E
EU3
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU3
- #1
YAĞMUR AĞLADI MELEKLER
Sevgili yokkadınım…
Dün gece yarısı, senin ellerinle diktiğin sardunyaya su verirken, bana söylediklerin geldi aklıma… insan bir kez yapayalnız kalmasın, penceresindeki sardunya ile bile konuşur. Saksı içindeki bir sardunyanın varlığı bile yalnızlığa çaredir derdin… sanki bir sevgilinin yanağını okşar gibi sardunyanın yapraklarını parmak uçların ile okşardın…
Bir defasında bu dünya bize geri alınmak üzere verilmiş bir armağan. Her anını çocukça bir doluluk ile yaşamalı ve dünyada herkes bişeyler bırakmalı demiştin…
İnsan laf olsun diye yaşayıp, sonra da bir sonbahar yaprağı gibi izi bile kalmadan çürüyüp gitmemeliydi sana göre…
Sonbaharda yere düşen yaprak bile aslında yeniden filizler vermek için toprak olurken, biz insanların bir yaprağın bile yapabileceği bir şeyi yaparak, sadece çürüyüp gitmek için yaşaması çok acı derdin…
İnsan yaşamını yaşamakla anlamlandırmalı. Sokaktaki taşın bile bir anlamı var bu dünyada, bir mezarın başucuna nişan olur, bir evin duvarının parçası olur, kalaşnikofa karşı bir kurşun, bir silah olur derdin…
Hiç unutmadım sabahlara kadar bir demlik çay ve paketlerce sigara dostluğunda bana anlattıklarını…
Yağmur taneleri meleklerin gözyaşıdır demiştin, yağmurun cama ve yüzümüze çizikler attığı bir gece… sonra devam etmiştin…
Yeryüzünde kötülükler, zulümler ve cinayetler ne zaman artsa, melekler hep birlikte gözyaşı dökermiş… yeryüzünde bir zaman kötülükler dur durak bilmeksizin artmış ve melekler o kadar çok gözyaşı dökmüşler ki, bütün dünyayı bir tufan sarmış… birkaç iyi insan hariç yeryüzünde kimse kalmamış…
Bu yaz o kadar çok yağmur yağdı ki, hep senin söylediklerin geldi aklıma…
Yokkadınım, hep yok kalanım…
Şimdi yine yağmur yağıyor ve ben yağmur damlaları içinde senin gözyaşlarını görebiliyorum…
AHMET SAVAŞ ÖZPINAR
Sevgili yokkadınım…
Dün gece yarısı, senin ellerinle diktiğin sardunyaya su verirken, bana söylediklerin geldi aklıma… insan bir kez yapayalnız kalmasın, penceresindeki sardunya ile bile konuşur. Saksı içindeki bir sardunyanın varlığı bile yalnızlığa çaredir derdin… sanki bir sevgilinin yanağını okşar gibi sardunyanın yapraklarını parmak uçların ile okşardın…
Bir defasında bu dünya bize geri alınmak üzere verilmiş bir armağan. Her anını çocukça bir doluluk ile yaşamalı ve dünyada herkes bişeyler bırakmalı demiştin…
İnsan laf olsun diye yaşayıp, sonra da bir sonbahar yaprağı gibi izi bile kalmadan çürüyüp gitmemeliydi sana göre…
Sonbaharda yere düşen yaprak bile aslında yeniden filizler vermek için toprak olurken, biz insanların bir yaprağın bile yapabileceği bir şeyi yaparak, sadece çürüyüp gitmek için yaşaması çok acı derdin…
İnsan yaşamını yaşamakla anlamlandırmalı. Sokaktaki taşın bile bir anlamı var bu dünyada, bir mezarın başucuna nişan olur, bir evin duvarının parçası olur, kalaşnikofa karşı bir kurşun, bir silah olur derdin…
Hiç unutmadım sabahlara kadar bir demlik çay ve paketlerce sigara dostluğunda bana anlattıklarını…
Yağmur taneleri meleklerin gözyaşıdır demiştin, yağmurun cama ve yüzümüze çizikler attığı bir gece… sonra devam etmiştin…
Yeryüzünde kötülükler, zulümler ve cinayetler ne zaman artsa, melekler hep birlikte gözyaşı dökermiş… yeryüzünde bir zaman kötülükler dur durak bilmeksizin artmış ve melekler o kadar çok gözyaşı dökmüşler ki, bütün dünyayı bir tufan sarmış… birkaç iyi insan hariç yeryüzünde kimse kalmamış…
Bu yaz o kadar çok yağmur yağdı ki, hep senin söylediklerin geldi aklıma…
Yokkadınım, hep yok kalanım…
Şimdi yine yağmur yağıyor ve ben yağmur damlaları içinde senin gözyaşlarını görebiliyorum…
AHMET SAVAŞ ÖZPINAR