Agat (Akik) taşların sırrı

R

REYYAN

Ziyaretçi
biliyormuyuz
AGAT ( AKİK ): Bedensel ve zihinsel kuvvetlendirici bir taş olan Akik taşıyanı tehlikeden korur, uyumsuzluklarına son verir. Akik taşının bunların yanı sıra uykusuzluğa, korkaklığa, karabasana, nazara ve hatta metabolizmanın düzgün çalışmasına faydası olduğu da bilinen şeyler arasındadır. Gerçeklerin farkına varılmasında yardımcıdır. Dünyevi başarıyı simgeleyen akik, negatif enerjiye karşı koruma sağlar ve tükenmiş olan cesareti canlandırır. İşadamlarının bu taşı, özellikle belin altında (cepte veya yüzük olarak olabilir) taşımaları faydalı olacaktır. Özellikle yüzük olarak kullanıldığında, kişinin kendisine güvenini artırır. Kırmızımsı turuncu renkteki akikler (Carnelian) fiziksel canlılığı artırarak tembelliği giderir. Yaşanılan ana yoğunlaşma isteğini güçlendirir. Mavi renkli olan akikler nazara karşı etkilidir. Ayrıca; sadece rengiyle bile kişinin içini ferahlatan mavi akik, konuşma güçlüğü çekenler için faydalıdır.

21 NİSAN – 21 MAYIS ben boğa burcuyum

ELMAS – ZÜMRÜT – SAFİR – TURKUAZ – KALSEDON – YEŞİM

KAPLAN GÖZÜ – TURMALİN – PEMBE KUVARS – YEŞİM

KRİZOPLAS – JASPER – KUVARS – KEDİ GÖZÜ

AKİK – bunlar benim taşlarım acaba siz merak ettinizmi Sizin taşlarınız ne gerçekten taşlar şifa taşırmı insan üstünde etkisi varmıdır kaydirigubbakcemile5
 
DEĞERLİ TAŞLAR NEYE İYİ GELİYOR?

Yakut: Kişinin özgüvenini ve cesaretini kuvvetlendiriyor.
Safir : Konsantrasyonu artırıyor.

Zümrüt: Bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor.
Sitrin : Negatif enerjiyi yok ediyor.

Topaz : Zihni sakinleştirip, bedeni gevşetiyor.
Ametist : Canlandırıcı bir etkiye sahip.
Peridot : Beden-zihin dengesini sağlıyor.
 
aslında inciyi çok severim sizlerdede taşlara merakı olan varmı dostlarım taşların uğuruna inanırmısınız
 
bende aslan burcuyum, taşların bir enerjisi olduğuna inanırım
burcumun taşı ''olivin'' diye bir taş
zeytin yeşili renginde, cam parıltılı
olivin taşı: Kalp çarpıntılarını azaltır, kalp ve karaciğerin güçlenmesine yardımcı olup,.bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.Kıskançlık ve dargınlıkla mücadele eder,üzüntüyü azaltırmış.Neşe ve arkadaşlığın taşıymış
 
Elmas ile Pırlanta Arasındaki Fark Nedir?

Pırlantanın işlenmeden önceki ham haline elmas denir. Elmas kıymetli taşlar arasında en eski olanıdır. Çoğu elmas, en az 100 milyon yıl yaşındadır. En kıymetli elmasın ise, 3 milyar yıl önce, dünyanın ateş içinde kavrulan derinliklerinde oluştuğu saptanmıştır. Elmas çok serttir. Başka hiç bir doğal madde, sertlik bakımından elmasla boy ölçüşemez. Yakut ve safir'den 2000 kat, kübik ve zirkon gibi insan yapısı sentetik taşlardan da, 3000 kat daha serttir.



Elmas, kıymetli taşlar arasında en zor bulunanıdır. Elmas ne denli büyük olursa o denli nadidedir. Günümüzde çıkarılan elmasların ancak yarısı, mücevherlik taş değerindedir. Ülkemizde pek çok kimse, elmas ve pırlantanın iki farklı taş olduğunu zanneder, oysa ikisi de aynı taştır, yalnızca kesim şekilleri farklıdır.



Pırlanta, 1919'da Marcel Tolkowsky tarafından yaratılan kesime verilen isimdir. Bu kesimde ışık taşın içinde kırılır ve olağanüstü bir ateş ve parlaklık vererek geri yansır. Brillant kesiminde, pek çok değişik biçim elde etmek mümkündür. Ancak, 57 yüzeyli yuvarlak kesim, en çok kullanılan kesimdir. Fantazi kesim olarak adlandırılan diğer kesimler oval, damla, markiz, kalp, baget dikdörtgen kesimleridir.



Ülkemizde elmas kesim olarak bilinen kesim, dünyada Gül Kesim diye bilinir. Bu kesim, Türkiye'de yaygın olarak kullanılmış ve nesilden nesile aktarılmıştır. Antik dizaynlı mücevherlerde görülen gül kesimin altı düzdür ve 12 ila 37 arasında değişen cilalı yüzeyi (faseti) vardır.



Elmasa çarpan ışık sadece yüzeyden yansıdığı için, pırlantanın kesimden fışkıran ateş ve parlaklık gül kesimde bulunmaz




Doğanın Mucizesi : ELMAS

Elmaslar milyarlarca yıl önce, neredeyse zamanın başlangıcında oluşmuştur. Gökyüzündeki bazı yıldızlardan bile daha yaşlı olan pırlantanız, hayret verici bir yolculuğa dayanmıştır. Bu yolculuk çok eski bir elementi dünyanın en çok aranan ve ölümsüz mücevherlerinden biri haline getirmiştir.

Elmas ile Pırlanta Arasındaki Fark Nedir?

Pırlantanın işlenmeden önceki ham haline elmas denir. Elmas kıymetli taşlar arasında en eski olanıdır. Çoğu elmas, en az 100 milyon yıl yaşındadır. En kıymetli elmasın ise, 3 milyar yıl önce, dünyanın ateş içinde kavrulan derinliklerinde oluştuğu saptanmıştır. Elmas çok serttir. Başka hiç bir doğal madde, sertlik bakımından elmasla boy ölçüşemez. Yakut ve safir'den 2000 kat, kübik ve zirkon gibi insan yapısı sentetik taşlardan da, 3000 kat daha serttir.

4C : Kesim, Carat, Berraklık, Renk

Tüm dünyada uzmanlar pırlantaları 4C nitelikleri açısından değerlendirir: Kesim, karat ağırlığı, renk ve berraklık. Bu sınıflandırma, perakendecilerin ve tüketicilerin taşları kıyaslamasına ve değer biçmesine olanak tanır.

Pırlantanızın Seçimi

Doğanın en nadide ve değerli armağanlarından biri olan pırlantanızı seçmek üzeresiniz. Pırlantanın kesilmemiş ve ham hali olan elmasın yaşı, tarihi, simgeselliği ve göz kamaştırıcı parlaklığı onu mücevherlerin en değerlisi ve anlamlısı haline getirmiştir.

DİKKAT :

Son zamanlarda bazı internet sitelerinde ( özellikle yayıncının hiçbir sorumluluğu kabul etmediği açık arttırma sitelerinde) “cz pırlanta” adı altında ürün satışları gerçekleşmektedir. Bu tamamen tüketicileri yanıltıcı bir bilgi olup kesinlikle hiçbir doğruluk payı bulunmamaktadır.

MÜCEVHERLERİNİZİN BAKIMI VE KORUNMASI

Mücevherinizin bir ömür boyu kullanılmasını sağlamak için, dikkat ve itina ile bakılması ve korunması gerekir. Doğada, bir elmasın kristalleşmesi için milyonlarca yıllık ısı ve basınç gerekir.
ALINTI
 
benimde taşım akik
hem yüzüğünü hem kolyesini taşıyorumm
 
YEŞİM taşı hikayesi
Genç bir adam, değerli taşlara ilgi duyarmış ve mücevher ustası olmaya karar vermiş.
"Bu mesleği yapacaksam, iyi bir mücevher ustası olmalıyım" diye düşünmüş ve ülkedeki en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Sonunda bulmuş,yanına varmış, bir süre bekledikten sonra usta tarafından kabul edilmiş.
"Anlat, dinliyorum" demiş usta.
Genç adam anlatmaya başlamış; taşlara ilgi duyduğunu ve iyi birmücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış. Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş, sözleri bitince de ona bir taş uzatmış,
"Bu bir yeşim taşıdır"
dedikten sonra genç adamın avucuna taşı bırakmış ve avucunu kapatmış.
"Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma. Bir yıl sonra tekrar gel. Haydi şimdi güle güle" demiş ve şaşkın genç adamı öylece bırakıp kalkmış, odadan çıkmış.

Genç adam evine dönmüş, kendisini merakla bekleyen annesiyle babasına neler olduğunu anlatmış. Anlattıkça da kendisine çok anlamsız gelen bu hareketi ve soğukkonuşması nedeniyle kızdığı ustaya olan öfkesi artıyormuş. Günler geçmeye başlamış. Genç adam sürekli söyleniyor ama avucunu hiç açmıyormuş."

Nasıl böyle budalaca bir şey yapmamı ister. Bir de ülkenin en iyi mücevher ustası olacak. Bu saçmalığa bir yıl boyunca nasıl katlanacağım, böyle bir eziyetle nasıl yaşarım. Bu ne biçim ustalık. Ustalık kaprisi yapacaksa, bari başından yapmasaydı." diye devamlı söyleniyor, her önüne gelene ustadan yakınıyor ama avucunu hiç açmıyormuş. Avucu kapalı uyuyor, bütün işlerini diğer eliyle yapıyormuş. Ve bu duruma da giderek alışmaya, diğer elini çok rahat kullanmaya başlamış. Uyurken de yanlışlıkla avucu açılıp taş düşmesin diye hep yarı uyanık uyuyormuş.

Böylece bir yıl geçmiş, her Günü zorluklarla dolu, her gecesi de yarım uykuyla yaşanmış bir yılı tamamlamış. Ve o Gün gelmiş. Genç adam tam bir yıl sonra, büyük ustanın karşısına çıkmış. Usta bir süre beklettikten sonra yanına gelince, genç adam ne kadar saçma bulursa bulsun, bu sınavı başarıyla tamamlamış olmanın verdiği gururla elini uzatmış, avucunu açmış.

"İşte taşın" demiş,
"Bir yıl boyunca avucumda taşıdım, şimdi ne yapacağım?" Yaşlı usta sakin bir sesle cevapvermiş:
"Şimdi sana bir başka taş vereceğim, onu da aynı şekilde bir yıl boyunca avucunda taşıyacaksın."

Bu söz üzerine genç adam bütün sükunetini kaybetmiş, bağırıp çağırmaya başlamış. Yaşlı ustayı bunaklıkla, delilikle suçlamış, mücevher ustalığını öğrenmek için gelen genç bir insana böyle eziyet ettiği için, hasta olduğunu bağıra çağıra söylemiş. Genç adam bağırıp çağırırken, yaşlı usta ona hissettirmeden birtaşı avucuna sıkıştırmış. Öfkeden yüzü kıpkırmızı genç adam, bir yandan bağırıp çağırırken avucundaki taşı hissetmiş. Durmuş, taşı biraz daha sıkmış ve heyecanla konuşmuş:
"BU TAŞ, YEŞİM TAŞI DEĞİL USTA!"
evet yeşim taşınıda yazıcam .....sabır arkadaşlar
 
safir taşı
Yakut taşı gibi korindon grubuna aittir. Çesitli renklerde bulunabilir.

PSİKOLOJİK ETKİLERİ
İnancı güçlendirerek kişiye güven verir.

Kuşkuların yokedilerek ruhsal gelişime açık hale gelinmesine yardımcı olur.

Kişiye şefkat duygusu vererek ruhsal duyarlılığını artırır.

Özgürlük hissi verir.
 
Benim taşımda opal güven duygusunu taze tuttuğunu ve düşmanlara karşı koruduğu düşünülür.aynı zamanda negatif duyguları yok ettiğine ve duygusal dengeyi sağladığına inanılır. Görme duyularını güçlendirir ve sezgi arttırıcı bir etkisi vardır.
 
X