- 11 Aralık 2015
- 6.602
- 8.284
- Konu Sahibi Yagmurun_kizi
- #1
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Sağlık Yüksek Okulu Ebelik Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mine Yurdakul, adet hijyeninin yeterli ve doğru bir biçimde uygulanmaması halinde kadınların üreme ve idrar yolları enfeksiyonları yönünden risk altında kaldığını belirterek, önlem alınmadığı takdirde bu enfeksiyonların kadınlarda kısırlığa yol açtığını söyledi.
Yurdakul, yaptığı açıklamada, adet döneminde hijyeni değerlendirerek, ergenliğin; biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan gelişme ve olgunlaşmanın gerçekleştiği dönem olduğunu kaydetti. İlk adet kanamasının kızlarda ergenlik gelişiminin en önemli belirtisi olduğunu ifade eden Yurdakul, "Ergenlik dönemi aynı zamanda hijyenik alışkanlıkların kazanıldığı ve yerleştiği bir dönemdir. Ergenlik dönemindeki kızlar, anatomik özellikleri, adet kanaması başlaması, bu konuda bilgi eksikliği gibi çeşitli nedenlerle üreme organları ve idrar yolları enfeksiyonları yönünden risk altındadır. Ayrıca, adet hijyeninin yeterli ve doğru biçimde uygulanmaması bu enfeksiyonların oluşmasını kolaylaştırmaktadır" dedi.
Hijyen kuralları hakkında yeterli bilgi sahibi olma ve bu bilgileri hayata geçirmenin, hem üreme sistemi hem de idrar yolu enfeksiyonlarından korunma açısından son derece önemli olduğuna dikkat çeken Yurdakul, bu tür enfeksiyonların erken dönemde saptanıp gerekli önlemler alınmadığında daha da ilerleyerek kısırlık gibi ciddi sorunlara yol açabileceğini vurguladı.
Adet döneminde damar dışındaki kanın, mikropların üremeleri için uygun bir ortam oluşturduğunu söyleyen Yurdakul, kan temizlenmediği takdirde içinde mikropların üreyebildiğini ve kötü bir kokunun oluştuğunu söyledi. Kadın üreme organlarının kalın bağırsağa yakın olmasının, kalın bağırsaktaki bakterilere vajinadan direkt bir giriş kapısı oluşturduğuna işaret eder Yurdakul, "Normal şartlarda, vajinanın savunma mekanizması ve idrar yollarına geçişi zorlaştıran kapak mekanizması sayesinde,
mikroorganizmaların üreme organlarında ve idrar yollarında enfeksiyon yapması engellenir. Her ay gerçekleşen adet kanaması, içerdiği proteinler nedeniyle bakterilerin çoğalması için çok uygun bir ortam oluşturur ve bu nedenle kadınlarda enfeksiyonlar en sık adet döneminde ortaya çıkar" diye konuştu.
Yurdakul, adet döneminde pedlerin 4-5 saatte bir değiştirilmesi gerektiğini belirterek, kanama az olsa da pedlerin sık değiştirilmesinin çok önemli olduğunu kaydetti. Yurdakul, "Açık olarak atılan pedler kan yoluyla geçen bazı hastalıkların bulaşmasına neden olabilirler. Tuvalet sonrası temizliğin önden arkaya yapılması gerekir. İç çamaşırlarının günlük değiştirilmesi, pamuklu iç çamaşırı tercih edilmesi, dar pantolon ve çorap kullanılmaması gerekir. Ilık suyla her gün duş yapmak yararlıdır. Bol sıvı
almak, bol meyve ve sebze tüketmek gerekir. Basit egzersizler ve dinlenme, ağır işlerden kaçınma adet döneminde oldukça önemlidir" şeklinde konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Yurdakul, adet döngüsünün, adet görme ve menopoza kadar devam eden, kadının yaşam kalitesini etkileyen fizyolojik bir süreç olduğunun da altını çizdi. Bu süreçle ilgili doğru bilginin bir önceki kuşaktan ya da arkadaşlardan edinildiğini belirten Yurdakul, toplumda cinsellik ve üreme sağlığıyla ilgili bilgilerin yeterli olmadığını ifade etti. Yurdakul, ergenlik döneminden başlanarak kadınların adet hijyeni konusundaki bilgi eksikliklerinin ve bu konudaki yanlış uygulamaların belirlenip, buna yönelik önlemlerin alınmasının, kadın sağlığının korunması ve geliştirilmesinde önemli katkılar sağlayacağını da sözlerine ekledi.
Yurdakul, yaptığı açıklamada, adet döneminde hijyeni değerlendirerek, ergenliğin; biyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan gelişme ve olgunlaşmanın gerçekleştiği dönem olduğunu kaydetti. İlk adet kanamasının kızlarda ergenlik gelişiminin en önemli belirtisi olduğunu ifade eden Yurdakul, "Ergenlik dönemi aynı zamanda hijyenik alışkanlıkların kazanıldığı ve yerleştiği bir dönemdir. Ergenlik dönemindeki kızlar, anatomik özellikleri, adet kanaması başlaması, bu konuda bilgi eksikliği gibi çeşitli nedenlerle üreme organları ve idrar yolları enfeksiyonları yönünden risk altındadır. Ayrıca, adet hijyeninin yeterli ve doğru biçimde uygulanmaması bu enfeksiyonların oluşmasını kolaylaştırmaktadır" dedi.
Hijyen kuralları hakkında yeterli bilgi sahibi olma ve bu bilgileri hayata geçirmenin, hem üreme sistemi hem de idrar yolu enfeksiyonlarından korunma açısından son derece önemli olduğuna dikkat çeken Yurdakul, bu tür enfeksiyonların erken dönemde saptanıp gerekli önlemler alınmadığında daha da ilerleyerek kısırlık gibi ciddi sorunlara yol açabileceğini vurguladı.
Adet döneminde damar dışındaki kanın, mikropların üremeleri için uygun bir ortam oluşturduğunu söyleyen Yurdakul, kan temizlenmediği takdirde içinde mikropların üreyebildiğini ve kötü bir kokunun oluştuğunu söyledi. Kadın üreme organlarının kalın bağırsağa yakın olmasının, kalın bağırsaktaki bakterilere vajinadan direkt bir giriş kapısı oluşturduğuna işaret eder Yurdakul, "Normal şartlarda, vajinanın savunma mekanizması ve idrar yollarına geçişi zorlaştıran kapak mekanizması sayesinde,
mikroorganizmaların üreme organlarında ve idrar yollarında enfeksiyon yapması engellenir. Her ay gerçekleşen adet kanaması, içerdiği proteinler nedeniyle bakterilerin çoğalması için çok uygun bir ortam oluşturur ve bu nedenle kadınlarda enfeksiyonlar en sık adet döneminde ortaya çıkar" diye konuştu.
Yurdakul, adet döneminde pedlerin 4-5 saatte bir değiştirilmesi gerektiğini belirterek, kanama az olsa da pedlerin sık değiştirilmesinin çok önemli olduğunu kaydetti. Yurdakul, "Açık olarak atılan pedler kan yoluyla geçen bazı hastalıkların bulaşmasına neden olabilirler. Tuvalet sonrası temizliğin önden arkaya yapılması gerekir. İç çamaşırlarının günlük değiştirilmesi, pamuklu iç çamaşırı tercih edilmesi, dar pantolon ve çorap kullanılmaması gerekir. Ilık suyla her gün duş yapmak yararlıdır. Bol sıvı
almak, bol meyve ve sebze tüketmek gerekir. Basit egzersizler ve dinlenme, ağır işlerden kaçınma adet döneminde oldukça önemlidir" şeklinde konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Yurdakul, adet döngüsünün, adet görme ve menopoza kadar devam eden, kadının yaşam kalitesini etkileyen fizyolojik bir süreç olduğunun da altını çizdi. Bu süreçle ilgili doğru bilginin bir önceki kuşaktan ya da arkadaşlardan edinildiğini belirten Yurdakul, toplumda cinsellik ve üreme sağlığıyla ilgili bilgilerin yeterli olmadığını ifade etti. Yurdakul, ergenlik döneminden başlanarak kadınların adet hijyeni konusundaki bilgi eksikliklerinin ve bu konudaki yanlış uygulamaların belirlenip, buna yönelik önlemlerin alınmasının, kadın sağlığının korunması ve geliştirilmesinde önemli katkılar sağlayacağını da sözlerine ekledi.