• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Ahmet Kutsi Tecer Siirleri

roxett

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.280
60
118
47
İstanbul
AHMET KUTSI TECER (1901-1967)

Kudus'te dogdu. Istanbul Universitesi Edebiyat Fakultesi Felsefe
Bolumu'nu bitirdi. Ogretmenlik yapti, Milli Egitim Bakanligi'nda
cesitli gorevlerde bulundu. Halkevleri Mufettisligi, Paris'te
Kultur Ateseligi, Guzel Sanatlar Akademisi'nde ogretim uyeligi gibi
gorevlerden sonra, Urfa milletvekili olarak parlamentoya girdi.
Uzun sure `Ulku' dergisini yonetti.

Siir Kitabi: Siirler (1932).

``Ahmet Kutsi Tecer, ilk devrinde bilhassa eski halk siirinin en toplu
sekli olan kosma uzerinde durmus ve onu redif denilen kafiye sisteminden
kurtararak modernlestirmistir. Sivas'ta halk siiri ananesini daha
yakindan tanimis ve folkloru yeni bir iklim gibi kesfetmistir.''
(Ahmet Hamdi Tanpinar, 1977)

Ahmet Necdet,
Modern Turk Siiri
Yonelimler, Tanikliklar, Ornekler
Broy Yayinevi, Ekim 1993.

Ağız Tadı

Ne kadar geçti aradan?
Bilemiyorum.
Özlemin çığ gibi büyüyor
Dayanma gücünü bulamıyorum.

Yalnızca avunuyorum.
Ellerini tutamasam da
Bakışların hep gözlerimde duruyor
Ağız tadım bozuk dedimse de
İnanma
Dudaklarının tadını unutamıyorum.

Göğüslerini avuçlamak
bazı bir bir emmek istiyorum
Buz kesildiğim oluyor bazen
sana sarılıp uyuyorum.

Tüm bunlar yetmiyor ama
Seni ara sıra gözlüyorum da
Nasıl bir duygu anlamıyorum
Kahroluyorum.

Sana müthiş kızdığım da oluyor bazen
İliklerim sızlıyor seni anımsadığımda
Diri, dip diri oluyorum
Allah belanı ver(me)sin
Seni özlüyorum seni istiyorum.
 
Başbaşa

İşte bir vazoda açmış iki gül,
İşte bir saksıda eşsiz kuşkonmaz.
Gülleri gördükçe gönlüm bir bülbül,
Saksıya baktıkça içimde bir haz.

Dışarda fırtına, uğultu, tipi;
Odada sessizlik tutulur gibi;
İşte o da geldi, evin sahibi,
Oturduk, eskiden konuştuk biraz.

Dışarda fırtına, tipi... Yerler kar;
İçerde başbaşa iki bahtiyar.
Onları ısıtan eski bir bahar,
Dışarda yepyeni bir kış, bir ayaz.
********************

Besbelli

Besbelli ölümüm sabahleyindir
İlk ışık korkuyla girerken camdan,
Uzan, baş ucumda perdeyi indir,
Mum olduğu gibi kalsın akşamdan.
Sonra koş terlikle haber vermeye,
"Kiracım bu sabah can verdi" diye,
Üç beş kişi duysun ve belediye
Beni kaldırmaya gelsin, odamdan.
Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut,
Sen de eller gibi adımı unut,
Kapımı birkaç gün için açık tut,
Eşyam bakakalsın diye arkamdan
**********************

Bir Toprak İşçisine

Sen omuzunda yorgan, elinde torban,
Sen mevsim işçisi, büyük gezginci,,
doğduğundan beri sen, anan, baban,
Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci,

Sen, anan ve baban... Siz topraksızlar,
Sizi ben tanırım uzun yollardan.
Sizi ey yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.

Ekip biçtiğiniz toprak sizindir,
Sizindir zorluğu, derdi, mihneti.
Sizin çektiğiniz derde dar gelir,
Tanrının ambarı olsa cenneti.

Ve cennet, dünyanın kurulduğundan
Beridir Tanrı’nın düşüncesidir.
Sen sabrını yere çaldığın zaman
Bu güzel hülyadan Tanrı ürperir.

Siz ey yığın yığın büyük yalnızlar,
Sizi de yaratmış bizi yaradan.
Ey mevsim işçisi, ey topraksızlar,
Sizin toprağınız size bu vatan.
 
Çingirak

Bir gün parmakliga elin varmadan,
Bir titreyiş gibi çalar çingirak.
Mevsimler geçtikten sonra aradan,
Bu ses beni bir gün çagirsin, birak...

Kumluktan serperken dallar başina,
Geç hizla, merdiven gelir karşina,
Eşikten atlarken ayak taşina,
Bu sesler içimde yer etsin, birak...

It, işte önünde kapim, aralik,
Oda biraktigin gün kadar ilik,
Bir ince su sesi gibi lik, lik, lik,
Gönlünden nedamet boşansin, birak...

************************

Ilgaz Dağlarından

Siz, ağaçlar, elbet beni bildiniz,
Ben sizden ayrılmış yürür bir dalım.
Ey çamlar, köknarlar, ey yeşil deniz.
Ben kendi kendini sürür bir dalım.

Kırığım, içimden çıkmaz bu acı,
Gün oldu başıma hasretin tacı,
Düşündüğüm zaman asıl ağacı,
İçimi yalnızlık bürür bir dalım.

Ne sert kış ne gümrah ve gölgeli yaz,
Ne ılık meltemler, ne keskin ayaz.
Mevsimler derdime bir şifa olmaz,
Ben kökünden kopmuş çürür bir dalım.
 
İhtiyar Âşık

Yıllardan beridir ağaran teller,
Bu akşam parıldar şakaklarında.
"Bu gece ömrümün en son demi, der,
Büsbütün ağarsın varsın yarın da..."

Çırpınır göğsünün içinde kalbi,
Bir yaşlı ağaca sinen kuş gibi.
Nedir bu esrarlı halin sebebi?
Neden parlıyor gözler?... Bir oda:

Yaslanmış, altından ipek bir sedir,
Bir kız ki ay ondan beyaz değildir.
Öptükçe ağaran bir gül denilir.
İhtiyar bülbülün dudaklarında...

*************************

Keremin İlhamiyle

Ne zaman düşünsem sizi titrerim,
Yaslı daglar, yüzü gülmeyen dağlar!
Bu dağlar içinde bir yer var derim,
Orada kaybolan bir ses var, ağlar.

Neden hiç çıkmıyor içimden bu ses
Tipi, çığ, fırtına... Donar her nefes,
Yine bu ses ağlar, işitmez herkes,
Beni kıvrandırır, inletir, yakar.

Hey bu dağlar yalçın, karanlık, derin!
Ne bir geçit verir ne sıcak bir in.
Gün battığı zaman sarp tepelerin
Üstünden bir kartal geçer, o kadar...
 
Kır Uykusu

Ne hoştur kırlarda yazın uyumak!
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak,
Ağaçlar bir derin hulyaya varmış,
Saçında yepyeni teller ağarmış.
Baş yorgun, yaslanır yeşil otlara,
Göz dalgın, uzanır ta bulutlara.
Öğleyin bu uyku bir aralıktır,
Saf hava bir kanat gibi ılıktır.
Zaman gönülde ne varsa diner,
Yüzlere tülümsü bir buğu iner.
Erirken sıcakta yaz kokuları,
Ne hoştur, ne hoştur kır uykuları!

**************************

Nerdesin?

Geceleyin bir ses böler uykumu.
İçim ürpermeyle dolar:--- NERDESİN??
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran sesin.

Gün olur sürüyüp beni derbeder,
Bu ses rüzgârlara karışır gider.
Gün olur peşimden yürür beraber,
Ansızın haykırır bana:--- NERDESİN??

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben,
Elverir ki bir gün bana derinden
Ta derinden bir gün bana "GEL" desin.
 


Orda Bir Köy Var Uzakta

Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var uzakta.
O ev bizim evimizdir.
Yatmasak da, kalmasak da,
O ev bizim evimizdir.

Orda bir ses var uzakta,
O ses bizim sesimizdir.
Duymasak da, tınmasak da
O ses bizim sesimizdir.

Orda bir dağ var uzakta,
O dağ bizim dağımızdır.
İnmesek de, çıkmasak da
O dağ bizim dağımızdır.

Orda bir yol var uzakta.
O yol bizim yolumuzdur.
Dönmesek de, varmasak da
O yol bizim yolumuzdur.
 
Seni Seviyorum Demek İsterdim

seni seviyorum demek isterdim
ölesiye bir duyguyla,
taparcasına dil dökmek
ve saçlarım ağarmadan söylemek isterdim

seni sarmak isterdim sonsuzlukla
delicesine sevmek
bir sarhoş gibi adını sayıklamak
ve bağırarak kollarında ölmek isterdim
gülüm

****************************

Tabiat Odam

Severim kırlarda ben yaşamayı,
On iki ayı.
Severim kırların yeşil göğsünü,
Bütün süsünü.

İstemem başımın üzerinde dam,
Tabiat odam.
İstemem topraktan başka bir yatak,
Kehkeşanlar tak.

Kuşlardan savrulan bir incecik tüy,
Üstümde örtü.
Ve aydan kırpılan bütün yıldızlar,
Rüyamda kızlar.

Her sabah neşeyle uyanan bir eş,
Koynumda güneş.
Dallarda ötüşen kuşlar kabilem,
Bilmezler elem.

Ağlarsak bizimle beraber olur,
Hemşirem yağmur.
Sızlarsak bizimle beraber sızlar,
Kardeşim rüzgâr.

İsteyen toplasın binlerce arşın,
Karlardan kışın.
Mutlaka öptürür bağlarda temmuz,
Çıplak bir omuz.

Severim kırlarda ben yaşamayı,
On iki ayı.
Severim kırların yeşil göğsünü,
Bütün süsünü.

Ölürsem istemem ne yas, ne kefen,
Ne başka bir fen.
Üstümden kalkmasın çimen, çiy, yosun,
Ruhum uyusun
 
EGER BİRGUN ÖLÜRSEM

Eğer bir gün ölürsem gençliğime doymadan
Kumral başımı senin dizlerine koymadan
Eğer bir gün sönerse gözlerimin ateşi
Parlamazsa başımın üstünde aşk güneşi
Ölürsem bir gün eğer,
Kalbimi kemirip de yiyinceye kadar yer
Aşkımın başı için silme beni yadından
An beni seherlerde bir kuşun feryadından..

An ki.. ben ilk aşkımın demlerini yaşadım,
Ölürsem bu son aşkım olacak diye şadım.
Bir gün gelir yolunun üstündeki serviler,
Sana, bu ilk aşkımın mısralarını söyler.
Dudaklarım toprağın altında çürüse de,
Ruhum sarhoş gibidir ezeli bir busede.
Görünmez ellerimden ürpersin diye tenin,
Bırak mehtabı olsun omzunda bir tül senin.
Aç pencereni ılık bahar akşamlarında,
Benim öksüz ruhumdur çırpınan camlarında!

Beni an, senden başka yok beni anacak,
Yanmazsan sen de eğer, gençliğim hep yanacak.
İnan senden başka yok gönlümde kimseye yer,
Fakat, sen de anlamazsan beni, ölürsem eğer.
Anlamazsan, ölürüm de gençliğime doymadan,
Kumral başımı senin dizlerine koymadan,
Dağılırsam bir avuç toprak gibi sellerle
Gönlünde en samimi en coşkun emellerle
Kuracağım türbeyi günahın günahın devirmesin.
Bana vereceğini Allah sana vermesin.

Fakat düşün ki, sen de kalbimde gömülüsün,
Ben ölürsem demek ki sen de artık ölüsün
Kim senin gözlerini mehtapta yad edecek
Kim sana bu feryadım gibi feryad edecek
Kim senin saçlarını övecek uzun uzun
Korkum budur ki bir gün sen de unutulursun!

Eğer bir gün ölürsem gençliğime doymadan
Kumral başımı senin dizlerine koymadan
Eğer bir gün sönerse gözlerimin ateşi
Parlamazsa başımın üstünde aşk güneşi
Ölürsem bir gün eğer,
Kalbimi kemirip de yiyinceye kadar yer
Aşkımın başı için silme beni yadından
An beni seherlerde bir kuşun feryadından......

AHMET KUTSİ TECER
 
KONYA DESTANI
Sabahtan vardım Konya'ya
Baktım cihana uyanık.
Kimi binek, kimi yaya,
Baktım meydana uyanık.

Şehirde herkes ayakta,
Kepenkler kaldırılmakta.
Asker, mektepli sokakta,
Baktım her yana uyanık.

Sabahtan akşama kadar,
Didinir, terler, çabalar.
Uyanık bütün babalar,
Oğul, kız, ana uyanık.

Konuşursan bir kelime,
Kavuşursun bin selama,
Lafında şive var ama,
Fikirde mana uyanık.

Karatay, İnceminare,
Dolaştım hep birer kere.
Her köşeye, her esere,
Bakındım rana uyanık.

Alaiddin tepesi'ne,
Çıkdım tarihin sesine.
Selçukların türbesine,
Baktım, amenna, uyanık.

Baktım tarihe, zamana,
Baktım Alaiddin Han'a,
Baktım o büyük insana,
Kılıç Arslan'a uyanık.

Görünmez bir debdebede,
Gönüllerden bir türbede,
Yeşil üsküflü kubbede,
Uyur Mevlana, uyanık.

Tecerim bu nasıl hülya,
Uyanıkken gördüm rüya,
Eski Konya, Yeni Konya,
Göründü bana uyanık.
 
SELAM OLSUN..

Selâm olsun bizden güzel dünyaya
Bahçelerde hâlâ güller açar mı?
Selâm olsun sonsuz güneşe, aya,
Işıklar, gölgeler suda oynar mı?

Hepsi güzeldir kar, tipi, fırtına
Günlerin geçişi ardı ardına.
Hasretsiz bir kanat şakırtısına
Mavi gökte kuşlar yine uçar mı?

Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan,
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan,
Dönmeyen gemiler olduk açıktan,
Adımızı soran, arayan var mı?
 
O DÖNMEDEN ÖNCE

Geceleyin benden ayrılır ruhum,
Dönünceye kadar açık kalır cam.
Uyanık, başımın ucunda bir mum,
Beklerim, beklerim böyle her akşam.

Bilmesem de nereye gidiyor ruhum,
Bütün gece sessiz, eriyip de mum,
Sabah olduğunu çok biliyorum;
Biliyorum, bu bir sonsuz helecan.

Besbelli bir ömür böyle sürecek,
O öyle uçarı, ben böyle ürkek;
Bir gün ya bilerek, ya bilmeyerek,
O dönmeden önce camı kapayacağım.
 
MUSİKİ

Boynundan koparıp hiddetli elin,
Mermerler üstüne attığı inci,
Sonra birden coşar sesi her telin,
Ruha damla damla akan sevinci.

Öpmeler, sarmalar, baygın nefesler,
Her kalbe çılgınlık veren hevesler,
En fazla gönülde bir mevsim sürer,
Hep bunlar bir rüya gibi geçici.

İçimde daima bir eski bahçe,
Tarhları dağıtmış rüzgârlar gece.
Musiki savrulmuş bir güldür bence,
Her nağme havada bir gül tüveyci.
 
KEREM

Ne zaman düşünsem sizi titrerim,
Yaslı dağlar, yüzü gülmeyen dağlar!
Bu dağlar içinde bir yer var derim,
Orada kaybolan bir ses var, ağlar.

Neden hiç çıkmıyor içimden bu ses
Tipi, çığ, fırtına...Donar her nefes,
Yine bu ses ağlar, işitmez herkes,
Beni kıvrandırır, inletir, yakar.

Hey bu dağlar yalçın, karanlık, derin!
Ne bir geçit verir ne sıcak bir in.
Gün battığı zaman sarp tepelerin
Üstünden bir kartal geçer, o kadar...

*********************************

HALAY

Çekin halay, çalsın durmadan sazlar
Çekin ağır ağır, halay düzülsün.
Süzülsün oyunlar, süzülsün nazlar
İnce beller, mahmur gözler süzülsün.

Tutun kızlar tutun, birleşsin eller
Çalın sazlar çalın, kırılsın teller.
Dönün kızlar dönün, kıvrılsın beller
Uzun, siyah saçlar tel tel çözülsün.

Bakışlar saçılsın kirpiğinizden
Kayan yıldızlar gibi geceki izden
Etekler içinde naz eden dizden
Üzülsün bu deli gönlüm üzülsün.
 
30 Ağustos

Bugünü adın gibi iyi bil, daima an,
Türk adında bir millet yok denildiği zaman.
Tarihler dize geldi ve şaştı bütün cihan,
Doğdu eşsiz bir güneş, o kurtardı vatanı.

Parlayınca kılıçlar, ufuklar kızıllaştı,
Ordu bir sel olarak bütün setleri aştı,
Türk, istiklal uğrunda kahramanca savaştı;
Bu 30 Ağustostur iyi bil, iyi tanı.

Çınlasın kulağında Dumlupınar zaferi,
Zaferi zaferle tat, çalış hiç kalma geri,
Hedefin yükseliştir, ey Türk genci ileri,
Eşsizliğe dönmeli bu vatanın her yanı.

Ramazan Gökalp ARKIN
 
Çok güzeldi kızlar ne mutlu ki bize özgürlügümüzü kutlayabilecegimiz bi bayramımız var :dance:
 
Zafer Türküsü

Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayanın,
Gözyaşı boşana boşana gider.


Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri.
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.


Bu yolda herkes bir, ey delikanlı!
Diriler şerefli, ölüler şanlı.
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.


Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
 
Back