- 21 Aralık 2007
- 404
- 0
- 69
Lütfen sonuna kadar okuyunuz.
ADALET
Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren
sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir
çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte
odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları
doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak yaşlı
ciğerlerine sabahın ılık esintisi ile doldurdu. Abdestini aldı, sabah
namazını kıldı. Mutfağa yöneldi. Çayla birlikte bir iki lokma bir
şeyler atıştırdı. Oturma odasına yöneldi. Eski bir fiskos masasının
yanındaki koltuğuna ilişti. Masanın üstü çerçeveler ile doluydu. Bir
tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı.
Çerçevenin içindeki fotoğrafta İstiklal madalyalı kara yağız bir
adamla, makyajsız olmasına rağmen güzelliği göz alan bir kadın
birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Yaşlı kadın 'Günaydın Anne,
Günaydın Baba' dedi. Usulca yerine koyduğu çerçeveye bir bakış daha
attıktan sonra başka bir çerçeveyi eline aldı. Bu siyah beyaz
fotoğrafta da subay üniformalı bir adamla bir gelin yan yana
duruyorlardı. Yaşlı kadın çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü.
'Günaydın Kocacığım' dedi. Kadın bu çerçeveyi de bıraktıktan sonra
üçüncü ve son çerçeveye uzandı. Artık gözlerinden yaş damlıyordu.
Fotoğraftaki biri erkek diğeri kız çocuklara bakıp 'Günaydın
Evlatlarım' dedi. Tüm çerçevelere kısaca göz atıp 'Sizleri, hepinizi
çok özledim' dedi.
Gözlerinde biriken yaşları sildi. Artık ağlamak için bile yaşlı
hissediyordu kendini. Ağır ağır doğrulduğu koltuğundan eski
telefonuna doğru yöneldi. Ağır ağır numaraları çevirdi. Karşısına
çıkan adama 'Bir taksi istiyorum' dedi ve adresi verdi. Kapısını
kilitleyip, apartman merdivenlerine yöneldi. Yıllarca çekmediği zorluk
kalmamıştı ama şimdi bu merdivenler hayatının en büyük engeli olmuştu.
Ağır ve dikkatli bir biçimde iniyordu. Sabırsızlanan taksi şoförünün
çaldığı korna sokağı inletiyordu. 'Patlama be adam' dedi. Nihayet
taksiye binebildi. 'Teyze hoş geldin' dedi 25-30 yaşlarındaki şoför.
'Nereye gidiyoruz?' Kadın kısa bir sessizliğin sonunda 'Tüm bir gün
beni taşırmısın?' diye sordu. 'Sana 500 lira veririm.' Adam küçümser
bir gülümseme ile, 'Mal sahibi benden her gün 500 lira istiyor teyze'
dedi.
Kadın gülümsedi
'O zaman sana 650 lira vereceğim ne dersin?'
'Kurtarmaz ama senin güzel hatırını kırmayayım. İlk önce nereye gideceğiz?'
'Anıtkabir'e'
'Anıtkabir'e mi?
'Evet'
'Tamam teyzeciğim'
'Yaş kaç teyzeciğim?'
'Seksen sekiz'
'Maşallah Allah uzun ömür versin teyzeciğim'
'Allah sağlıklı mutlu ömür versin oğlum'
'Haklısın teyzecim'
Taksi Anıtkabir'in kapısına gelmişti. Şoför 'Teyzeciğim geldik' dedi.
Dalgın görünen kadın 'Evladım burada yardımına ihtiyacım var' dedi.
'Benimle gel' Adam şaşırmıştı. 'Tabii teyze' dedi. Kuşkulu gözlerle
'Bizi buraya alırlar mı?' diye sordu.
O ana kadar dalgın ve yorgun görünen kadın, bir anda irkildi.
Gözlerinden ateş fışkırarak 'Ne demek almamak? Sen daha önce hiç
gelmedin mi buraya?' dedi
'Hayır'
'Kaç yıldır Ankara'da yaşıyorsun?'
'Ben Ankaralıyım teyze. Doğma büyüme'
'Ee o zaman'
'Ne bileyim bir kez okulla gelmiştik bayramda. Bayram olmayınca burası
kapalı sanıyordum ben'
Kadın sinirli bir şekilde kafa salladı.
Şoför utanmıştı. Mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar
konuşmadılar. Merdivenlere geldiklerinde Şoför kuşkulu bir şekilde
'Nasıl çıkacaksın Teyze?' diye sordu.
'Her ay nasıl çıkıyorsam öyle'
'Her ay geliyormusun?'
'Evet'
Uzun bir uğraşla merdivenleri çıktılar. Mozoleye doğru ağır ağır
ilerlediler. İçerisi çok serindi. Şoför büyük bir azimle yürümeye
çalışan kadının koluna girmişti. Kadının nefes alışları sıklaşmıştı.
Nihayet mozolenin önüne geldiler. Kadın şoförün kolundan ani bir
hareketle kurtuldu. Çantasını açtı. Tek bir karanfil çıkardı. Mozoleye
doğru ilerledi. Çiçeği mozoleye koydu. Şoför şaşkınlıkla olayı
seyrederken kadının ağzından şu sözlerin döküldüğünü fark etti.
'Hayatım boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım' Ağır ağır
geriye çekilen kadın ellerini açıp Fatiha okumaya başladı. Şoför kısa
bir şaşkınlığın ardından ona katıldı. Kadın bir anlık suskunluktan
sonra 'Hadi gidelim' dedi.
Geldiklerinden çok daha ağır bir şekilde arabaya döndüler. Şoför
kadının durumundan endişelenmeye başlamıştı. 'Yoruldun mu Teyze' dedi.
Kadın sustu. Bir süre suskunluktan sonra 'Evet hem de çok yoruldum'
diye cevapladı.
'Nereye gidiyoruz?'
'Bankaya'
Şoför arabasındaki kadının herhangi biri olmadığını anlamıştı. Bu
yaşlı kadının Atatürk'e verdiği söz ne olabilirdi? En sonunda
dayanamadı.
'Teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim?'
'Sor bakalım evladım'
'Anıtkabir'de Atatürk'e bir söz verdiğinizi söylemiştiniz. O söz nedir?'
'Uzun hikaye evladım'
'Olsun be teyze anlat ne olur'
'Ben lisedeyken bizim okulumuza gelmişti Atatürk. Beni de ona çiçek
vermek için seçmişlerdi. Çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. Bende
'Adalet' dedim. Bunun üzerine 'Ne güzel ismin varmış' dedi. 'Okulu
bitirince ne olacaksın' dedi bana. Hemşire dedim. Oda 'Güzel meslek
ama bence sen Hakim ol ismine çok yakışır' dedi. Ben kadından hakim
olmaz ki dedim. Kaşlarını çattı, 'Sen istedikten sonra olur. Senden
söz istiyorum hakim olacaksın' dedi .'
'Sen ne dedin peki?'
'Mustafa Kemal emretmiş ne denir? Söz verdim.'
'Peki olabildin mi Adalet Teyze?'
'Evet ben Cumhuriyetin ilk kadın hakimlerindenim.'
ADALET
Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren
sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir
çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte
odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları
doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak yaşlı
ciğerlerine sabahın ılık esintisi ile doldurdu. Abdestini aldı, sabah
namazını kıldı. Mutfağa yöneldi. Çayla birlikte bir iki lokma bir
şeyler atıştırdı. Oturma odasına yöneldi. Eski bir fiskos masasının
yanındaki koltuğuna ilişti. Masanın üstü çerçeveler ile doluydu. Bir
tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı.
Çerçevenin içindeki fotoğrafta İstiklal madalyalı kara yağız bir
adamla, makyajsız olmasına rağmen güzelliği göz alan bir kadın
birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Yaşlı kadın 'Günaydın Anne,
Günaydın Baba' dedi. Usulca yerine koyduğu çerçeveye bir bakış daha
attıktan sonra başka bir çerçeveyi eline aldı. Bu siyah beyaz
fotoğrafta da subay üniformalı bir adamla bir gelin yan yana
duruyorlardı. Yaşlı kadın çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü.
'Günaydın Kocacığım' dedi. Kadın bu çerçeveyi de bıraktıktan sonra
üçüncü ve son çerçeveye uzandı. Artık gözlerinden yaş damlıyordu.
Fotoğraftaki biri erkek diğeri kız çocuklara bakıp 'Günaydın
Evlatlarım' dedi. Tüm çerçevelere kısaca göz atıp 'Sizleri, hepinizi
çok özledim' dedi.
Gözlerinde biriken yaşları sildi. Artık ağlamak için bile yaşlı
hissediyordu kendini. Ağır ağır doğrulduğu koltuğundan eski
telefonuna doğru yöneldi. Ağır ağır numaraları çevirdi. Karşısına
çıkan adama 'Bir taksi istiyorum' dedi ve adresi verdi. Kapısını
kilitleyip, apartman merdivenlerine yöneldi. Yıllarca çekmediği zorluk
kalmamıştı ama şimdi bu merdivenler hayatının en büyük engeli olmuştu.
Ağır ve dikkatli bir biçimde iniyordu. Sabırsızlanan taksi şoförünün
çaldığı korna sokağı inletiyordu. 'Patlama be adam' dedi. Nihayet
taksiye binebildi. 'Teyze hoş geldin' dedi 25-30 yaşlarındaki şoför.
'Nereye gidiyoruz?' Kadın kısa bir sessizliğin sonunda 'Tüm bir gün
beni taşırmısın?' diye sordu. 'Sana 500 lira veririm.' Adam küçümser
bir gülümseme ile, 'Mal sahibi benden her gün 500 lira istiyor teyze'
dedi.
Kadın gülümsedi
'O zaman sana 650 lira vereceğim ne dersin?'
'Kurtarmaz ama senin güzel hatırını kırmayayım. İlk önce nereye gideceğiz?'
'Anıtkabir'e'
'Anıtkabir'e mi?
'Evet'
'Tamam teyzeciğim'
'Yaş kaç teyzeciğim?'
'Seksen sekiz'
'Maşallah Allah uzun ömür versin teyzeciğim'
'Allah sağlıklı mutlu ömür versin oğlum'
'Haklısın teyzecim'
Taksi Anıtkabir'in kapısına gelmişti. Şoför 'Teyzeciğim geldik' dedi.
Dalgın görünen kadın 'Evladım burada yardımına ihtiyacım var' dedi.
'Benimle gel' Adam şaşırmıştı. 'Tabii teyze' dedi. Kuşkulu gözlerle
'Bizi buraya alırlar mı?' diye sordu.
O ana kadar dalgın ve yorgun görünen kadın, bir anda irkildi.
Gözlerinden ateş fışkırarak 'Ne demek almamak? Sen daha önce hiç
gelmedin mi buraya?' dedi
'Hayır'
'Kaç yıldır Ankara'da yaşıyorsun?'
'Ben Ankaralıyım teyze. Doğma büyüme'
'Ee o zaman'
'Ne bileyim bir kez okulla gelmiştik bayramda. Bayram olmayınca burası
kapalı sanıyordum ben'
Kadın sinirli bir şekilde kafa salladı.
Şoför utanmıştı. Mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar
konuşmadılar. Merdivenlere geldiklerinde Şoför kuşkulu bir şekilde
'Nasıl çıkacaksın Teyze?' diye sordu.
'Her ay nasıl çıkıyorsam öyle'
'Her ay geliyormusun?'
'Evet'
Uzun bir uğraşla merdivenleri çıktılar. Mozoleye doğru ağır ağır
ilerlediler. İçerisi çok serindi. Şoför büyük bir azimle yürümeye
çalışan kadının koluna girmişti. Kadının nefes alışları sıklaşmıştı.
Nihayet mozolenin önüne geldiler. Kadın şoförün kolundan ani bir
hareketle kurtuldu. Çantasını açtı. Tek bir karanfil çıkardı. Mozoleye
doğru ilerledi. Çiçeği mozoleye koydu. Şoför şaşkınlıkla olayı
seyrederken kadının ağzından şu sözlerin döküldüğünü fark etti.
'Hayatım boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım' Ağır ağır
geriye çekilen kadın ellerini açıp Fatiha okumaya başladı. Şoför kısa
bir şaşkınlığın ardından ona katıldı. Kadın bir anlık suskunluktan
sonra 'Hadi gidelim' dedi.
Geldiklerinden çok daha ağır bir şekilde arabaya döndüler. Şoför
kadının durumundan endişelenmeye başlamıştı. 'Yoruldun mu Teyze' dedi.
Kadın sustu. Bir süre suskunluktan sonra 'Evet hem de çok yoruldum'
diye cevapladı.
'Nereye gidiyoruz?'
'Bankaya'
Şoför arabasındaki kadının herhangi biri olmadığını anlamıştı. Bu
yaşlı kadının Atatürk'e verdiği söz ne olabilirdi? En sonunda
dayanamadı.
'Teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim?'
'Sor bakalım evladım'
'Anıtkabir'de Atatürk'e bir söz verdiğinizi söylemiştiniz. O söz nedir?'
'Uzun hikaye evladım'
'Olsun be teyze anlat ne olur'
'Ben lisedeyken bizim okulumuza gelmişti Atatürk. Beni de ona çiçek
vermek için seçmişlerdi. Çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. Bende
'Adalet' dedim. Bunun üzerine 'Ne güzel ismin varmış' dedi. 'Okulu
bitirince ne olacaksın' dedi bana. Hemşire dedim. Oda 'Güzel meslek
ama bence sen Hakim ol ismine çok yakışır' dedi. Ben kadından hakim
olmaz ki dedim. Kaşlarını çattı, 'Sen istedikten sonra olur. Senden
söz istiyorum hakim olacaksın' dedi .'
'Sen ne dedin peki?'
'Mustafa Kemal emretmiş ne denir? Söz verdim.'
'Peki olabildin mi Adalet Teyze?'
'Evet ben Cumhuriyetin ilk kadın hakimlerindenim.'