindarların ana gerilim, ana çatışma hali, dini hizmetleri yükselten bir iktidarı hissetme ve iktidarın kaybı durumunda kazanımların kaybı kaygısıdır. Aslında bu kaygı ve oluşturduğu öfkenin haklı olmadığı ortadadır. Zira adına hareket edildiği dini değerler, tarihte genellikle siyasi olumsuzluklarla kirletilmiştir. Bu hali görmemek kısır döngüy oluşturur. Siyasi tavırların dini hissiyatla özdeşleştirilmesi ve sorgulanmaması sorunu arttırır. Bu da ahlakın iktidarını değil, iktidarın ahlakiliğinin meşru olduğu hezeyanıyla sonuçlanır.
Ayrıca oluşturulan düşmanlar dünyası toplumumuzun pek bir müptela olduğu anketlerle de ispatlanmış komploculuk hastalığıyla beslenince vahim bir tablo oluşuyor. Yel değirmenlerine saldıran ve düşman vehmiyle dolu olan bir anlayışın inanılmaz bir ciddilikte teşviki, toplumsal ruh halinin bozulmasına yol açıyor.
Eleştirel düşünme becerilerinin, siyasal sloganlar, katı ideolojik kamplaşmalarla iyice törpülendiği günümüz Türkiye'sinde kriteri adalet olanların işi zor, zira iyice siyasileşmiş bakış açıları fehmetmeye değil slogan atıp dışlamaya ve ötekileştirmeye ayarlanmış durumdadır.
Son tahlilde en azından halisane bir iyi niyetle uyarılarımızı devam ettirmek durumundayız.
Ak parti seçmenlerinin bilmesi gerekenler şunlardır.
1.Ak Parti iktidarının kaybı, dinin yenilmesi değildir.
2. İslam'ın amacı sadece iktidar değil kamil, örnek bir mümin yetiştirmektir.
3. Dini siyasete alet etmek çok tehlikelidir, meydanlardan Kur'an sallanmasına en çok dindarlar müdahil olmalıdır. "Tek doğru benim yaklaşımımdır" demek uğrunda uydurma hadisler bile oluşturulmuş İslam düşünce dünyasındaki en önemli virüslerden birisidir.
4. Erdoğan'ın öfkeli ruh hali örnek alınması gereken değil, vicdani değerlerle sorgulanması gereken patolojik bir ruhsal sarsıntı halidir.
5. Lideri taparcasına sevmek, gözleri, aklı, insafı kör eden bir durum oluşturur. Fazla sevginin ilahlaştırmaya yol açacağını en başta Kur'an hatırlatmaktadır.
6. Kendisinden farklı düşüneni siyasi heyecanla dinin dışına itmek sorgusu ağır büyük bir günah ve vebaldir.
7. İslamcılık adına yapılan gayriislami fiiller dini filtreye tabi tutulmazsa varılan nokta islam'ı bağrından hançerlemektir.
8. Dinin kirletilmesi mi tehlikelidir, iktidarın kaybı mı tehlikelidir? Bunun güncelden uzak selim ve sakin bir kafayla tefekkür edilmesi gerekir.
Bilinmesi gereken bu hususlara dikkat edilirse Ak Parti seçmeni kaybetmez. Ak Parti kazansa da kaybetse de en azından heyecanlı seçmeni yanlış yapmamayı ve şu an tahmin edemediği sorumluluğun vebalinden kendisini kurtarmayı başarabilir.
http://t24.com.tr/yazarlar/omer-far...tililer-nicin-ofkeli-nicin-sorgulamiyor,11822
Erdoğan büyük bir telaş içinde adeta. Başbakan Davutoğlu önemli bir performans sarf etmesine rağmen adeta ona "bu işi sen yapamıyorsun, sana bırakamam" dercesine meydan meydan Ak Parti destek mitingleri yapıyor. Kimi zaman elinde Kur'an sallıyor, kimi zaman rakiplerinin dinle alakası olmadığını ima ediyor, kimi zaman da Müslümanlığının derecesiyle ilgili şahsi değerlendirmelerini haykırıyor.
Bunlar gündemde kalmayı seven Erdoğan için başarılı taktikler ama dini açıdan çok yanlış söylem ve tavırlardır. Dini şahsi siyasal düşüncesiyle eşitlemeye ve uymayanı da din dışına göndermeye yol açan söylemler en başta dini hassasiyet sahiplerinin itiraz etmesi gereken hususlardır. Ancak kararından dolayı tutuklanan hakimlerin olduğu absürd bir yerde sadece liderinin ağzına bakan ve oluşturulmuş düşmanlar dünyasındaki kavgasından, telaşesinden başını kaldıramayan dindar Ak Partililer, bu hassas dini problematiği idrak edemiyorlar.
Erdoğan belki bu seçimden de tek başına iktidarı sağlayarak çıkabilecek ancak oluşan patolojik durumu ve iyice gerginleştirdiği seçmenlerinin güdükleşmiş sorgulama yeteneklerinin oluşturabileceği sorunları giderebilecek mi?
Erdoğan tamamen dindar seçmene oynuyor. Türkiye'de yapılan anketlerde dini ibadetlerini tam olarak yapmasa da hissetme açısından kendisini dindar olarak tanımlayanların oranı %70 civarındadır. Bu geniş halka, Erdoğan'a telaşla nereden darbe indirmesi gerektiği konusunda ilham veriyor. Ama diğer tarafta gittikçe kokuşan yönetim ilişkileri, halk arasında fısıltı gazetesiyle yayılan iktidar cephesindeki yozlaşmanın boyutlarıyla ilgili canlı tanıklıklar iktidarın içini zorlaştırıyor.
Ak Parti seçmen grubundaki dindarların ana gerilim, ana çatışma hali, dini hizmetleri yükselten bir iktidarı hissetme ve iktidarın kaybı durumunda kazanımların kaybı kaygısıdır. Aslında bu kaygı ve oluşturduğu öfkenin haklı olmadığı ortadadır. Zira adına hareket edildiği dini değerler, tarihte genellikle siyasi olumsuzluklarla kirletilmiştir. Bu hali görmemek kısır döngüy oluşturur. Siyasi tavırların dini hissiyatla özdeşleştirilmesi ve sorgulanmaması sorunu arttırır. Bu da ahlakın iktidarını değil, iktidarın ahlakiliğinin meşru olduğu hezeyanıyla sonuçlanır.
Ayrıca oluşturulan düşmanlar dünyası toplumumuzun pek bir müptela olduğu anketlerle de ispatlanmış komploculuk hastalığıyla beslenince vahim bir tablo oluşuyor. Yel değirmenlerine saldıran ve düşman vehmiyle dolu olan bir anlayışın inanılmaz bir ciddilikte teşviki, toplumsal ruh halinin bozulmasına yol açıyor.
Eleştirel düşünme becerilerinin, siyasal sloganlar, katı ideolojik kamplaşmalarla iyice törpülendiği günümüz Türkiye'sinde kriteri adalet olanların işi zor, zira iyice siyasileşmiş bakış açıları fehmetmeye değil slogan atıp dışlamaya ve ötekileştirmeye ayarlanmış durumdadır.
Son tahlilde en azından halisane bir iyi niyetle uyarılarımızı devam ettirmek durumundayız.
Ak parti seçmenlerinin bilmesi gerekenler şunlardır.
1.Ak Parti iktidarının kaybı, dinin yenilmesi değildir.
2. İslam'ın amacı sadece iktidar değil kamil, örnek bir mümin yetiştirmektir.
3. Dini siyasete alet etmek çok tehlikelidir, meydanlardan Kur'an sallanmasına en çok dindarlar müdahil olmalıdır. "Tek doğru benim yaklaşımımdır" demek uğrunda uydurma hadisler bile oluşturulmuş İslam düşünce dünyasındaki en önemli virüslerden birisidir.
4. Erdoğan'ın öfkeli ruh hali örnek alınması gereken değil, vicdani değerlerle sorgulanması gereken patolojik bir ruhsal sarsıntı halidir.
5. Lideri taparcasına sevmek, gözleri, aklı, insafı kör eden bir durum oluşturur. Fazla sevginin ilahlaştırmaya yol açacağını en başta Kur'an hatırlatmaktadır.
6. Kendisinden farklı düşüneni siyasi heyecanla dinin dışına itmek sorgusu ağır büyük bir günah ve vebaldir.
7. İslamcılık adına yapılan gayriislami fiiller dini filtreye tabi tutulmazsa varılan nokta islam'ı bağrından hançerlemektir.
8. Dinin kirletilmesi mi tehlikelidir, iktidarın kaybı mı tehlikelidir? Bunun güncelden uzak selim ve sakin bir kafayla tefekkür edilmesi gerekir.
Bilinmesi gereken bu hususlara dikkat edilirse Ak Parti seçmeni kaybetmez. Ak Parti kazansa da kaybetse de en azından heyecanlı seçmeni yanlış yapmamayı ve şu an tahmin edemediği sorumluluğun vebalinden kendisini kurtarmayı başarabilir.
http://t24.com.tr/yazarlar/omer-far...tililer-nicin-ofkeli-nicin-sorgulamiyor,11822