- 12 Temmuz 2006
- 643
- 9
- 48
Ben ahlâkımla kimseye yenilmedim...Benim ilkelerim mutlak bir doğrudur,ister uyarım ister uymam diye bir kuralım yoktur.Ben neysem oyum,tek bir insanım ve iki kişiyi oynayamam,başka başka değerlerim yoktur,lakin çok ender de olsa motifler arasına dolaşırım,haz alırım,mutluluk duyarım ama, dışardan bilemezler ki o motiflerle ben ne kadar mücadele veririm,kendimle,irademle...bu eylemlerim ahlak bakımından değerlidir,-toplumun iyi bulduğu şey doğrudur-ya da -ortalama kararlar-önemlidir benim için, ya da-toplumun değer verdiği şeyler-değerlidir benim için.Bazen bir toplumu kötü ruhların sardığı görülmemiş midir,ortaçağın Hıristiyan Engizisyonlarını düşünelim,bu işkenceler -yüksek ide-uğruna yapılmıyormuydu?Bu ahlak kurallarını tek kişiler yönetmiyor muydu ve topluma mal ediliyordu.Bir de şu cümle geliyor aklıma yarın değerini yitirecek bir şeye bugün niye bağlanayım?Ya da şöyle bir cümle yerine koyayım -değerlerden sıyrılmış bir dünyada yaşanır mı?-özgür kişileriz ve değerlerimiz var tabi ki körü körüne özgürlük değil ve tamamen de özgürlüğümüzü ortadan kaldıramayız,bazı insanlar da rüzgar önünde yaprak gibidir,hele fırtına varsa...bedenin acılardan uzak olması adına bu rüzgarlara kapılmamak gerek ,işte o zaman da bulunduğu koşullar etkisinde kalarak karar vermeli.
Öyleyse ahlâk adına bir insan nasıl hareket edecek?.Hangi ahlâkı esas alacak.Toplumun ahlâkını mı kendi ahlâk anlayışını mı?.Kişilere,toplumlara ve çağlara göre de değerler değişiyor bunların mutlak bir otoritesi yok mu?.Bu otoriteyi toplumda arayanlar da var insan davranışlarında arayanlarda var...-İ Y İ - heryerde herşeyde yoktur.Ve tek başına iyi, bana bir şey ifade etmez,iyinin içerikleri vardır,az iyi,çok iyi gibi.İnsanın en büyük amacı İYİ ye ulaşmaktır tabii...Nasıl ki ahlâk duygusu kiminde az kiminde çoktur gibi...Bir de aynı çevrede iki insan birbirinden ayrı yetişebiliyorsa, bağlı bulunduğumuz çevreye göre de duygularımızda da biçimsiz çelişki yaşayabiliriz ama iyi ya da kötüyü seçmek özgürlükse,iyiyi seçmek erdemdir değil mi?...
Nietzsche,geleneksel ahlak anlayışına karşı çıkarak,değer ve ilke yoktur deyip, yaşamın temel nedeni güçlü olmalıdır demiş,ama bu düşünce bana göre bir ahlak dışı öğretidir.
Şu sonuç çıkabilir mi? Sorumluluk=İnsanın bilerek ve iradeli olarak yaptığı bir işin,bir davranışın sonuçlarının kabullenmesidir ya da Vicdan=iyi ve kötüyü ayırabilme gücüdür. O zaman BU İNSAN, ahlak değerlerinin içinde hata yapıyorsa, yaptıklarından tek başına sorumludur,tartışmaya bile yer vermemelidir.
Öyleyse ahlâk adına bir insan nasıl hareket edecek?.Hangi ahlâkı esas alacak.Toplumun ahlâkını mı kendi ahlâk anlayışını mı?.Kişilere,toplumlara ve çağlara göre de değerler değişiyor bunların mutlak bir otoritesi yok mu?.Bu otoriteyi toplumda arayanlar da var insan davranışlarında arayanlarda var...-İ Y İ - heryerde herşeyde yoktur.Ve tek başına iyi, bana bir şey ifade etmez,iyinin içerikleri vardır,az iyi,çok iyi gibi.İnsanın en büyük amacı İYİ ye ulaşmaktır tabii...Nasıl ki ahlâk duygusu kiminde az kiminde çoktur gibi...Bir de aynı çevrede iki insan birbirinden ayrı yetişebiliyorsa, bağlı bulunduğumuz çevreye göre de duygularımızda da biçimsiz çelişki yaşayabiliriz ama iyi ya da kötüyü seçmek özgürlükse,iyiyi seçmek erdemdir değil mi?...
Nietzsche,geleneksel ahlak anlayışına karşı çıkarak,değer ve ilke yoktur deyip, yaşamın temel nedeni güçlü olmalıdır demiş,ama bu düşünce bana göre bir ahlak dışı öğretidir.
Şu sonuç çıkabilir mi? Sorumluluk=İnsanın bilerek ve iradeli olarak yaptığı bir işin,bir davranışın sonuçlarının kabullenmesidir ya da Vicdan=iyi ve kötüyü ayırabilme gücüdür. O zaman BU İNSAN, ahlak değerlerinin içinde hata yapıyorsa, yaptıklarından tek başına sorumludur,tartışmaya bile yer vermemelidir.